Yukarı
12

Mehmet Atak

Yok öyle, kardeşim!

28 Haziran, 2018

   Kim neden o partiye oy vermiş, seçim gecesi ne olmuş, sonuçlar niye böyle? 25 Haziran’da yapılan seçimleri analiz edebilmek için üç gündür uğraşıyorum. Sonunda kendimce bazı sebeplerle sonuçları açıkladım. Yazımı yazmak için bilgisayarımın başına oturdum. Öncelikle haberlere göz gezdirdim ve yazdığım analizi yırtıp attım. Okuduğum üç haber beni kendime getirdi.
*     *     *    
   Birinci haber:
   “Kahramanmaraş'ın Çağlayancerit İlçesi Engizek Dağı'nda şehit olan Bursalı Uzman Çavuş    İsa Özkan'ı binlerce kişi son yolculuğuna uğurladı. Şehit cenazesine getirilen Cumhuriyet     Halk Partisi çelengi öfkeli vatandaşlar tarafından parçalandı.”
   Yani; Oslo’da teröristle pazarlık edip, Habur’da hâkimleri teröristin ayağına gönderenler, Barzani’yle gurur duyanlar, İmralı’dan gelen mektupları meydanlarda okutturanlar, ‘PKK değil, TC katildir’ diyen       Şivan Perver’le ‘megri, megri’ yapanlar, Dolmabahçe’de (başka yer yokmuş gibi) mutabakat       açıklayanlar, bir 29 Ekim günü (başka gün yokmuş gibi) PYD’lileri ülkemden geçirenler masum, ama CHP suçlu öyle mi? ‘MİT Müsteşarını ben gönderdim, operasyon yapmayın, hendekler kazılırken görmezden gelin’ talimatını verdiğini söyleyen kişi cumhurun başı olsun, biz yine      kaybedelim öyle mi?
   Yok öyle kardeşim!

   İkinci haber:
   Düne kadar bu iktidara ve liderine demediğini bırakmayan şimdinin İçişleri Bakanı Süleyman    Soylu, 
"Valilere müsteşarım üzerinden talimat gönderdim; 'CHP İl Başkanlarını bundan sonra şehit cenazelerinde protokole kabul etmeyin' diye. Bu kadar basit. Onların gideceği bir adres var. O adresi de göstereceğiz. PKK mensuplarının cenazeleri var. Biz onları çok kısıtlı kaldırtıyoruz. Onlara bir kişilik kontenjan ayıracağız. Sandıkta beraberlerse cenazede de olacaklar" demiş. 
   Sen Bakan ol valilere talimat ver, biz de bu iktidar zamanında PKK’lı teröristlere ülkemde anıt    mezarlar yapıldığını unutalım öyle mi?
   Yok öyle kardeşim!

   Üçüncü haber:

   Seçimden önce spiker kızla ‘röportaj’ yaparken, ‘kürtaj’ yaptığını sanan sevimli ve tonton bir dede    vardı, görmüşsünüzdür. Hatta meşhur olup, başka konuşmalar da yapmıştı. 
25 Haziran seçimleri sonrası, isim kontenjanından Bakan (Adalet) olan Abdülhamit Gül, işte bu amca için; "Seni bu Ülke’nin asil ama horlanmış gerçek sahibisin, her seferinde iradenle nasıl da güzelleştiriyorsun her şeyi. Bu iradeye layık olabilmek üzerimizdeki en ağır mesuliyettir. Rabbim mahcup etmesin" ifadelerini kullanmış. 
   Bu arada yanlış anlaşılmasın, amcamız bu iki kelimenin anlamını bilmiyor olabilir veya dili sürçmüş     olabilir. Bunlar insani durumlardır ve dalga geçilecek bir şey değildir. Yanlış ve tehlikeli olan    cehaletin yüceltilmesidir. Hatırlatırım, ‘Hiç bilenlerle, bilmeyenler bir olur mu?’ 

   Sen cahilliğinle bu ülkenin gerçek sahibi ol, biz de susalım öyle mi?
   Yok öyle kardeşim!
*     *     *  
   Aslında bu Bakanlara teşekkür ediyorum. Kaç gündür bozuk olan moralimi düzelttiniz, mücadele    azmimi yeniden yeşerttiniz. Yeni dönemde nasıl bir ortam göreceğimizin ipuçlarını gösterip beni yeniden hırslandırdınız. 
   Bu topraklarda iyiliği ve adaleti hâkim kılıp, çirkin işleri, fenalığı, her türlü hırsızlığı ve azgınlığı ortadan kaldırana kadar mücadeleye devam edeceğim.
   Bu güne kadar her söylediği doğru çıkan Mustafa Kemal ATATÜRK ne diyor:  
   “Arkadaşlar! gidip, Toros dağlarına bakınız, eğer orada bir tek Yörük çadırı görürseniz ve o çadırda bir duman tütüyorsa, şunu çok iyi biliniz ki bu dünyada hiç bir güç ve kuvvet asla Türk’ü yenemez.” 
Yok öyle kardeşim!

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle