Yukarı
161043

Aşık Veysel anılıyor

25 Ekim 2016 10:50

Doğumunun üzerinden 122 yıl geçmesine rağmen unutulmayan halk ozanımız Aşık Veysel’in yaşamı derinden etkiliyor…

Aşık Veysel, 1894 yılında Sivas’ın Şarkışla ilçesinin Sivrialan köyünde dünyaya geldi. Babasının ismi Ahmet, annesinin ismi ise Gülizar’dı. Çiftçi bir ailenin çocuğuydu. Yedi yaşına geldiğinde Sivas’ta çiçek hastalığı salgını ortaya çıktı. Aşık Veysel de çiçek hastalığına yakalandı ve sol gözünü kaybetti. Bundan kısa bir süre sonra diğer gözünü de kaybetti.

İki gözünü de kaybeden Aşık Veysel asla yılmadı. Her gün babası ezberlediği halk ozanlarının şiirlerini okurdu ona. Aşık Veysel büyük bir istekle dinlerdi babasını. Bu isteğini gören babası bir gün elinde sazla yanına geldi ve ona verdi. Çok sevinmişti Aşık Veysel. Ona saz çalmayı Çamşıhlı Ali Ağa öğretti. Gün geçtikçe kendini geliştirdi. Artık sazını yanı başından hiç ayırmıyordu. Aşık Veysel, 25 yaşına geldiğinde Esma adında bir kızla evlendi. Ancak kısa bir süre sonra anne ve babasını kaybetti. İkinci çocuğuysa doğumundan 10 gün sonra öldü. Daha sonra karısı Esma onu bırakıp gitti. Karısı bırakıp gittiğinde bir yaşında kızıyla kalmıştı Aşık Veysel. Hikayesi ise yürek parçalayıcıdır…

Aşık Veysel evli olduğu zamanlarda eşi başka bir adama aşık olur ve kaçmaya karar verir. Gece uyumak için yataklarına girdikten sonra eşi kalkar, bohçasını da aldıktan sonra pabuçlarını giyer ve ardına bakmadan kaçmaya başlar. Biraz aradan sonra ayağına bir şeyin vurduğunu fark eder. Pabuçlarını çıkarttığında gördüğüne inanamaz. Aşık Veysel’in tüm parası oradadır. kaçacağını anlayıp sahip olduğu her şeyi eşine bırakmıştır. Ayrıca parayla beraber bir kağıt bulur ve o kağıtta şu yazar :

“Al bu para ananın ak sütü gibi helal olsun, gittiğin yerde kendini ezdirme.

Bir de güzelliğin on para etmez bu bendeki aşk olmasa … ”

Aşık Veysel’deki cevheri ilk görenlerden biri Ahmet Kutsi Tecer’di. Ahmet Kutsi Tecer, Aşık Veysel’in şiirlerinin tanınmasında büyük katkı vermişti. Bir dönem Köy Enstitüleri’nde öğretmenlik yaptı. 1965 yılında TBMM, “Ana dilimize ve milli birliğimize yaptığı hizmetlerden ötürü” özel bir kanun çıkartarak maaş bağladı. 21 Mart 1973 günü doğduğu köy Sivrialan’da hayata gözlerini yumdu. Ondan geriye yıllar geçse de unutulmayacak şiirleri kaldı.

O yıllarda Ahmet Kutsi Tecer Sivas Maarif müdürüdür. Yakın arkadaşlarıyla birlikte Halk şairlerini Koruma Derneği'ni kurarlar(1931). Dernek üyeleri Sivas'ta bir “Halk şairleri Bayramı” düzenlemek fikrini kısa zamanda geliştirirler ve yaşama geçirirler. Bayram süresince çalıp söyleyecek yerel müzikçileri ve aşıkları toplamak başlı başıa bir sorundur. Zira o yıllarda yerli sanatçılar bu günkü kadar rahatlıkla geniş kitleler önünde sanat uygulaması yapmaktan çekinirler. Halk şairleri Bayramını düzenleme komitesi şarkışla'nın Sivrialan Köyü'ne de uğrar; iyi çalıp söyleyenleri tespit edip bayrama katılmalarını sağlamak için… Heyet Veysel'in evine geldiğinde Veysel karısına evde olmadığını söyletir. Katılmak istemez. Aslında çekinmektedir, hatta biraz da korkusu vardır. Zira devletin adamlarının onu soruşturması, başına bir iş geleceği korkusunu uyandırır Veysel'de. Ancak Tecer'in ısrarları karşısında dayanamaz ve bayrama katılır. Veysel'i “aşık” yapacak, O'nu ilk önce kendi vilayetine, sonradan da tüm yurda tanıtacak bu bayramı, folklor araştırmacısı ibrahim Aslanoğlu hazırladığı bir kitapçıkta şöyle anlatmaktadır: “Bayram 5 Kasım 1931 günü başlamış, üç gün devam etmişti. 15 aşığın katıldığı söyleniyorsa da bunların hepsi şair değildi. Çoğu sazcı ve hikayeci idi. Hatırlayabildiklerim şunlardır: Aşık Veysel, Revani Suzani, Aşık Süleyman, Karslı Mehmet, Hikayeci Ali Dayı, Aşık Müştak, Yarım Ali, Talibi, Yusuf, San'ati, Aşık Ali. Bunların içinde şair olarak Süleyman, Talibi, Revani, Suzani ve San'ati vardı. Veysel henüz şiir söylemeye başlamamıştı. Hepsi de o zamana göre tanınmamış kimselerdi”.

İşte bu bayramla aşıklık mesleğinin kapılarım aralayan Veysel'in kısa zamanda dili çözülür, çalıp-söylemeye başlar. üzerine yüklenen (ya da isteğiyle yüklendiği) misyonu yerine getirmek için yaşamının son dönemlerine kadar çabalar durur. Yüzlerce şiir söyler, onlarca plak doldurur, eğitmenlik (belletmenlik) yapar… Hakkında kitaplar, makaleler yazılır. Adından ve sanatından -yaşarken ve öldükten- sonra bu kadar söz ettirebilen, bu denli ünlenmiş bir başka aşık var mıdır bilemiyorum. Her ne olursa olsun doğanın o en acımasız kuralı, Veysel için de geçerlidir elbette… Yalnız bu kural bazen acı çektirerek, yatağa düşürerek işler, işte Veysel de böyle bir dertle yatağa düşmüştür. Onulmaz derdinin adı Akciğer Kanseridir… Derdinin çaresizliğini kendisi de bildiğinden son günlerini köyünde geçirmek ister. 1930'larda “Sivr'alanlı Kör Veysel” olarak köyünden dışarıya -her yıl biraz daha genişleyen halkalar halinde- açılan “aşık”, 21 Mart 1973 günü Aşık Veysel şatıroğlu olarak yaşamım yitirir. Veysel, 22 Mart günü sadık yari olan kara toprakla buluşmuştur.

Sözcü



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Nuri Alço'nun sağlık durumuyla ilgili eşinden açıklama

Oyuncu Nuri Alço'nun (73) sağlık durumuyla ilgili eşi Burcu Alço sosyal medya hesabından açıklama yaptı.Eskişehir'de 6 Nisan'da evinde rahatsızlandıktan sonra kaldırıldığı özel hastanede ...

NHKM İzmir 6. yaşını tiyatroyla kutluyor

İzmir'in ünlü Kemeraltı Çarşısı'nın girişinde yer alan ve kentin önemli hafıza mekanlarından biri olan Tarihi Konak Sineması'nda 2018 yılının Nisan ayında faaliyetlerine başlayan Nâzım Hi...


Oyunculuğu ve dış görüntüsü eleştirilen ünlü oyuncudan yanıt

“Euphoria” dizisiyle geniş kitlelerce tanınan Sydney Sweeney, kendisi hakkında “oyunculuk yapamayacağını” söyleyen yapımcıya yanıt verdi. Tecrübeli Hollywood yapımcısı Carol Baum, 26 yaşı...

Ferhan Şensoy'un 'Hayrola Karyola' oyunu yeniden sahnelerde

Oyuna ilişkin açıklamada bulunan oyuncu ve yönetmen Metin Zakoğlu, Şensoy'un oyunu 1960'ta Ayfer Feray'la oynadığını belirterek, "İlk onun için yazıyor. Sonra 1980'de kendisi Nurhan Damcı...


Olaysız geçirdiği gün yok... Kanye West bu defa da birini yumrukladı

Müzik dünyasının sansasyonel ismi Kanye West, yeni bir hukuki sorunla karşı karşıya kalabilir. West'in adı bu defa da darp raporlarında geçiyor... Kim Kardashian ile ayrıldıktan sonra bir...

43. İstanbul Film Festivali 28 Nisan’a kadar sürecek

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından düzenlenen 43. İstanbul Film Festivali’nin, 16 Nisan Salı akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda açılış töreni gerçekleşti. Festival, 28 Ni...


Ünlü yapım şirketi Participant Media faaliyetlerini durduruyor

Spotlight ve Green Book dahil olmak üzere toplam 21 Oscar ödülüne layık görülen filmlerin ortak yapımcılığını üstlenen şirket Participant Media, kuruluşundan 20 yıl sonra faaliyetlerini d...

Füruzan ve Yılmaz Karakoyunlu İzmir’de anılıyor

İzmir Büyükşehir Belediyesi, 19-26 Nisan tarihlerinde “2. İzmir Uluslararası Edebiyat-Sinema Buluşması”nı düzenliyor. Buluşmada bu yıl yitirdiğimiz Türk edebiyatının önemli yazarları Yılm...


''Bireysel olarak harekete geçmemiz gerekiyor''

Yapımcılığını ve yönetmenliğini Engin Altan Düzyatan'ın üstlendiği, dünyada plastik ve mikroplastik kirliliğinin yol açtığı sorunları konu edinen 'Sen de Fark Et' belgeselinin tanıtımı ya...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR