Yukarı
53878

Son 50 Yılın Bilançosu

23 Aralık 2011 05:14

Yakın tarihimizin son 50 yılına baktığımızda, şiddetin görece toplum yaşamından uzak olduğu yıllar, işçi sınıfının sahne almaya ve özellikle gençlik kesiminde sosyalist hareketin ivme kazanmaya başladığı 1960’lardı.

1960’lı yılların özellikle ikinci yarısında yükselen sol mücadeleye karşı fiziksel şiddet kullanımı giderek artarken, temel olarak dinci gericilikten ırkçı-turancı çizgiye akışkanlık gösteren sivil faşist odakların ve kolluk kuvvetlerinin saldırılarında bazı ölümler yaşandı. Öğrencilerin üniversiteleri saran mücadelesinde polisçe öldürülen Vedat Demircioğlu, Taylan Özgür gibi, ABD 6. Filosu’nu protesto eylemlerine polis-faşist saldırısıyla yaşanan Kanlı Pazar’da iki ölüm gibi, 15-16 Haziran işçi kalkışmasında yaşanan şiddet gibi. 12 Mart darbesiyle devlet terörü tırmanacak, Denizler asılacak, Kızıldere katliamı yaşanacaktı. Dönemin gençlik liderlerini hedef alan, “çatışma” görünümlü resmî cinayetler, cezaevlerinde işkence sonucu ölümler, gündeme damgasını vuracaktı. 1974’e gelinceye kadar siyasi sebeplerle ölen kişilerin sayısı 40 civarındaydı.

1974 başında Ecevit CHP’sinin, Erbakan MSP’siyle kurduğu hükümetle başlayan ve 12 Eylül darbesiyle sonlanan süreçte ise şiddetin büyüklüğü, önceki dönemle kıyaslanamayacak bir hızla arttı. Faşistler, devlet desteğiyle devrimcilere karşı sistematik şekilde silahlı saldırılarını yoğunlaştırdılar. Devrimciler de kendilerini savunmaya başladı. 1974’te siyasi olaylarda yaşamını yitiren ilk 10 kişinin tümü solcudur. İlk 100 ölümden 76’sı sol, 24’ü sağ görüşlüdür. Ölen ilk bin kişiden ise 721’i solcu, 279’u sağcıdır.

Ecevit hükümetinin ilan edilmesinden, sıkıyönetimin ilan edilmesine kadar geçen bir yıllık süreçte 1.072 kişi hayatını kaybetti. Bunlardan 36’sı güvenlik görevlisi, 19’u çocuktu.

Bu rakamlar, Dev-Yol davasında savunma tarafının yaptığı araştırmaların sonucunda ulaştığı rakamlardır. Ancak avukatlar, önemli kısıtlar altında araştırmayı yürüttüklerini vurgulamaktadırlar. Dolayısıyla gerçek rakamların bir miktar daha yüksek olması olasıdır.

Bu rakamlara göre 1974-1980 arasında toplam 5.388 kişi öldürülmüştür. Bunlardan siyasi kimliği net olarak belirlenebilenlerin 2.109’u sol, 1.286’sı sağ görüşlüdür. Aynı dönemde hayatını kaybeden güvenlik görevlisi sayısı ise 281’dir.

12 Eylül cuntası
12 Eylül’de gerçekleşen askeri darbenin ardından cunta rejimi altında 50 kişi idam edildi. Cezaevlerinde toplam 299 kişi öldü. Bunların 171’inin işkenceden öldüğü belgelendi. 300 kişi kuşkulu bir biçimde hayatını kaybetti. 14 kişi açlık grevinde öldü. 16 kişi “kaçarken” vuruldu. 95 kişi “çatışmada” öldü. 73 kişiye “doğal ölüm raporu” verildi. 43 kişinin “intihar ettiği” bildirildi.

1984 sonrası
1984’te PKK’yle TSK arasındaki çatışmaların başlamasıyla birlikte ise şiddet sonucu yaşamını yitirenlerin sayısı on binlerle ölçülecek derecede arttı. Bu dönemde çatışmalardaki ölümlerin sayısına dair net bilgi elde etmek imkansız.

OHAL Bölge Valiliği, 1984-2000 yılları arasında asker, polis, vatandaş ve PKK’li olmak üzere toplam 33 bin 60 kişi öldüğünü bildiriyordu. Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlı Lojistik Komutanlığı'nın hazırladığı bilanço raporuna göre ise 1984-2004 yılları arasında çatışmalarda 18 bin 475 güvenlik görevlisi, 12 bin 485 sivil öldü. PKK’nin aynı döneme dair verdiği bilgi ise, 18 bin PKK’linin öldürüldüğü şeklinde.

İlker Başbuğ, 2008’de basına verdiği brifingde 1984-2008 arası ölen güvenlik güçlerinin sayısını 6 bin 482, PKK’li sayısını 32 bin, sivil kayıp sayısını ise 5 bin 560 olarak vermişti. Ancak Başbuğ’un 2008’de verdiği rakamlar, daha önce çeşitli tarafların verdiği rakamlara göre güvenlik güçlerinin verdiği kayıp sayısını az, PKK’li ve sivil kayıp sayısını ise fazla gösteriyor.

Bu dönemde ölümler yalnızca PKK-TSK çatışmaları nedeniyle yaşanmadı. 1980 öncesindeki faşist gruplardan arta kalan kadroları örgütleyen ve kendi bünyesinde JİTEM gibi kirli savaş örgütleri kuran devlet tarafından ülke genelinde şiddet, solcu ve ilerici kesime yöneltildi. İnsan Hakları Derneği’nin raporları, bu dönemde 5 bin kişinin yargısız infaz sonucu öldürüldüğünü, 5 bin 800 kişinin ise faili meçhul cinayetlere kurban gittiğini ortaya koyuyor.

Bu sistem bu ülkeyi taşıyamıyor
Rakamlar kesinlikten oldukça uzak olsa da, son 50 yılda ülkemizde 60 bin civarında insanın siyasi olaylar sonucu yaşamını yitirdiği kesin gözüküyor. Emek ve halk düşmanlığıyla damgalanmış olan devletin uyguladığı ve körüklediği şiddetin yanı sıra, emperyalizme bağımlılık ülkeyi manipülasyonlara daha da açık hale getiriyor. Soğuk Savaş döneminin kirli savaş taktiklerinin üzerine devletin Kürt halkına dönük inkarcı politikası da eklendiğinde, karşımıza çıkan tablo, bir şeyi açıkça gösteriyor: Bu sistem, bu ülkeyi taşıyamıyor.

(soL - Haber Merkezi)



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

AFAD duyurdu: Tokat'ta 5.6 büyüklüğünde deprem!

Tokat’ın Sulusaray ilçesinde 5.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. AFAD’dan yapılan açıklamaya göre Tokat’ın Sulusaray ilçesinde 5.6 büyüklüğünde deprem meydana geldi. Deprem, saat 18.11...

Özgür Özel'den Erdoğan'la görüşme açıklaması: Önemli gündemlerim olacak

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan ile gerçekleştireceği görüşmeye ilişkin olarak gazetecilere açıklama yaptı.


Bakan Fidan'dan 'Demirtaş ve Kavala' şartı koyan Hollanda'ya ziyaret

Hollanda Parlamentosu'nun, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ve Gezi Davası hükümlüsü iş insanı Osman Kavala hakkındaki AİHM kararlarının uygulanmaması halinde, AB'nin Türkiye...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Arslan'a veda töreni

Anayasa Mahkemesi (AYM) Başkanı Zühtü Arslan’ın görev süresinin 20 Nisan’da dolması nedeniyle başkanlık koltuğuna Kadir Özkaya oturacak. AYM’de Zühtü Arslan için yarın veda töreni yapılac...


APP plaka satan kişi yakalandı

İl Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ile Siber Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, sosyal medya hesapları üzerinden sahte mühürlü ve mühür k...

CHP'nin yeni grup başkanvekili belli oldu

CHP'nin yeni grup başkanvekili Ankara Milletvekili Murat Emir oldu. CHP'de, Burcu Köksal’dan boşalan CHP Grup Başkanvekilliği için yapılan seçim tamamlandı. CHP'nin diğer grup başkanvekil...


Kuran kursu davasında yeniden karar çıktı!

Konya'da 2008 yılında, 17 öğrenciyle 1 eğitmenin öldüğü, 29 kişinin de yaralandığı ruhsatsız 3 katlı kız Kuran kursu binasının, gaz sıkışması kaynaklı patlamada çökmesine ilişkin 11 sanığ...

AYM'den uzman çavuş kararı

Anayasa Mahkemesi, 6 ay veya daha fazla hapis cezası alan jandarma uzman erbaşların sözleşmelerinin feshedilmesini öngören yasa hükmünü iptal etti. Anayasa Mahkemesi (AYM), jandarma uzman...


Yabancı gözlemcilerden 31 Mart yorumu

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi'nden 24 kişilik heyet 31 Mart seçimini yerinde takip etti. Gözlemciler, yüzde 78'lik katılım oranına dikkat çekti. Avrupa Konseyi Yere...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR