Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Reform tarih ve insan doğası için bir ihtiyaçtır!

17 Mart, 2018

   Zamana ayak uyduramıyoruz!

   Tarih ve insan doğası reform için “Evet” diyor…

   Zaman değişirken, hükümlerin de değişmesi gerçeği ile cesurca yüzleşemiyoruz...

   Değişimin külfetine katlanmayan, gelişimin nimetinden faydalanamaz!

   Bu genç yüzyılda pozitif işaretleri ve olumlu gelişmeleri görmezden gelemeyiz!

   Gelişim için, medeniyet için hukuk ve eğitim sistemimizin laik ve özgürlükçü olması gerekiyor. Modern sentezler geliştirerek, ortaçağ kuşağından kurtulmalıyız…

   Reform; siyaset ve yönetim kavramlarının ilk ortaya çıktığı zamandan beri yönetimde değişim kavramı sürekli olarak güncelliğini korumuş ve var olmuştur.

   Her ne kadar reform kavramının ortaya çıkışı on altıncı yüzyıla dayansa da yönetim alanında yapılan değişiklik, düzenleme, iyileştirme adıyla anılan etkinlikler çok daha öncesinden var olmuş hareketlerdir.

   Buna rağmen yönetme faaliyetinde bulunanların sık sık reformu kullanarak bir takım değişiklikler sunmaları da ilginçtir.

   Reform kelimesi “yeniden biçim verme, ıslah etme” anlamına gelse de kavram dinsel bir kökene sahipmiş  gibi tanımlanmaktadır. Bunun nedeni de reformun ortaçağda Katolik kilisesinin etkin rolünün modern çağla birlikte yok olmasının temellerinden biri olarak ortaya çıktığının kabul edilmesidir.

   Literatürde yaygın olarak kabul edilen Rönesans’ın hümanist felsefesinin reform hareketlerini doğurduğu düşüncesi yüzeysel ve üstyapısal bir değerlendirmedir. Reform kavramının ortaya çıkışını irdelediğimizde metodolojik olarak yapılan yanlışlıklar aynı zamanda kavramın içeriğinin muğlâk kalmasına sebebiyet vermiştir.

   Reform kavramının tarihsel kökenini anlayabilmek için reform döneminden önce kilisenin genel ekonomik düzen içinde nerede durduğuna bakmak gerekmektedir. Reform olgusu kavramsal olarak on altıncı yüzyılın ilk yarısında ortaya çıkmasına rağmen birçok düşünür tarafından kökeninin daha öncesine dayandığı ileri sürülmektedir.

   Devletin veya devlet benzeri yapıların sürekli olarak kendilerini yenilemeleri ve toplumun değişen beklentilerine cevap verilmesi ihtiyacının reformu doğurduğu kabul edilmiştir.

   Protestanlıkla birlikte Katolik kilisesinin dayatmacılığına karşı ilerici bir hareket olarak dinde yenilenme hareketi gibi görülen reform tanımıyla ilgili yorumlar yüzeysel ve yalnızca görüneni açıklamaktadır.

   Reform, 15. ve 17. yüzyıl boyunca tüm Avrupa'yı etkileyen Katolik Kilisesi'ne karşı yapılmış dinsel bir harekettir. Altında yatan sebepler Katolik kilisesinin aşırı zenginleşmesi ve yozlaşması, siyasetle ve dünyasal etkinliklerle daha fazla ilgilenmeye başlaması birçok din adamının tepkisini çekmiş ve reform hareketlerine yol açmıştır.

   Oysaki reformu anlamak için dönemin ekonomik şartlarına ve mülkiyet ilişkilerine bakmak gerekmektedir.

   Tarımsal kapitalizmin ortaya çıkışı, reformun coğrafi keşiflerin iktisadi etkileri birlikte düşünüldüğünde dönemin sermaye birikim sürecinin başladığı, özel mülkiyetin kutsandığı ve çalışmanın geliştirmek ve üretmekle eş anlamlı tutulduğu özellikleri gözden kaçırılmamalıdır.

   Burjuvazinin kendini üstyapısal olarak meşrulaştırması aşamasında reform hareketinin de diğer etkenler gibi bir etken olduğu ortadadır. Kapitalizmin sürekliliğini sağlaması için sermaye birikimin koşut olduğu varsayıldığına göre sermaye birikimin önündeki engellerin kaldırılması gerekmektedir. Reform tanımına bu açıdan bakılması varılan sonuçların daha gerçekçi ve rasyonel olmasına neden olacaktır.

   Türkiye’ye “Reform” gerekiyor mu?

   Reform sadece dinsellik sınırı içinde olmamalı. Ancak reform’la ilgili tarihi özetlenenlerin bazılarının günümüz Türkiye’si ile benzerlikleri olduğu için ülkemiz açısından da çıkaracağımız çok ders var.

   Dünyevi zenginliklere ve zevklere düşkün dinciler, dindar olmayan dinciler, gösteriş ve çıkar için dindar maskesi takanlar, dine bağlı olduğu yolunda izlenim uyandırmak için yaptıklarını utanmazca gösteren, söyleyen, yazanlar, hatta toplumun inançlarını yozlaştırarak, rahatsız edecek kadar ileri gidenler var.

   Dine sarılan siyasetçiler, siyasete bulaşmış dinciler, siyasete alet olmuş din adamları, yabancı güçlere hizmet edenler, din adına atıp tutanlar, inanç istismarı yapanlar vb.

   Bu özelliklere baktığımızda bu davranışlar, beş yüzyıl önceki Reform’un hedefi olanlara ne kadar benziyor!

   Toplumun bir kısmının çalışıp diğer kısmının çalışmadan zenginlik elde etmesi adil midir? Alt sınıfların giderek yoksullaşması ve işsiz kalması, orta sınıfın az gelirli kısmının gelirlerinin daha da azalması sizce adil midir?

   Medeniyetimizi yükseltmek, yeniden biçim vermek, sistem içindeki yanlışları ıslah etmek, iyileştirmek, düzeltmek, daha iyi duruma gelmesini sağlamak açısından “Reform tarihi ve insani bir ihtiyaçtır”.

   Atatürk "Din ile devlet işlerini birbirinden ayırdı, laik eğitim sisteminde ülkeyi teslim etti. Sonuç: Din ile devlet işleri birbirine karıştı ve eğitim din adamlarının denetimine girdi!

   Bozulmuş her şeyi düzeltmek ve geliştirmek için “Dinde reforma gerek var!”

   Din ve Devlet işleri birbirine karıştı ise, laik eğitim sistemi din adamlarının denetimine girdi ise, halk aldatılıyor ve insafsızca soyuluyorsa, din amacından saptırılıyor, yaşamın her alanına sokuluyorsa, dinde reforma gerek var!

   Özgürlükler baskı altında tutuluyor ise, halkın inancına güveni kalmadı, duyguları sömürülüyorsa, göze batacak kadar din adamları ve kurumların zenginleşmesi, halkın fakirleşmesi söz konusu ise, belli bir zümrenin çıkarlarına uygun hareket ediliyorsa, dinde reforma gerek var!

   Özgür düşünceli aydınların eleştirilerine tahammül yok ise, ülkenin toprakları ve malları satılıyorsa, siyasal ayrılıklar öfke, nefret ve düşmanlığa dönüştürülüyor ise, dinde reforma gerek var!

   Mezhepler, tarikatlar devletle işbirliği yapıyorsa, İslam tarihi boyunca din- devlet ve din- siyaset ilişkisi, önemli sorunlara neden olmuş, netameli bir mesele ise bu hedefle laikliğin kuyusu kazılıyorsa, dinde reforma gerek var!

   İbadet hayatı kamu alanına yayıldı ise, farklı inançlara, farklılıklara saygı yok ise, manevi ihtiyaçlar "dindar nesil" klişesinde, kişisel yaşam baskısına dönüştürülüyor ise, ifade özgürlüğüne ve hukukun önünde eşitliğe zarar veriliyor ise, dinde reforma gerek var!

   Orta çağ zihniyeti ile fosilleşmiş kurallar üzerinden yaşam dizaynı yapılıyor ise, bu genç yüzyılda pozitif işaretlerin farkına varılamıyor ise, İslam’ın güncel değerlerle uyumu mümkün kılınamıyor ise, dinde reforma gerek var!

   "Her şeyin bir tarihi vardır ve her şeyin geçmişinden farklı olacak bir geleceği vardır." Din de Demokrasi de Hukuk da Eğitim de vb. Yaşadığımız yüzyılda bilimsel ve teknolojik gelişimine uyum sağlayacak yeniliklere gerek var!

   Reform tarih ve insan doğası için bir ihtiyaçtır.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Türkan Şoray'dan Kadir İnanır paylaşımı

Türkan Şoray, 24 Mart Pazar günü Beykoz'daki evinde beynine pıhtı atması nedeniyle fenalaşıp hastaneye kaldırılan Kadir İnanır'a geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Geçen pazar günü Beykoz...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uykunuzu tam alamıyor musunuz? Daha yaşlı hissetmeniz normal olabilir

Bilim insanları, 1 ay boyunca uykularını tam alan kişilerin oldukları yaştan yaklaşık 6 yaş genç hissettiklerini belirledi. İsveç'teki Karolinska Enstitüsündeki araştırmacılar yeterli uyku almanın ve uykusuzluğun, hissedilen yaşla ilişkisini inceledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR