Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Filler tepişir, çimenler ezilir

11 Ocak, 2019

   Grevler hükümetin iznine tabi…

   Adı erteleme ama kendisi yasaklama olan bir mekanizma getirildi. Tam bir gerçek ötesi, gerçeğin çarpıtılması (post-truth) hali.

   AKP, bugüne kadar çok sayıda grevi "erteledi", yani yasakladı…

   Yasaksa neden sadece İzmir’de grev oluyor?

   İZBAN işçi grevinin yarattığı etki siyaset zeminini de etkiledi. 

   Politikanın da, politikacıların da gerçek yüzüne ayna tuttu!

   Nasıl mı?
   Arşivlere bakıp, bu konuda neler oldu bir hatırlayalım.

   OHAL’in devam ettiği 24 Nisan 2018’de partisinin grup toplantısındaki konuşmasında sanayicilere seslenen Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bir tane fabrikada grev söz konusu mu? Böyle bir şeyde anında müdahalemizi yapıyoruz. Ve OHAL anında bir çözüm kaynağı oluyor. Huzurun olduğu bir ortam var, böyle bir ortamda bunlar OHAL’in olmamasını tavsiye ediyorlar. Tezgâh bozulacak o yüzden, size biz bu tezgahı bozdurmayız” demişti…

   Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Aralık 2018 günü, partisinin İstanbul il başkanlığı toplantısında da şöyle demişti: “Bizimle beraber grev denilen olaylar ortadan kalktı.” Grevleri kanunen yasakladığını unuttu herhalde!

   Hatırlarsanız başka bir konuşmasında da "Biz göreve geldiğimizde Türkiye'de OHAL vardı ama bütün fabrikalar grev tehdidi altındaydı. Hatırlayın o günleri. Ama şimdi grev tehdidi olan yere biz OHAL'den istifade ederek anında müdahale ediyoruz" demişti…

   Meğer eskiden işçi dostuymuş! 1988’de işçilere destek için önlüğü üzerine giyerek, 'grev gözcüsü' olan Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ülkemizde özellikle 1980 sonrası hükümetler işçi haklarına insan onuruna yakışmayacak şekilde ilgisiz kalmaktadır. Alın teri kutsallığını yitirmiştir. Ülkemizde işçilerimiz kira ücretlerini dahi ödeyemeyecek zorluklar içerisindedir. Bu zulme son verene kadar haklı ve kararlı mücadelelerin yanında olmayı inancımız gereği görev telakki ederiz” demiş.

   İşçi dostluğu bitince 2012'de grevleri yasakladı. Yaptığı açıklamada 'OHAL'i patronlar rahat etsin, işçiler greve çıkamasın' diye kullandıklarını söyledi.

   Ne çabuk değişiyor, nereden, nereye geliyor insan!..

   Gelelim İzmir’e, İZBAN konusuna… Şeytan üçgeni meselesine!

   Halkın mağdur edildiği, işçinin hakkını aradığı bu hassas süreç de İBB’de sonuca gidemedi.   İşçiye %22 zam vermesine rağmen grev başladı. Kentte ulaşımdan sorumlu kurum İzmir Büyükşehir Belediyesi olarak gerekli tedbirler alındı. Otobüs seferleri takviye edildi. Yeni hatlar oluşturuldu. Metroyu 3 dakikadan bire indirdiler, tramvay 5 dakikadan bire çekildi; vapur seferleri artırıldı. Ama sorun bitmedi…

   İZBAN işçileri yalan, dolan bilgilerle hedef alınarak, halkla karşı karşıya getirildi.

   Gerçek; İZBAN’ın yüzde 50’sinin TCDD’ye, yüzde 50’sinin İzmir Büyükşehir Belediyesine ait olduğudur. 10 yönetim kurulu üyesinin yarısı TCDD, yarısı İBB’den. 

   AKP, iktidara geldiği 2002’den bu yana, -son İZBAN greviyle birlikte- 7’si OHAL döneminde olmak üzere 16 grev yasakladı.

   CHP’de, İBB’de İZBAN grevi karşısındaki çift yörüngeli pozisyonunu İzmir halkına tam olarak aktaramadı!

   Sayın Zeybekçi “Grevin sona ermesi için sendika ile yapılan tüm görüşmeleri, TCDD’nin verdiği yetkiyle İZBAN adına Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu’nun yürüttüğünü ifade etti!

   Herkes kahramanlık peşindeydi…

   İZBAN sonucunda olduğu gibi AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana 15 grev engellendi bu grevlerin 7 tanesi OHAL’in devam ettiği iki yıllık süreçte yasaklandı.

   OHAL döneminde çıkarılan 678 sayılı KHK ile grev yasağı kapsamı genişletildi.

   6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 63. maddesinde “Karar verilmiş veya başlanmış olan kanuni bir grev veya lokavt genel sağlığı veya milli güvenliği bozucu nitelikte ise Bakanlar Kurulu bu uyuşmazlıkta grev ve lokavtı altmış gün süre ile erteleyebilir” olarak yer alan grev erteleme koşullarına “büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” durumu eklendi.

   Yasaya göre zaten ertelenen grevler 60 günlük sürenin bitiminde yeniden başlatılamıyor. Eğer 60 gün içinde Danıştay yürütmeyi durdurma kararı vermezse (ki artık vermiyor) sendika ya işverenle uzlaşmak veya Yüksek Hakem Kurulu’na başvurmak zorunda. Aslında grev ertelenmiyor, yasaklanıyor. Yasa erteleme kavramını kullanarak işçileri kandırıyor.

   Türkiye’de grev hakkını koruyacak hukuki bir mekanizma ve kurum maalesef yoktur.

   Grevi bitirmekle övünen Cumhurbaşkanın tarihi hal ve gidişatına baktığımızda, işçinin, emekçinin hatta halkın çıkarına uygun tavır almasını beklemek yanlış olurdu.

   İşçilerin örgütlü bulunduğu Türk-İş’e bağlı Demiryol İş Sendikası’nın İzmir Şubesi Başkanı Hüseyin Ervüz, kararın ardından yaptığı açıklamada, “Eşekten düşen nasılsa öyleyiz. Madem erteleyecektiniz neden bu eziyeti çektirdiniz? Birinci gün erteleseydiniz” diye konuştu. Sendika olarak siz neden çözüm bulmadınız?

   Kanunun grev erteleme koşullarına “büyükşehir belediyelerinin şehir içi toplu taşıma hizmetlerini, bankacılık hizmetlerinde ekonomik veya finansal istikrarı bozucu nitelikte olması” durumunu eklemişsin ve bu yasağı grevler için kullanıyorsun o zaman neden “grev yassah kardeşim” demedin de bekledin diye ben de sorarım?

   Siyasi partiler kendi aralarında seçim maçı yapıyor arada kalan halkın da işçinin de canı çıkıyor!

   Her zaman ki gibi, filler tepişiyor, çimenler eziliyor.

   Bu nedenle Anayasa’nın 54’üncü maddesinde yer alan grev hakkı için “palavradır, aldatmacadır” diyorum...

   60 günlük erteleme sonucunda anlaşma sağlanamazsa yüksek hakem kurulunun kararına bağlanacak. Sendika ve işçiler kanun gereği tartışamayacakları sonucu kabul etmek zorunda kalacaklar.

   İZBAN grevinde “İşçi hakkını savunuyoruz” diyenleri de demeyenleri de yüksek hakem kurulunun kararında göreceğiz.

   Türkiye’de grev hakkı fiilen yoktur. Bütün grevler hükümetin iznine bağlıdır.

   Hükümet her istediği grevi milli güvenlik ve genel sağlık bahanesiyle erteleyebilir. Hükümetin izin vermediği hiçbir grev yapılamaz.

   Zeybekçi, konunun siyasi malzeme yapıldığını ve vatandaş üzerinde bilinçli olarak yanlış algı yaratıldığını öne sürüyor. Hükümetin izin vermediği hiçbir grevin yapılmayacağından Sayın Zeybekçi’nin bilgisi yok mu?

   Her şey ortada işte!.. Bu durumda kim kimi aldatmış oluyor?

   Sayın Zeybekçi İzmir halkının hafızası güçlüdür.

   Aldatılmayız, kandırılmayız, unutmayız!..



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Güven Hokna'dan açıklama: 'Tuvalet temizledim'

Efsane dizi Yaprak Dökümü'nde hayat verdiği Hayriye karakteriyle hafızalara kazınan oyuncu Güven Hokna katıldığı bir programda hayatıyla ilgili bilinmeyenleri anlattı. Hokna, çektiği bir ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Diyet gıdası krizi: Can kaybı artıyor

Kobayashi Pharmaceutical Co. firmasından yapılan açıklamaya göre, kırmızı pirinç mayası içeren "beni-koji" tüketen bir kişi daha yaşamını yitirdi. Böylelikle şimdiye kadar takviye diyet gıdası "beni-koji" ile bağlantılı ölenlerin sayısı 5'e yükseldi. Ölenlerin cinsiyeti ve yaşı açıklanmadı. 

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR