Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Yeni Dünyanın Siyaset Oyunu: Popülizm!

23 Ekim, 2017

   Bir deli kuyuya taşa atmış, kırk akıllı çıkaramamış!

   Kısaca akıllı işi değil Popülizm!

   Konuyu ele aldığımda bir kuyunun içinde buldum kendimi. Sonsuz bir kara delikte diyebilirim. Popülizm, hakkında kitaplar yazılacak kadar aksiyon ve korku türü hikâyelere sahip, mezhebi geniş bir kavram…

   Popülist oyuncular olan siyasi aktörler ve birçok lider bu oyunu oynamayı seviyor… Kullandığımız ama anlamını bilmediğimiz kelimelerden olan popülizmle önce bir tanışalım diyorum…

   Benim için popülizm kelimesi binbir surat gibi çok karakterli.

   Geçmişten günümüze kadar popülizm yenidünya düzeni ile farklı karaktere bürünmüştür. Yeni karakter yapısı ile popülizm, halkın düşüncelerinin halka hoş görünmesi adına yapılan siyasi manevralardan ibaret gibi görünse de,  içini dolduran halk kelimesinin ters istikametindedir.

   Kitlelere yönelik en derin manipülasyon aracı olduğunu da söylemek mümkün.

   21. yüzyılın yenidünya sendromu olan popülizmin hedefi dünyayı ele geçirmek!

   Popülizm aslında bir ideoloji değil. Ancak diğer ideolojiler gibi kitleleri harekete geçirme, etrafında aidiyet yaratma gibi özelliklere sahip bir söylemler bütünlüğüne de sahip. Nedense sağ/sol ideolojilerin ikisi de referans olarak popülizme başvuruyor.

   Yunanca “popüla”nın (halk) kökeninden gelen popülizmin temeli halka dayansa da, demokrasilerde farklı, cumhuriyetlerde farklı, liberal devlette farklı bir “popüla” kavramı mevcut.

   Popülizmin anlamına en yakın gibi duran “halkçılıkla” taban tabana zıtlar!

   Siyaset bilimci Cas Mudde göre “popülizm”: “Toplumun iki homojen ve birbirine düşman gruba ayrıştığını öngören zayıf bir çekirdeğe sahip ideolojidir” der…

   Bir tarafta “safkan halk” ve “yoz seçkinler/elitler” ve bu ideoloji, politikanın halkın iradesinin ifadesi olduğunu öngörür.

   Mudde, popülizmin başlıca ve belirleyici özelliği hakkında toplumu kutuplaştıran ve ayrıştıran bir siyasetin kaynağına işaret ediyor. Bir yanda da, saf ve temiz halk var, öte yanda yozlaşmış, halktan uzak ve halkın kötülüğü için çalışan elitlere dikkat çekiyor.

   Elitler tarafından 21.yüzyılın siyasi hastalığı haline gelen popülizm, halkın çıkar, önyargıları, hayal kırıklıkları ve öfkelerine hitap/seslenme esasına dayanıyor-muş(!) gibi yapılarak, bir doktrin kılıfına büründü.

   Çünkü popülizmin etkileri liderler, figürler ve onların söyledikleri üzerinden ilerliyor. Politik durum dramatize ediliyor, halkın ilgisini uyandırmak amacıyla popülist politikalar üretiliyor. Kısaca iktidar halk yardakçılığına soyunuyor!

   Popülizme, halk için, halka karşı bir manipülasyon aygıtı da diyebilirim.

   Popülizm cicili-bicili, ışıltılı cep telefonu kılıfları gibi faşizmin içine saklanarak oligarşik yükselişi tetikliyor.

   Faşizmin İtalyan ve Alman modellerinden ikisi de hatırı sayılır bir kitle desteğiyle gerçekleşmiştir.

   Bugün popülist partilerin ve siyasi liderlerin halka karşı kullandığı dil ve düşünceye baktığımızda, faşizmin estetik duruşuna da popülizm diyebiliriz. Hitleri aratmayanlar var!

   İşin ilginci popülizm dünyada bir kör dövüşü halinde ilerlemeye devam ediyor…

   Çünkü fikri yok, fikirlerle gürlüyor.

   Hem sağ ve hem sol ideolojiye hizmet ediyor.

   Faşist hareketleri de, dinci hareketleri de, sol/sosyalist hareketleri de, devrimci ve karşı devrimci hareketleri de ve hatta sol ve/ya muhafazakâr liberal hareketleri de içine alabilen, aynı kefe içinde tanımlayabilen mezhebi çok geniş, hatta sınırsız bir kavram.

   Popülizm ancak faşist rejimlerin kapitalist ortağı olabilir!

   Demokrasiye ve kitlelere karşı olan popülizm ekonomik kriz ve kutuplaşma altında, dini motiflere yapılan vurgularla sıkıştırılan toplumun sıkıntıları üzerinden popülist siyasetin malzemesi olarak kullanılıyor.

   Popülizm aynı zamanda ‘Halk Dili’ ile ‘Halkın İradesine’ meydan okumayı da ifade etmektedir.

   Popülist iktidar, garibanı sahiplendiğini iddia ederken, onun durumunu istismar ederek, yaşam kalitesini iyileştirici ciddi bir adım da atmaz.

   Çünkü popülizmin hedefi, demokrasisiz, sayısal çoğunluğu temsil eden kişinin tek egemen olduğu ve kendisi gibi düşünmeyenleri yok sayan düzene ulaşmaktır.

   “Popülizmi kendi silahlarıyla yenen “daha iyi bir popülizm” önerisi olan var mıdır?”

   Bu sorunu bence öncelikli olarak hakim siyasal literatürlerimizde var olan “Sine-i Millet” gibi popülist söylemlerden kurtularak çözebiliriz.

   Son dönemde yeni dünya siyasetinde artan popülist eğilimlerin tehlikeli olduğunu belirtmek istiyorum.

   Popülistlerin karışık sorular için basit cevapları var ve sorunlara çözüm bulamıyorlar. Politikalarıyla daha kötü durumlara neden oluyorlar…

   Popülist partiler iktidarları süresince kriz ve kaos ortamlarının kuyruğunu dik tutmaya çalışıyor.

   Politik belirsizliklerle beraber, güven ortamı zafiyeti, yatırım ve özel tüketim üzerinden ekonomik sıkıntılarla halka sürekli baskı oluşturuyorlar…

  “Popülizmin ülkemiz veya tüm dünya için sonuçları - yansımaları nelerdir?” sorusunu soralım ve bu mezhebi geniş konunun popülizm dizisine haftaya devam edelim…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR