Yukarı
28

Özgür Halıcı

CHP’de Ayak Oyunları Ve Son Operasyonlar

25 Aralık, 2014

   Geçen yazımın devamı olarak CHP’nin Cemaat’e bakışını tartışmak istiyordum. Ancak yoğun gündem düşünülürse bu konuya kısaca değinip “CHP’de Ayak Oyunlarına” geçmek istiyorum.

   Arada sırada eline verilen şekerle avunan bir çocuktan farksız olan CHP, yine ellerini ovuşturuyor. AKP ve Cemaat kavgasını bile doğru tahlil edemeyen CHP, AKP’ye tepkinin artacağını, kopmaların olacağını, kopanların bir kısmının da CHP’ye oy vereceğini sanıyor.

   CHP geçmişte Cemaat’a epey saldırdı. Fakat AKP Cemaat ilişkisini çözümleyecek zekaya sahip kişileri barındırmadığı ya da konuşturmadığı için, geçmişte de, bugün de yanlış tahlil yaptı. AKP’ye zarar verebilecek bir yapı olarak algıladığı Cemaat’ten umduğu şeyi Anadolu tabiri ile “elin şeyi ile gerdeğe girmek” olarak özetleyebiliriz. Oysa kişisel iktidarlarından sıyrılıp biraz dışarıya baksalar, Cemaat’ın ne olduğunu ve AKP Cemaat ittifakının devam edeceğini görürler. Dolayısıyla, “seküler kaygıların zorunlu toplanma merkezi” olmak dışında siyasete ve sosyolojiye bir şey katamamış CHP’nin Cemaat’a bakışı da, “dar görüşlü bir pragmatizmden” öteye geçemez. Ancak yinede birçok CHP’linin Cemaat’ten öğrendiği bir şey var; artık Cemaatvari örgütleniyorlar, İzmir’de olduğu gibi…

   Gelelim “Ayak Oyunları ve Son Operasyonlara”

   1. OPERASYON

   Genel Başkan İzmir’e geliyor. 16 dakikalık konuşma için, 160 km yol kat ettiriliyor. Tabi bir de dönüşü var bu işin. Yani en az 3 saat zaman. Plan, yol boyunca İzmir Büyüklerinin isteklerini dikte edip kabul ettirmek Kılıçdaroğlu’na. Ama bir terslik oluyor. Araca Kılıçdaroğlu, Aziz Efendi, Emir kulu Ali, şoför ve Koruma Müdürünün dışında Güldal Mumcu da biniyor. Operasyon çok başarılı olmuyor ama, daha sonra telafi ediliyor. Aziz Kılıçdaroğlu geleneğimiz bozulmuyor.

   Yine Aziz Efendi’nin emir erleri seçilebilecek yerlerden aday gösterilecekse, hele ki hak eden düzgün kişiler değil de, her tür ayrımcılığı yapmış, belediye başkanlığı ve meclis üyeleri belirlemede her tür dalavereyi çevirmiş, İl Başkanlığı makamında oturup “kendilerinin kadrosunun” “kukla başkanı” olmuş şahıs Milletvekili olacaksa vay CHP’nin haline.

   2. OPERASYON

   Milletvekili belirleme yönteminde tüzükte geçen yüzde 15 in üzerine yüzde 5 de genel başkan kontenjanını ekleyin 110 Milletvekili yapar. CHP’nin çıkarabileceği Milletvekili sayısı da 130-140 arası bir şey. Geriye kalan 20-30 Milletvekili de arada kaynatılır gider.

   Alınan kararla önseçim değil, eğilim yoklaması ya da merkez yoklaması dayatılacak, tabi ki Milletvekili çıkaramayacağı ya da önemli olmayan yerlerde önseçim yapabilir. Bu karar nerden çıkıyor, Parti Meclisinden; CHP’nin kamusal alanda en güçlü olduğu şehir İzmir’dir. Bu gücün vitrindeki yüzü ise Aziz Efendidir. 5 milyar TL lik bir bütçeyi yöneten Kocaoğlu, aslında CHP’yi de bir şekilde yöneten kadro tarafından yönetiliyor. Yoksa bırakın İzmir’i mahalle yönetemeyecek insanlar başkanlıkta bu kadar tutunamazdı.

   Tabi ki bu kadar büyük bir gücü elinizde tutuyorsanız ister istemez PM’den ya da MYK’dan birilerini satın alabilirsiniz. Bölgesel bir Cemaatvari yapılanma oluşturan İzmir Tayfası böylelikle kişisel iktidarlarının devamı için her şeyi yapmış oluyor.

   Kocaoğlu ile 10 dakika konuşup da “evet bu insan İzmir’i yönetebilecek kişidir” diyen biri varsa ya zeka sorunu yaşıyordur, ya da çıkarları vardır. Bu yazdığım şeyden de kimse muaf değil. Genel Başkan bunu söylerse, (zeka sorunu olduğunu düşünmedim hiç) Kocaoğlu’ndan çıkarı vardır derim.

   3. OPERASYON

   Karşıyaka’nın CHP İlçe başkanı Milletvekili adaylığı için istifa ediyor. Ali Engin’in desteği ve “Ben Belediye Başkanı olurum, Seni de Milletvekili yaparım” sözü ile o koltuğa oturan bu zat-ı muhteremden sonra yeni plan devreye sokuluyor. Nedir plan; Mustafa Özuslu’yu İlçe Başkanı yapmak. Bunun için yöneticiler istifa ettiriliyor. İşin ilginci geçmişte istifasını veren bir yedek vardı. Bir ara Yönetim kurulu üyelerinin istifası ile İlçe’yi düşürmek planlandı. İlçe başkanı ve kurmayları oturup hesap yaptı. İstifasını veren bu yedek üyenin istifası işleme konulmayarak, yönetimi düşürmek isteyen kişilerin sayısal üstünlüğü engellendi. Şimdi tam tersi yapıldı. Bu yedek üyenin istifası geçmiş tarihli işleme konulup, istifa etmeyenlerin ve yedeklerin yönetim oluşturması engellendi. Böylece Karşıyaka CHP İlçe Yönetimi düşmüş oldu. Eli kulağında, merak etmeyin. Mustafa Özuslu atanacak İlçe Başkanlığına.

   4. OPERASYON

   Birgül Ayman Güler ve Hüseyin Aygün disipline sevk edilirler. Çok manidar…

   Birgül Hoca ile siyasi düzlemde çok fazla ortak noktam yoktur. Ancak ben, Birgül Hoca’nın, herhangi bir İl-İlçe başkanlığı seçimine müdahale ettiğini ya da Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyesi belirlemede müdahil olarak kendi çıkarları uğruna partiye zarar verecek bir şey yaptığını duymadım. Belediyelerle çıkar ilişkileri olduğunu sanmıyorum. Bir belediye sınırları içinde kaçak bir yapısı yoktur. Bir şekilde bir yerlerden arsa kapatıp, o arsaya yaptırdığı villanın havuzunun suyunu İZSU’ya doldurttuğuna hiç ihtimal vermem. Taşerona karşı eylem yapıp Taşeron Firması kurdurttuğunu ve belediyelerden iş aldığını da sanmıyorum. Hele ki danışmanının maaşından kesinti yapmadığına eminim.

   Peki ne yaptı Birgül Hoca, “Partim Cemaatle ittifak yaptı” dedi. Sadece Türkiye’nin değil, Dünya’nın bildiği bir gerçeği dile getirdi. Duruşuyla, ilkeleriyle (kabul edersiniz ya da etmezsiniz) birikimiyle düzgün siyaset yapmak isteyen bir kişi önce Ülke’nin, sonra da CHP’nin çıkarlarına doğruyu söyleyerek mi ihanet etti.  “Türk ulusuyla Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz.”ifadesinden kaynaklı olarak disipline verilse anlaşılabilir bir durum olurdu. (kabul edersiniz etmezsiniz ki ben bu söylemi kabul etmedim) Ama doğru olan bir şeyi söylediği için disipline gönderildi.

   Nasıl olabilir ki zaten; İzmir Çetesi’nin yanında yer almıyorsunuz, onların adamı olmuyorsunuz, onların suç ortağı olmuyorsunuz. O zaman ne işe yararsınız, çekilin kenara da, bir “Emir Erine” yer açılsın.

   Ya Hüseyin Aygün olayı.

   Bu bir Gürsel Erol’un milletvekilliğini garantiye alma operasyonudur. İstanbul, İzmir ya da Ankara’dan aday gösterilmesi durumunda çok tepki çekmesinden korkulan Gürsel Erol, rotayı Tunceli’ye çevirdi. Ne de olsa memleketi. Ama bir sorun vardı, CHP bu dönem Tunceli’den 2 vekil çıkaramaz. Gerçi duyumlarıma göre Sayın Aygün tekrar aday olmak konusunda istekli değilmiş ancak yinede geçersiz bir nedenden dolayı adaylığını engellerseniz Aygün’ün adaylığını, Tunceli halkını karşınıza alırsınız. Hüseyin Aygün’ün resmi tasfiyesi bu nedenden dolayı çok önemlidir. YDK’da alacağı ceza tekrar aday olmasını engelleyecek, böylece Gürsel Erol da rahatça aday olacak.

   CHP’nin içinde olup da ihale, rant, güç ve para ilişkileri kurmayan, bir sonraki dönem kaygısı taşımayan, yeri gelince Roboski’de, yeri gelince tutsak avukatların, öğrencilerin yanında, nerde bir insan hakları ihlali olsa orada olan, eşini, çocuklarını ailesini kendi çıkarları için değil, yaşadığı ülke ve insanlarının çıkarları için ihmal eden, ötekileştirilen insanlarla CHP arasında köprü olan bir insanı Sarıyer ve Şişli belediyeleri için söylediği şeylerden dolayı disipline sevk etmek ya zeka eksikliği ile, ya da bir yerlerden emir almış olmakla açıklanabilir ancak. Yazdıkları tamamen gerçek. CHP’li bir belediyenin yapmaması gereken bir şeyden bahsediyor. İnsan, hukuka ve çevre hakkına saygıdan bahsediyor. Acaba o 600 dönümlük araziden rant sağlayacak olan CHP’lilerin çıkarına mı dokundu Hüseyin Aygün’ün söyledikleri. Yoksa iki belediye ile baş edemeyen CHP’nin ülkeyi yönetme iddiasının ne kadar yalan olduğunu mu hatırlattı sizlere sayın PM üyeleri.

   90 yıllık parti hala kurumsallaşamamıştır. Gerçekten şu an CHP’nin ne yaptığı, ne yapmaya çalıştığı ile ilgili bir fikri olan var mı? Kişilerin bekası dışında hiçbir şey yapmayan CHP bu Ülkeyi yönetmeye hangi cüretle cesaret ediyor.

   CHP’ye seçim sloganı önerimle bitereyim yazıyı; “Bize oy verin, kişisel iktidarlarımız devam etsin. Kişisel iktidar her şeydir, Ülkede iktidar hiçbir şey.”

 

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Pelin Karahan: Kadınlar eşime çıplak fotoğraflarını attı

Oyuncu Pelin Karahan konuk olduğu bir programda "Bir ara kadınlar sosyal medyadan eşime çıplak fotoğraflarını gönderiyordu. Ama ben takılmam öyle şeylere, hiç kıskanç değilimdir" ifadeler...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR