Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Çok sıkıldım, yeter!..

18 Aralık, 2018

   Gençliğimi yediniz…

   Orta yaşımı da yiyorsunuz.

   Son kırk yılda yaşadıklarımızı önceden söyleseler çocukça güler geçerdim.

   Bundan elli yıl önce Anadolu'yu büyük insani değerlerin anavatanı olarak gösteren söylencelerin peşindeydik.

   Meğerse iyi, kötü ve çirkini ayırmak o kadar kolay değilmiş.

   Nefsinin ibadetini hırsınla kudurtan insanla karşılaşana dek!

   Oysaki Tanrı sana insan olmayı emretmedi mi bre vicdansız!

   Cumhuriyet kurumlarını cepheden yıkamayanlar kaleyi içerden yıkmaya çalıştı.

   Emperyalizmin boyunduruğuna girildi, gericiliğe taviz verildi.

   İçimize girerek altımızı oydular ve biz uyarılara rağmen bunu önleyemedik.

   Bu kadar da olmaz derken atı alan Üsküdar’ı geçti.

   Atadığı valisi Üsküdar bile diyemedi!

   Türkiye büyük vakit, kaynaklar ve insanlar yitirdi…

   İnsanları tahrip etti, tıpkı doğayı tahrip ettiği gibi…

   Kentleri çirkinleştirdi, hukuku ayaklar altına aldı ama bunun temel nedeni de ahalinin yağma hırsı ve estetik beğeniden yoksun olması görgüsüzce zenginleşme azgınlığı Anadolu'nun karanlık tarafını Cumhuriyete karşı kini ve işbirlikçileriyle

   Sayısız değeri ziyan ediyoruz. Gelecek nesiller yapılanların bir kısmını tamir edebilecek mi? Anadolu'da bu yüzyılların bıraktıkları yara izleri olarak kalacak… Türkiye’nin yeni fikirlere, yeni üsluba, yeni dile ihtiyacı var.

   Çok sıkıldım, yeter!..

   YENİDEN İNSANLARIN BİRBİRİNE GÜLÜMSEDİĞİ BİR ÜLKE MÜMKÜN MÜ?

   Ülkemiz ekonomik açıdan çöktü. AKP’nin bütün politikaları çöktüğü gibi yürüttüğü politikalar içerde ve dışarıda başarısız oldu.

   Bu kadar sıkıntılar içindeyken yapılması gereken yeniden bu ülkede birlik ve beraberliği sağlamanın, bir arada yaşamanın sürecini inşa etmektir.

   Ayrıştırarak ve ötekileştirerek değil, bu ülkenin farklılıklarını, tamamını kucaklayacak bir sürece doğru gitmenin zamanıdır. 

   Bu nedenle bu özellikleri taşıyan birleştirici adaylara ihtiyaç vardır. Umarım CHP’de tekrar hatalar yapılmaz ve  kırmadan, dökmeden, ayrıştırmadan, ötekileştirilmeden, partinin genelini kucaklayacak bir yapı sağlanmış olur. 

   Yeni bir risk alacak kadar ömrümüz de yok,  tahammülümüz de!..

   Çok sıkıldım. yeter!..

   HALKIN GÖZÜNDE KARŞILIĞI OLAN ADAYLAR İSTİYORUM

   Adaylık konusunda “ben başvurdum, beni aday gösterin” mantığından çok kamuoyunda, halkın gözünde o ismin ne kadar karşılılığı olduğunun çok önemi var. Atama yapacaksanız şayet umarım geniş bir tabanı olan, İzmir’in genelini kucaklayan, kimsenin dışarıda kalmadığı, ayrıştırılmadığı, karşılığı olan belediye başkan adaylarını gösterirsiniz.

   Ayrıştırılan, ötekileştirilen, gerginleştirilen, bölünen ve bunun üzerinden siyaset yapılan dönemin kapanması, yeni bir sayfanın açılması sağlanmalıdır. 

   Yeniden birbirine “GÜLÜMSEYEN”  insanların birbirinin etnik yapısını, mezhepsel yapısını sorgulamadığı, yöresini sormadığı, yeni bir güzelliğe, yeni bir sevgi ortamına ihtiyaç vardır. 

   Son iki seçim  sonuçlarını  incelediğimde Buca, Karabağlar, Çiğli ve Gaziemir için CHP de tehlike çanlarının çaldığını görüyorum. AK Parti kamu kaynakları ile beraber, kuruma bağlı insan kaynaklarını da halkla ilişkilerinde iktidar gücü olarak kullanmaya devam ediyor. Kısaca maça bedava gollerle başlıyor… Devlet malı deniz yaaa işte o mesele!

   Söz sırası artık sosyal demokratlara gelmelidir. Herkesle kucaklaşmalı, herkese dokunmalıdır. Ülkenin yeniden ayağa kalkması gerekiyor. Kinle, nefretle eritiyorlar ülkenin insani değerlerini!..

   Yeniden bu ülkede birlik ve beraberliği sağlamanın, bir arada yaşamanın sürecini onarmaya başlamak gerekiyor…

   CHP’de ise hala belirsizlikler söz konusu! Kurulan ittifaklara karşı Cumhuriyet Halk Partisi de, bu kurulan cephe koalisyonu karşısında, bütün ötekilerin içinde olduğu, bütün dışlananların içerisinde olduğu koalisyonu “Türkiye kardeşliğini” dizayn etmelidir.

   Çok sıkıldım, yeter!..

   CHP’DEN BEKLENEN ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR İTTİFAK PLATFORMUDUR…

   Yeni bir manifesto yazmalıdır! Çünkü Türkiye yeniden inşa edilmek zorundadır. En zor görev de Cumhuriyet Halk Partisi’ne düşmektedir!

   Ayrıştırılan, ötekileştirilen, gerginleştirilen, bölünen ve bunun üzerinden siyaset yapılan dönemi kapatıp yeni bir sayfa açmasını sağlamalıdır. 

   Son yarım asırdır Cumhuriyet karşıtı düşüncelerin ekonomide, sosyal, siyasal, kültür ve eğitimde ne denli etkili olduğunu çok iyi düşünmek gerekir.

   Son seçimleri bir de bu açıdan değerlendirmekte fayda var!..

   Aydınlığı karartmak için bütün ışıkları yok etmek gerekir. 

   Karanlığı aydınlatmak için ise bir ışık yeter. 

   Ve bugün ülkemizde ATATÜRK’ün yolunda yürüyen on milyonlarca ışık var. 

   Ümitsizliğe gerek yok...

   Ha bu arada Belediye Başkan Aday Adaylarına sesleniyorum öyle projelerim var falan demeyin, olsa olsa hayalleriniz vardır.

   “Bu kente dair hayallerim var” derseniz daha gerçekçi olursunuz... 

   ****

   TÜRKİYE’NİN İKİ TEMEL SORUNU; GERONTOKRASİ VE PATRİARKİ!..

   Yaşlı lider egemenliğine, gerontokrasiye son verilmeli.

   Siyaset, yönetim, hukuk ve ekonomi alanlarında gerontokratik tortular hala varlığını sürdürüyor. Özellikle 19. ve 20. Yüzyıla bakıldığında gençlerin politik hareketlerin aktörü olma ve karar süreçlerinde daha fazla yer alma taleplerini görürüz.

   Devrim, halk hareketi, askeri müdahale ve öğrenci hareketlerinde gençliğin heyecanı, dinamizmi ve idealizmi önemli etkenler olmuştur.

   Eski kapitalizm ekonomi-politik ağırlıklı olarak yaşlılığın saltanatını devam ettirdi. Yaşlılar aceleciliğin baskılarına karşı aklıselim temelinde muhafazakârlıklarıyla direndiler

   Gerontokrasi, tarihsel olarak geleneksel topluluklarda ortaya çıkmış ve günümüzde ise “ideal”/”saf” bir yönetim biçimi olmasa da gerek monarşik gerekse de demokratik siyasal yapılarda tortuları görülen bir yönetim şekli olmuştur.

   “Yaşlılar yönetimi”; kurulu düzene bağlı, istikrarı koruyan, yaşça kemale ermiş ve muhafazakâr diyebileceğimiz bir yapıdır. Bu tür gerontokratik yapılar, çoğunlukla değişime ve yeniliğe karşı geleneği savunur.

   Çünkü bir ömür verilerek elde edilen konumlar kolay kolay bırakılmak istenmez. Dolayısıyla gerontokratik yönetim, gelenek, teamül ve tarih gibi değerlere bağlanır. Bu tür yapılar istikrara odaklanır ve değişim vb nedenlerle onun bozulmasını istemez.

   Türk siyaset ve yönetim anlayışının gerontokratik bir karakteri var. Eski Türk devletlerinden günümüze gerontokrasi sürekli yaşama imkanı bulmuştur. Gerçi tarihsel olarak görüşlerine değer verilen “aksakallılar”, modernleşmenin değer yargılarıyla statü kaybına uğramış gibi görünse de gerontokrasinin tamamen silindiğini söylemek mümkün değildir.

   Çünkü Türkiye’de toplumsal ve siyasal olarak yaş ve kıdeme her zaman önem atfedilmiştir. Ailede, okulda, askerde ve memuriyette önce gelenin, yaşça büyük, üst devre ya da üst sınıfta olanın hep bir ağırlığı olmuştur.

   Kıdeme verilen önem, siyaset ve kamu yönetiminde gerontokratik eğilimleri destekler. Gerontokrasinin ortaya çıkardığı asıl sorun, yeni kuşakların toplumsal taleplerini görmezden gelip, inşa ettiği statükonun güçlenerek devam etmesidir…

   İlkesiz siyaset; vicdanı sollayan eğlencedir!..

   Çoğunlukçu otoriter rejimlerde siyaset yapmak, algıyı doğru yönetmek kolay değil. Özellikle de Türkiye gibi basın ve ifade özgürlüklerinin kısıtlandığı coğrafyalarda özgürlükçü siyaseti geniş kesimlere aktarmak çok zordur.

   Çok sıkıldım, yeter!..

   GENÇLİK DEVRİMİNİN ZAMANI GELMEDİ Mİ?

   Türkiye’nin en temel iki sıkıntısı gerontokrasi (yaşlıların egemenliği) ve patriarki (erkeklerin egemenliği).

   TBMM’de toplumun yarısını oluşturan kadınlar yüzde 14, seçmenin yarısını oluşturan 40 yaş altı nüfus yüzde 9 oranında temsil ediliyor.

   Türkiye’de gençler kadınlardan bile daha az temsil ediliyor, daha fazla ayrımcılığa uğruyor, siyasetten sistematik olarak dışlanıyor ve bunun farkında bile değiller.

   Ben Türkiye’nin geleceğinde kadınların ve gençlerin daha çok temsil edildiği bir siyasetin var olacağını düşünüyorum. CHP’nin geleneğinde gençlik devrimleri varsa şu anların gençlik devrimini özlemiş olduğunu düşünüyorum.

   Çok sıkıldım, yeter!..

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Seren Serengil: Oyumu Ekrem İmamoğlu'na vereceğim

Şarkıcı Seren Serengil, 31 Mart seçimlerinde oyunu Ekrem İmamoğlu'na vereceğini açıkladı. "İstanbul'da doğdum, büyüdüm ve oyumu Ekrem İmamoğlu'na veriyorum. Karakterli olduğum için, yurdu...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR