Yukarı
241376

Renklerin coşkusu öyküyle buluşunca

15 Mart 2019 09:58

Yazı TipiYEM Yayınları’ndan çıkan ve Mehmet Bayraktar’ın resimleri üzerine Fuat Sevimay, Gamze Güller, Neslihan Önderoğlu, Nilüfer Altunkaya, Serkan Türk gibi yazarların kısa öykülerinin yer aldığı ‘İşte hayat böyle bir şey...’, renklerin coşkusunu öymüyle buluşturan sergi tadında bir kitap.

İki farklı sanat disiplinini bir araya getiren resimli şiir geleneği ile tanışmam 2016 yılında Kadıköy’de bir sanat galerisindeki ‘Dize Gelmeyen Renkler, Dizeye Gelen Sözcükler’ adlı sergiyle oldu. Küratörlüğünü Berna Karadoğan Çalık’ın yaptığı sergide, Bedri Rahmi Eyüboğlu’nun 10 eserinin yanı sıra, şair-yazar Sunay Akın ve ressam Can Ersal işbirliğiyle ortaya çıkan 15 adet eser sergileniyordu. 
Türkiye’de resim ile şiiri bir araya getiren öncü isim şüphesiz ki Bedri Rahmi Eyüboğlu... Hem şiirin hem de resmin ustası Eyüboğlu, renkleri ve sözcükleri aynı kâğıt üzerinde buluşturarak sanatseverlerin ruhuna dokunuyor. Can Ersal ve Sunay Akın gibi farklı türde eserler veren iki sanatçının ortaklaşa çalışmalarıyla ortaya çıkan yapıtlarda ise aynı ruhu yansıttıklarını görüyoruz. 
YEM Yayınları tarafından basılan ‘İşte hayat böyle bir şey...’ adlı kitapta ise edebiyat ile resmin yeniden bir araya geldiğini görüyoruz. Ama bu sefer şiirlerin yerini öyküler alıyor... Böylece resimli şiir gibi yeni bir akım daha doğmuş oluyor: Resimli öykü!
Başarılı öyküleri ve romanıyla tanıdığımız Gamze Güller’in yayına hazırladığı ‘İşte hayat böyle bir şey...’de ressam Mehmet Bayraktar’ın yine kitapla aynı adı taşıyan sergisinde yer alan 11 eseri, son dönem Türk edebiyatı’nın güçlü kalemleriyle buluşuyor. Resim ve öykü gibi sanatın farklı disiplinlerini bir araya getiren kitapta; Ayşegül Çelik, Bülent Çallı, Ercan Başer, Fuat Sevimay, Gamze Güller, Mehmet Fırat Pürselim, Neslihan Önderoğlu, Nilüfer Altunkaya, Serkan Türk, Suzan Bilgen Özgün, Tarhan Gürhan ve Türker Ayyıldız gibi yetkin kalemlerin, Mehmet Bayraktar’ın fırçasından çıkan bir resme bakarak kaleme aldıkları öykülerinin izlerini sürüyoruz...

Daha önce ağırlıklı olarak mimarlık, mühendislik, tasarım alanlarında kitaplar basan YEM Yayınlarından çıkan, Noma Tasarım tarafından tasarlanıp farklı bir tarzda okur karşısına çıkan ‘İşte hayat böyle bir şey...’in tasarımı da öyküler ve resimler kadar dikkat çekici. Yazar Gamze Güller’in farklı sanat disiplinlerini bir araya getiren proje hakkında bilgiler verdiği yazısıyla başlayan kitap, Mehmet Bayraktar’ın fırçasından çıkan resimlerin usta yazarların öyküleriyle iç içe geçmesiyle ilerliyor. Öykülerin başında önce resimlerin küçük detayları görülürken, sayfalar çevrilip de öyküler geliştikçe resimlerin parçaları da birleşiyor ve öykünün sonuna gelindiğinde resim de öykü de tamamlanmış oluyor. Ancak Mehmet Bayraktar’ın resimlerine verdiği isimlerle yazarların öykülerindeki başlıkların arasında farklılıkların da olduğu okurun dikkatini çekiyor. Bu da öykülerin resimler için değil, resimlerin yarattığı çağrışımla yazıldığının iyi bir göstergesi.
Kitabın son bölümünde ise Ercan Başer’in, Mehmet Bayraktar’ın resimlerini incelediği ve okura hem kitapta yer alan hem de daha önce çizdiği resimler hakkında detaylı bilgi veren estetik yazısı yer alıyor. Bu inceleme de resim sanatı hakkında bilgi sahibi olmayan edebiyatseverlere resimleri daha iyi anlayıp öyküler hakkında yorumda bulunabilme olanağı sağlıyor. Zaten ön yazıda da belirtildiği gibi amaç edebiyat ve resim arasında disiplinler arası bir köprü kurmak.

Bir resim sergisine gittiğimizde, hangi resmi izliyorsak o eseri kendi yaşam deneyimlerimize göre yorumluyoruz. ‘İşte hayat böyle bir şey...’in sayfalarını çevirdiğimizde de sanki 
Mehmet Bayraktar’ın kişisel sergisini geziyormuşuz gibi, izlediğimiz her resimde farklı insan hikâyelerini zihnimizde canlandırıyoruz. Ancak hikâyesini zihnimizde canlandırdığımız o resme bir de usta bir yazarın baktığını düşünelim! ‘İşte hayat böyle bir şey...’in sayfalarında bizimle aynı resimlere bakıp bu resimlerden esinlenerek öyküsünü kaleme alan yazarların sayesinde zihnimizde canlandırdığımız hikâyelerin ötesindeki bambaşka yaşamların dünyasına doğru yolculuğa çıkıyoruz. Bu tecrübemiz de bize gösteriyor ki her insan aslında dünyada olup biten olayları farklı şekilde algılayıp yorumluyor.

Kitapta yer alan eserlerde Mehmet Bayraktar’ın, günlük hayatın sıradanlığını yağlı boya ile tuvaline titizlikle yansıttığını görüyoruz. Bu eserlere eşlik eden öykülerde de yine aynı şekilde toplumdaki sıradan yaşamların hikâyelerini okuyoruz. Gamze Güller, ‘Beklerken’ adlı öyküsünde aynı evde yaşadığı hasta bir yakınının çaresizliğini konu edinirken; Fuat Sevimay, ‘Bazen Garson’ başlıklı öyküsünde restoranlarda çok defa karşılaştığımız bazı müşterilerin garsonlara karşı rencide edici tutumlarını ele alıyor. Yaşadığımız toplumda trajikomik olaylara da sıklıkla şahit oluyoruz. Mehmet Fırat Pürselim’in, ‘Ticari’ isimli resme bakıp kaleme aldığı mizahi açıdan da çok güçlü olan ‘Fantezi’ adlı öyküsünde, ailesine bağlı ama arkadaşı tarafından kandırılıp eşini aldatan kişinin başına gelen olayları sanki akıcı bir filmi izliyormuş gibi okuyoruz. 
‘İşte hayat böyle bir şey...’de yer alan resimler ve öyküler okurun empati duygularına da ince dokunuşlar yapıyor. Kitapta yer alan bazı öyküler birbirinden çok farklı yaşamlara sahip insanların içsel dünyalarına doğru bizi yolculuğa çıkartıyor. Bu öyküler, kahramanlarının acı, sevinç, öfke gibi duygu durumlarını yüreğimize işliyor. Ayşegül Çelik’in, ‘Zamanla’ adlı öyküsünde bir psikiyatrisin kendisinden yirmi yaş küçük bir erkeğe duyduğu karşılıksız aşkta çektiği acılara şahit olurken; Serkan Türk’ün ‘Bir Adım Sonra’ öyküsünde savaşların insanlarda açtığı travmatik yaraların acısı ile içimiz sızlıyor. Mehmet Bayraktar’ın resimlerinden esinlenilip usta yazarlar tarafından kaleme alınan diğer öykülerde de sanatseverler, çevrelerinde olup bitenlere karşı başka bir farkındalık kazanıyor.
1 ressam, 11 resim, 11 yazar, 11 öyküden oluşan ‘İşte böyle bir şey...’in kapağını kapattığınızda sanki bir sergi salonundan dışarı adımınızı atıyor, bu sergiye renklerin dünyasında yaşayan bir öykü kahramanı olarak bir an önce geri dönmek istiyorsunuz...

Renklerin coşkusu öyküyle buluşunca
İŞTE HAYAT BÖYLE BİR ŞEY
Resimler: Mehmet Bayraktar
Hazırlayan: Gamze Güller
YEM Yayınları, 2019
130 sayfa, 37 TL.

(Hürriyet)



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Karikatüristlerden vefa örneği

Tekin Aral’ın ölüm yıldönümü olan 19 Nisan’da (bugün) vizyona giren “Arap Kadri” filminin galası önceki akşam Etiler Alkent’teki ING Cinecity’de yapıldı. Filmin oyuncularının hazır bulund...

Taylor Swift'in yeni albümü çıktı... Hayranları ikiye bölündü

Dünyaca ünlü şarkıcı Taylor Swift yeni albümüyle hayranlarını ikiye böldü. The Tortured Poet's Department'ın internete sızdırılması üzerine kim gerçek hayran tartışması sosyal medyaya yan...


Venedik Bienali Türkiye Pavyonu açıldı

Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Venedik Bienali'nde Türkiye Pavyonu'nun açılış törenine katıldı. Bakan Ersoy, "Ülkemiz için sanat etkinliğinin yanı sıra kültürel diplomasi ve u...

Fethiye Belgesel Günleri başlıyor

Fethiye Belgesel Günleri 2024 yılında yedinci kez izleyiciyi belgesele/gerçeğe çağırıyor. Etkinlik bu yıl, 19 Nisan Cuma/20 Nisan Cumartesi tarihlerinde, Fethiye Belediyesi Özer Olgun Kül...


Müslüm Gürses'in hiç yayınlanmamış şarkıları

Müslüm Gürses'in bugüne kadar gün yüzüne çıkmamış şarkılarından bazıları, 'Tozlu Raflar' albümünde sevenleriyle buluştu. Müslüm Gürses'in korsan müzik piyasasından korumak için yıllarca s...

Nuri Alço'nun sağlık durumunda yeni gelişme

Geçirdiği rahatsızlık sonucu Eskişehir’de tedavi altına alınan Yeşilçam sanatçısı Nuri Alço, kalp pili operasyonu için Ankara’ya sevk edildi. 6 Nisan’da evinde rahatsızlanan ve Acıbadem E...


Kadın gözünden hayat

Türkiye Fotoğraf Sanatı Federasyonu (TFSF) danışmanlığında 18 yıldır kesintisiz olarak düzenlenen “Kadın Gözüyle Hayattan Kareler” Fotoğraf Yarışması, kadınların kendilerini ve hayata bak...

35. Münih Türk Film Günleri

Münih Türk Film Günleri 35. kez perdelerini açıyor. Müjde Ar’ın yaşam boyu onur ödülü alacağı festivalde Gökmen Ulu’nun “Komünist Osman” belgeseli de gösterime sunulacak. 35. Münih Türk F...


Nuri Alço'nun sağlık durumuyla ilgili eşinden açıklama

Oyuncu Nuri Alço'nun (73) sağlık durumuyla ilgili eşi Burcu Alço sosyal medya hesabından açıklama yaptı.Eskişehir'de 6 Nisan'da evinde rahatsızlandıktan sonra kaldırıldığı özel hastanede ...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin'

Ünlü oyuncu Aslı Enver ile eşi Berkin Gökbudak tatile çıktı. Bir mekanda çekildiği kareleri sosyal medyadan paylaşan Aslı Enver, pozuna "Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin" not...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR