Yukarı
26832

''Siyasette İz Bırakacağım''

29 Temmuz 2014 13:26

Karşıyaka Belediye Başkanı Hüseyin Mutlu Akpınar, “Kararlı bir şekilde devam ettirilirse 25 sene sonra Karşıyaka çok farklı bir kent olacak” diyor ve ekliyor; “Eğer yaşarsak, o gün bu kentte yaşayan çocukların bize dua edeceğine inanıyorum. Çünkü ben siyasette is bırakmak istemiyorum, iz bırakmak istiyorum.”

Karşıyaka’da, Atatürk’ün sevdiği kadına, Latife’sine kavuştuğu ve bir diğer sevdiği kadını, annesi Zübeyde Hanım’ı kaybettiği, manen oldukça önemli bir yerdeyiz… Latife Hanım Köşkü’nde… Başkan Hüseyin Mutlu Akpınar bizi son derece misafirperver bir şekilde karşılıyor. Önce Köşk’ü geziyoruz. Burada yaşananları düşündükçe, Başkan’ın anlattıkları daha da bir mana kazanıyor zihnimde. Bu müthiş atmosferde Başkan piyanonun başına oturuyor ve sadece siyasette değil müzisyenlikte de ne denli başarılı olduğunu bir kez daha gösteriyor. Sayın Yılmaz Büyükerşen’in yaptığı balmumu heykeller de ortama ayrı bir yaşamsal ruh katıyor. Karşıyakalıların Başkan Akpınar’a olan ilgisi ve sevgisi de göz ardı edilemez elbette. O da bu sevgiye aynı ölçüde karşılık veriyor, hepsiyle tek tek ilgileniyor, konuşuyor, hatırlarını soruyor. Duygusal yoğunluğun böylesine zirvede yaşandığı bir ortamda yapılan söyleşi de haliyle bir o kadar katıksız oluyor… İşte size gerçek, net, samimi Hüseyin Mutlu Akpınar…
 
Öncelikle sizi sizden dinleyelim istiyorum. Hüseyin Mutlu Akpınar kimdir? Kendinizi nasıl anlatırsınız?
 
Hüseyin Mutlu Akpınar, yaşamda insanların mutluluğu için çalışan, siyaset yaparken de ben siyasetten ne alabilirimi değil, ben siyasete ve siyaset aracılığıyla topluma ne kazandırabilirimi düşünen bir insandır. Kendisiyle barışık, olumsuzluğu hayatında barındırmayan ve mutlu bir ailesi olan biri. 
 
 
 
DUVARLARIN DİLİ OLSA DA KONUŞSA
 
Hayat hikayenizden bize biraz bahseder misiniz?
 
3 Nisan 1969 yılında Ereğli’de doğdum. Tam bir Koç burcu erkeğiyim. Gençlik yıllarımı Ereğli’de geçirdim. Dumlupınar İlköğretim Okulu’nda okudum. Annem öğretmendi. 1970’li yılların yoğun ve yorgun geçtiği bir süreçte eğitimime annemin okulunda başladım. Babam Ereğli Belediye Başkanıydı. 31 yaşında başkan seçildi ve en genç başkandı. Terör olayları içerisinde de hep göz önündeydi. Yıllarca babamla uğraştılar. Baktılar ki ondan o canı alamayacaklar, bu sefer bizimle uğraşmaya başladılar. Zorlu bir çocukluk dönemi geçirdim. Kurşunların altında, bombalanan evin içerisinde… Eğitim hayatım böyle mi başlamalıydı? Hayır.  Bugün ne mutlu ki çocuklarımız daha özgür bir biçimde okuyorlar ve biz de o doğrultuda yatırım yapıyoruz. O dönemde böyle bir yatırım yoktu. O zaman sadece hayatta kalabilme yatırımı vardı.  Ama ben bir yandan da şanslı bir çocuktum. Çünkü Türkiye’nin birçok önemli siyasi figürüyle aynı evin içerisinde bulundum. Süleyman Genç, Kamil Kırıkoğlu, Kemal Anadol, Aydın Erten, Mehdi Zana, Fikri Sönmez gibi… Çocukluğum bu isimlerle geçti ve halen duruyor evimiz Ereğli’de. Bence o ev siyasi müze olmalı. O duvarların dili olsa konuşsa… Belki Türk siyasi yaşamına yön veren birçok gelişme o evde çıkmıştır. O yüzden kendimi çok şanslı hissediyorum. 1980 sonrasında ise babasız geçen günler başladı benim için. Evin en büyük çocuğuydum ve bunun zorluklarını da yaşadım. Baba figürü gibiydim. 14 Mart’ta babamı kaybettim. Şuanda da kardeşlerimin babası gibiyim. (gözleri doluyor) 
 
HALEN SAHALARDA KOŞTURUYORUM
 
1980 sonrasında babamın sürgün yaşamı, cezaevi yaşamı… Mersin’e sürgüne gönderilmişti babam. Hatta hiç unutamıyorum, babam cezaevinden çıktıktan sonra bana kaçıncı sınıfta olduğumu sormuştu. O yaşam mücadelesi bizden çok şey alıp götürdü. Babam da hep halkı için çalıştı, ama biz hiçbir zaman bunu mutsuzluk olarak görmedik. Ve ben onun duruşunu hep örnek aldım. Üniversiteyi Eskişehir’de okudum. Bir dönem futbol oynadım. Aslında sporcu bir kimliğe sahibim. Tenis oynarım, yüzerim, koşarım, voleybol, basketbol oynarım… İstanbul K.Çekmece ve Ankara PTT’de, Ereğlispor ve Karaman’da profesyonel futbol oynadım. Sonra sakatlandım ve bıraktım. Futbolu ve siyaseti çok benzetirim birbirine. Çünkü ikisinde de halk var. Hep insan odaklı işlerle uğraştım. İnsanın olmadığı yerde ben olmamışımdır. Bireyselliği değil çoğulculuğu kabullendim. O yüzden ben insana hizmet etmenin Hak’a hizmet etmek olduğuna inanıyorum. Yakaladığım başarıları spora borçluyum. Aynen Mustafa Kemal Atatürk’ün dediği gibi: ben sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını severim. Çevikliğim devam ettiği için halen sahalarda koşturuyorum. (gülüyor)
 
 
 
Karşıyaka Spor Kulübü’nde yönetim kurulu üyeliği de yaptınız… 
 
Karşıyaka’da futbol oynamak benim hayalimdi. Ama o hayalim bir türlü gerçekleşemedi. Ben kaleciydim. En korktuğum forvet de Karşıyakalı Rıza idi. Aynı takımda oynamayı çok isterdim, olmadı. Ama yönetiminde bulundum. Benim için çok önemli bir süreçti. Şampiyon olabilmek için mücadele verdik. O dönemde bizde olan arkadaşlarımız şuan Süper Lig’de oynuyor. Ve şimdi de bu dönem belediye başkanı olarak Karşıyaka’nın şampiyonluğunu görmek istiyorum. Bunu yaşarken de tüm Karşıyaka sevdalılarıyla birlikte doğru bir planlamayla, acele etmeden hareket etmemiz gerekiyor. Ben altyapıyla ilgili, tesisleşmeyle ilgili her türlü katkıyı Karşıyakamıza vereceğim. Karşıyakamızın en önemli taleplerinden biri olan stadyum konusunda da çaba sarf ediyorum. Yerel yöneticinin görevi kenti daha doğru planlamaktır. Bu planlamayı yaparken de kentin geleceğini düşünmek zorundadır. O açıdan biz stadyum için çok güzel bir yer bulduk. Bulunmayacak bir yer değildi aslında, ortalama aklı olan herkes bulabilirdi. 
 
KARŞIYAKA YANLIŞ PLANLANMIŞ
 
Siz Yalı’da yapılması planlanan stat projesine neden karşı çıktınız?
 
Örnekköy’de 53 bin metrekarelik bir alanda stadyum projemiz var. Bunun için gerekli girişimleri yaptık. Büyükşehir belediyemizle el ele vererek Karşıyakamızı bir an önce stadyuma kavuşturmalıyız. Bu işin siyaseti olmaz. Halka hizmet edeceğiniz zaman, “ben yüzde 71 oy aldım, bana oy atana hizmet ederim” gibi bir anlayışa kesinlikle bürünemezsiniz. Ben Karşıyaka’nın yüzde 100’ünü kucaklıyorum. Hepsi benim hemşerim. Karşıyaka’nın geleceğini düşünüyorum ve doğru planlamak gerektiğine inanıyorum. Mesela bir Alaybey örneği var. Buralar Karşıyaka’nın girişi. Eğer buralar daha doğru planlanmış olsaydı bugün Karşıyaka’nın girişi daha farklı olurdu. Ama ne yazık ki yanlış planlamanın da etkisiyle, ambulansın, itfaiyenin, temizlik aracının giremeyeceği daracık sokaklar var. İnsanların rahat nefes alabilecekleri bir alan yok. Karşıdan karşıya komşu elini uzatsa tokalaşacak neredeyse. Şimdi biz oraları nasıl düzeltiriz diye düşünürken Yalı’ya böyle bir stadyumun yapılması bu kente ihanettir. ‘Geçmişte orada stat vardı, 15 bin kişi maç izliyordu, buranın yenilenmesi gerekiyor’  dersiniz eyvallah… Ama orada öyle bir şey yok. Hiçbir profesyonel karşılaşma orada oynanmamış. Orası tamamen altyapıya ve civarda yaşan vatandaşlarımızın hizmetine sunulmuş. 1995-96 sezonunda Çanakkale Dardanel maçından başka maç yapılmayan bir sahadan bahsediyoruz. Ve bu alan sahilin göbeğinde. Bu bölgede stat yapmak için kamulaştırmanın yapılması gerekiyor. Bir ihale yapıyorsunuz doğru düzgün yapın bari. Alelacele seçime dönük tamamen siyasi bir yatırım. Karşıyaka’daki fanatik taraftarımızın ruhunu okşayan ama hayalini kabusa çevirecek bir iş. Sayın Başbakanımızla 1994 yılında İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde Ali Sami Yen ile ilgili bir tartışma söz konusuydu. Stadyumun yıkılması gündeme geldiğinde Sayın Başbakanımız orada stadyumun yapılamayacağını, doğru bir lokasyonun olmadığını söylemiştir. Ve bugün o stadyum orada değil, Aslantepe’de.  İstanbul’u düşündükleri kadar İzmir’i de düşünsünler. Bu yüzden o alan korunmalı, yine yurttaşlarımızın orada spor yapmaları sağlanmalı, Universiade oyunlarına yönelik 1 milyon liraya yapılmış bir pist var orada o pist korunmalı, yine tribünleri iyileştirilmeli ve bugün Kemalpaşa’da müsabaka yapan A2 takımımız da orada oynamalı. Ranta dönük değil altyapıya dönük olmalı orası. Şehri bir yere taşımak zorundayız. Örnekköy bölgesi gelişmekte olan bir bölge değil, gelişmiş bir bölge. Bugün 53 bin metrakarelik olan alan doğal bir spor adası haline gelmiş durumda. Etrafında konut imar alanı yok. Biz de şimdi bu spor adasına bir stadyum yapmak için izin istiyoruz.  Bu izni Karşıyaka halkı adına istiyorum ben. Karşıyaka taraftarı sadece Karşıyaka’da yaşamıyor. Torbalı’da, Fahrettin Altay’da, Gaziemir’de, Buca’da, Bornova’da, Konak’ta, Bergama’da, Dikili’de…
 
Göztepe’de…
 
Evet bravo… Hatta Göztepe’de bile yaşıyor. Şimdi siz bu taraftarları şehrin içine getirmektense, otobandan 2 dakikada stada getirebilirsiniz. Şehir merkezinden de yürüme mesafesi 12 dakika… Çarşıdan çıkarız bir marşları söyleye söyleye Girne’den toplarız Örnekköy’de şahlanırız.
 
 
ACİLEN RÜYADAN UYANALIM
 
Peki son durum ne? Şuan hangi aşamadasınız? 
 
Projesini çizdiriyoruz ve anlatıyoruz. Yasal izinler konusunda da görüşmelerimizi devam ettiriyoruz. Yalı konusunda da akil insanların tereddütleri devam ediyor. Özellikle meslek odalarının ve o bölgede yaşayan yurttaşlarımızın tedirginlikleri söz konusu. Biz acilen bu rüyadan uyanıp gerçekçi olmak istiyoruz. Kentin geleceğini katlettirmemek gerekir. Arkada yeşil alan olarak bir tek Orman Bölge Müdürlüğü’nün fidanlığı var, o da bırakın çocuklarımıza kalsın. Çok ilginç bir şekilde stadyuma muhalefet edenler var. Son yeşile de göz dikmişler. Seçim döneminde de söylemiştim asıl mevzu o fidanlık. Onu da ele geçirmeye çalışıyorlar. Ama İzmirliler ve Karşıyaka sevdalıları buna izin vermez. 
 
Yeni bir Gezi direnişi patlak verir mi?
 
Toplumu kimse ayrıştırmasın. Sayın Başbakan’ın bu işten haberi olsa kesinlikle buna izin vermez eminim. Ben kendisine o konuda güveniyorum. 
 
BABAMA SARILDIM VE AĞLADIM
 
Siyaset, yaşamınızda hep var mıydı?
 
Evet. Hiç çıkmadı ki… Doğduğum günden beri ilgi duyuyorum siyasete. Evin en büyük çocuğu olarak da 1980 döneminde o yoğun yaşam beni siyasetin içine itti. Biz 4 kardeşiz, diğer 3 kardeşim siyasetle hiç ilgilenmedi. Bir tek ben o mücadeleyi devam ettirdim. Çünkü ben sistemle kavgalıydım. 1980 yılında belediye hoparlöründen ‘Leylim Ley’ türküsünü söyletti diye 2 yıl ceza yiyen bir insanın oğluyum ben. Gariban insanların evine elektrik, su götürdü diye ceza yiyen bir insanın oğluyum ben. Benim babam ihaleye fesat karıştırmaktan, yolsuzluktan yargılanmadı; benim babam halkların daha özgür, daha bağımsız, daha mutlu ve refah içerisinde yaşayabilme mücadelesine destek vermekten yargılandı.  O gün yargılanması ve aldığı cezaları da bugün onur madalyası olarak mezarına götürdü. Babam vefat ettiğinde belediye başkanı değildi, hiç kimsenin ondan bir beklentisi yoktu ama cenazesine 10 binlerce insan akın akın geldi. Böyle bir ailenin içerisinde o mücadeleyi vermek zorundaydım. O rol farkına varılmadan bana biçilmiş, ben de bu görevi en iyi şekilde yerine getirdiğime inanıyorum. Ben mücadele insanıyım, hiçbir zaman yılmadım. Ben babamı 1 yıl sonra Fahrettin Altay Kışlası’nda spor minderleri üstünde gördüm. İlk defa sarılıp ağladık ve bir daha da ağlamadık. İlk ve son ağlayışımdı… (gözleri doluyor)
 
Peki felsefeniz “yaşamak için siyaset” mi, “siyaset için yaşamak” mı?
 
Siyaset için yaşamak… Niye yaşamak için siyaset yapayım ki…
 
 
 
BEN OLAY ADAMIYIM
 
Yani siyaseti bir meslek, bir geçim kaynağı olarak mı görüyorsunuz, yoksa bir yaşam tarzı olarak mı?
 
Benim için siyaset bir geçim kapısı değil. Ne yazık ki 1980 döneminden sonra siyasette ciddi bir bozulma meydana geldi. Değerler hiyerarşisindeki değişimler, siyaseti de bozguna uğrattı. 80 öncesi para kavramı 7. 8. sıradayken, 80’den sonra siyasi rol modellerin ‘benim memurum, benim vatandaşım işini bilir’ mantığı içerisinde toplum, siyaseti ve siyasete yakınlığı bir geçim kapısı olarak gördü. Bunu da günümüzde halen görmek mümkün. Ama ben hiçbir zaman karnımı siyasetten doyurmadım. Çocuklarımın rızkını siyasetten kazanmadım. 1987 yılında babam cezaevinden çıktığında, belki de kaderimizde ilk defa o kadar çok şey paylaşmıştık. Benden 2 şey istedi babam: Birincisi küfür etme hakkını hayatta kimseye verme; ikincisi ticaret yap, namuslu bir şekilde paranı kazan ama siyaset yaparsan sadece çocuklarının karnını doyurabilecek kadar, yaşamını devam ettirebilecek kadar paran olsun ama her zaman dost kazan. Ben de hep dost kazandım. Siyaset parayla yapılmıyor, siyaset insanla yapılıyor. Parayla siyaset yapılmadığını ben aday olarak da, başkan olarak da gösterdim. Bunu da cümle alem bilir. Ben yüreğimle, cesaretimle, beynimle yaptım siyaseti. 
 
Adaylık sürecine bakacak olursak aslında olaylı ve alışılmışın dışında bir adaylığınız vardı…
 
Ben olay adamıyım zaten. (gülüyoruz)
 
 
 
AKLIMDA KARŞIYAKA YOKTU
 
Karşıyakalıların size karşı yaklaşımı nasıl oldu? 
 
Öncesinde ve sonrasında aslında farklı bir şey yok. Sadece bir algı yanılması var.  Aslında Karşıyaka halkı beni benimsedi, kabullendi ve evinin bir bireyi olarak gördü ki cumhuriyet tarihinin en yüksek oyunu vererek seçti. Karşıyaka halkı beni başından beri kabullendi ve biz birbirimizi çok seviyoruz. Onu sokakta da hissedebiliyorsunuz. Tabii ki siyasette bazı işler vardır insanın aklına değil başına gelir. Benim aklımda tabii ki Karşıyaka Belediye Başkanlığı yoktu. Çünkü Konak’tan aday adayıydım ve hatta aday gösterildim. Ama parti üst yönetimi Karşıyaka’ya çok yakışacağıma ve Karşıyaka halkıyla birlikte çok büyük başarılara imza atacağıma inandığı için bana burada görev verdi. Ve bugün Karşıyakalılar da şunu söylüyor: Doğru bir karar verilmiş. 
 
İlk duyduğunuzda şaşırmadınız mı peki? Çıktığınız yol farklıydı sonuçta…
 
Ben il siyaseti yaptım bugüne kadar. Hiç ilçe siyaseti yapmadım. Kiraz bile olsa olurdu. Benim için orası bile bir başka güzel. Çünkü ben İzmir’i seviyorum. Hizmet etmek için hedeflediğiniz bir yer oluyor elbette. Tabii ki Konak’ta bunu hedeflemiştim. Ancak neden olmadı diye hiç hayıflanmadım. Çünkü Karşıyaka’ya da hizmet etmek onurlu ve keyifli benim için. 
 
İlk öğrendiğinizde ‘tamam’ mı dediniz yoksa karşı çıktınız mı?
 
Görev alınmaz, görev verilir. Ben bazı şeyleri kabul ederek adaylık müracaatında bulundum. Olmayabilirdi de. Ne yapacaktım? Bağıracak mıydım? Başka partiden mi gidip aday olacaktım? Ben CHP’liyim. Sırf adaylık için başka bir partiye gitmem. Gösterilmezsem gösterilmem. Hayatın ne başı ne de sonudur bu. Karşıyaka’da bana görev verilmesi ve bana güven duyulması ayrı bir onurdu. Ben de o güveni boşa çıkartmadım ve buna katkı sunan tüm Karşıyaka halkına sonsuz teşekkür ediyorum. 
 
Sizin diğerlerinden farkınız nedir desem?
 
Hiçbirimizin bir diğerinden farkı yok. Eğer bir fark varsa da bunu halk değerlendirecektir.
GERİYE GİTMEK İSTİYORUM
 
Karşıyaka’nın en büyük sıkıntısı nedir? Siz bu sıkıntıyı gidermede hangi aşamadasınız?
 
Karşıyaka arsa üretemiyor. Çünkü bir tarafta Çiğli, diğer tarafta Bayraklı… İkisinin arasında kalmış bir ilçe. Burada ciddi bir kentsel dönüşüme ihtiyaç var. Bu sadece Cumhuriyet Mahallesi, Latife Hanım ya da Örnekköy’den ibaret değil. Burada Alaybey, hatta Bostanlı, Yalı’yı da içine alarak bir dönüşümün sağlanması gerekiyor. Dönüşümü sağlarken biz modernize olmuş bir dönüşümü değil, zihinlerde bir dönüşümü de sağlayarak tarihi bir dönüşüm gerçekleştirmeliyiz. Bugün en büyük hayalim –keşke gerçekleşebilse- 18. 19. yüzyıllardaki İzmir’i yaratabilmek. Geriye gitmek istiyorum. Gerçekleştireceğimiz tüm hizmetler, tarihi dokuyu yaşayan, yaşattıran hizmetler olacak. 
 
Karşıyaka kaç sene sonra yüzde 100 sizin hayal ettiğiniz gibi olur?
 
Önemli olan başlamak. Kararlı bir şekilde devam ettirilirse 25 sene sonra Karşıyaka çok farklı bir kent olacak. Eğer yaşarsak, o gün bu kentte yaşayan çocukların bize dua edeceğine inanıyorum. Çünkü ben siyasette is bırakmak istemiyorum, iz bırakmak istiyorum. 
 
Elbette artık her şey sizin elinizde değil. Bütünşehir yasasıyla birlikte ilçelerin yetkileri kısıtlandı. Siz kendinizi Büyükşehir’e bağımlı hissediyor musunuz?
 
Bir bağımlılıktan öte bir koordinasyon söz konusu. Yasalarla yönetiyorsunuz siz belediyeyi. Büyükşehir Belediyemiz de ilçemizin gelişmesi için çok güzel katkılarda bulunuyor. Biz ilçe belediyesi olarak o yasal sınırlar içerisinde en güzel hizmeti üretmeye çalışıyoruz. Büyükşehirimize de Büyükşehir sınırlarında kalan hizmet alanı içinde görüşlerimizi bildiriyoruz. Şu ana kadar da uyum içinde çalışıyoruz. 
 
 
SİYASETTE KAVGA OLMAZ
 
Hep uyumlu olacaksınız yani.
 
Elbette. Çünkü siyaset kavga sanatı değildir. Siyaset, uzlaşı ve diyalogdur. Ben de siyasi yaşamımda hiçbir zaman kavga kültürünü barındırmadım. 
 
Peki sizin çok inandığınız bir projeye Büyükşehir’den onay çıkmazsa bu noktada tavrınız ne olur?
 
İnsanların hayali çok farklı. Sonuçta biz projecilik yapmıyoruz, insan ihtiyaçlarına yönelik hizmet üretmeye çalışıyoruz. Karşıyaka bir yaşam kenti. Bu noktada Karşıyaka halkına konforlu bir yaşam sunulması gerekiyor. Bu yaşamın bu kente kazandırılması gerekiyor. Büyükşehir Belediyemizin stratejik planında da bu var. O yüzden bir sıkıntı olacağını düşünmüyorum.
 
Bir röportajınızda okumuştum. “ben Gezi direniş ruhunun adayıyım, halka rağmen halkın istemediği bir şey yapılamaz” demiştiniz. Peki sormak istiyorum, vatandaşı isyan ettiren yeni otobüs uygulamalarıyla ilgili ne düşünüyorsunuz? Vatandaş bu yeni sisteme çok karşı sonuçta…
 
Gezi direniş ruhu Taksim’de yaşanan olaylarla ilgili çıkmış bir durum. Ama bu olması gereken bir şeydi. Dillere pelesenk oldu Gezi direnişi. Olması gereken iş yerel yöneticinin katılımcılığı ön planda tutmasıdır. İnsanların, yaşadığı kente dair söyleyecekleri sözü dinlemelidir yerel yönetici. Ben yaptım, ben bilirim anlayışı içerisinde bir yerel yöneticilik olmaz. Benim her zaman karşı çıktığım bir anlayıştır bu. Türkiye’de ilk defa bunu söyleyen bir belediye başkanı olmaktan da ayrıca gurur duyuyorum. Belediyeleri resmi daire algısından çıkarıp o kentin en büyük sivil toplum örgütü algısına dönüştürmek gerekiyor. Bu sözü de ilk ve son kez biz söyledik. Tabii ki sıkıntılar yaşanacaktır. Ulaşımda da yaşanabilir. Trafiği rahatlatmak için bir planlama yapılıyor burada. Çünkü ciddi bir trafik yoğunluğu oluyor. Bu anlamda bazı gelişmeler tabii ki yaşanacaktır. Ama bazı işlere de alışacağız. Günün belli saatinde yaşanan sıkışıklığın ötesinde bir rahatlama da var. Memnun olan da var, işe giderken zorlanan da var. 
 
Peki Karşıyaka ile ilgili olarak dünyada örnek aldığınız bir kent var mı?
 
Akdeniz aksında olan bir kent. Mesela Barselona. Karşıyaka neden bir Barselona olmasın…
Röportaj: Gamze Kurt / Ben Haber

 



Yorumlar

  • Hüseyin bu böbürlenmeyi ne dayanarak yapıyor anlamak zor. Eğitimi mi, iş deneyimi mi, bilgi ve becerisi mi? Yani neye dayanarak bunu dile getirebiliyor? Karabağlarda Eğit-Der sayesinde mahalle delegesi oldun. Rıfat Nalbantoğlunun yalvarmasıyla Sıtkı Kürüm İl delegesi yaptı. Yine Rıfat ve Aytekinin Aziz Kocaoğluna destekleri sayesinde il yönetimine girdi. Adnan Keskin sayesinde de Karşıyaka Belediye Başkanı oldu. Bu gerçeklere rağmen yani kendi öz benliğine ait hiçbirşeyin olmamasına rağmen nasıl olurda siyasette iz bırakacaksın? Bunun adına kusura bakma cahil cehaleti denir. Karşıyakalıların seninle ilgili ne düşündüklerini ya duymuyorsun ya da duyduğun halde bilmemizlikten geliyorsun.
    gürbüz gemecik
    20 Ekim 2016 04:47
  • Bizlerin en büyük özelliği eleştirmek.Neden biraz olsun destek vermeyi yanında olmayı beceremiyoruz.Ayrıca kişileri sevsekte sevmesekte makama saygı duymalıyız.İzmir İlçe Belediye Başkanlarımızın siyasi tecrübelerini incelersek Sayın AKPINAR Başkanımızın oturduğu koltuğu sonuna kadar hakettiği kanaatindeyim.Yapıcı eleştirilere evet Yıkıcı eleştirilere hayır
    Fatih ÇELİK
    20 Ekim 2016 04:47
  • hakkaniyeti dahi bilmeyen insanlara sadece gülmek lazım. bir insanın bir yeri haketmesi için halkın iradesi ile gelmesi lazım.birilerinin dayatması ile gelen insanlar o koltuğu hakettikleri için değil birilerinin adamı olduğu için gelirler. tabiki halka değil sahiplerine hizmet ederler. tabiki insanları sevsek de sevmesekde saygı duymak zorundayız ama makamlara atamayla değil halk iradesi ile gelirsen makama saygı duyulur. bir sürü genç ve partili sigara alacak parası yokken emekli olmuş yaşlı kesimin vede belediye meclis üyelerinin işe alınması o makama saygı duyulmaması açısından gereklidir. belediye meclis üyelerinin belediyeye ait veya yan kuruluşlarından menfaatlenmesi ne kadar doğru belediye rant dağıtılan makam değildir. şu anda sayın başkan belediye başkanlığı değil huzurevi müdürlüğü yapıyor.
    NURETTİNGELMEZ
    20 Ekim 2016 04:47

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Gaziemir’de 23 Nisan coşkuyla kutlandı

Gaziemir’de 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, belediyenin düzenlediği çocuk etkinlikleri, kortej ve Yeni Türkü konseriyle coşkuyla kutlandı.  Başkan Ünal Işık, “Ulu Önderimiz Mu...

Bornova’da Atatürk Oratoryosu heyecanı

Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği (ÇYDD) İzmir Şubesi’nin kurduğu Çağdaş Yaşam Çocuk Korosu ve Bornova Belediyesi  işbirliğiyle gerçekleştirilecek Atatürk Oratoryosu, 28 Nisan Pazartesi gü...


23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı Kınık'ta Coşkuyla Kutlandı

Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılışının 104’üncü yıl dönümü ve 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı, tüm yurtta olduğu gibi Kınık’ta da büyük bir coşku ile kutlandı.

Efes Selçuk tarım politikaları çalıştayına ev sahipliği yapacak

Efes Selçuk Belediyesi, Dokuz Eylül Üniversitesi ve İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi’nin iş birliği ile “Anadolu Çevre Tarihi Söyleşileri” tarafından düzenlenen Osmanlı Anadolusu’nda Krizl...


Chp İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç: Vaad Kopya; Sonuç Fiyasko

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, vergisiz telefon düzenlemesi ile telefon alan çok sayıda öğrenciye para iadesinin yapılmadığını açıkladı. Kılıç, “CHP’nin vaatlerini kopyalayıp y...

İzmir AKS Ambulans Servisi ekibi Konya’da hayat kurtardı

İzmir Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı'na bağlı AKS Ambulans Servisi, bir hastayı Niğde’ye naklettikten sonra Konya yakınlarında trafik kazası ihbarı aldı. Sağlık personel...


Çocuk Başkan Koltuğa Oturdu, Talimatı Verdi

Güzelbahçe Belediye Başkanı Mustafa Günay, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı dolayısıyla koltuğunu Vali Kazım Paşa İlk Okulu 4’üncü sınıf öğrencisi Masal Yeken’e bıraktı.

Karşıyaka’nın çocuk başkanı park ve barınak istedi!  

Karşıyaka Belediye Başkanı B. Yıldız Ünsal, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda koltuğunu 10 yaşındaki Esma Yıldız’a bıraktı. Başkanlık görevini devralan Yıldız’ın ilk talebi o...


Başkan Tugay’ın emanet ettiği koltukta şarkılı mesaj

İzmir’de 23 Nisan coşkusuİzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda koltuğunu ilkokul dördüncü sınıf öğrencisi Alya Ada Nizamoğlu’na...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Demet Akalın'ın başı kiracısıyla dertte

Ünlü şarkıcı Demet Akalın, evinde 5 bin TL kiraya oturan kiracısıyla yaşadığı sorun nedeniyle isyan etti. Akalın, kiracısının 'Programda benden bahsetti, zam yapacaktım vazgeçtim' demesin...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Siyah nokta neden olur, temizleme nasıl yapılır?

Siyah nokta, cilt foliküllerinin tıkanması sonucu oluşuyor. Kötü bir görünümün yanı sıra temizlikten uzak bir görüntüye neden olan siyah noktaları temizlemek için cildini günde en az iki kez temizleyerek gözeneklerini açık tutabilir, cildin yağ ve kirlerden arınmış olması siyah noktaların oluşumunu azaltabilirsiniz.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR