Yukarı
75619

TÜSİAD 2050'den Umutlu

23 Aralık 2011 09:03

  Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner, ''2050 yılı Türkiye'sinin ekonomide, demokraside ve eğitim, istihdam, sağlık-sosyal güvenlik gibi sosyal politika alanlarında gelişmiş bir ülke olabileceğine inanıyoruz'' dedi.

  İstanbul- Boyner, TÜSİAD'ın ''2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim, İşgücü, Sağlık ve Sosyal Güvenlik Sistemlerine Yansımalar'' ile ''2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim: Eğitim Sistemine Bakış'' raporlarının tanıtıldığı toplantıdaki konuşmasında, Türkiye'nin büyük bir demografik değişim geçirdiğini söyledi. Bu değişimin 21. yüzyılda da devam edeceğine dikkati çeken Boyner, ''Bütün göstergeler, demografik geçiş döneminin hemen hemen sona erdiğine ve yeni bir dönemin başlamak üzere olduğuna işaret ediyor'' dedi.

  Nüfus ve nüfusun yaş yapısında zaman içinde meydana gelen değişimlerin her zaman ilgi çeken konular olduğunu ifade eden Boyner, ''Nüfusun ne kadarı genç, ne kadarı çalışma çağında, ne kadarı yaşlı?'', ''Doğurganlık hızı ne kadar?'', ''Bu göstergeler zaman içinde ne yöne gidiyor?'' gibi soruların ilgiyi çok kolay üzerinde toplayabildiğini söyledi. Boyner, nüfusla ilgili bu tür göstergelerin, özellikle sosyal ve ekonomik alanlara yönelik kısa-orta-uzun vadeli politikalar oluşturulurken yeterince dikkate alındığı ölçüde değerinin arttığına işaret ederek, şöyle devam etti:

  ''Oysa nüfusun yaş yapısındaki değişiklikler, sosyal ve ekonomik sistemleri ve politikaları çok yakından ilgilendiriyor. Türkiye'nin, her ülkenin tarihinde bir kez gerçekleşen demografik geçiş sürecini nasıl yaşadığı ve demografik fırsat penceresinden nasıl yararlanabileceği, kamu ve özel sektörde alınacak kararlar ve uygulanacak politikalar açısından büyük önem taşıyor.

  Bu anlayışla, 11 yıl önce, 'Türkiye'nin Fırsat Penceresi: Demografik Dönüşüm ve İzdüşümleri' başlıklı bir rapor yayınlamış; 2025 yılına yönelik olarak demografik geçiş, kentleşme ve kent yaşamı, sanayileşme, istihdam ve işsizlik konularını ele almıştık. Geçtiğimiz yıl ise, Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu işbirliğiyle, '2050'ye Doğru Nüfusbilim ve Yönetim' adlı projeyi başlattık. Bu proje 5 ayrı rapor içeriyor. Biri 2050 yılına yönelik nüfus projeksiyonlarını içeren, dördü ise bu projeksiyonların eğitim, işgücü, sağlık ve sosyal güvenlik alanlarına etkilerini ele alan toplam beş rapor hazırlanması planlandı.

  Bugün, 2050 yılı nüfus projeksiyonlarını içeren ana rapor ile birlikte, konuyu eğitim sistemi açısından tartışan raporumuz tanıtılacaktır. Demografik değişimin işgücü piyasası, sağlık ve sosyal güvenlik sistemlerine etkileri ise, ana raporumuzda çok genel olarak sunulmakla birlikte, eğitim konusunda olduğu gibi, yakında ayrı raporlar halinde kamuoyuna sunulacaktır.''

Demografik fırsat penceresi

  Ümit Boyner, Türkiye'de, nüfus artış hızı düşerek gelişmiş ülke düzeylerine yaklaştığını, bundan sonra nüfusun ancak kendini yeniden üreten bir hızla artacağını, sabitleşmeye doğru gideceğini belirterek, en önemli gelişmenin nüfusun yaş yapısında yaşandığına dikkati çekti. Gençlerin toplam nüfus içindeki payının düştüğünü, çalışma çağındaki nüfus veya üretken nüfus olarak adlandırılan grubun arttığını ve artmaya devam edeceğini ifade eden Boyner, yaşlı nüfusun da sürekli arttığını, değişmekte olan bu demografik yapının beraberinde bazı fırsatlar getirdiğini hem de bazı sorunlar yarattığını anlattı.

  Çalışma çağındaki nüfusun yüksek değerlere ulaşmasının ülkelerin tarihlerinde bir kez oluşan bir durum olduğunu ve bunun, üretimi artırabilmek için çok önemli bir fırsat olduğunu belirten Boyner, çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfus içerisindeki payının 2020 yılında yüzde 68 ile en yüksek değerini alacağını, 2020'den sonra oransal olarak azalmaya başlasa da sayıca 2041 yılına kadar artmaya devam ederek, 65 milyona ulaşmasının beklendiğini, bu tarihten sonra ise azalmaya başlayacağını ve böylece ''Demografik Fırsat Penceresi''nin ortadan kalkacağını kaydetti.

  Sabit bir nüfus yapısının yanı sıra işgücünün ve hane halkı sayısının artmaya devam edeceği bu dönemde, kişi başına geliri hızla artırabilmek ve aynı sayıda yurttaşa daha nitelikli hizmet verebilmenin mümkün olacağını ifade eden Boyner, şunları kaydetti: ''Ülkelerin tarihlerinde sadece bir kez karşılaşılabilen Demografik Fırsat Penceresi'nden yararlanma yolunda, istihdam yaratma çok temel bir mücadele alanı. Makroekonomik istikrarın sağlandığı kuvvetli bir ekonomik büyüme, üretkenlik artışı ve yatırımlar, bunun yanında nitelikli eğitimle işgücü piyasasında vasıf uyumu sağlanması ve işgücü piyasasında istihdam dostu düzenlemeler gerekiyor. Bu konuda izlenecek tüm politikalarda, şu an çok düşük düzeyde seyreden kadın istihdamının geliştirilmesine özel bir önem verilmesi gerektiğini de vurgulamalıyım.

  Yaşlı nüfusun hem oran hem de mutlak olarak artacak olması ise toplumsal sorumluluklarımızı artıracak. Yaşlılara yönelik sağlık ve sosyal güvenlik hizmetleri konusunda planlamalar gerekecek. Artan finansman açıkları bulunan sosyal güvenlik sistemimizle ilgili olarak, daha önce yürürlüğe giren emeklilik sistemi ile ilgili tedbirlerin, yaşlanan nüfusun gelecekteki gereksinimleri ile ne derecede uyumlu olduğunu değerlendirmek gerekecek.''

15 yaş üzeri nüfusun yüzde 10'u okur-yazay değil

  Türkiye'nin, okullaşma oranları ve ilköğretimde cinsiyet eşitliği gibi eğitim göstergelerinde ilerlemeler kaydetmesine karşın halen birçok alanda arzu edilen seviyede olmadığını belirten Boyner, 15 yaş üzeri nüfusun yüzde 10'unun okur-yazar olmaması ve bunun beşte dördünün kadın olmasının yakıcı bir sorun olduğuna işaret etti.

  Boyner, 15-64 yaş nüfusun ortalama eğitim süresi için 2010 yılı tahminin sadece 6.9 yıl olduğunu, öğrenci başına eğitim harcamaları ve GSMH'dan eğitime ayrılan payların, gelişmiş ülke seviyesinin gerilerinde kaldığını, örgün eğitimden erken ayrılma ve eğitimin kalitesi konularındaki sorunların devam ettiğini anlattı. Boyner, ''Ancak demografik gelişmeler konusundaki öngörüler, eğitimde bugüne kadar yapılabilenleri geliştirmek, hatta atılım yapmak için bize çok değerli bir fırsat sunuyor'' dedi.

  2010-2050 döneminde okul çağı nüfusunun azalmasının eğitim sistemi üzerindeki demografik baskıyı hafifleteceğini, en hızlı nüfus azalmasının 3-5 yaş grubunda beklendiğini belirten Boyner, ortaöğretim çağ nüfusunun da 2010-2015 döneminde azalacağını, yükseköğretimde hızla büyüyen Türkiye'nin, önümüzdeki 5 yıla, azalan bir çağ nüfusu avantajıyla gireceğini kaydetti.

  Tüm bu eğilimlerin, okul öncesi eğitimle ilgili avantajlı bir döneme girildiğini, ortaöğretimi yaygınlaştırma ve geliştirme atılımına nüfus avantajıyla başlanabileceğini ve yükseköğretimde yaygınlaşma ve kaliteyi geliştirme açısından önemli bir fırsata sahip olunduğunu gösterdiğini ifade eden Boyner, ''Bu avantajlı dönem, eğitime daha çok yatırım yaparak, tüm eğitim kademelerinde; kaliteli eğitime erişimin yaygınlaşması, eğitim sisteminin modernizasyonu, eğitimin niteliğini geliştirme ve cinsiyet eşitliğinin sağlanması yönünde kullanılabilir. Aksi takdirde, bugün atılmayan adımların uzun dönemde topluma daha yüksek maliyet olarak geri döneceğini, bir uyarı sinyali olarak kabul etmemiz gerekir'' dedi.

''Nüfusbiliminin bizlere gösterdiği yönü iyi okumalıyız"

Ümit Boyner, konuşmasını şöyle sürdürdü:
  ''Nüfusbilimin bizlere gösterdiği yönü iyi okumalıyız. Bu noktada, 1999 yılına demografi konusunda ilk raporumuzu yayınladığımızda dikkat çektiğimiz soruyu tekrarlamakta fayda görüyorum: Türkiye, demografik değişimlerin sunduğu fırsatlardan yararlanabilecek ve 21. yüzyılda her bakımdan gelişmiş bir ülke konumuna ulaşabilecek mi?

  Biz, ülkemizin bu fırsattan yararlanmak için gerekli potansiyele sahip olduğuna, 2050 yılı Türkiye'sinin ekonomide, demokraside ve eğitim, istihdam, sağlık-sosyal güvenlik gibi sosyal politika alanlarında gelişmiş bir ülke olabileceğine inanıyoruz. Ancak bunu başarmak için gerekli kısa, orta ve uzun vadeli politikaların; hükümetler, siyasi partiler, üniversiteler ve sivil toplum kuruluşlarının gündeminin en üst noktasında olması gerektiğine dikkat çekiyoruz.

  Bu raporlar dizisiyle Türkiye'nin nüfus veri ve öngörülerilerini aydınlatarak önümüzdeki dönemde Türkiye'nin eğitim, sağlık, işgücü ve sosyal güvenlik politikalarını düzenleyeceklere iyi bir referans ve veri tabanı hazırlamayı amaçladık. Bu çerçevede, TÜSİAD ve Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu işbirliğiyle başlatılan araştırma projesinin, karar alıcı mercilere destek olmasını ümit ediyoruz.''



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Tesla'nın kar marjında düşüş beklentisi

Tesla'nın büyüme ve ürün stratejisine dair şüpheler arasında, daha düşük kar marjlarına işaret eden açıklamaların beklenmesi öne çıkıyor.

Bakan Işıkhan: İşçimizin alın teri, Taksim Meydanı'na sığmayacak kadar büyük

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan 1 Mayıs kutlamaları ve Taksim tartışmaları ile ilgili konuştu. Işıkhan, "İşçimizin alın teri, Taksim Meydanı'na sığmayacak kadar büyük" ded...


Patiswiss CEO'su Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu görevinden istifa etti

Patiswiss markasının ürettiği çikolatanın küflü çıktığına dair paylaşım yapan bir tüketiciye, Patiswiss CEO'su Elif Aslı Yıldız Tunaoğlu'nun verdiği yanıt tepki çekti. "Karşında biz ve de...

Borsa yeni haftaya yükselişle başladı

Bankacılık endeksi yüzde 1,07 ve holding endeksi yüzde 0,79 artış kaydetti. Sektör endeksleri arasında en yüksek artışı yüzde 1,98 ile taş toprak yaparken, tek düşüş yaşayan yüzde 0,17 il...


Yurt dışı üretici enflasyonu martta yüzde 67,25 oldu

TÜİK verilerine göre, Yurt Dışı Üretici Fiyat Endeksi (YD-ÜFE) martta yıllık yüzde 67,25 aylık yüzde 4,70 arttı. Buna göre; YD-ÜFE 2024 yılı Mart ayında bir önceki aya göre yüzde 4,70 art...

En ucuz Tesla'ya 814 bin lira zam

Tesla fiyatlarını değiştirdi. Geçtiğimiz hafta Türkiye için uyarlanan Model Y ön siparişle satışa çıkmıştı. Haziran ve Temmuz ayında teslim edilmesi gereken araçların fiyatı 1 milyon 791 ...


Faturadan kaçan tasarrufluya döndü

Avrupa başta olmak üzere tüm dünyada sürdürülebilirliğin ana odağında enerji tasarrufu yer almaya başladı. Yüksek faturalar ve enflasyonla tüketici tasarruflu ürünlere döndü. Yüksek enerj...

TESK'ten yerli turiste destek talebi

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken, yaptığı yazılı açıklamada; coğrafi konumu, doğal turizm kaynakları, köklü tarihsel geçmişi ve geniş m...


Otomotiv üretimi ilk çeyrekte arttı

Otomotiv Sanayii Derneği (OSD), 2024'ün ilk üç ayına ait üretim ve ihracat rakamlarını açıkladı. Bu verilere göre, otomotiv üretimi bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla %3 artarak 377,0...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

O gün hayatım değişti

“Bir gün sinemada, film öncesi yayınlanan reklamlarda Utku’yu gördüm. ‘Ne kadar yakışıklı bir kemancı’ dedim. Aradan 3 ay geçti. Orkestrama kemancı arıyorken Utku’nun adı geldi ama ne gel...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

E-sigara pıhtılaşmaya neden oluyor

Özellikle gençler arasında yaygınlaşan elektronik sigaraların normal sigara kadar tehlikeli olduğunu belirten Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Seyhan Us Dülger "Bu cihazlar kalpte ritim bozukluğundan pıhtılaşmaya kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açıyor" dedi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR