Tüm Yerel Sen, Kordon Otel'de Cumhuriyetin 95'inci kuruluş yıldönümü şerefine 'Resepsiyon Yemeği' verdi

EGE’NİN SESİ/MUKADDES AYTEMİZ, SİNEM DEMİREL- Tüm Yerel Yönetim Çalışanları Sendikası (TÜM YEREL SEN), Cumhuriyet’in 95’inci kuruluş yıl dönümü şerefine Pasaport Kordon Otel’de ‘Resepsiyon Yemeği’ verdi.

Dün akşam Kordon Otel’de TÜM YEREL SEN tarafından Cumhuriyetin 95’inci kuruluş yıldönümü şerefine verilen yemeğe, Kamu İş Konfederasyonu Genel Başkanı Mehmet Balık, Tüm Yerel Sen Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran, Genel Sağlık İş Genel Başkanı Zekeriya Bacaksız, Bornova Belediye Bakanı Olgun Atila, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ, CHP Manisa İl Başkanı Semih Balaban, CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu, Bakırçay Havzası Gökmen Dernekleri Başkanı Gürol Türkmentepe ve konfederasyona bağlı sendikalardan şube yöneticileri katıldı.

1 dakikalık saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan gece, slayt gösterileri ve TÜM YEREL SEN 1 Nolu Şube Başkanı Tamer Yiğit Güler, TÜM YEREL SEN Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran, Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ ve CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu’nun konuşmalarıyla devam etti.

“İŞİMİZE, EKMEĞİMİZE SAHİP ÇIKMAK ZORUNDAYIZ”

Gecenin ilk konuşmasını yapan TÜM YEREL SEN 1 Nolu Şube Başkanı Tamer Yiğit Güler, “Kamu emekçisi, yerel yönetimlerde çalışan işçi ve memur seslendi. Güler, “Siyasilerimiz kendi çapında, bir mücadele veriyorlar ama bu günlerde ‘nasılsınız?’ sorusuna, ‘Türkiye gibiyiz’ demek adet oldu” dedi.

İktidarın emekçilerin önce toplu sözleşmelerine göz dikti diyen Güler, “Her belediyede Sayıştay zimmetleriyle karşı karşıyayız, biz belediye başkanları karşısında özgürce toplu sözleşme yapamıyoruz. Belediye başkanlarımızı ikna etmeye çalışıyoruz. Cumhuriyet Halk Partili belediyelerde genelde örgütlü bir sendikayız. CHP’li belediyelerde toplu sözleşmelerimizin iyi olduğunu, yaklaşık Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin verdiği maaş kadar toplu sözleşme ücreti aldığımız belediyelerimiz var. Hatırlarsanız 2010 yılında başkanlık sisteminin onaylandığı dönemde, ‘memurlara toplu sözleşme hakkı verilecek’ denildiğinde nasıl kandırıldığımızı” şeklinde konuştu.

Güler açıklamasının devamında şu ifadelere yer verdi: “Sayıştay müfettişleri tetikçi olarak belediyelerimize geliyor, geldiklerinde ilk yaptıkları işçi ve memur sendikalarının toplu sözleşmeleri. Bizim yemek kartlarımızı iptal ettiler. Her memurun tabi bir siyasi görüşü var ama önce ‘emeğimiz’ demeyi öğrenmemiz gerekiyor. Sırf siyasi partilerden bir şey beklemektense bizlerinde mücadele etmesi gerektiğini herkesin iyi bilmesi gerekir. Sandıktan sandığa halimizin hatırımızın sorulduğu bir sisteme ‘evet’ demek mümkün değil. Arkadaşlar, önümüzdeki yerel seçimlerde mevcut belediye başkanlarına kızabilirsiniz,  yanlış uygulamalar olabilir ama biz belediyelerimize, işimize, ekmeğimize sahip çıkmak zorundayız. Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Gazi Mustafa Kemal Atatürk...”

“YAŞASIN CUMHURİYET, YAŞASIN TÜM YEREL-SEN” 

Ardından sahnedeki yerini alan TÜM YEREL SEN Genel Başkanı Dr. Hakan Kıran, şu ifadeleri kullandı:

“Cumhuriyet bayramımız, bizim sahip çıkmamız gereken en önemli değerlerimizden birisidir.  Türkiye zor günler geçiriyor bu zor günlerde bizler sadece sendikacılık değil, sadece sendikal mücadele değil, sadece emek mücadelesi değil, topyekun bir mücadele içerisinde olmak zorundayız. Eğer Cumhuriyetimiz elimizden giderse savunacağımız bir şey kalmayacak. Sizleri seviyorum, Cumhuriyet bayramımız kutlu olsun, yaşasın Cumhuriyet, yaşasın Tüm Yerel-Sen…” 

“31 MART BİZİM İÇİN ÇOK ÖNEMLİ”

Devamında Birleşik Kamu İş Konfederasyonu Başkanı Mehmet Balık, kürsüdeki yerini aldı. Balık, 31 Mart 2019 yerel seçimlerinin önemine dikkat çekerek, “Cumhuriyet döneminde ne yapıldıysa AKP iktidarlığında, 17 yılda hepsi götürüldü. Şimdi bundan sonra ne yapacağız? 24 Haziran’da rejim değişti yeni bir yönetim geldi ve yeni yönetimin ilk sınavı yerel seçimler olacak. Önümüzde ki süreci tersine çevirmek için 31 Mart bizim için çok önemli. Bizim gibi düşünen, Cumhuriyet değerlerine bağlı, Atatürk ilkelerini savunan yerel yönetimleri iktidara getirmek zorundayız. Birçok ilimizde, ilçemizde Cumhuriyet Bayramı kutlamaları yapılacak bunlardan bir tanesi de Kemalpaşa ilçemizde yapılmak isteniyor. Kemalpaşa’da ‘fener alayı’ yürüyüşü yapmak istiyorlar ancak kaymakam ve emniyet müdürü izin vermiyor. Şube başkanımız gerekli görüşmeleri yapıyor, tüm şubelerimiz katılarak destek versinler” dedi.

“KORKAKLAR HER GÜN ÖLÜR, CESURLAR BİR GÜN ÖLÜR”

Gecenin en can alıcı ve ateşli konuşmasını yapan Bayraklı Belediye Başkanı Hasan Karabağ ise, “Hiç lafı eveleyip gevelemeye gerek yok. Bu iktidar gitmeden ne memura rahat var, ne işçiye rahat var, ne çiftçiye rahat var, ne Türkiye’ye rahat var. Önce bu iktidarın gitmesi lazım, bu yapının değişmesi lazım. Ve bu iktidarı değiştirebilmek için de şu Türk Bayrağını asarak, Atatürk resimlerini gecelerinde asarak, Atatürk’ü dilinden düşürmeyerek, Cumhuriyeti dilinden düşürmeyerek, bütün sivil toplum örgütlerinin elbette benim de içinde bulunduğum parti ile birlikte kol kola girmesi lazım. Bir siyasi, demokrasi mücadelesi sadece bir siyasi partinin gücüyle yapılacak iş değil. Onun için zaman zaman ben partimi de eleştiriyorum. Benim partimin sendika görüşü olmalı, sendika politikası olmalı. Benim partim hangi memur sendikası ile yürüyecekse bana söylemeli. Ve bu sendika Atatürkçü olmalı, Laik olmalı, Cumhuriyetçi olmalı ve vatansever olmalı. Bunun başka yolu yok. Gecelerinde Atatürk resmi asmayan, İstiklal Marşı okumayan benim için ne dernektir, ne sendikadır ne de bu ülkenin vatandaşıdır. İnanın ki şu manzarayı görünce sizinle gurur duydum. Ne istiyorlar Türk Bayrağından, ne istiyorlar Atatürk’ten. Elbette bizi yıkmak için Atatürkçülüğü, Laikliği, Cumhuriyetçiliği yıkmak istiyorlar. Hedefleri bu. Zor günler bizi bekliyor. Seçim meçim hikaye. Ben size söyleyeyim. Seçimlerden bir ay iki ay önce dediler ki yüzde 22. Devletin içinden sizin gibi memurlar bize gelip dediler ki, yüzde 52 alacağız. Yüzde 52 ile bitiyor mu? Aynı seçimden bahsediyoruz. Ya kardeşim Urfa’da 77 bin oy mu alır MHP. Kürtler milliyetçi Türk mü oldu? Böyle bir şey olabilir mi? Bir müddet kaymakamlıkla beslediği 13 milyon yeşil kartlıyı kullanarak oy aldı bu hükümet. Ve ondan sonra hile yapan bir yapı oluşturdu ve AKP devletini oluşturdular. Ne yargı kaldı, ne hukuk kaldı, ne insanlık kaldı. Ben belediye başkanı olarak bu işi meslek olarak yapmıyorum, bırakır giderim. Ama bu ülkede çocuklarımız var bizim. Korkunun ecele faydası yok. Korkaklar her gün ölür, cesurlar bir gün ölür. Biz azınlık değiliz. Ama biz örgütlü de değiliz. Sindiriliyoruz. Aslında bu yapı derneklerde büyümüş Ensar Vakfı’nda ki gibi korkak çocukların büyükleri bunlar. Benim gençliğim bunlarla geçti. Bunlar dayak buldu mu kaçar, yemek buldu mu yiyen tiplerdir. ‘Efendim alanlara çıkmayalım aman ha kavga çıkar’ diye diye referandumları sahte seçimlerle bunlara verdik. Bu Cumhuriyet şarkıyla, türküyle mi kuruldu? Bu Cumhuriyet kavgayla, şehitlerle ve inançla kuruldu kardeşim. Gerekirse sokağa çıkacağız, öleceğiz ama bu Cumhuriyeti yıktırmayacağız. Uyanın arkadaşlar, ayağa kalkın. Mesele geleceğimiz. Yarın eve gelecekler seni beni alacaklar malımıza el koyacaklar. Bunlar öyle insanlar. Ve bu yapıyı dağıtamazsak, her şeyimize el koyacak bunlar.

Belediye başkanlarına sesleniyorum; ‘Kardeşim siz belediye başkanlığı makamı için mi geldiniz buraya. Belediye başkanlığı iktidara giden yolun mihenk taşıdır. Partin büyüteceksin, inancını büyüteceksin, ideolojini iktidar yapacaksın. Adamlar bir İstanbul Belediyesi’ni aldılar Türkiye’yi zapt ettiler. İzmir gibi bir şehre inancını önüne koymuş, AKP ile iş tutmayan, Atatürkçü, çağdaş, laik arkadaşları getirelim. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyene, ne mutlu Cumhuriyetçiyim diyene…” şeklinde konuştu.

“ELİMİZİ DEĞİL, GÖVDEMİZİ TAŞIN ALTINA KOYACAĞIZ”

Gecenin son konuşmasını da CHP Konak İlçe Başkanı Çağrı Gruşçu yaptı. Gruşçu, “Şuan da öyle bir noktaya geldik ki AKP iktidarının içerde ve dışarda yaptığı iş birlikleriyle ve bu işbirlikçilerin bizi getirdiği noktada bir asrın hesaplaşmasını yaptıkları ve Cumhuriyet değerlerini bir bir örseledikleri bir dönem yaşıyoruz. İşte böylesine bir dönemde beraberliğe ve birliğe daha çok ihtiyacımız var. Mücadelemizi kanımızın son damlasına kadar vermeliyiz. İşçinin, emekçinin hakkını verecek olan bir belediye anlayışıyla, belediye başkanıyla, belediye meclis üyesiyle, bürokratıyla başaracağız. Biz bu alın terinin yere düşmemesi için bu güne kadar mücadele ettik. Ve bu mücadelemizi devam ettireceğiz, sonuna kadar arkasında duracağız. Hem Türk Bayrağını hem de Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkesel iktidarını bireysele çevirmek isteyenlere hesap soracağız, iktidarımızın mücadelesini sonuna kadar sürdüreceğiz. Bizler şu dakikadan sonra sendikalarımızla, örgütlü mücadelemizle, emeklimizle, işçimizle, köylümüzle, öğrencimizle hep beraber emeği sonuna kadar savunacağız. Elimizi değil, gövdemizi taşın altına koyacağız” dedi.