İhraç Edilen üye Bülent Turan: "Bu kararı tanımadığımızı ilan ediyoruz"

Eğitim-İş sendikasının bazı üyelerinin HDP önünde çocuklarını bekleyen anneleri ziyareti sonrası ihraç edilmesi tartışmaları başlattı. Eğitim-İş İzmir 1 Nolu Şube Başkanı Adem Yıldırım'ın yaptığı açıklamaya ise ihraç edilen Eğitim-İş Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Turan’dan bir cevap geldi. İhraç edilen Bülent Turan açıklamasında sendika yönetiminin verdiği kararın hukuki olmadığını dile getirdi.

İhraç Edilen Eğitim-İş Yönetim Kurulu Üyesi Bülent Turan’ın açıklamaları şu şekilde:

ABD'nin “kara gücüm” dediği terör örgütü ve uzantılarına karşı isyan eden Diyarbakır’da HDP il binası önünde oturma eylemi yapan analar; ABD'nin bölgemizdeki ve özellikle Suriye’de kurmak istediği “İkinci İsrail Devletine “engel olan kahraman Mehmetçiğimiz ile aynı cephede mücadele ettiklerini bize göstermişlerdir.

Ülkemizin ve milletimizin birliği ve bütünlüğü için eylem yapan Diyarbakır Anaları’na 21 Eylül 2019 tarihinde destek ziyaretinde bulunduk. Destek ziyaretimiz konfederasyon çatısı altında mücadele eden, sendika içi demokratik hakkını kullanarak bir araya gelen üyelerin oluşturduğu Hepimizin Sendikası Grubu adına yapmıştık.

Sendika ve bağlı bulunduğumuz konfederasyon adına çağrı ve açıklama yapmadığımız halde açıklama yapmışız gibi gösterilerek işlem yaptılar.

Sendikamızda seçim süreci içine girdiğimiz bu süreçte demokratik hakkımız dahi engellenmiş durumdadır.

Diyarbakır analarına destek ziyaretimiz neden mesnetsiz ve dayanaksız bahaneler ileri sürülerek itibarsızlaştırılmıştır?  Bu sorunun yanıtını sendika kamuoyunun takdirine sunuyorum.

Sendika Merkez Disiplin Kurulu marifeti ile örgütsel hukuku ve ve örgütsel adaleti ayaklar altına alan 07.12.2019 tarihli skandal bir kararla karşılaştık. Merkez Disiplin Kurulu'nun hukuki dayanaktan yoksun olan “sürekli olarak üyelikten çıkarılma” cezası ile cezalandırıldık. Genel Kurul Onayından geçmemiş, hukuki değeri olmayan bir yönetmeliğe dayanarak bu skandal cezayı verdiler. Ve şu anda hukuki dayanağı olmayan üç tane disiplin  kurulu üyesinin  almış olduğu karar ile önce  yöneticilik görevim elimden alındı, sonra da ihraç kararı verildi .

Seçimde en yüksek oyu alarak kazandığım şube yöneticiliğim örgütsel gücü elinde bulunduranların marifeti ile gasp edilmiştir. Üyeliğim sonlandırılmıştır.

2007 yılından bu yana Konfederasyonumuza bağlı sendikamız olan Eğitimiş’te şube düzeyinde her türlü kademelerinde yöneticilik yapmış biriyim. Hem genel merkez ve hem de konfederasyon delegesi olma gururunu yaşamış bir üyeyim. Dolayısı ile kurum kültürünü ve disiplinini bilen; bu kültür ve disiplinin gelişmesine hizmet eden biriyim.

Konfederasyonu İzmir'de var eden kişilerdenim. Onca emek, kendini bilmez hukuk tanımaz kişiler eliyle bir tarafa atılmıştır. Bu dar grup anlayışı ile hareket eden,  Eğitşmiş delegesi gibi değil de parti militanı gibi davranan bu kişilere yönelik mücadelemizi hem örgütsel olarak hem de hukuksal anlamda sürdüreceğiz. Hakkımızı ve hukukumuzu her türlü yerde arayacağız.

Hukuki dayanağı olmayan, kin ve düşmanlık ve sınıf ve kitle sendikacılığı ruhuna uymayan bu kararı tanımadığımızı ilan ediyoruz.

Önce Türkiye diye yola çıkan ,bağımsızlıktan Atatürk İlke ve devrimlerini ilke edinmiş sendikamızın kuruluş ilkelerine sadakatle bağlı olan bizleri bu dar grup anlayışı hareket ederek sendikadan göndereceklerini düşünenler var ise boşa heveslenmesin. Biz bu sendikanın kurucu değerleri ve tüzüğüne sadakatle bağlı insanlarız.

Emek, vatan ve cumhuriyet mücadelesi yürüten bizler hiç kimsenin kararını ve yetkilendirmesini beklemeden mücadele edenleriz. Dün bu şiarla mücadele ediyorduk, bugün de yarın da bu ilkesel duruşumuzla mücadele edeceğiz. Hiçbir güç ve anlayışın bizi yolumuzdan döndürmesine izin vermeyeceğiz. Bunun herkes tarafından bilinmesi gerekmektedir.

İzmir şube başkanı adına yapılan açıklama  genel merkezin hazırladığı  basın bildirisidir.

Baştan sona çelişki, baştan sona kafa karışıklığı ve baştan sona hukuksuz suçlama ifadeleri ile doludur.

1.İktidarın şova dönüştürdüğü safsatası ile ülkemizin birliğini ve bütünlüğünü  savunan Diyarbakır analarına  Eğitimiş koltuğunda oturanlar üç maymunu oynayamaz.   Emek vatan ve cumhuriyet mücadelesi kimseye bırakılamaz. O koltuklar komik ve ucuz bahanelerle  sorumluluktan kaçma yeri değildir.

2.  Emek, vatan, cumhuriyet mücadelesi veren bizler ülkemizin birliğini bütünlüğünü savunmak için kimseden izin almayız. Kaldıki gitmeyin diye bir MYK kararı da yok ortada. Varsa göstersinler kamuoyuna kamuoyu bilgilensin.

Kurumsal kimliğe saygının ne olduğunu bilenlerdeniz. Genel merkezimiz ve Konfederasyon yöneticilerimiz Diyarbakır analarına destek olunmalı çağrılarımıza kulaklarını tıkamışlardır. Hatta bu eylemin karşısında olan açıklamalar yapmışlardır.

Sesimize ses gelmeyince biz de grup olarak gittik. Konfederasyon ve bağlı herhangi bir sendika adına oraya gitmedik .

3. 2017 Olağan Genel Kurulunda Genel Kurul adının Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmaz olmasını öneren ve önergeyi hazırlayan imzaya açan kişileriz.

Yani bu ihraca kalkan  142 el  Aybüke Yalçın ve Necmettin Yılmazlar'ın kemiklerini sızlatmıştır. Grubumuzun hiçbir açıklamasında Eğitimiş kurumsal kimliğine yönelik PKK'lı veya Fetöcü suçlaması yapılmamıştır. Üyeliğini 13 yıldır onurla taşıdığım sendikama böyle bir suçlamayı yakıştırması  zul sayarız.

Ancak şunu da söylemek gerekir,  ABD destekli terör örgütü ve uzantılarına  isyan eden anaları ziyareti giden bizlere karşı  hak, hukuk, adalet ve vicdan terazisi körelmiş ellerin aldığı ihraç kararına  kimler sevinmiştir? Bu sorunun yanıtını da  kamuoyunun taktirine sunuyorum.

4. İfade ve savunmalarımız tüm uyarılarımıza rağmen dikkate alınmamıştır. Yok sayılmıştır.

20 Ocak 2020 tarihli Olağanüstü Genel Kurul'da ihracı istenen arkadaşlarımıza  Divan Başkanı tarafından üçer dakika süre bahşedilmiştir. 13 yıllık emeğe karşı  3 dakika. Bunu da örgütümüzün  vicdan terazisine koyuyorum.

5.  Genel merkezin açıklamasındaki "annelerin acısını yüreğinde hisseder" ifadesi " bak bak kuşa bak" deyip dikkat dağıtmak için kullanılan bir ifadeden başka bir anlam taşımamaktadır.

ABD destekli bölücü terör örgütü ve uzantılarına karşı isyan eden analara destek ile ilgili bir tane basın metni göstersinler.

Madem acısını hissediyorsun. Acıyı hisseden kişi gider o anaların elini öper, acısını paylaşır.

Sonuç olarak baştan sona algı oluşturmak için yazılmış genel merkezin onca yıldır emek harcamış üyelerine karşı hakaret içeren basın   metni tarih sayfalarında kara bir not olarak duracaktır.

Hak, hukuk, adalet meşalesini sendikamızın baş köşesine koymak için mücadelemizi sürdüreceğiz.

Emek, vatan, cumhuriyet mücadelesini taçlandıracağız.

Ortak emeğin ürünü Eğitimişimize ve bize bu hukuksuzluğu yaşatanlara karşı mücadelemizi her alanda sürdüreceğiz.

İLGİLİ HABER:

Yıldırım "Eğitim-iş iftiralarla yıkılmayacak bir demokrasi kalesidir "