Büyükşehir’e Düzenlenen Operasyonla İlgili Konuştu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, belediyecilik tarihinde görülmemiş bir süreçten geçtiklerini ancak bugüne dek İzmir ve İzmirliler için birçok şeyi sabırla sineye çektiğini söyledi. Mayıs ayında düzenlenen operasyon sonrası tutuklanan ve halen özgürlüğüne kavuşamayan 3 belediye bürokratının durumuna ilişkin üzüntüsünü dile getiren Başkan Kocaoğlu, “Bugüne kadar sustum. Adalet tecelli eder diye. 6 aydır iddianamemiz hazırlanmadı. Bütün hükümet yetkililerini ve Adalet Bakanı’nı göreve davet ediyorum. Varsa suçumuz başta benim kellemi alsınlar. Suçumuz yoksa bu işkence bitsin” diye konuştu.”

İzmir Büyükşehir Belediyesi tarafından Urla’da gerçekleştirilen içme suyu şebeke-iletim hattı ve kanalizasyon yatırımı nedeniyle düzenlenen toplantıda konuşan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, çok enteresan bir süreçten geçtiklerini belirterek, “Belediyecilik tarihinde, kent tarihinde, insan ilişkilerinde hiç rastlanmayacak, ‘bu da olmaz’ dediğimiz süreçler ve davranışlardan geçiyoruz” dedi. İzmir ve İzmirliler için sabırla birçok şeyi sineye çektiğini dile getiren Başkan Aziz Kocaoğlu, şunları kaydetti:

“Bunun adı tacizdir”

“Müfettiş geliyor. Gelsin kimsenin bir şey dediği yok! İsterse 365 gün, 24 saat gelsin! Kim geliyorsa gelsin! Hesap orada, evrak da orada. Bakar, ama taciz etmez. Genel müdürleri, genel müdür yardımcılarını, şirket elemanlarını, daire başkanlarını taciz etmez. Bu artık taciz boyutuna geldi. Şartlanmış çocuklar geliyorlar. “Büyükşehir belediye başkanı 2006’dan bu tarafa (2006’dan önce olmamasının nedeni de 5 yıl geçtiği için) nerelere gitti, hangi görevle gitti” diye soruyor. “Hanımı niye arabayla gitti” diye soruyor. Büyükşehir Belediye Başkanı, İzmir gibi 4 milyonluk bir kentin seçilmiş bir numaralı protokolu. 1. sırada atanmış Vali var, 2. sırada Ege Ordusu Komutanı var. 3. sırada Büyükşehir Belediye Başkanı. Ben ne koruma istedim hayatımda… Alışamadım da zaten iki sene korumayla, arkada arabayla gezmeye. Bunu bana devlet verdi. Hanım da bununla gidecek dediler. İşte çeşitli törenlere gidiyoruz. Oraya kadar geldi. Bu taciz değil mi ya? Büyükşehir Belediye Başkanı seyahate gittiyse ki, biz hangi parayı nereden vereceği bilen insanlarız. Hangi parayı cebimizden, hangi parayı belediyeden vereceğini Türkiye Cumhuriyeti’nde belki de en çok bilen insanlardan biriyiz. Bu sorulur mu ya! Bunu yeni gelmiş, yeni yetişmiş bir vergi denetçisi soruyor. Belki daha stajyer. Yahut müfettiş soruyor.

Bakın bir örnek daha vereyim: Urla’da bir bölgenin planlaması konusunda aşırı istek var. Biz direttik. Dayandık. Yapmadık. Dedik ki “Buranın bizim anlayışımıza göre yoğunluğunun şu olması lazım.” 1/25 binlik planları öyle geçirdik. Bir sürü de tepki aldık.  O 1/25 binliği nasıl geçirdiğimi de bir ben bir de Allah biliyor. Kim gittiyse, nasıl gittiyse Çevre ve Orman Bakanlığı’na o zaman; Urla’nın planları 1/100 binde değişerek geldi. Şimdi 1 /100 bin bizim üzerimizde, Bakanlığın yaptığı plan. Bir kısmına itiraz edeceğiz. Mesela Çamlı Havzası’nın baraj havzasının kalkmasına itiraz edeceğiz. Yargıya gideceğiz. Hayati 8-10 konuyu belirledik. Bunlarda Bakanlıkla yargı süreci başlatacağız, kentin geleceğini korumak için. Böyle bir durum var. Bu arada biz 1/25 binlik planımızı üst ölçekli plana uydurduk. Şimdi soruşturma açılıyor: ‘Sen Urla’da vatandaşlara rant sağlamışsın, plan yapmışsın’ diye ve İçişleri Bakanı imzalıyor bu soruşturma iznini. Ya bürokratlarda bir şey var, ya başka birinde bir şey var. Soruşturma açacaksan 1/100 binlik planı yapana açacaksın. Ona açmıyorsun. Bana soruşturma açıyorsun. Ne gerek var İzmir’e evrak gidip gelecek, Çevre ve Orman Bakanlığı orada. Bu iş buraya kadar geldi.”

“Sizin aradığınız İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde yok”

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, Mayıs ayından bu yana cezaevinde tutulan Büyükşehir Belediyesi bürokratlarına ilişkin üzüntüsünü de dile getirerek şöyle devam etti:

“6 aydır arkadaşlar yatıyor içerde, 3 kişi. Çeteyle suçlanıyorlar. Çete, iki kişinin telefon konuşmasından, birbirini tehdidinden kaynaklanıyor. O iki kişi dışarıda, karakoldan salındı. Diğer arkadaşlar çete reisi olarak içerde. İki kişi niye salındı? Bütün evraklar inceleniyor 6 aydır. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde, içerde kimsenin yatmasını gerektiren, bir olay yok. Bir gasp yok, bir rüşvet yok, ihale yolsuzluğu yok! Yok yok yok!… 20 bin kişi çalışıyor. Bizde olan usulsüzlük, benim teftiş kuruluna verdiğim gibi, kınama cezası ya da uyarı cezasıyla geçecek usulsüzlük. Evrakta varsa var. Çuvallarla evrak üretiliyor her gün İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde. Ama başka bir şey yok! Sizin aradığınız yok! Sizin bildiğiniz yok. Yok böyle bir şey. 80 tane dosya gitti. Böyle sıkıntılı bir ortamda, biz en doğrusu değil artık en en doğrusunu yapmak üzere bürokratlarımızla beraber çalışıyoruz. Artık bir de Türkiye’de öyle yasalar var ki, yürürlükte. Yasa var ama fiiliyatta uygulanmıyor. İzmir’de o yasalar uygulanmaya başladı. İlçe belediyelerin aldığı kaldırım parası, yol parası gibi. Bu başka hiçbir yerde uygulanmıyor. Seçim öncesi Karşıyaka, Konak, Bornova gibi bütün belediyeler bastırıldı. Sayıştay geldi. Bunları zimmet çıkartıyorum belediye başkanına dedi. Arkadaşlar da ister istemiz halka rücu ettiler. Başka bir yerde uygulanmıyor. Bu sadece İzmir’de ilçe belediyelerinde geçerli. Yol katılım bedeli. Bu kadar çifte standart!”