Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Asparagas siyaset

11 Kasım, 2018

   Palavra, uydurma haberlere “asparagas” derim…

   Aziz Kocaoğlu'nun 'asparagas liste' çıkışı palavra, uydurma haberlere verdiği tepkidendir. Olayın aslı kişiler üzerinden kirlilik yaratmaktır. CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de, seçim anketleriyle ilgili, “O anketlerin hepsi asparagas, anketlerin hepsi altüst olacak' dedi…

   Asılsız haberlerin içine yerleştirilen 'duyum alındı' türünden ifadelerle ancak dedikodu yapılır.

   Her alınan duyum araştırılmadan, verilerin doğruluğu ispatlanmadan sazanlık yapmamak gerekiyor.

   Haberin doğruluğunu ispat etmeden insanlar hakkında boş boş atıp –tutmak çok tehlikelidir. Her insan hakkında çıkan haberin doğruluğunu ispat ettirme hakkına sahiptir. Bu işlerin sonu ceza almaya kadar gider!

   Her şeyde ölçüyü kaçırıyoruz!

   Gerçekmiş gibi yayınlanan düzmece, uydurma haberlerle gazetecilik yapılmaz!

   Basın tarihinde kurmaca, uydurma, şişirme haber niteliğinde neler yoktur, neler…

   “Geçen gün biri anlatıyordu, adam gitmediği futbol maçını yazmış, ama takımın, biri sakat, ikisi de cezalı olan futbolcularını oynattığı gibi, gol de attırmış...” Onun için “magazincilere” fazla yüklenmeyelim” der Hasan Pulur…

   “Asparagas haber” tanımlaması daha çok magazin haberciliğinde kullanılır…

   Siyasete de asparagas haber bulaştığına göre, siyaset de magazinleşti desenize…

   Bu “asparagas” lafı nereden çıktı diyeceksiniz!

   Rahmetli Gazeteci Hasan Pulur bir zamanlar “Asparagas” deyiminin kökenini yazmıştı. Hasan Pulur yazısında “Bebek sırtlarında iki gencin kulübesi vardı, kapıda kurukafa “resmi”, altında da “Asparagas” lafı yazılıydı, “Asparagas” deyimi

   Doğan Uluç “Bu ne demek?” deyince de “azparagas”ın açılımını yapmışlardı:
   “Bunlarda para az, gerisi gaz!”
   Ya da paraya göre habere verilen gaz da diyebiliriz…

   Her zamanki gibi seçim sürecinde aday adaylarını manipüle etmeye çalışan, asparagas haberler yapan/yaptıran iç ve dış düşmanlar vardır.

   Düşmanı uzakta aramayalım, hem içerden, hem dışarıdan geliyor yumruklar…

   İşte o zaman fikirdaş olduğunu sandığınız insanların siyasi çıkarları için nasıl vahşileştiğine şahit oluyorsunuz…

   Dedikodu kazanında tıpkı kanalizasyon çukuru gibiler,  kokuyor/kokutuyorlar çevreyi!

   ***

   Medya neredeyse iki yüz yıldır, özerklik ve tanınma mücadelesi içinde devlete ve topluma yararlı bir aygıt olduğuna ikna etmeye çalışsa da kendi eliyle, kendi sonunu hazırlıyor!

   Kendisini demokrasinin, müzakerenin, modern siyasetin teminatı olarak yansıtamadı. Dış dünyadaki bilinemeyenleri bilinir kılamadı,  gerçekliğe ayna tutamadı...

   Manipülasyon mekanizması olarak suçlanmaktan da bir türlü kurtulamıyor.

   Medya’nın dördüncü kuvvet olduğunu, hakikati temsil ettiğini sananlar, yanılıyor!

   Çünkü medya ürettiği haber içerikleri nedeniyle çoğunlukla manipülasyon yarattığı düşünülerek eleştirildi. Medya haz ekonomisine yaptığı katkıyla beraber hız ve sansasyonu içeren habercilik dilini yanlış kullanarak, sorunları arttırdı.

   Bu nedenle hem toplumun, hem devletin içinden yükselen sesler medyayı aldatmayla, çarpıtmayla, yanlış yönlendirmeyle itham etti yıllarca...

   Medyanın endüstrileşmesiyle yayınevi sahipleri, gazete patronları, televizyon yayıncıları vb. unsurlar da bu ithamlara maruz kaldılar.  Gazeteler birbirinden ayrıştırıldı.

   Medya karşıtlığının ve yandaşlığının başlamasıyla beraber evrensel bir hal alan bu süreç bize medyanın manipülasyon düzeninden, asparagas düzenine nasıl geçtiğini de gösterdi…

   ****

   Ne kadar çirkin,  ne kadar kirli şu siyaset!

   Siyaset başta olmak üzere birçok kurum ve kavram kirlendi…

   Herkesin telefonlarının dinlendiği, işkencenin yeniden yaşam bulduğu, polisin her kesimden insana ölçüsüz güç kullandığı, yargı kararlarının etrafından dolanıldığı, yargıyla ilgili çok önemli yayın ilke ve kurullarına karşın sorumsuz davranışların sürdüğü ve yargının üzerindeki baskının giderek arttığı “kötülükten beslenen” bir dönemde yaşıyoruz.

   Nerde rezillik varsa nerde iftiralar ve suçlamalar varsa ve nerde baskı varsa seçimlerde ortaya çıkıyor.

   Baksanıza meydanlara, bıraksanız insanlar birbirlerini boğazlayacaklar. Ülkemiz politikasında yaşanan kırılmalarla beraber, büyüyen toplumsal kamplaşmalar ve giderek ayrışan duygusal birliktelik artık sorun olmaya başladı. Gerginiz, öfkeliyiz ve herkes kötülük peşinde…

   Hatta aynı partinin insanları bile birbirlerine karşı saygısız, tahammülsüz ve hoşgörüsüz olabiliyor.

  Pastanın tamamına sahip olma arsızlığı had safhada…

   Koltuklara yıllarca yapışanlar gitmem de gitmem. Yok, efendim ben bilmem merkez bilir! Ne rezil bir durum…

   Baskıları,  karalamaları,  suçlamaları, algı oyunlarını mı izleyeceğiz, yoksa “nasıl daha iyi hizmet veririm” halk için çalışan, üreten aday adaylarını mı seçeceğiz!

   Bir an önce siyasi ahlak yasası çıkmalı!

   Gelişen politik ilişkiler ve siyasa algılar bütününde “yalan”ın siyasetçi ve vatandaşların birlikte geliştirdiği, yaşattığı bir enstrümana dönüştüğünü içinde bulunduğumuz yüzyılda görüyoruz.

   Sıradan vatandaş, politikacıların ağzından çıkan yalanlara, yazılı tarihin başlangıcından bu yana temas ediyor. Ancak şimdiki zamanda yeni olan bu yalanlar değil izleyenlerin bunlara verdikleri tepkiler.

   Yalan yepyeni bir çehreye bürünerek hem siyaset sahnesini de tutsak aldı

   Siyasetçi tarafından domine edilen bir yalan, vatandaş eliyle kamuoyunda meşruiyet kazanıyor. Ürkütücü olan da manipülasyona açık kitlelerin ortaya çıkmasına ve büyümesine neden oluyor.

   Demokrasiyi doğrudan tehdit eden bu arsız fenomenin işlevsiz hale getirilmesinde en etkili silahlar ise özgür bir basın, özgür bir hukuk sistemi ve özgürlükleri için baskıya, şiddete boyun eğmeyen, iyi eğitimli insanların var olmasıdır.

   Yine söz dönüp dolaşıp asparagas haberlerle bazılarına siyasette ekmek çıkarmaya çalışırken, bazılarını da ekmeğinden etmeye çalışanlara geliyor!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR