Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Gel de gülümse!..

31 Aralık, 2018

Hoşgörüsüz siyasete mi?

Kılıçla ekranları kırıp geçirenlere mi?

Bu topluma bu eziyet nedir?

Böyle bir kara mizah dönemini Türkiye Cumhuriyeti ve yurttaşları yaşamadı! Bir daha da yaşanmamasını umut ediyorum. Bir doludur, vurup geçsin diliyorum.

Mutlu değiliz, bağrımız yanıyor, gülmeyi unuttuk!

N’oldu bizeki toplum olarak bu hallere düştük.

Demokrasiyi hazmedemedik!

Demokrasi, kültürel iklim, yurttaşlık bilinci ister!

Demokrasi, Demokrat insanlarla mümkündür…

Demokrat insan, insan haklarına koşulsuz saygı gösterir.

Demokrat insanlar olamadık!

İnsan hakları kişinin kim olduğundan, kılık kıyafetinden, derisinin renginden, ulusundan, sahip olduğu makamından, parası, malı mülkü olup olmamasından, yapıp ettiklerinden bağımsız olarak, herkesin "insan" olmak bakımından sahip olduğu haklardır.

Demokrat olmak, cehalete, yobazlığa karşı mücadele etmektir…

Cehalet hala kol gezerken, cehaletin tetikçileri yerel devrim düşmanları hala aktif ve halkı etkilemeye devam ederken; uygarlıktan, hoşgörüden, mizahtan bu kadar uzak bir ülkenin geleceği de karanlıktır! 

Millet olarak gülmeyi, gülümsemeyi unuttuk.

Hatta selamlaşmayı unuttuk.

Sokaktaki insanlar bir dinamit gibi patlamaya hazır vaziyette.

Kendini Tanrı sananlar çoğaldığına göre; İnsanlık, Tanrı'nın insanlığı yarattığına kafa yormayı bırakmış olmalı!

Kof siyaset anlayışıyla yapılan seçim, seçim olur mu?

Sandığa sandık muamelesi yapılır mı?

Siyaseti kasaba anlayışına teslim eden rantçı ve fırsatçılar bizim vergimizle, bizim oyumuzla, bizim onayımızla sizler hovardalık yapacaksınız, bizde seyredeceğiz he mi? Bizim size ihtiyacımız yok, amma sizin bize çok ihtiyacınız var.

Türkiye halklarına, senden olana olmayana hepimize kulak vermek zorundasınız. Aksi halde cümleniz bindiğiniz At’tan düşecek, Üsküdar’a bile varamayacaksınız!

Silinip gideceksiniz…

Yaralı parmağa işemiyorsunuz ya hu!

Meclisi boş yere işgal edince, kamu kaynaklarını da israf ediyorsunuz.

Karmaşık bir toplumsal yapıya sahip olan Türkiye’yi -ister ideolojik, ister dinsel, ister kültürel olsun- tekdüze bir kalıba zorla sokarak sağlıklı bir şekilde yönetmeye çalışmak eşyanın doğasına aykırı. 
Bu ülkeyi huzur içinde doğru dürüst yönetebilmek, çoğulcu demokrasi, insan haklarına saygı ve en geniş özgürlüklerden oluşan bir temel üzerine oturmuş çağdaş bir düzenden geçiyor. 

Türkiye’deki kaos ortamı giderek büyüyor.

Hayatımız kara mizah!..

Cumhuriyetle birlikte, hatta günümüzde işler pek değişmedi.

Siyaset/politika konusunda duyarsız ve bilgisiz kaba insanlar olmayı sürdürüyoruz.

Siyaset hayvan terbiyecileri gibi hart-hurt şiddet içeren iletişimlerle yapılıyor!

Kabadayılığın, kabalığın, terbiyesizliğin benim gözümde bir sempatisi, popülaritesi yok.

Siyasetçiler nazik ve saygılı olursanız, biz de size saygı duyarız…

Rahmetli Uğur Mumcu'nun 12 Eylül'den önceki TBMM küfürlerini derlediği ‘‘Söz Meclisten İçeri’’ (1981) kitabını karıştırmaya koyuldum.

En çok söylenen ve işitilen laflar ilginçti.

Yuh, puşt, çüüşşş, hoşt, acıttı mı, eşşoğlueşşek, köpoğluköpek, sahtekar, teres, it, ananı avradını sinkaf ederim, hassittir o... çocuğu, haysiyetsiz, namussuz, şerefsiz, ahtapot, ağzına ederim, bir çok yiyemezsin, sapık, pasif homo, zırlama lan kabak...

Hakaret etmenin adabı var mı?

“Terbiyesiz herifler!” demenin?

Her insanın ağzını bozma hak ve hürriyeti var mıdır, yoksa bazılarının mı?

Küfür ulusal alışkanlığa dönüşünce, sinirlendiğine küfretmek kimilerine hak gibi göründü…

Mizah, tepki, eleştiri ve hakaret arasında çok ince bir sınır vardır. Eleştiriyle hakaret, tepkiyle mizah arasındaki sınırı iyi çekmek gerekir.

Mizah yapabilmek ve mizahı anlamak için bilgi ve zekâ gerekir! O bilgi ve zeka kimde var?

Kayıp yıllarımıza, kara mizah hallerimize gel de gülümse!..

Acılarımızın, ekonomik sıkıntılarımızın bir daha yaşanmayacağı, insanların sömürülmediği, barışın hâkim olduğu, tüm canlıların özgürlük ve yaşam haklarına kavuştuğu, adil bir düzende sağlık ve huzurla yaşayacağımız gezegenimizde kötülüklerden uzak, insanca yaşanacak yıllar diliyorum...

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR