Yukarı
289185

‘Salgın sonrası talep krizi patlayacak’

02 Temmuz 2020 09:11

Misafir akademisyen olarak çalışmalarını ABD'de Columbia Üniversitesi'nde sürdüren Prof. Dr. Ceyhun Elgin, “Düşük faizli kredi gibi politikalardan ziyade, istihdam koruyucu hibe politikalarının düşünülmesi gerekiyor” dedi.

PROF. ELGİN’E GÖRE DEVLET DESTEĞİ OLMADAN BAZI ŞİRKETLER PİYASADA TUTUNAMAZ

Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak, ekonominin bu yılı pozitif büyüme ile tamamlayacağını öne sürse de reel sektör dinamikleri bunu destekleyici bir tablo çizmiyor. Dış ticaret açığı büyüyor, turizmde tablo parlak görünmüyor ve en büyük ticaret ortağımız Avrupa krizi en derin yaşayan bölgelerden biri. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ceyhun Elgin, pandemi sonrası talepte çok daha sert bir krize hazırlıklı olunması gerektiğini ifade etti. Prof. Elgin sorularımızı şöyle yanıtladı:

Salgından en fazla etkilenen sektörler hizmet, turizm ve perakende oldu. Sular çekilince ortaya nasıl bir tablo çıkacak?

Salgın ne yazık ki, gıda, temizlik-hijyen ürünleri gibi birkaç sektör hariç, farklı oranlarda da olsa hemen her sektörde ciddi olumsuzluklar yaratacak. Kesin olan bir şey var ki, 2020 genelinde büyük ihtimalle yüzde 5 hatta karamsar tahminlere göre yüzde 7'nin de üzerinde bir küçülme yaşayacağız. Ülke genelindeki bu küçülme örneğin turizm, ulaşım gibi belli sektörlerde çok daha büyük olacak ve devlet desteği olmadan bazı şirketlerin bu şekilde piyasada tutunabilmesi çok olası değil. Bu nedenle istihdam desteğine ek olarak kritik sektörlerde özellikle de kırılganlıkları yüksek olan KOBİ'lere de anlamlı bir destek verilmesi gerekiyor.

Dolayısıyla olağanüstü bir kriz ortamında olduğumuzun ve bu krizin önceki krizlerden çok daha farklı olduğunun vurgulanması gerekiyor. Zira bu kriz, farklı sektörlerde etkileri farklı olsa da hem bir arz hem de bir talep krizi. Halk sağlığı krizi tam anlamıyla bittikten sonra da talep krizi etkisini çok daha sert göstermeye başlayacak. Hatta halk sağlığı anlamında normalleşmenin başladığının vurgulandığı içinde bulunduğumuz günlerde talep krizi kendini ciddi anlamda göstermeye başladı bile.

KREDİ DEĞİL HİBE

Diğer ülke örneklerinden yola çıkarak Türkiye özelinde ne tür ekonomi politikaları uygulanabilir?

*Kayıt dışı istihdam edilenlere yönelik gelir desteği uygulamalarının artırılması. İhtiyaç sahibi ailelere yapılan yardımlar bu noktada çok önemli ancak ne yazık ki mevcut uygulama yetersiz.

Farklı sektörlerin krizden farklı oranlarda etkilendiği gerçeğinden hareketle sektör bazlı destek/teşvik politikaları uygulamak oldukça elzem. Örneğin, eğitim sektöründeki etki ile eğlence sektöründeki etki çok farklı

*Düşük faizli kredi şeklindeki destek politikalarından ziyade, istihdam koruyucu hibe politikalarının da düşünülmesi gerekiyor. ABD'de uygulanan ücretli koruma programı (Payroll Protection Program) gibi

*Her ne kadar gelirin ve istihdamın düşüşü engellense de talebi canlandırmak için yeterli olmayabilir. Bu durumda da merkez bankalarına atfedilen ‘son kredi mercii' örneğinde olduğu gibi, geçici bir süre için devletin ‘son alıcı mercii' olarak bu sektörlerde bizzat talebi kendisinin yaratması uygulaması başlatılabilir. (University of California at Berkeley'den Gabriel Zuchman ve Emmanuel Saez'in önerdiği) Avrupa ve ABD'de çeşitli eyalet ve şehir yönetimlerinin restoran evlere servis hizmetlerinde kullanılmak üzere vatandaşlarına kupon dağıtmaları buna örnek olarak gösterilebilir.

Prof. Dr. Ceyhun Elgin

KAYNAKLAR SINIRLI

Ekonomi yönetiminin finansal tedbirlere yönelik kaynak yaratma kabiliyetini nasıl değerlendirirsiniz?

Ne yazık ki kaynakların sayısı da miktarı da sınırlı. Kamu finansmanı bağlamında ek kaynak olarak kullanılabilecek araçlar: Vergi, mevcut kamu harcamalarında kısıntı, parasal genişleme (para basma) ya da iç/dış borçlanma. Tek başlarına yaratacakları kaynak kısıtlı da olsa tüm bu araçların optimal bir dengede kullanımı kriz politikalarını dizayn etmede yardımcı olacaktır.

Bunlara sırasıyla bakacak olursak: Bazı lüks mallarda ve özellikle de dış ticaret anlamında ek vergiler düşünülüyor olsa da mevcut kriz ortamında bu vergilerden ciddi bir gelir beklemek çok gerçekçi olmaz. Mevcut ortamda kamu harcamalarında kısıntıya gitmek ise krizin daha da derinleşmesine neden olacaktır. Kamu garantisi verilen harcamalar kapsamında ödeme ertelemesi kaynak yaratacak olsa da bu da yine yeterli olmayacaktır.

Parasal genişleme ise Türkiye gibi döviz kurunun kırılgan olduğu bir ülkede ne yazık ki temel politika aracı olamıyor. Bu durumda son kaynak olarak iç ve dış borçlanma kalıyor. Her iki araç da kullanılabilir ve kullanılmalıdır.

Turizm beldelerinde yat turları başlamasına rağmen Avrupa'nın Türkiye'ye hava koridorunu açmaması nedeniyle bu yıl turizm sektöründe beklenen büyümenin sağlanması zor görünüyor.

DÖVİZ DAHA CESUR OLMASINA ENGEL

Merkez Bankası’nın uyguladığı parasal genişlemeyi ve piyasalara etkisini değerlendirir misiniz?

Merkez Bankası parasal genişlemeyi elinden geldiğince ve piyasa şartları müsaade ettiğince uygulamaya çalışıyor. Son olarak her ne kadar eleştiri alsa da açıkçası benim uygun olduğunu düşündüğüm yatırım taahhütlü avans kredi uygulaması başlatıldı. Ancak bu uygulamanın da boyutu oldukça sınırlı. Parasal genişlemenin siyasi ve ekonomik gerekçelerle salgın öncesinde başlamış olması Merkez Bankası’nın elini sınırlandırıyor. Döviz kurunda yaşanması muhtemel kırılganlık da TCMB'nin daha cesur olmasına engel oluyor.

Peki, MB’nın düşük faiz politikası doğru mu? 

TCMB'nin mevcut ortamda düşük faiz politikası evet, bence doğru. Zaten, hali hazırda yapmakta olduğumuz bir akademik çalışmada dünya genelinde 168 ülkede, pandemi sonrası merkez bankalarının politika faizinde pandemi öncesi seviyeye göre ortalama yüzde 20.27'lik (5 Haziran itibariyle güncel veri) bir faiz indirimi yaptıkları gözüküyor, Türkiye'de ise yüzde 10.75'ten yüzde 8.25'e yaklaşık yüzde 23.26'lık bir indirim söz konusu. Bu açıdan dünya ortalamasını yakaladığımızı hatta bir miktar ortalamanın da üstünü gördüğümüzü söylemek mümkün. Ancak, yukarıda da değinmiş olduğum gibi TCMB'nin elini sınırlandıran husus, siyasi ve ekonomik gerekçelerle parasal genişlemenin aslında pandemi öncesinde de başlamış olması.

Dış borçlanma stratejisinde IMF’nin tamamen plan dışı bırakılmasına ne diyorsunuz?

Dış borçlanma boyutunda, siyasi irade IMF'den yapılacak olası borçlanmanın gerekli kılacağı şartlarla (IMF conditionality) bağlı kalmak istemiyor. Ancak, özellikle de üyesi olduğumuz ve bütçesine katkı sunduğumuz IMF nezdinde, herhangi bir şart ve koşul karşılamak zorunda olmadan borç alma imkanımız da var ve bence bunun kullanılması hem ülkeye bir miktar da olsa döviz girişi yaratacağı için hem de gelecek paranın biriminden bağımsız ek bir kaynak yaratacağı için önemli. SÖZCÜ



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Kur Korumalı Mevduat hesaplarında sınırlı düşüş

Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesapları, 9 Nisan'dan sonraki kısa iki günlük haftada 4 milyar 141 milyon dolarlık bir düşüş yaşadı. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu'nun (BDDK) haftal...

TCMB'nin rezervlerinde 11 hafta sonra bir ilk

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) toplam rezervleri üst üste 11 hafta süren düşüşünü tamamladı ve 3 milyar 745 milyon dolar artış gösterdi.


Yerlinin hisse varlığı 3,2 trilyon TL'yi aştı

Türkiye Sermaye Piyasaları Birliği tarafından açıklanan 2024 yılı Mart ayı “Finansal Piyasa Özet Verileri”ne göre, yerli yatırımcıların pay senedi varlıkları bu yılın ilk çeyreğinde yüzde...

Vergide ilk çeyrek yeniden değerleme oranı belli oldu

Gelir İdaresi Başkanlığı (GİB) tarafından yapılan açıklamada, 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesinin (B) fıkrasına istinaden 2024 yılı birinci geçici vergi döneminde...


4 yıl önce kurban alınıyordu! Bugün bir kilo pirzola fiyatı oldu

CHP Niğde Milletvekili ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Üyesi Ömer Fethi Gürer, et ve sütte yaşanan sorunların hayvancılık politikalarından kaynaklandığını söyledi. Gürer, Diyanet İ...

Borsa güne yükselişle başladı

Borsa İstanbul 100 endeksi güne yüzde 0,3 yükselişle 9564 puan seviyesinden başladı. Dolar 32,517 TL, euro 34,875 TL seviyesinde. Gram altın ise 2488 TL'den alıcı buluyor.


Şubatta süt, yumurta ve tavuk eti üretimi düştü

TÜİK verilerine göre, içme sütü üretimi şubatta aylık bazda yüzde 13,2 oranında azaldı. Tavuk eti üretimi şubat ayında yüzde 0,7 oranında azalırken tavuk yumurtası üretimi de yüzde 5,7 or...

Aselsan'dan yeni anlaşma

Aselsan ile Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı Savunma Sanayii Başkanlığı arasında Hava Savunma Sistemleri tedarikine ilişkin 36 milyon tutarında bir sözleşme imzalandı.


Şimşek, ABD'de Türkiye ekonomisini değerlendirdi

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, ABD'de Türkiye ekonomisine ilişkin yaptığı değerlendirmede kısa vade en önemli zorluğun yüksek enflasyon olduğunu kaydetti. Şimşek, "Yatırımcıların ...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR