Yukarı
28

Özgür Halıcı

CHP’nin Ve AKP’nin Bugünü Ve Geleceği

20 Kasım, 2014

Önümüzdeki yıl Haziran ayında yapılacak Genel Seçimlerin ardından normal şartlar altında dört sene herhangi bir seçim yapılmayacak. Yani 2019 yılına kadar seçim atmosferi ve heyecanı  yaşanmayacak.

Aslında seçimlerin bir heyecanı da kalmadı, olağan üstü bir durum olmadığı müddetçe sonuç şimdiden belli. Demirel’in o meşhur deyimi ile; “24 saat, siyasette çok uzun bir zamandır” söylemi günümüz siyasetini karşılamıyor. Bu deyim ancak, CHP gibi, temel ideolojik görüşünü oluşturan etmenlerin kolaycılık ve faydacılık ekseninde ele alınabileceği, söylemi ile eylemi birçok konuda uyuşmayan, eski tip siyasete saplanıp kalmış partilerde geçerliliğini koruyor. O da, akşam aday listesinde olan bir kişinin yerine sabah başka bir kişinin konulmasından ibaret. Politikalar 24 saatte üretilmediği gibi, değişmezde. Hele ki CHP söz konusu ise, bırakın 24 saati, 24 yıldır politika ürettiği görülmemiştir. Ancak CHP, 24 saat içinde 24 adet çapsız, beceriksiz, ufuksuz, tepeden inme Belediye Başkanı ve Milletvekili adayı belirleyip, sonraki 24 saatte de o adayları değiştirebilir.

Önce CHP’nin bu gününü ve geleceğini konuşalım.

Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkanlığına kadar halk nezninde olumsuz ve itici bir algı yaratan CHP, Kılıçdaroğlu ile birlikte ciddi bir ilgi görüp, kitlelere umut vermiştir. Ancak dört yıllık bu süreçte ilgi ilgisizliğe, umut umutsuzluğa dönüşmüştür.

CHP, ülkeyi yönetebileceğine dair inandırıcı olamamış, ülke yönetimi ile ilgili referanslarını da, iktidar olduğu Tek Parti döneminden devşirmiştir.

CHP şu an bir üretimi olmaksızın anti Tayyip, anti AKP söylem ve Atatürk, Laiklik ve Kurucu Parti sahiplenmesi ile yoluna devam etmektedir. Aklı başında bir insan biraz düşünse, Tek Parti dönemindeki CHP ile bugün ki CHP’nin aynı şeyler olmadığını görür. 80 – 90 yıl öncesinin partisi üzerinden bu günü tanımlamaya çalışmak çözümsüzlüktür.

Amiyane tabirle; Kardeşim gül gibi partiniz var, ilerici, seküler, çağdaş, demokrat ve özgür yapıları içinde barındırabilecek bir temeliniz var. İnsanların dinlerine ve etnik kökenlerine bakmaksızın hukuk ve kanunlar önünde eşit yurttaşlık oluşturabilecek bir yapı kurabilirsiniz. Kürt halkı, azınlıklar, aleviler, diğer İslami mezhepler, diğer dinler üzerinden özgürlükçü ve bilimsel seküler bir anlayışı savunabilirsiniz. Gerek akademik düzeyde, gerekse halk nezninde kabul görebilecek ekonomi politikaları üretecek, bilimsel açıdan dünya ile daha entegre politikalar üretecek insan kaynakları ile irtibata geçebilirsiniz.

Ama CHP böyle yapmıyor. Peki ne yapıyor CHP?

Atatürk sahiplenmeciliği üzerinden Atatürk’ün rantını yiyerek, Atatürk’e zarar veriyor. Laiklik sahiplenmeciliği üzerinden dinsel özgürlükleri hiçe sayarak, seküler yapıya zarar veriyor.

Tutarsızlıkları da cabası. YÖK’e karşıydı, Kemal Gürüz ve Erdoğan Teziç zamanında YÖK’çü oldu. Askerin siyasete müdahalesine karşıydı, darbecilerle bir oldu. Haşim Kılıç’a karşıydı, Kılıç AKP’yi eleştirdi diye Haşim Kılıç’ı savundu. Şimdi de her fırsatta eleştirdiği Etyen Mahçupyan’dan memmun. Hani olmaz ama, günün birinde Tayyip Erdoğan AKP’yi eleştirse, Tayyipçi olur bu CHP.

Daha farklı ve daha iyiye doğru bir CHP için çabalayan kişilerin de bulunduğu partinin genel durumu ve dolayısı ile halk nezninde algısı yukarıda yazdığım gibi. CHP’ye gönül vermiş, oy veren insanlara sorsanız, 2015 yılındaki seçimlerde CHP iktidar olacak mı diye, “Hayır” yanıtını alırsınız.

Kılıçdaroğlu en büyük hatayı yerel seçimlerde yaptı. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bardağı taşıran damladır. Yerel seçimlerde gerek belirlenen adaylar, gerekse aday belirleme yöntemi Hem partiye, hem bu ülkenin insanlarının geleceğine, hem de bu ülkeye ihanettir. Senin parti olarak, sana oy veren ya da vermeyen insanlara karşı sorumluluğun var. Ve bu tarihsel fırsatı kaçırdı CHP. Nasıl mı? Hem Türkiye açısından önemi, hem de CHP açısından önemi bakımından İzmir’i ele alalım.

 

İzmir’de göstereceğiniz başarı, dengeleri değiştirebilirdi. CHP’nin yerel yönetim performansı ve başarısı, onu iktidara taşıyacak(böyle bir algısı varsa)  en önemli  göstergedir. İşte, İzmir’ Aziz Kocaoğlu ve ekibine teslim ederek CHP’nin Türkiye’de ki algısının daha da kötüleşmesini sağladınız. Bir partinin, göz göre göre oylarını düşürmek, algısını olumsuz hale getirmek, rakip partinin yaptığı bir şey değil midir. O zaman Aziz Kocaoğlunu tekrar aday yapmak CHP’ ye ihanettir.

Ben bu durumu iki şekilde açıklayabiliyorum. Aziz Kocaoğlu’nu tekrar aday gösterenler ya partiye ihanet ediyor. Ya da aralarında akçeli işler var. Şantaj varsa şayet o zaman daha kötü.

Sayın Kılıçdaroğlu AKP’lilere diyor ya sık sık; “yahu sizde Allah korkusu yok mu” diye; Asıl sizde Allah korkusu olsa partinin İzmir’in, Ülkenin geleceğini düşünür, Kocaoğlu’nu aday yapmazdınız. Demek ki Allah korkusunun önüne geçen başka bir şey var. Bir gün çıkar ortaya.

Sadece İzmir değil, başka il ve ilçelerde de yapılan bu uygulama; kendini tek parti dönemi üzerinden tanımlayıp bugünü anlayamayan, Kürt sorunu üzerine inandırıcı ve samimi bir politikası olmayan, sosyal ve ekonomik konularda somut önerileri bulunmayan, eğitim, sağlık ve sürdürülebilir ekonomik kalkınma konusunda ikna edici yaklaşımlardan uzak bir parti profili çizen CHP’nin tek şansını da elinden almış oldu. Böylece, zaten halka güven veremeyen CHP, halkın değil, kişilerin partisi olduğunu yedi düvele gösterdi.

Milletvekilliği seçimlerinde de çok farklı bir tablo beklemiyorum. Son tahlilde parti belediyelere, belediyeler de kişilere endekslenmiş durumda. Yok ülkenin geleceği imiş, partinin geleceği imiş, halkmış, hakmış, hukukmuş kimsenin umurunda değil.

Bu arada Emine Ülker Tarhan’ın kurduğu parti ya da kurulacak başka partiler de hiçbir varlık gösteremeyecek.

Bu halkın neye ihtiyacı var, yıllarca bu partiyi sırtında taşımış insanlar ne istiyor, ne düşünüyor kimse sormaz da, ilgilenmez de. CHP’de asıl olan kişilerin bekasıdır.

Genel seçimlerde CHP’nin oylarında bir yükselme beklemiyorum, tam tersi kısmi bir düşüş olacağına inanıyorum. Hele ki Milletvekili adaylarının belirlenmesi üyelerin katılacağı ön seçimle değil de, merkez ataması ya da birçoğu belediye başkanlarının emir kulu olan delegelerle yapılırsa, o zaman ciddi sorunlar çıkar. Hatta CHP, sandık başında duracak insan bulmakta zorlanır.

Olağan üstü bir durum olmazsa, 2015 seçimlerinden sonra Genel Başkan değişikliğine gider CHP. Gelecek olan yeni Genel Başkan ve ekibi, CHP kendini yeniden tanımlayıp iktidara yürüyecek bir parti olacak, yoksa bugünkü gibi Atatürk, Laiklik, Cumhuriyet sömürüsü ile kendi kişisel iktidarını mı devam ettirir, hep beraber göreceğiz.

Tabi ki CHP’nin geleceği tek başına kendisiyle ilgili değil, AKP’yi incelemeden CHP hakkında netleşemeyiz. Gelecek yazımda da AKP’yi ele alacağım.

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Gonca Vuslateri'den birinci yıl kutlaması

Geçen ay Levent isimli sevgilisiyle evlenen Gonca Vuslateri, ilişkilerinin birinci yılında duygularını dile getirdi. Geçen ay Levent Bey ile nikâh masasına oturan 8 aylık hamile olan Gonc...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Gece açlığının faydaları..

‘’Akşamları geç yemek yiyor hatta uyuyana kadar atıştırıyorsanız bu alışkanlığınızdan bir an önce vazgeçin’’ tavsiyesinde bulunan Buket Ertaş Sefer, gece boş mideyle yatağa girmenin sağlığa faydalarını açıkladı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR