Yukarı
2

Fecri Polat

Seçim Üzerine Birkaç Söz (one man, one vote)

21 Nisan, 2015

Gerçek demokratik toplumlarda; devletler, bireylerin istek ve düşünceleri doğrultusunda kendilerini ifade edebilmelerini garanti altına almakla yükümlü olan kurumlardır. Bireylerin bu istek ve düşüncelerinin yönetimi şekillendirmesi ise demokrasi olarak tanımlanmaktadır. Başka bir ifadeyle Abraham Lincoln’ün de 19 Kasım 1863de Gettysburg‘de iki dakikalık konuşmasında söylediği gibi demokrasi halkın halk tarafından halk için yönetimidir. Bundan dolayıdır ki bir ülkede belli bir grubun belli bir kitleyi yönetmesi demokrasi olarak adlandırılamaz. Eğer bir siyasal sistem demokrasi olarak nitelendirilecekse o sistemde bir ulusun bütün yurttaşlar tarafından yönetilmesinin söz konusu olması gerekmektedir. Çoğunluğun yönetimi söz konusudur fakat unutulmamalıdır ki çoğunluk ülkeyi yönetirken azınlık durumunda olan gruplar da kendi görüş ve düşüncelerini çoğunluğun yönetimine etki etmek amacıyla ifade edebilmektedirler.

Demokratik bir yönetimin en belirgin özelliklerinden birisi hukuk devleti yapısını temel almasıdır. Hukuk devleti temelli demokrasilerde hiçbir güç ve otorite hukuktan üstün değildir. Hukuk devletinde; ifade hürriyeti, din ve vicdan hürriyeti, toplantı hürriyeti ve sivil özgürlükler güvence altına alınmıştır. Ayrıca yargı bağımsızlığı, kuvvetler ayrılığı, seçme ve seçilme hakkı, devletin şeffaflığı ve kamu kurumlarının denetimi gibi konularda demokrasinin üzerinde filizlendiği hukuk devletinin vazgeçilmezleri arasındadır.

Seçim halk iradesinin yönetime yansıması demektir. Bundan dolayıdır ki halkın halk tarafından ve halk için yönetimi olan demokrasilerde bu iradenin yansıması ancak seçimlerle mümkündür. Seçim kavramı Eski Yunan ve Roma‘ya kadar giden bir tarihi geçmişe sahiptir. Söz konusu dönemlerde, bireyler yönetme işine ortak olup birlikte karar alma ve birlikte icracı olma noktasında bir insan, bir oy (one man, one vote) prensibiyle hareket etmiş ve oy kullanarak seçim kurumunu ihsas etmişlerdir. Seçimler tarihi seyir içerisinde ilk günden bugüne kadar birçok şekil açısından değişiklikler yaşamış olsalar da öz ve ifade ettikleri anlamlar itibariyle aynıdırlar. Bugün seçimler genel hatları itibariyle genel ve yerel seçimler olmak üzere ikiye ayrılırlar. Genel seçimler; ülke veya eyaletin yönetimi amacıyla belirli süreler için ülkenin yönetiminde bireylerin kendilerini temsil etmek üzere milletvekillerini, senatörleri veya genel anlamıyla temsilcilerin seçildiği seçimlerdir.

Genel seçimlerin temelinde ülkenin kaderinin tayin edilmesi söz konusudur. Yerel seçimler ise bireylerin yaşadıkları köy, mahalle, belde, ilçe veya ilinin yerel hizmetlerini yerine getirmesi için yöneticilerini seçmek amacıyla oy kullanmalarıdır.

Yerel seçimlerde de dünyada şekil olarak farklı uygulamalar olsa da öz olarak bireylerin kendi yaşadıkları çevredeki hizmetlerin görülmesi için yönetici veya yöneticiler seçmesi söz konusudur.

Seçimlerin yapılıp halk iradesinin yönetime yansıyabilmesi için birçok seçim sistemi kullanılmıştır. Demokratik yönetim şekillerinde kullanılan başlıca seçim sistemleri “çoğunluk esasına dayanan sistemler, nispi temsil esasına dayanan sistemler ve karma sistemler” olarak kabul edilmektedirler. Bunlardan birincisi olan çoğunluk esasına dayalı seçim sistemleri de kendi içinde, tek turlu dar bölge çoğunluk sistemi, blok oy, alternatif oy ve iki turlu çoğunluk sistemi‖ şeklinde dört farklı kategoriye ayrılmaktadırlar. Nispi temsil esasına dayalı seçim sistemi de, liste usulü nispi temsil sistemi, karma üyeli nispi temsil ve aktarılabilir tek oy” sistemleri olarak üç farklı alt bölüme ayrılmaktadır. Karma seçim sisteminde ise söz konusu her iki seçim sistemi de birlikte kullanılmaktadır.

Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bugünkü anlamda ilk genel seçimler 1950 yılında yapılmıştır. Yapılan bu ilk seçimleri, daha sonraki yıllarda darbelerle inkıtaa uğramış olsa da düzenli genel seçimler takip etmiştir. Yapılan bu genel seçimlerde birçok seçim sistemi denenmiştir. Örneğin, Türkiye‘de 1961 yılında kabul edilen milletvekili seçim kanununda basit seçim çevre barajı vardır. Bu seçim çevresinde toplam geçerli oyların o çevreden çıkacak milletvekili sayısına bölünmesi ile elde edilen sayıdan fazla oy alınması zorunluluğunu ifade eden bir seçim sistemidir. Bu baraj 1965 yılında kaldırılarak milli bakiye sistemine geçilmiştir. Milli bakiye sisteminde, milletvekili sayısı hesaplanırken her ilde artan oylar ülke genelinde toplanarak, partilerin oy oranlarına göre yeniden dağıtılmaktadır. Türkiye‘de 1983 yılından günümüze kadar ise seçim çevresi düzeyinde artık oy bırakmadan, tüm temsilcilerin partiler arasında dağılımını sağlayan bir nisbi temsil sistemi olan D‘Hondt Seçim Sistemi kullanılmaktadır. D‘Hondt Seçim Sistemimde nisbi temsilin, %10‘luk bir ülke barajına yer verilen versiyonu uygulanmaktadır. 10.06.1983 tarihinde kabul edilmiş olan 2839 sayılı Milletvekili Seçim Kanunu, 1995 yılı sonuna kadar on defa değiştirilmiş olmakla beraber, ülke barajı ve D‘Hondt sistemi açılarından bir değişikliğe uğramamıştır. Seçim kanununun bugüne kadar geçirdiği en önemli değişiklik, yasama organının kararıyla değil, Anayasa Mahkemesi‘nin 1995 yılında, ülke barajına ek olarak 1983‘ten beri uygulanmakta olan seçim çevresi barajını iptal etmiş bulunması sonucunda gerçekleşmiştir. 12 Eylül 1980 yönetiminin danışma meclisi D.Hondt sistemi yanında ülke genelinde % 10 her seçim çevresinde de seçim çevresi barajı koymuştur.

Seçim sistemleri, bir ülkedeki bireylerin oylarının parlamentoda sandalyelere önüşmesi anlamına geldiğinden son derece önemlidir. Çünkü seçim sistemleri kimlerin seçildiğine, hangi seçmenlerin temsil edildiğine ve en önemlisi de gerek yerelde ve gerekse genelde kimlerin kanun yapıcılar olacağına karar vermektedirler. Bundan dolayıdır ki Türkiye‘de seçim sistemlerinde belirli siyasi beklentiler dâhilinde belli zamanlarda değişiklikler yapılmıştır. Özellikle 1950 yılından itibaren her genel seçim öncesinde yapılan seçim sistemi değişikliklerinde bu net olarak görülebilmektedir.

Bu nedenledir ki; ülke insanına dayatılan %10 seçim barajının halen uygulanıyor olması kabul edilemez bir durumdur. Demokrasiden bahsedenlerin bundan halen beslenmeye çalışması ve bazı partilerin baraj altında kalması için dua etmeleri ülkenin bu baraj sistemi nedeniyle nasıl bir karanlığa düştüğünün açık bir kanıtıdır.

Halkın barajlara karşı demokrasi istediğini göstermek adına bu seçimde oylar HDP’ye…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin'

Ünlü oyuncu Aslı Enver ile eşi Berkin Gökbudak tatile çıktı. Bir mekanda çekildiği kareleri sosyal medyadan paylaşan Aslı Enver, pozuna "Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin" not...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR