Yukarı
28

Özgür Halıcı

7 Haziran: Öncesi Ve Sonrası (2)

23 Mayıs, 2015

Bugün AKP’nin en büyük açmazı, Tayyip Erdoğan’dan ibaretmiş algısının pekişmesidir. Erdoğan’ın AKP’ye ve harekete kattıkları yadsınamaz ancak bu hareketi ne tek başına Erdoğan oluşturdu, ne de tek başına bu hale Erdoğan getirdi. Bu hareket Cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir uzlaşma ile oluşturuldu. Bu uzlaşmanın o kadar çok bileşeni var ki; kişiler, kurumlar, yapılar. Ve bu uzlaşma o kadar çok iç içe girdi ki… Bu uzlaşma hem ekonomik olarak ciddi bir güç olurken, hem de sosyal hayatı belirlemede hatırı sayılır bir yol kat etti. Ve bu uzlaşı bozulmadı daha.

Peki hal böyleyken, AKP temsil ettiği düşünce yapısını topluma bu kadar benimsetmiş ve Cumhuriyet tarihinde ilk kez, Hükümet olduktan sonra Devlet olma yolunda ciddi adımlar atan bir yapı ortaya çıkarmışken, ne değişti de bu yapı daha çok insanı içine almak yerine ayrıştırıcı, parçalayıcı, ötekileştirici, baskıcı ve zorba bir yapıya büründü?

Bu durumun bence en önemli iki cevabı var, birincisi; AKP geçmişte yaptıklarını benimsediği için değil, -Askeri vesayeti demokrasiye inandığı için, bazı yasaları çağdaş bir yapıyı savunduğu için, çözüm süreci ve Anadolu Halkları ile ilgili kısmi düzenlemeleri kardeşçe bir yaşamı savunduğu için değil- zorunda kaldığı için yaptı. Yoksa AKP en baştan beri baskıcı, ayrıştırıcı, ötekileştirici ve zorbaydı. Sadece, bunu dönemsel olarak kamufle etmeyi başardı. Şu an aslına döndü.

İkincisi; Erdoğan, her şeyi kendi çıkar ve bekası için kullanmaya başladı. Belki de AKP’yi bu noktaya tek başına getirdiğini düşünüyor olmasından kaynaklı olarak her şeyi kendisinin hakkı olarak görüyor. Ayrıca mensubu olduğu yapı ve düşünce sistemi de kendisinin Padişahlık rüyalarına kaynak oluşturuyor.

Fakat artık bu durumun daha fazla sürdürülemez olduğu da görülüyor. Twitter’de takip ettiğim kullanıcılardan biri de “Ertuğrul Gazi” dir. Kendisinin “milletvekili” olduğunu ve “bir grup milletvekili” adına yazdığını söyleyen bu kullanıcı, Erdoğan’ın “Aslan yattığı yerden belli olur” lafına karşılık şunu yazmış.Aslan yattığı yerden belli olur; doğru, ama o yerin şatafatından değil temizliğinden belli olur… Yetim malı üzerinde sadece çakallar yatar.” Bundan iki sene öncesine kadar Erdoğan’a laf söylemek mümkün müydü. Bugün gelinen noktada Erdoğan sadece “Dış Mihraklarca” değil, AKP içi mihraklarca da hedef tahtası haline getiriliyor.

Geçmişte, kendilerine “Kemalist” diyen bürokratik ve askeri vesayetin baskılarından dolayı daha çok kendi içine kapanık bir yapılanmaya giden İslamcılık, bu gün kendisinden olmayan her tür yapıyı baskı altına alarak, yok etmeye çalışıyor. (Benim için İslamiyet, bir inançtır. İslamcılık ise bu inancı kullanarak dünyevi çıkarlar etmeye çalışmaktır)

Kısaca AKP, gerek maskesinin düşmesinden, gerek Erdoğan’ın partiyi tapulu malı olarak görmesinden, gerekse de yıpranmışlığından kaynaklı olarak zor bir döneme girdi. Bu dönemden çıkışın iki yolu var, ancak bu iki yolunda temel koşulu Erdoğan’ın tasfiye edilmesi.

Birinci yol; zaman içerisinde tasfiye edilen kişi ve yapıların tekrar kazanılması. Abdüllatif Şener, kısmen de olsa Abdullah Gül, Gülen Cemaati v.b. gibi. Bunların tekrar kazanılması için de Erdoğan ve çevresinin tasfiye edilmesi gerekiyor.

İkinci yol ise; AKP dışında, yine dinsel referansların olduğu ancak daha liberal bir yapının da ağırlık kazandığı, demokrasi ve ekonomi de duraklama dönemini aşabilecek düşünce yapılarını besleyen bir yapının ortaya çıkarak, AKP’yi sadece Erdoğan ve çevresine  hapsetmesidir. Bu durumda da Erdoğan ve çevresi tasfiye edilecektir.

Ben kısa vadede değil ama, orta vadede Erdoğan ve çevresinin tasfiye edileceğini düşünüyorum. Öncelikle AKP tekrar iktidar olacak, sonrasında ise ya taşlar yerine konup Erdoğansız bir AKP ile devam edilecek, ya da zaten Erdoğan’ın olmadığı bir yapılanma oluşturulacak.

Geçmişte AKP’ye oy veren ve oran olarak % 50’lere ulaşan seçmen kitlesi, yine büyük oranda AKP’yi destekleyecek. Kısmen MHP ve HDP’ye kaymalar olsa da bu kaymalar çok fazla bir anlam ifade etmeyecek. Seçmen her şeye rağmen AKP ile bağını koparmayacak. En azından bu seçimde değil. AKP seçmeninin büyük bir kısmı içten içe AKP’ye bir ders vermek istiyor olabilir ancak, bu ders bu seçimlerde müfredata girmeyecek.

Burada AKP’yi zor durumda bırakacak tek şey HDP’nin barajı aşıp aşamayacağıdır. HDP barajı aşarsa, AKP oldukça güçsüz bir şekilde iktidar olur. HDP barajı aşamazsa yine güçlü bir şekilde iktidarını kurar AKP.

AKP’nin % 40’ın altına indiğini söylemek, algı yaratmaktan başka bir amaç gütmez. Gerçekten buna inanan birileri varsa, insanların oy verme gerekçelerini anlama konusunda hiçbir ilerleme kaydetmemiş demektir.

AKP bu seçimlerde % 45’ler civarında gezinir diye düşünüyorum. 45’in altı ciddi bir risk. 45’in üstüne çıkar mı, çıkarsa ne kadar çıkar bunu 8 haziranda göreceğiz. Ama şu net ki, AKP’nin bir alternatifi hala oluşmamıştır.

Unutmayın; seçim yaklaştıkça, insanlar kendileri için en gerçekçi yola girerler. Bir taraftan dağılan kitle tekrar birleştirilirken, diğer taraftan bu kitle büyük partiler çevresinde daha çok toplanır.

Gelecek yazımda MHP ve HDP’ye değineceğim.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Seren Serengil: Oyumu Ekrem İmamoğlu'na vereceğim

Şarkıcı Seren Serengil, 31 Mart seçimlerinde oyunu Ekrem İmamoğlu'na vereceğini açıkladı. "İstanbul'da doğdum, büyüdüm ve oyumu Ekrem İmamoğlu'na veriyorum. Karakterli olduğum için, yurdu...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR