En Azından 5 Puan Var

Trabzonspor’un 1976’da İzlanda’nın Akranes’i ile başladığı Avrupa macerasından beri Avni Aker’den pek çok önemli takım gelip geçti. O sahada Kevin Keegan’ların, Surjak’ların, Blochkin’lerin krampon izleri kaldı.

Liverpool’lar, Aston Villa’lar, Barcelona’lar, Inter’ler canhıraş gol naraları, hüzünlü sessizlikler, sonu gelmez yürek çarpıntıları eşliğinde geçip gittiler. Giderlerken de, Trabzonspor’luların gönül hanelerinde iyi kötü işaretler bıraktılar.

Çarşamba akşamının CSKA Moskova maçı hangi anlarıyla hatırlanacağı, gönlümüzün neresine yerleşeceği konusu ise biraz müphem görünüyor. Muhtemelen sahayı terk eden seyircilerin büyük bir kısmı alınan beraberliğe şükrederken, bazıları da son dakikada direkten dönen topla kaçan fırsata lanet etmekteydiler.

Oysa, CSKA’lıların hayıflanması gereken dakikaların sayısının Trabzonlulardan epeyce bir fazla olduğu hakkını teslim etmek gerekiyor. Üst üste konulduklarında az çok bir Messi varyetesi çıkartabilen Doumbia ve Love ikilisi seyircinin yüreğini ağzına getirecek hareketleri yapma konusunda fazla istekli de değillerdi üstelik.

Şeytani maharetleri ve bir önceki maçın anıları ile yarattıkları tedirginliğin ruhu -tuhaf ama Doumbia atıldıktan sonra bile- Avni Aker’in üzerinde dolaşıp durdu ama menziline varamadı. Bu hal kader, kısmet dışında Tolga’ya mal edilmesi gereken bir gerçeği saklıyor.

Ne ki, nekahet devresini hâlâ atlatamamış Burak Yılmaz, uyku mahmurluğunu üzerinden atamamış Halil Altıntop ve derin uykusuna sahada da devam eden Adrian seyirciyi heyecana sürükleyecek halde değillerdi.

Halı gibi, şahane ithal çim sahanın üzerinde ‘Onuncu Yıl Marşı’ ile vecde gelecek oyuncu sayısının azlığından mıdır, yoksa maç öncesinde inanılmaz güzellikteki tezahüratın maç içerisinde cılızlaşmasından mı, ya da Moskova’daki sonucun tedirginliği midir bilinmez, Trabzonspor huzursuz bir resim verdi.

Takım oyunundaki yaratıcılıkları gol için bütün topların Burak Yılmaz’a gitmesi gerektiği ‘gerçeği’ ile kısıtlı olan futbolcuların büyük kısmı ofsayt denen kurala da lanet okudular herhalde. Topla Burak bir türlü olması gereken yer ve zamanda bir araya gelemedi.

Bu yüzden necip Türk spor basınının zekâsını üzerinde bileyip durduğu Burak Yılmaz’ın isminden taklalar attırarak başlıklar çıkartma hevesi de kursağında kaldı.

Yenilen takım daha değerli
Bu günlerde futboldan söz açıldıkça ‘para’ diyemedikleri için anlamına da vakıf oldukları kuşkulu ‘marka değeri’ zırvasını gözümüze sokanlar için bu maç ne mana ifade etti bilmiyorum; ben 3-0 kaybedilen Moskova’daki Trabzonspor’u bir puana sahip olan takımdan daha değerli buluyorum.

Yine de bu takımın Zokora’sı, iki büyük kalecisi, gününde olduğunda tutulamayan Burak Yılmaz’ı ve en önemlisi Şenol Güneş’i ve dahi unutmamak gerek, hanesinde beş puanı var ki bu ligi, başladığı puanla bitiren takımların var olduğu bir yarışmada az bir şey de sayılmamalı.

‘Kötü bir gece oldu’
Avrupa’daki üç maçlık cezasını tamamlayıp CSKA maçında sahaya çıkan golcü Burak Yılmaz “Açıkçası işimizi zora soktuk. Oyunumuzun, mücadelemizin daha iyi olması lazım. Kötü bir gece oldu. Kazanıp hedefe ilerleyebilirdik. İnşallah işler bundan sonra istediğimiz gibi gider” ifadelerini kullandı. Takım kaptanı Tolga Zengin ise “Fiziksel olarak değil ama kafa olarak yorgunuz” diye konuştu.