Yukarı
12

Mehmet Atak

Depremin dini olur mu?

30 Ocak, 2020

Öncelikle Elazığ depreminde hayatını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet, yaralı vatandaşlarımıza ise acil şifalar dilerim.

Depremin yaraları en azından maddi kayıpları en kısa zamanda karşılanır. Devletimiz büyük ve güçlüdür, gerekirse evi yıkılan vatandaşımıza saraylar yapar. Bundan hiç şüphem yok, ama kafaların içindeki ağır hasarı ne yapacağız?

Yıldız Teknik Üniversitesi sözde profesörü Bedri Gencer, depreme ilişkin skandal bir paylaşıma imza attı ve depremin Elazığ'ı vurmasını çocuk yaşta evliliğin yasaklanmasına yormuş.

Kendisine Profesör unvanı verilmiş adamın bu kişi demiş ki; “Gayretullaha dokunmak edebiyat değildir. AIDS, ebola virüsü… Avustralya, Çin gayretullaha dokundu azap geldi. Maazallah, biz de zinayı, livatayı yasallaştırarak, Allah’ın helal kıldığı yaşta evliliği tecavüz sayarak, mutlu yuvaları bozarak gayretullaha dokunmayalım. Az kaldı”  

Bu zihniyeti görünce aklıma gelen eski bir anımı paylaşmak istiyorum:

1999 yılında Menemen Lise’sinde derslere giriyorum. İdealist ve Atatürkçü bir eğitmen olarak, her ders müfredatı işlemenin yanı sıra güncel olaylardan da bahsederek, öğrencileri düşünmeye sevk etmeye çalışıyorum. 17 Ağustos’da meydana gelen merkez üssü Gölcük olan ve 7,6 büyüklüğündeki depremde yaklaşık 17 bin vatandaşımız hayatını kaybetmişti.

Depremden sonraki ilk derste konu doğal olarak deprem ve ölümlerdi. Herkes üzüntülerini ve genel düşüncelerini paylaşırken, muhafazakâr çıkışları ile tanınan bir öğrencim söz aldı:

- Bu deprem yoldan çıkmış milletimize verilmiş bir cezadır, çünkü Allah’ın emirlerini çiğnediler, içki içtiler, zina yaptılar, dedi.

Sınıfta bir sessizlik oldu, tüm bakışları üstümde hissettim. Sınıf beni tanıdığı için, öğrenciye kızacağımı bekliyordu belki de. Ama ben;

- Arkadaşınız çok haklı, tüm bu depremler ve ölümler Yaratan’ın emirlerine yeterince uymadığımız için oluyor, dedim.

Verdiğim yanıt üzerine hayret nidalarıyla yükselen homurtuları elimle susturdum. Çıkışı yapan öğrencime bakarak konuşmaya devam ettim:

- Bugünden itibaren Şintoizme ve hatta Budizme dört elle sarılmalıyız, dedim ve ekledim:

- Çünkü Yaratan bu dinlere inanıyor.

Sınıfta herkes nefesini tuttu, büyük ve derin bir sessizlik oldu. Sessizliği yine ben bozdum:

- Genel olarak çok tanrılı Şintoizme ve Budizme inanan Japonya’da çok daha büyük depremler oluyor fakat kimse ölmüyor, demek ki Yaratan Şintoist veya Budist, dedim.

Sınıftaki depremi artık siz tahmin edin. Daha sonra öğrencilerime depremde ölmenin bir kader olmadığını, mühendislik biliminin ne yapması gerektiğini, müteahhit malzemeden çalmazsa insanların en azından belli bir deprem büyüklüğüne kadar ölmeyeceğini anlattım…

2020’deyiz. 1999 depreminde “7,6 yetmedi mi?” diye soran, içki içtiler, zina yaptılar diyen zihniyet, aradan geçen 31 yıl sonunda, ‘küçük yaştaki kızlara tecavüz etmelerine izin verilmediği’ için deprem olduğunu iddia eder şekilde karşımıza çıktı.

Başta dediğim gibi, yıkılan evler yapılır, binalar dikilir. Bir giden canlar geri gelmez, bir de yıkılan ahlakî yapı.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'60 günde 20 kilo verdi' dendi, ünlü oyuncu isyan etti

Oyuncu Ezgi Mola'nın 60 günde 20 kilo verdiği iddia edildi. Mola hakkında çıkan habere tepki gösterdi. Ezgi Mola işletmeci Mustafa Aksallı ile 8 Mayıs 2023'te sade bir törenle dünyaevine ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR