- “Öz’e Dönüş” konseptiyle 13. Alaçatı Ot Festivali büyük bir coşkuyla başladı
- Prof. Dr. Naci Görür'den Tokat depremine ilişkin ilk açıklama: 6 Şubatı ne çabuk unuttunuz?
- Türkiye ile Tanzanya arasında 6 anlaşma imzalandı
- AFAD duyurdu: Tokat'ta 5.6 büyüklüğünde deprem!
- Tanzanya Birleşik Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Ankara'da
Seçim Barajının Aşılacağı Korkusu ve Toplumsal Gerilim
21 Mayıs, 20152015 seçimlerinde oynanan ayak oyunları bu güne kadar hiçbir seçimde oynanmadı.
Darbecilerin getirdiği bir seçim barajının arkasına sığınan AKP yıllardır birçok seçim kazandı. Bu seçimleri kazanmasının en büyük nedeni de HDP yada daha önceki isimleriyle …. Partilerinin seçim barajını aşamamaları veya seçimlere bağımsız adaylarla girmeleridir. Bundan yararlanan AKP Türkiye’de birinci parti olmanın verdiği avantajla barajı geçemeyen bütün partilerin oylarını da hanesine katarak tek başına iktidar oldu. Bunlar hepimizin bildiği şeyler. Peki ya atladıklarımız!
İşte bu yazıda ben size atladıklarımızdan söz edeceğim.
Barajın kendilerine getirdiği iktidarın bu sefer kolay olmayacağı HDP’nin seçimlere parti olarak girme kararıyla anlaşılmıştır. Seçimlerde en başta meydanı Ahmet Davutoğlu’na bırakan Cumhurbaşkanı Erdoğan, işlerin bu sefer hiç de yolunda olmadığı hemen gördü. HDP’nin hızlı yükselişi karşısında Davutoğlu’nun pasif kalması Cumhurbaşkanını tedirgin etti ve Cumhurbaşkanı bir anda partinin milli şefi edasıyla kendini meydanlara attı ve üst üste mitingler düzenlemeye başladı. Seçime giren AKP onun kadar meydanları dolduramıyor. Hakkını vermek lazım.
Fakat bütün bunlara rağmen 6-7 Ekim olaylarının sorumlusu olarak AKP hükümetini sorumlu tutan Kürtler ve Gezi süreci dahil ülkedeki antidemokratik dayatmalara karşı antipati duymaya başlayan halklar HDP’yi tek kurtuluş olarak görmeye devam ettiler ve etmektedirler. Özellikle Selahattin Demirtaş’ın karizması, sempatik duruşu, güler yüzlülüğü vs. bütün bunlar birbirine eklenince HDP’nin barajı aşmasından çok artık %10’un üzerinde ne kadar oy alacağı konuşulmaya başlandı.
Bunu gören hükümet HDP’nin önüne geçmek için bir şiddet dili geliştirmeye başladı. Üç gün önce söz edilen barış sözcüklerinin yerini tekrardan kan, nefret, terör, ihanet vs almaya başladı. Tüm bu söylemler ise bilinçli olarak geliştirilmektedir. Özellikle barış temasıyla seçim meydanlarını hınca hınç dolduran HDP ve Selahattin Demirtaş’ın isimlerinin yanına, önüne, arkasına kan ve şiddet kokan sözcükler getirerek söylemek bilinçli yapılan bir şeydir. Bu şekilde halkın hafızasında geçmiş canlandırılmak isteniyor. Savaş, kan, şiddet ve bombalardan bıkan halka bunlar hatırlatılarak oy devşirilmek istenmektedir. Ağrı’daki olay, HDP binalarına yapılan saldırılar ve günlerdir bilinçli olarak operasyonlar düzenlenerek PKK ile olası bir çatışma yaşanması için ellerinden geleni yapmalarının sebebi budur. HDP isminin bomba, kan, terör vs sözcüklerle yan yana kullanılması ve bu tür olayların içine çekilmeye çalışılmasının nedeni de budur.
Bu tür oyunlar seçim sonuna kadar hızlanarak devam edecekmiş gibi durmaktadır.
Yorum Ekle
Yazarın diğer yazıları
- 30 Ağustos, Troialıların Son Zaferi, Hektor’un İntikamı
- Troia: Para mı, İlham mı?
- Halileli: Troia Ovası’nda Bir Köy
- 30 Ağustos, Troia ve Atatürk
- Homeros ödülü adresini buldu
- 1 Mayıs'ın Sonsuz Ezilenleri
- Bir Yılın Ardından
- Modern devletin varlık sorunu ve linç kültürü
- Acıların kaynağı olan savaşların evrimi
- Son Troia Savasi
- Tüm Yazıları
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı
Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin
Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.
Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.