2012’de Beni Nereye İterler Bilmem

İzmir ekonomisinde 20 yıldır aralıksız söz sahibi olmuş, kentin kanaat önderlerinden biri haline gelen İzmir Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş, bugün ve yarına dair merak edilenleri tüm içtenliğiyle yanıtladı.
 

Çarpıcı projelerinin yanı sıra bir sözüyle kent gündemini değiştirebilen Demirtaş, diğer yandan bahçesinde yetiştirdiği sebze, meyveyi tüketen, kendi yemeğini kendi yapan, fırsat bulursa çocukluktan kalan mandolinini çalan, simetriye düşkün bir insan aynı zamanda.

Hedef kongre turizmi

İzmir’de kongre turizmini geliştirmek için çeşitli kuruluşların bir araya gelerek kurduğu CVB’nin yönetim kurulu başkanlığına “yoğun ısrar” üzerine geçen Demirtaş, ilk hedef olarak kruvaziyer turizminde yakalanan başarıyı kongre turizmi için de koydu. İzmir’in “fuarlar ve kongreler merkezi” diye tanımlandığını ancak şu anda kongre turizmi olmadığını vurgulayan Demirtaş, “Barcelona’da ilk fuara katılacağız. Envanter yapıyoruz, nerede kongre merkezimiz var. Kongre merkezlerinin projelerini ve üç boyutlu canlandırmalarını web sitemize koyacağız. Fuarın Gaziemir’e taşınmasıyla bu alanda yapacağı kongre merkezinin satışını da bugünden yapmaya başlayacağız” dedi.

Malzemeyi işlemek gerek

Bu proje ile “İzmir sokaklarının değişeceğini” söyleyen Demirtaş, “İzmir güzel şehir. Malzeme iyi ama bunu işlemek gerekiyor. Biz kenti, dünya kongre pazarına 2012’den itibaren sunmaya başlıyoruz. Bunun için İTO ilk kaynağı CVB’ye aktardı. 12 Kasım’da İzmir’e  gelecek TÜRSAB Başkanı Başaran Ulusoy’dan da destek talebimiz olacak. Vali Bey de açık destek verdi. Büyükşehir Belediye Başkanımızdan randevu alacağız ve dünya kruvaziyer pazarında nasıl İzmir en iyi destinasyon seçildiyse bir süre sonra dünya kongre piyasasında hakettiği yere gelecek” bilgisini verdi.
EXPO 2020 adaylığı ile ilgili de değerlendirme yapan Demirtaş, “Bana göre işimiz” zor dedi.

Son saniyeye kadar bilinçli bir çalışma gerektiğini vurgulayan Demirtaş, hafife alanın, “favoriyiz, oylar çantada keklik” diyenin kaybedeceğini belirtti ve harita üzerinde tek tek ülkeleri inceleyerek şunları söyledi:“Seçimde banko oy önemli. Tabloya baktığımız zaman banko oylarımızın az olduğunu gördüm. Adaylıkların kesinleştiği gece bir çalışma yaptım. Dubai’den sonra en az banko oyu olan biziz. Rakip ülkelerin üye olduğu pek çok ekonomik birlik var. Bu yüzden bilinçli bir şekilde çalışmamız gerekiyor. Avrupa’nın oyları Rusya ile aramızda paylaşılır. Vietnam, Hong Kong gibi Tayland’la ekonomik işbirliği olan ülkelerden oy almamız zor. Afrika’da kozlarımız var. Tabloyu lehimize çevirebiliriz. Ama tek tek, ülke ülke incelemek gerekiyor.”

EXPO Yönlendirme Kurulu’nda yer alma tartışmalarının hatırlatılması üzerine de değerlendirme yapan Demirtaş , şu önerileri getirdi:

“Ben ESİDEF’in olmasını istemiştim. Tema sağlık ise Tabip Odası da olmalıydı. Odalar birliğini almışlar ama yönlendirme kurulunda mutlaka TUSKON’un olması lazım. Bunlar oy alacak birlikler. Türk okullarının Türkiye’deki organizasyonundan bir yetkilinin mutlaka bu kurulda olması gerekiyor. 2015 oylamasında bu okullarımız müthiş bir çalışmayla 10’dan fazla oy getirdiler. Valimiz muhtemelen bu ilaveleri planlıyor.”

Hep arkamdan ittiler

Söz, seçim tecrübesinden açılmışken Demirtaş’a kendisinin önümüzdeki Oda seçimlerinde aday olamayacağını hatırlatmamız üzerine ise “Toplum içindeki görevlerime hiçbir zaman isteyerek gelmedim. İzmir Ticaret Odası’na ilk girişim de isteğimle olmadı, arkadaşlarımın ittirmesiyle oldu. Sonraki yıllarda hep arkamdan ittiler” yanıtını verdi.
En son CVB’nin başkanlığını da ısrar üzerine kabul ettiğini belirten Demirtaş, “Dedim ki ‘benim buna vaktim yok.’ Sonuçta beni bu göreve de ittiler şimdi ve hemen işe sarıldık. Yani hiçbir yere bu görevi istiyorum diye gelmedim. Hep birileri itti.” dedi.

Günde 18 saat çalıştığını, saat 05.00’te, karanlıkta evden çıkmasına ve teknolojik olanakları sonuna kadar kullanmasına rağmen yine işlere yetişemediğini kaydeden Demirtaş, “Benim de özel yaşamım var, denize gidip kafamı dağıtıp, balık tutmak, yelken yapmak ben de istiyorum ama maalesef birileri bırakmıyor beni ittiriyor buralara. 2012’de kim nereye iter, şu anda hiç bilmiyorum” diye konuştu.

Yemeğimi kendim yaparım

- Stresli anlarınızda kendinizi nerede huzurlu hissediyorsunuz? İşin dışında nasıl zaman geçiriyorsunuz?

Deniz, bir de evin bahçesi. Ben kasaptan, manavdan hiçbir şey almıyorum. Kendi küçük bahçemde ne varsa onu yiyorum. Tavuklar, bıldırcınlar, ördekler, keklikler besliyorum. Kendi tavuğumun yumurtasını yiyorum, kendi civcivlerimi kendim çıkarıyorum. Evde hep kendi yaptığım yemeği yerim, yardımcım hiçbir şekilde yemek yapmaz, sadece domatesi doğrar, sarmısağı soyar. “İddialıyım” demek iddialı olur ama yaptığım yemeği yiyen çok beğeniyor. Yıllardır sinemaya gidemiyorum. Haber kanalı dışında kanal seyretmiyorum. İnşallah sinemaya gideceğim günler gelir. Kendimi veremiyorum.Aynı anda 3-5 konuyu düşündüğüm için.

Hükümet İzmir’i çözdü

- Siyaset gerçekten sizin için bir tutku mu?

Hayır. Bir defa odadan kurtulmak için denedim, onu da beceremedim.

- İzmir iş dünyasının merkezi iktidarla ilişkisini nasıl değerlendiriyorsunuz?

İzmir başka kentlerden farklı özelliklere sahip. Çok sesli , renkli , onaylayan değil sorgulayan bir yapıya sahiptir. O nedenle bütün bunlar karşıtlık gibi yorumlanıyor ama İzmir hiçbir zaman kayıtsız şartsız destek veren, onaylayan bir yapıya tarih boyunca girmemiştir.  İktidarda bulunan AK Parti’nin milletvekili ve Bakanları, şu an İzmir milletvekili olan bakanları da dahil İzmir’i çözdüler. İzmir’e eskisi gibi bakmıyorlar ve tartışıyorlar. İzmirli çok değişmez. Yapısı bu, eleştirir İzmirli. Niye eleştiriyor diye sormamalı, o eleştiriden bir şeyler çıkartmalı. Gerçekten de çok iyi fikirler çıkıyor ortaya. Binali Yıldırım 35 proje ortaya koydu. Alın inceleyin, çok önemli bir kısmı bizlerin takip ettiği projelerdi ve onlar İzmirlinin anonim projeleri. İzmirli proje üretir, Binali Yıldırım 35 projeyi alt alta yazarken hiç zorlanmadı. Hatta daha fazlaydı o, ayıkladı oraya indi. İzmir’in bu konuda özgür bir yapısı vardır. Farklı yorumlamamak gerekiyor.

Mandolini hala duvarında

- İçinizde ukde kalan, geliştirmek istediğiniz bir aktiviteniz oldu mu?

İlk ve orta okulda mandolin çaldım. Hala çocukluk mandolinim vardır. Arada yine çalıyorum ama ilerletemedim. Resimde ortaokul ve lisede ödüller alırdım. Fakat onu da ilerletemedim. Lise ve üniversite yıllarımda şiir yazdım ama sonra kaldı. Bakalım inşallah odadan emekli olunca bunları yaparım. (Bu arada Ekrem Demirtaş’ın hayatında iz bırakan insanlardan birinin de Kabataş Erkek Lisesi yıllarındaki hocası Behçet Necatigil olduğunu öğreniyoruz.)