İNSAN HAKLARI MASALI!

   Bir varmış, bir yokmuş, insan zulmün adı olmuş!..

   “Demokrasi, Adalet ve İnsan Hakları, Evrensel Değerlere” önem veren bireyler yetiştirmezmiş!

   Akıl ve vicdana sahip değilmiş.

   Birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmayan bir dünya olmuş.

   Bir gün Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi tüm dünya ülkelerinin üzerinde anlaştığı en uygar ve en insancıl belgeyi icat etmiş…

   İkinci Dünya Savaşı'nın yıkıntıları arasından demokrasiye, barışa, çoğulculuğa olan inançla yeni bir dünya mümkün diye düşünmüşler… 

   Oysa ki Evrensel Beyanname'nin verdiği umutla yola çıkanlar da yanılmış!..

   Çünkü insanın zulmü eksilmemiş, artmış!..

   Masal bu ya!

    Bugüne kadar ne ulusal mekanizmalar ne de evrensel hukuk insan haklarının tam manasıyla korunduğu bir dünyayı var edememiş...

   Rengine, ırkına, etnik kökenine, inancına, cinsiyetine, sınıfına, yaşına ve cinsel tercihlerine, engelli olup olmadığına bakılmaksızın her insan bu haklara sahip olmayı başaramamış…

   “İnsan Hakları” ayırımcılığa insanların aşağılanmasına karşı çıkan güçlü içeriği ile geniş özgürlükler elde eden bireyler gelişmesine katkı sağlamış olsa da,

   Hala yaşama tutunmaya çalışan insanlar dinleri ve ırkları dolayısıyla işkence görüp, vahşice öldürülüyormuş.

   Hala dünyada zulüm ve insanlık dışı işkenceler sürdürülüyormuş…

   Dünyayı insan haklarının tam manasıyla uygulandığı bir barış coğrafyası haline getirememişler.

   Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğdukları halde, hala dünyada bazı ülkelerde insan hakları savunucuları, basın mensupları ve muhalif görüşlüler haksız bir şekilde, terörist suçlamalarıyla, farklı düşman yaratma hikâyeleriyle hükümetlerin baskılarına maruz kalıyorlarmış…

   Kadın ve çocuklar şiddet görmeye ve katledilmeye devam ediyormuş. Kanunlarda yer alan korumalar bir türlü hayata geçirilmiyormuş…

   İnsanlarımız, yurttaşlarımız düşünceleri yüzünden cezaevlerine atılıyormuş.

   Toplumun özgür sesi kesilmeye çalışılıyormuş.

   İfade hürriyeti ihlal edilerek, basın özgürlüğü, adalete erişim ve adil yargılanma süreçlerinde hukuksuzluklar yapılıyormuş…

   İfade ve toplantı özgürlükleri kısıtlanıyor, muhalif görüşleri nedeniyle kişiler tutuklanıyormuş.

   Seçimle göreve gelen kamu yöneticilerinin mahkeme kararı olmadan görevlerinden alınıp, işkenceler, gözaltındaki kayıplar Türkiye'nin insan hakları konusundaki onurlu duruşunu korumak için kimse mücadele etmiyormuş...

   Ne yazık ki,dünya da kocamaaannn bir sessizlik varmış!

   Ekonomik, sosyal ve kültürel haklar sürekli ihmal edilerek, insanların eğitim, sağlık, iş hakları gözardı ediliyormuş. 

   Yoksulluk, tüm dünyanın hala en önemli meselelerinden biriymiş….

   Hala temiz suya ve gıdaya ulaşamayan milyonlarca ölen çocuk varmış. Nüfus artışına paralel öncelikli yaşamsal ihtiyaç düzenlemeleri yapılmıyormuş. 

   İş böyle olunca Evrensel Beyanname'de yer alan hak ve özgürlükler bir masaldan öteye geçmiyormuş!.. 

   Hukuk nedir? 

   Yurttaşların özgürlüklerini koruyarak onlara barışçıl bir yaşam ortamı yaratmak değil midir?

   Baskı aracı olarak kullanılan hukuk, ancak insanın, insana eziyetidir, işkencesidir!..

   Toplumun tüm bireyleri hak ve özgürlüklerinin korunmadığı bir dünyada hayatta kalma savaşı verirken, nerde kaldı insan hakları evrensel gerçeği?

   Bu olumsuz şartlarla Türkiye insan hak ve özgürlükleri bağlamında savunuculuk yapabilir mi?

   Gazetecisini, avukatını, milletvekilini cezaevine gönderen, insan haklarını tanımayan bir zihniyete evrensel bildirge olsa ne olur, olmasa ne olur!..

   Bir kulağından girer, bir kulağından çıkar, masal olur, masal!..

   İNSAN, İNSANA ZULÜM ETTİĞİ SÜRECE, İNSAN HAKLARI YOKTUR!