Yukarı
69488

Deşifre olan bir kişi 'infaz edildi'

23 Eylül 2014 11:42

Başbakan Ahmet Davutoğlu, kaçırılan 49 konsolosluk çalışanı ile ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunarak, "Operasyonda bir kişi infaz edildi" dedi.Davutoğlu, NTV'de yayınlanan röportajında şunları söyledi:Davutoğlu, "Bu bir operasyondu" şeklinde nitelendirdiği süreçle ilgili pazarlık ve fidye iddialarını kesin bir dille yalanladı.

Operasyona ilişkin ayrıntılı bilgiler de veren Başbakan, kurtarma sürecinde yerel bir elemanın da deşifre olduktan sonra infaz edildiğini söyledi.Rehinelerin kurtarılmasının ardından kendisini telefonla arayarak tebrik eden CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu takdir eden Davutoğlu, BDP ve MHP'yi ise eleştirdi.Davutoğlu, "Sayın Bahçeli'nin de böyle bir tebriği ya da şeyi yaşamasını isterdim, onun açıklamaları beni şaşırttı. Her zaman insancıl olduğunu veya bu anlamlarda etnik ve mezhep ayrımı olmaması gerektiğini söyleyen HDP'lilerin bir açıklama yapmasını beklerdim" diye konuştu.

Başbakan'a ABD Dışişleri Bakanı Kerry'nin, rehineler kurtarıldıktan sonra yaptığı, "Artık Türkiye'den daha fazla katkı bekliyoruz" açıklaması da soruldu.IŞİD ile mücadelede Türkiye'nin kendi kaygı ve ulusal çıkarlarına göre karar vereceğini ifade eden Davutoğlu, "Türkiye bir şey ıspat etmek zorunda değil" şeklinde konuştu.

Davutoğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde:

"Bu tür süreçler çok kritik süreçler. 11 Haziran'dan bu yana hepimiz çok kritik sınavdan geçtik. Bu ilk sınavımız değildir. Şu ana kadar 200'ün üzerinde vatandaşımızı tereyağından kıl çeker gibi aldık.Türkiye Cumhuriyeti, vatandaşalarını ülkeye getirmişse herkes bu sevinci yaşamalı. Bu şartlardan vatandaşını alan her ülkenin bireyi kazanır. Dikkatsiz sarf edilen bir söz ve süreç, sadece vatandaşların kaybına değil, ülkenin itibarının kaybına da yol açar.

Prensip olarak hiçbir zaman fidye ödemedik. Fidye ödemek bir vatandaşı kurtarırken başkalarını tehlikeye atar. Ailelerin psikolojilerini, kalan elemanların psikolojilerini, kaçıranların, dolaylı müzakere ile, psikolojilerini yöneteceksiniz.Vatandaşlarımız kaçırıldıktan sonra, bir süre rehine tabirini kullanmadık. Rehine tabiri kullanıldıktan sonra pazarlık başlar. Vatandaşlarımızın rehine psikolojisine girmelerini istemedik. 'Onlara rehine muamelesi yaparsanız, başka muamele görürsünüz' dedik.

Musul halkı Türklere zarar vermeyi düşünmez. MİT müsteşarı ve ben etkili kişilerle görüştük. Günbegün nakış gibi işleyen bir strateji uyguladık. Libya'dan vatandaşlarımızı transfer ederken çok sayıda aşiretle iletişim kurmuştuk.

Musul bizim düşmanımız değil, Sünniler bizim düşmanımız değil. Irak'ın hiçbir halkı bizim düşmanımız değil. Bizim başkonsolosluğumuz tek yabancı temsilcilik olduğu için Musul halkının sevgisini kazanmıştı.

'SÜRECİ ZORLAYAN HABERLER ÇIKTI'

Olaylar sırasında bizi asıl zorlayan operasyonlar ve çatışmalar yoğunlaştığında çevre şartlarını kontrol edememek oldu. Ya bir bomba isabet ederse diye düşündük. Türkiye'de süreci zorlayan haberler çıktı. En kritik dönemde gensoru verdiler. Açık oturumda konuşulsun dediler. Neyi konuşacaksınız açık oturumda?

Biz IŞİD ile anlaşmışız, cumhurbaşkanı seçimindeN önce bırakılacaklarmış. Onların başına en ufak bir şey gelse bütün Türkiye türbülansa girer. Tüm taşları tek tek kontrol edeceksiniz. Din adamlarını da devreye soktuk. Suriye üzerinden bırakılmalarını da planladık.

O gün benim temas demem, sabah 6'ya kadar bir dakika uyumamışız ve ben o şartlarda televizyona açıklamaya çıkıyorum, yine hiç uyumadan Şanlıurfa'ya iniyorum, hiç uyumadan Ankara'ya geliyoruz ve bu şartlarda kelime oyunlarına bakıyorlar. Bu kadar basitlik olur mu Evet, bu bir operasyondu, eğer tatmin edecekse burada söylüyorum. Diplomaside 'operasyona başlıyoruz' dediğimizde bu, bazen bir büyükelçiyi çağırıp nota vermek olabilir. Bazen bir tahliye operasyonu olabilir.

Bunların kafası hep polisiye kafa olduğu için, onların hep anladığı operasyon illa kan dökülecek, bu muydu arzuları. Yine de bunları da önemsemiyorum. iki gündür sokaktaki insanların yüzündeki tebessümü, gözlerindeki ışıltıyı görmek bize yetiyor. Büyük bir iş başarıldı. Emeğe geçenlere tekrar tekrar teşekkür ediyorum.

'ELİMİZDEN GELSE İLK GÜN ALIRDIK'

Önemli olan vatandaşlarımızın ülkeye dönmesidir. Operasyonun neticesi önemli. Kardeşlerimizden birinin saç teline zarar gelseydi bildiğimiz her şeyi unuturuz. Zikrettiğimiz tek şey fidye ödemedik, ödemeyiz. Bu milli bir operasyondur. Elimizden gelse ilk gün alırdık. Bir an bile bırakmazdık.

Çok yaklaştığımız anlar da oldu. THY'ye iki uçağı hazır tutun diye söyledik, Temmuz ayında ama olmadı. Birçok kere çok yaklaştık. Ne gerekiyorsa o yapıldı. Her zaman risk vardır. Her yer değişiminde her seçenek masadaydı.

O gece Hakan Bey (MİT Müsteşarı) aradı ve 'beklediğiniz müjdeyi kısa bir süre içinde verebiliriz' dedi. Azerbaycan gezisini iptal etmeyi düşündüm. Sonra Öztürk (Musul Başkonsolosu) aradı. Telefonu açar açmaz 'hoşgeldiniz Öztürk' dedim. O anda bu operasyonun arkasında Türkiye Cumhuriyeti olduğunu anlamasını istedim. Saat 05.30 civarı, Hakan Bey arayarak bizim sınıra geçtiklerini ve güvende olduklarını söyledi. Benzer olaylara bakıldığında sonuca erken ulaştığımızı söyleyebiliriz.

Hangi spekülasyon yapılırsa yapılsın, kendi araçlarımız kullanılarak operasyon gerçekleştirilmiştir. Vatandaşlarımızın canı söz konusuysa gereken her şey yapılır. Ne aldı ne verdı tartışmasına girilmemesi lazım. Bütün Irak'ta Türkiye'ye büyük sempati duyan bir kesim var.

Herkesin saygı duyduğu, IŞİD'in de Musul'daki konumu gereği üzmek istemeyeceği bir kesim var. Çünkü halk tabanında zemini var. IŞİD'e 'Bu rehinelere zarar vermeyin, onlar bizim emanetimidir' diyecek herkes devreye sokuldu.Rehinelerin tutulmamaları gerektiğine yönelik pazarlıklar tabii ki yapıldı. MİT'e ne gerekiyorsa yapın, talimatı verdim. Bunlar içinde fidye dışında her türlü temas vardır. Kimle temas kurmak gerekiyorsa kuruldu. Ayrıca başka temaslar da olmak zorunda.

Cumhurbaşkanımızın ve benim ne kadar emek verdiği biliniyor. Ama bazı insanlar var ki onların yüzleri bilinmiyor. O arkadaşları alıp getirenlerin yüzlerini ben biliyorum. Operasyondan 4 gün önce Başbakanlık'ta ağırladım. Bir vatadanşımız onları yolda görse onları bilmez. Kahramanlık budur. Bilinmeyen çok insanın emeği var. Yerel bir unsur olarak bir tanesini zikredeyim. Fark edilince infaz edildiği haberi geliyor. Bunları rahmetle anıyorum.

'MUHALEFET LİDERLERİ DE ORADA OLMALIYDI'

Acı ve keder anlarında bir arada olmayı bilmeliyiz. Bu anlarda bir arada olamazsak sevinci yaşayamayız. Bundan bir kişi kazanmıyor. Bu nedenle Kılıçdaroğlu'nun aramasını takdir ettim. Sayın Bahçeli'nin de böyle bir tebriği yaşamasını isterdim ama beni şaşırttı. HDP'lilerin bir açıklama yapmasını beklerdim. Demirtaş, cumhurbaşkanlığı seçiminde gösterdiği herkesi kucaklayıcı tavrı burada da göstermeliydi. Muhalefet liderleri de havaalanında olmalıydı.

Biz Kobani'den gelen Kürt kökenli kardeşimize kapımızı açtık. 138 bin kişiye kapımızı açtık. Acı da bizim acımız, sevinç de bizim sevincimiz.

'CEVVAL BİR ARKADAŞ'

Öztürk Bey Musul'a kendisi gönüllü oldu. Bu zor şartlara kendisi gitti. Bu görevlerin hepsinin riski var. Özel harekatçılar canları pahasına korumak için ö bölgeye gidiyor. Bu görevi yapanların hep bir risk payı vardır. Onurlu görevlerdir ama riskleri vardır. Öztürk bu riskleri görerek gitti. Cevval bir arkadaş olduğu için iki telefonu yanında tutmayı başarmış.

'KAPIMIZI KAPATMAMIZ MÜMKÜN DEĞİL'

Milletler zor dönemde aldıkları kararlarla tarihe geçer. Bizim milletimizin zor durumdaki insalara kapısını kapatması söz konusu değil. Her milletten insan gelebilir. Böyle bir geçmişe sahipsek bunun gereğini yapmak durumundayız. Kapımızı kapatmamız mümkün değil.

Bizi Sünni politika takip etmekle suçlayanlar oluyor ama bir toplantımızda dahi etnik köken ve mezhep geçmemiştir. Suriye rejimi yanlıları da geldi Türkiye'ye. Sağ sağlim ülkelerine dönmeleri sağlandı.

Ana muhalefet partisi bu konuda bir suçlama yöneltti. BDP'liler de Rojova'ya ilgisiz kaldığımızı iddia etti. Bunların hiçbirisi doğru değil. Bir seferde en fazla mülteci 3 gün içerisinde girdi. Bizim sınırımız tarihin en anormal sınırlarından biridir. Sınırın karşı tarafı vatandaşlarımızın akrabalarıyla doludur.

Biz sınırımıza gelene bakmayız. 36 bin Yezidi var. Böyle bir ayrım hiçbir zaman olmadı. Onlara tek söylediğimiz; rejimle işbirliği yapmamaları, zulme ortak olmamaları oldu. PYD'nin insani yardım talebine karşılık verildi.Ama Türkiye'nin içinde kamu düzenini kimse yok sayamaz. Biz hiçbir zaman Türkiye vatandaşlarının savaşmak için Suriye'ye gitmesini mazur görmedik. 138 bin kişiyi içeri alırken, içerden dışarı gidişlere izin verirsek kamu düzeni kalmaz. Suriye rejimi bizi dinleseydi, Maliki bizi dinleseydi bunlar başlarına gelmeyecekti. Bunların sorumlusu Türkiye değil.

'TÜRKİYE KARARINI KENDİ VERİR'

Sayın Kerry buraya geldiğinde IŞİD ile mücadele konusu ele alındı. Son dönemde uluslararası basında sanki Türkiye sınavda olan bir tarafta bir şey ıspat etmek zorunda. Türkiye bir şey ıspat etmek zorunda değil. Bütün meseleyi rehinelerle ilişkilendirip rehineler bırakıldığında ne yapacaksınız diye soru Türkiye gibi bir ülkeye sorulmaz. Türkiye kendi kararını kendi verir.

Birileri bir şey ıspat edecekse uluslararası toplum kendini ıspat etsin. İnsanlar kimyasal silahlarla öldürüldü, bir tek BM kararı çıkarılabildi mi? Hükümetimizin IŞİD'e terör örgütü demediğini söylüyorlar. Biz 13 Ekim 2013'te Bakanlar Kurulu kararıyla IŞİD'i terör örgütü ilan ettik. Daha ortada Musul baskını yoktu. IŞİD'e karşı tutumumuz aşikar. Ama niyetleri başka. Rehinelermiz oradayken bize bir şey söyletip, bizi problemin parçası haline getirecekler. Bizim kaygılarımız ve ulusal çıkarlarımız var.

Rehineler bizim birinci önceliğimizdi. Şimdi esas meselemiz, bölgede huzur ve istikrarı sağlayacak yaklaşımın sağlanmasıdır. Mesele Suriye halkının sahipsizliği. Esad sahip çıkmadı katletti, uluslararası toplum sahip çıkmadı, muhalefet zayıfladı. Aynı şey Maliki için geçerli. Sünni kesimi dışlamayın dedik, eleştirildi. Sünni siyasetçiler dışlandı, Sünni siyasetçi kalmadı. Bu IŞİD'i sahiplenmek değil. IŞİD en büyük zararı İslam'a veriyor. ÖSO'sunu desteklememenin bedeli ağır oldu.

Türkiye'nin öngörüleri hep doğru çıktı. Aradaki gri alan yok edildi. Suriye Ulusal Konseyi zayıflatıldı. Muhalefeti Cenevre 2 sürecine katılmaya ikna ettik. Bu hat üzerinde büyük kitleler kendilerini sahipsiz zannediyor.2012'de Ortadoğu'da demokrasi rüzgarı esiyordu. Şimdi terör rüzgarı esiyorsa demokrasinin arkasında durmayanlar kendilerini sorumlu hissetmeli. Biz şimdi tüm dünyaya ne kadar mülteci alacaksınız diye sorarız. Avrupa'nın 3 yılda aldığı mülteciyi 3 günde aldık. Riskleri göz önüne alarak mültecileri misafir ettik.Irak ordusu yüzde 95 nisbetinde tek mezhepten oluşuyor. Böyle bir yapının sürdürülmesi mümkün mü? Bizim arzu ettiğimiz şey 2012'de kaybedilen demokrasi dalgasının tekrar oluşturulmasıdır.

Bölgede çok dinamik bir süreç var. Rehinelerimiz orda olduğunda bazı konuların gündeme gelmesi güvenliklerini tehlikeye atıyordu. Türkiye'nin sınırda bir güvenlik kuşağı ve uçuşa yasak bölge oluşturmasını ilk defa 2 sene önce teklif ettik.

Her hava bombardımanı mülteci dalgası olşturuyor. Bunları Amerikalılarla konuştuk. Bu çevrede birkaç ülke dışında kendi ülkesinin bütününü koruyacak ordu kalmadı. Türkiye böylesine karmaşık coğrafyada güvenliğinin riske edilmesine izin vermez. Böyle bir coğrafyada güvenlik gözardı edilemez.

ORTAÖĞRETİMDE BAŞÖRTÜ

Türkiye'nin belirli gündemde olan konuları var. Her alanda özgürleşme ve demokratikleşme çabası var. Bunu sadece başörtüsünün kaldırılması olarak görülmemeli. Özgürlüğü sınırlamaya kalkanlar 'birilerine baskı olmaması' gerekçesini kullanır. Birisinin muhtemel baskı görmemesi için fiili baskı uygulanıyor.

10 sene önce memurlar arasında başörtü takılınca kıyamet kopacağı söyleniyordu. Şu anda hiçbir yerde gerilim yok. Böyle bir özgürlük anlayışı yok. Herkes kendi hayatını yaşar. İsteyen takar, isteyen takmaz. Başörtü nedeniyle kendi ailem baskı görürken, birisi çıkıp da Ahmet Hoca öğrenciler arasında ayrım yaptı diyemez. Karşımdaki sadece öğrencidir, kimseye baskı yapmadım."

'HSYK SEÇİMİ GÜNDEM OLUŞTURMAMALI'

HSYK seçimlerinin bir toplumda böylesine gündem oluşturmaması lazım. Savcı ve hakimlerin kendi aralarında halletmesi gereken bir süreç. 2010 referandumu öncesinde bir elit yargının bütün karar mekanizmalarını yönetiyordu. Biz siyasi irade olarak hakim ve savcıların seçimleri yapmasını benimsedik ve referandumda kabul gördü. Ama Anayasa Mahkemesi blok liste değişikliği yaptı. Bu karar ilk darbeyi vurdu.

Bundan istifade bir grup bütün yargıyı denetim altına almak ve siyasi iradeyi kontrol edebilmek için bir üstünlük kurdu. 28 Şubat yargısıyla yurtdışından emir alan yargı arasında bir fark görmüyorum. Yargı bir güç oyununun parçası haline geldi. Keşke hiçbirimizin haberi olmadan hakim ve savcılarımız seçimlerini yapsalardı. Ama siyasi iradenin yargıda bu tür yapılanmalar üzerinden üzerinde baskı oluşturmasını kabul etmesini kimse beklememeli.

Bize danışmalarını da istemiyoruz ama başkalarına da danışılmasın. Milletten yetki almamış yurtdışındaki bir otoriteye HSYK mensupları danışacaksa yargı bağımsızlığı hatta ülkenin bağımsızlığı orada biter. Bunu açıkça söylüyorum. Rehinelerin kurtarılması sürecinde bu yapının yakınındaki basın kuruluşlarının yaptıkları haberlere bakın.

Hükümetimizin ve AK Parti'nin yargıya müdahale niyeti yok, olmaz da. Ama birileri yargıya müdahil olmak ve yargı üzerinden ülkenin kaderiyle oynamak isterse buna da izin vermeyiz."

f5 haber



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

CHP'li Sarıgül, mahkumlar için bir kez daha af istedi

CHP Erzincan Milletvekili Mustafa Sarıgül; mahkumlar, ehliyeti elinden alınan şoförler ve çek nedeniyle hapiste olan esnaflar için bir defaya mahsus af talebinde bulundu. CHP Erzincan Mil...

Eyüp Aksu'dan Ekrem İmamoğlu'na ziyaret

Seçim sürecinde "Taksimetreleri kurun, geliyor Murat Kurum" diyen İstanbul Taksiciler Esnaf Odası Başkanı Aksu, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'na 'hayırlı olsun' ziyaretinde bulundu. İstanbul...


Eski bakan Mehmet Ali Yılmaz evinde ölü bulundu

Eski spordan sorumlu devlet Bakanı Mehmet Ali Yılmaz İstanbul Beşiktaş’taki evinde kızı tarafından ölü bulundu. Eski Gençlik ve Spor Bakanı ve Trabzonspor Kulübü'nün eski başkanlarından M...

Zeki Yiğit yeniden Danıştay Başkanı seçildi

Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, görev süresinin dolmasının ardından yapılan seçimlerde yeniden seçildi. Danıştay Başkanı Zeki Yiğit'in 4 yıllık görev süresinin dolacak olması nedeniyle saat ...


Bakan'dan MESEM itirafı: Yüzlerce çocuk iş kazası geçirdi

Milli Eğitim Bakanı Tekin, MESEM kapsamında çalıştırılan 336 öğrencinin iş kazası geçirdiğini açıkladı ancak bu kazalardan kaçının ölümle sonuçlandığını belirtmedi.

Yeniden Refah'tan 'fotoğraf'la yanıt geldi: 'Tarih tekerrürden ibarettir'

AKP'li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, TBMM'de düzenlenen 23 Nisan Resepsiyonu'nda siyasi parti liderleriyle yaptığı çay sohbetine, Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan'ı davet ...


Steinmeier'den Yavaş'a: Tüm Almanya seçimdeki büyük başarınızı biliyor

Almanya Steinmeier Türkiye ziyaretleri kapsamında Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile görüştü. Steinmeier, "Sadece bu heyettekiler değil, tüm Almanya seçimdeki büyük başar...

CHP'den Anayasa Mahkemesi'ne başvuru

CHP, sağlık alanındaki bazı düzenlemelerin iptali için AYM'ye başvurdu. Başvuru sonrası konuşan CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın; "İlaçların ruhsatlandırılıp piyasaya sürülmeden önce...


Erdoğan’dan Türkiye Ermenileri Patrikliği’ne ‘24 Nisan’ mesajı

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye Ermenileri Patrikliği’ne 24 Nisan dolayısıyla bir taziye mesajı gönderdi. Söz konusu mesajda “Tarihte yaşananları, radikal söylemlere, ötekileştirmey...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Demet Akalın'ın başı kiracısıyla dertte

Ünlü şarkıcı Demet Akalın, evinde 5 bin TL kiraya oturan kiracısıyla yaşadığı sorun nedeniyle isyan etti. Akalın, kiracısının 'Programda benden bahsetti, zam yapacaktım vazgeçtim' demesin...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Siyah nokta neden olur, temizleme nasıl yapılır?

Siyah nokta, cilt foliküllerinin tıkanması sonucu oluşuyor. Kötü bir görünümün yanı sıra temizlikten uzak bir görüntüye neden olan siyah noktaları temizlemek için cildini günde en az iki kez temizleyerek gözeneklerini açık tutabilir, cildin yağ ve kirlerden arınmış olması siyah noktaların oluşumunu azaltabilirsiniz.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR