Yukarı
1

Sinan Kara

İzmir’de dayatma olursa, CHP kaybeder…

25 Kasım, 2017

   Ege’de Sonsöz’ün yayın yönetmeni Mehmet Karabel, Aziz Kocaoğlu ile ilgili öyle bir yazı kaleme almış ki sormayın. Bizim iyi ve kötü yönleriyle 15 yıldır tanıdığımız Kocaoğlu’nu neredeyse “ilah” ilan eder noktaya gelmiş. Yazısını “Koca ‘Kader’in’ oğlu(!)” diye bir başlıkla sunmuş okuyucularına. İçeriğini okuduğumuzda, “biz başka bir kent’te mi yaşıyoruz ki, böylesine muteber bir adamı göremedik?” diye, biran hayıflanmadığımız da olmadı desem yalan olur.

   Şaka bir yana, Karabel bu işleri iyi becerir. Pireyi deve yapmakta üstüne yoktur. Ben değil bütün meslektaşları, hatta birlikte çalıştıklarından da onu dinleyebilirsiniz.  Neyse biz konuya dönelim.

   Karabel, kader ve şans faktörü ile birlikte Kocaoğlu’nun 13,5 yılda yaşadığı sürece değinip, nasıl meşakkatli bir yoldan geçtiğini anlatmış ve işi 2019’a getirip bağlamış. Baykal’dan Kılıçdaroğlu dönemine, Genel Merkez ile olan ilişkilerinin de iyi olduğu sonucunu çıkarmış. Yazının sonunda ise yeniden aday olması gerektiğine vurgu yapmış.

   Eksik olduğu kadar, ciddiyetten uzak ve abartılarla dolu bir yazı olmuş.

   Nasıl mı?

   Örneğin Kocaoğlu’nun geçmişten bugüne adaylık süreçlerinde yaşadıkları tam olarak anlatılmamış, Örneğin Baykal’ın aslında Kocaoğlu’nu gözden çıkardığını, ancak az bir süre kaldığı ve parti içerisinde başka bir adayın olmaması da göz önüne alınarak, seçimin riske edilmemesi için mecburen tercih yapmak zorunda kaldığını herkes biliyor.

   Diğer bir taraftan, 2014 aday belirleme sırasında Alaattin Yüksel eliyle, Genel Başkana yapılan “İstifa ederim” tehdit ve şantaj iddiaları da her nedense görmezden gelinmiş.

   Şimdi ben buradan Karabel’in yazamadıklarını yazayım, böylelikle o sipariş kıvamındaki yazıya da bir katkı koymuş olayım.

   Kılıçdaroğlu, MYK ve Parti Meclisinden tutun İzmir Milletvekillerine kadar Kocaoğlu’nun arası Genel Merkezle hiçte iyi değil. Çünkü büyük kopmalar yaşandı.Anlatayım..

   İlk kopuş, 2011’de yapılan Genel Seçimlere az bir süre kala Kocaoğlu’nun medyanın önünde, Milletvekili Mehmet Ali Susam ile yaptığı kavga oldu. O kavga CHP’ye büyük zarar verdi. Günlerce kamuoyunda “Birbirleriyle kavga ediyorlar, bunlar mı ülkeyi yönetecek?” diye eleştirilere neden oldu. İddialara göre bu kavga CHP’nin en az 2-3 puanına neden oldu.

   İkinci kopuş Gezi olayları sırasında yaşandı. Büyük Başkanın AKP iktidarına karşı tırsak ve ikili tutum izlemesi not edildi. Şimdi diyeceksiniz ki Gezi Olayları 2013 yılında oldu, o halde 2014 seçimlerinde neden yeniden Kocaoğlu aday yapıldı?

    Çünkü yapılan “şantaja” rağmen Kılıçdaroğlu’nun “Kocaoğlu yargılanıyor. Ahde vefa için bir kez daha onu aday yapalım. Dışarıya karşı olumsuz bir görüntü vermemiş oluruz” dediğini de CHP içerisinde herkes bilir.

   Üçüncü kopuş 2014 yerel seçimlerinde yaşandı. Kocaoğlu kendisine Genel Merkezin verdiği şansı iyi kullanamadı. Kişisel hırslarından dolayı kazanacağı bilinen adayları saf dışı bıraktı ve kendi belirlediği adaylarla birçok yerde seçimin kaybedilmesine neden oldu.

   Dördüncü ve son büyük kopuş ise Adalet yürüyüşü sırasında yaşandı. Kılıçdaroğlu’nun 25 günlük yürüyüşüne CHP’li bütün Belediyeler lojistik destek verdi. Kocaoğlu ise sadece bir iki kez gelip görünüp ortadan kayboldu. Hiçbir lojistik destek sunmadığı gibi “Ben kamunun malını örgüte peşkeş çekmem” dediği iddia edildi. Bu sözleri Adalet Yürüyüşü sırasında tepki topladı ve Kocaoğlu “CHP’de istenmeyen adam” ilan edildi. Oysaki aynı Kocaoğlu 15 Temmuz etkinlikleri sırasında Konak Meydanında toplanan kalabalığa lojistik destek vermeyi “Kamu malını peşkeş çekmek” olarak değerlendirmedi.

   Yani Karabel, Büyük Başkanını her ne kadar başarılı gösterme gayretine girişse de, parti içerisinde durumun hiçte öyle olmadığını söylemekte yarar var. Ayrıca bu başarısızlığı, seçim grafiklerine bakarak anlamakta mümkün.

   AKP rüzgarının estiği bir dönemde, Rahmetli Piriştina’nın girdiği 2004 seçimlerinde Genç Parti (%6.010) ve SHP (%4.141)  faktörü olmasına rağmen, CHP %47.1 almıştı.  2009 Yerel seçimlerinde Kocaoğlu, SHP ve Genç Parti’nin olmadığı seçimlerde %56. 1 oy aldı. Ve son olarak 2014’te yine Kocaoğlu’nun girdiği seçimlerde CHP %49.6 aldı.

   Görüldüğü gibi AKP’nin yıpranmışlığını ve genel konjonktürü de hesaba katarsak, çokta kayda değer büyük bir başarı yok ortada. Hatta 2009-2014 arasında yaklaşık 8 puanın kayıp olduğu gerçeğini de görürüz.

   Peki Kocaoğlu’nun olmayacağı, bir 2019 seçimleri olursa ne olur?

   İddia ediyorum ki İYİ Parti’ye rağmen CHP en az %60 oy alır!

   Neden mi?

   Çünkü birçok İzmirli sırf AKP kazanmasın diye 2014 yılında gidip Aziz Kocaoğlu’na oy vermek mecburiyetinde bırakıldı. Bunu hala bilmeyen varsa aklına şaşarım.

   Peki Kocaoğlu ile 2019 seçimlerine gidilirse ne olur?

   Yine iddia ediyorum ki aday faktöründen dolayı seçim tehlikeye girer. Birçok CHP’li “siz misiniz bizi saymayan, tekrar bu ismi dayatan!” diyerek İYİ Parti’ye yönelebilir. Bu kez aradan AKP’nin sıyrılıp çıkması hiçte sürpriz olmaz. Çünkü küskünler yaratıldı ve Kocaoğlu sayesinde 2014 seçimlerinde CHP-AKP arasındaki makas baya bir kapandı.

   Sözün özü

   Sayın Karabel Kocaoğlu’nu tıpkı diğer “Büyük Başkancı” yazarlar gibi iyi yönleriyle ele almayı uygun görmüş. Ben de yazılamayanları, eksik kalanları tamamlamaya çalıştım.

   Buradan Kılıçdaroğlu ve Genel Merkezi uyarıyorum. Kendimden biliyorum ki, mecburen Kocaoğlu’na oy verenlerden birisiyim. Ancak bu kez “İzmir seçmeni çantada keklik” anlayışını sürdürür ve aynı dayatma tekerrür ederse, kendi adıma götürüp oyumu çöpe atmayı da, gayet bilinçli ve demokrasiye inanan bir seçmen olarak görev sayarım. Benden söylemesi…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Gülşen Bubikoğlu Türker İnanoğlu ile '50 yıllık dans...'ını andı

Ünlü oyuncu Gülşen Bubikoğlu, 50 yıllık eşi Türker İnanoğlu'nun vefatından sonra eski bir dans fotoğraflarını paylaştı. Oyuncu Gülşen Bubikoğlu, 50 yıllık evliliklerinin anısına geçtiğimi...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Sigara bunamaya yol açar mı?

Demansın (bunama) çağın yaygın sorunlarından biri olduğunu belirten uzmanlar, bu durumun genetik gibi bazı değiştirilemez faktörlerden kaynaklanabildiğini belirtiyor. Ancak bunama riskini azaltacak değiştirilebilir risk faktörlerine de dikkat çekmeyi ihmal etmiyorlar.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR