Yukarı
1

Sinan Kara

Yenisini değil, eski Türkiye’yi geri istiyoruz…

31 Ekim, 2017

   Eskiden, yani AKP öncesi herkesin yarınlara dair umutları vardı. İnsanlar gelecek hesabı yapar, hayatlarını nasıl şekillendirmesi gerektiğinin kararını verebilme özgürlüğüne sahiplerdi. İmkânlar belki yetersizdi ama yaşama dair kaygılar çok daha azdı. Sosyal açıdan bir dayanışma ruhu hâkimdi ülke topraklarında. Bu derece kutuplaşma yoktu. Siyasiler ülkeyi ayrıştırmamak için çok daha nazik bir dil kullanma gayretinde olur, hassasiyetler her daim ön plana çıkardı. Ya şimdi?

   Şimdi bırakın yarınları, günü tamamlayabilmek için her türlü belirsizliklerle mücadele eder bir hale geldik. Hiçbir şey ama hiçbir şey yolunda gitmiyor. Üretimde tamamen dışa bağımlı olduk. Eskiden tarım ülkesi diye övündüğümüz Türkiye, saman bile ithal eder duruma getirildi. Ekonomisini sadece ve sadece inşaat üzerine kurgulayan kör bir anlayış, on beş yıldır ülkenin her yerini betona teslim etti. Ve gün geldi o inşaat alanları dahi tükenir oldu.

   Geçmişte bacasız sanayi olarak tabir edilen Turizm içler acısı durumda. Liyakattan uzak insanların dış politikayı mahalle kavgası gibi görmesinden dolayı turizmde Almanya, Hollanda veya İngiltere’den gelecek turistlere değil, Yozgat, Tokat, Çorum veya Konya’dan gelecek olası yerli turistlere bel bağlar duruma gelindi. Kesmedi Katarlılar devreye girdi, onlarda geldikleri Karadeniz sahillerini batırdı. Özellikle Ege ve Akdeniz sahillerinde her gün onlarca otel ve işletme iflas bayrağını çekmiş durumda. Ama sorarsanız her şey tıkırında. Sanırım, kendi kişisel işlerinden bahsediyorlar..!

   Dış Politika konusunda Suriye hadisesi tam bir rezalet. İleride kara bir leke olarak, tarihin sayfalarında yerini alabilecek bir açmazın içerisine düşürüldük. Onlarla kavga etmemize mi, yoksa milyonlarca Suriyelinin ekonomik külfetini çekmemize mi yanalım?!

   Demokrasi ve özgürlüklerle ilgili neredeyse Cumhuriyet tarihinin en kötü dönemini yaşıyoruz. Kendilerine muhalif olan herkese (kendi kendilerine bile) karşı bir tahammülsüzlükleri var. Olağanüstü yetkiler, beraberinde güç zehirlenmesini de getirdi. En küçük bir eleştiriyi hakaret olarak algılayan bir kimliğe büründüler. Bunca gazetecinin içeride olmasının başka bir izahı da mümkün değil. Adaleti mumla arar olduk. Çözüm odaklı hiçbir öneriye ve eleştiriye açık değiller. En iyisini biz biliriz, biz yaparız mantığı içerisinde, ülkeyi gittikçe dibe doğru çekmeye devam ediyorlar. Kurdukları düzenin adına “Yeni Türkiye” demeleri hiçbir şeyi ifade etmiyor, çünkü insanlar Eski Türkiye’yi arar oldular.

   AKP iktidarının bu güzel coğrafyaya yaptığı kötülükler o kadar fazla ki, baskı ve korku olmasa inanın her gün bir senaryo yazılır, her gün filmler yapılır. Ama ne mümkün. Kendi içlerinde olanlar dahil olmak üzere, ağzını açan her kim olursa “çetevari” yöntemler devreye giriyor. Son yaşanan, AKP’li Belediye Başkanlarının istifalarında da bu yöntemi fazlasıyla görmüş olduk..

   Geçmişte demokrasiyi bir amaç değil araç olarak nitelendiren bu anlayış, ülkeyi antidemokratik bir sürecin içerisine getirmiş olsa da, bu bağnaz anlayışa karşı her türlü demokratik mücadeleye devam edilmeli. Aksi halde layık olduğumuz biçimde yönetilmeye devam ederiz..

   Bu anlamda Muhalefet liderlerine de gerçekten büyük bir iş düşüyor. Öncelikle Lider korkudan uzak olmalı, korkak kişilerin liderlikle işi asla olmamalı. Milyonların umudunu kendilerine bağladığı gerçeğini iyi bilmeli ve buna göre çare üretir siyaseti hedefine koymalı. Bu işi yapamayan da çekip gitmeli. Çünkü ülke elden gidiyor…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR