Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Sezi Parfümün Düşsel Yolculuğu!

23 Ocak, 2020

   İnsanın parfümle ilişki süreci düşsel  bir yolculuğa çıkarıyor bizleri. Arzunun parfümünde hem düşe, hem gerçeğe ulaşıyor insan… Bazen mistik bir hikâye anlatımında, bazen de ayrı bir macera yaşayan her insanın ilginç bir parfüm kokusu var…

   İşte Sezi Parfümeri'nin sahibi, Gül Yeniay Daloğlu kadınların ve erkeklerin parfümle olan düşsel yolculuklarına sık sık imza atıyor. Farklı kokularla analizler yaparak, farklı yorumlar getiren güçlü bir burun ve güçlü bir kadınla beraberiz…

   A.Tuncayengin: Başarı hikâyenizi koku dünyasında bugünlere taşıdınız. Gül Yeniay Daloğlu,  kadınların ve erkeklerin farklı koku talepleriyle ticari hayatında nereden, nereye ve nasıl geldi?  

   Gül Yeniay Daloğlu: Yıllar önce kozmetik  sektörünün bir elemanıydım. Böylesine bir parfüm dünyasına gireceğimi bilmiyordum. Yıllar sonra  eşimle beraber işletmecilik yaparken, sonra birden  yapmamaya kadar verdim. Ev hanımlığına çekildim. Üç, dört yıl ev hanımı oldum ama  bir yandan da ev hanımı değildim. Ben klasik çorba yapan, ütü yapan bir kadına dönüşemeyecektim. Çünkü ömrüm boyunca çalışmak ev bütçesine ve hayata katkıda bulunmak istemiştim. Bir gün Fransa’da yıllar önce gördüğüm şeyi, buraya aktarmaya karar verdim. Çok da zorlandım çünkü bu sektör İzmir de yoktu. İstanbul'da sadece Aziz Üstel yapıyordu o da bildik, tanıdık bir sima “yapabilirim miyim, yapamaz mıyım” derken 36 yaşıma geldim. Bir yılım kararsız geçti. İzmir buna hazır mıydı? Türkiye hazır mıydı? Ama hazırdı da bir de İzmir’e her şey çok geç gelir. Sanki ticaretin başkenti İstanbul da en son bize gelirmiş gibiydi... Hatta Ankara’dan bile sonrayız biz her konuda. Alsancak’da çok sempatik, güzel bir dükkân bulduk. Maksadım Alsancak da oyalanmak değil, maksadım ticaret yapmaktı. Önce esansçılarla mesaiye geçtim. Ben bu işi yapabilir miyim, götürebilir miyim gibi, kendime güvenim tamdı, çokta bilinmeyen bir sektör olduğu için çekingendim esasında. Esanslarımı getirdim. Dükkânın möblelerini hazırladım. Ticari açılışımı yaptım ama bir türlü perdeleri indiremedim. Hani o bütün camı kâğıt kaplı indireyim de başlayım diyemedim. Çok yakın bir arkadaşım “hadi o gün bugün oldu” dedi ve perdeleri indirdik, kâğıtları indirdik! Bordo ceketli hanım “burada ne satacaksınız?” diye geldi. Sağlık Bakanlığı onayımız vardı ama müşterinin gözü önünde üretiyorduk. Esans, alkol, fiksatör, katolizör bağlayıcı bir malzeme koyuyorduk. Müşterinin gözü önünde yapınca çok hoşlanmaya başladılar. Eşimiz dostumuz açılaşa geldi manevi destek verdiler. Broşür dağıtıyoruz ama Türk insanın dostlarına karşı tepkisi var. Almıyorlar nezaketen bile almıyorlar ellerinde torbaları burnuna sokulmuyor ama lütfen o broşürlerini alın bir yerin yaşaması için belki ilk nefes o broşürler, ama alınmıyor neyse bir postacı bize çok yardım etti. Gül abla dedi ben bunları dağıtırım. Tamam dedim. Çok seviniriz. Posta kutularına falan bak benim duyduğum anda ki kadınlardan bir tanesi yakın arkadaşım, ikincisi de postacı abimizdir. Ama bir şey bilinmiyor, ne yaptığı bilinmiyor. Açık parfüm, bu ne demek en kapağı mı açık kendi mi açık bu ne? Sonra birkaç ay geçti iş kendi kendine büyümeye başladı. Su damlası gibi önce etraftakiler duydu ondan sonra onlar etraflarına duyurdu. Karşıdaki esnaf iddiaya girmiş bu 6 ay kalır, gider diye. Hiç benimle ilgili bunlara bu 6 ay kalır giderdi onların 21 yıldır hala buradayım. Bir gün bir Bey geldi. “Siz nasıl bir şeysiniz?” Buyurun dedim bir parfüm satmışsınız, şahane dedi, “bütün Bonjourda da siz konuşuluyorsunuz” dedi.


   Büyümeye başladım ama tam olarak büyüdüğümün farkında değildim. 9 metrekarenin içinde işler geliyordu, satıyordum ve biriken para ciro beni enterese etmiyordu. Ben kendi kendimi seviyordum. Herkes beni seviyordu, insan ilişkilerini seviyordum hepsinde bir hikâye var onu duymayı, onları dinlemeyi seviyordum. Sonra ben bu insan ne sever ikinci etapta ona ne sunayım, hangi farkını vereyim gibi düşünmeye başladım. Koleksiyona en başında 65 parfüm ile başlamıştım. Şimdi koleksiyon üçyüz’ü geçti… Klasikleri tutuyoruz onlar daima bizimle birlikte oluyor. 1936 doğumlu Marilyn Monroe’nun kullandığı bir parfüm onu tutuyoruz. Bazı parfümler geliyor, birkaç ay kalıyor. Ya da bir sezon kalıyor, gidebiliyor. Ticaret yapıyoruz raf ömrünün stok faaliyetlerin de bize yük olmaması lazım. Bu yüzden kimisi girer kimisi çıkar ama klasikler kalır, daima ileri gideriz, daima yeniye doğru gideriz bazen de bazı kokuları biz bırakabiliyoruz. Onlar da gidiyor.

   A.Tuncayengin:  Koku Nedir?

   Gül Yeniay Daloğlu: Koku ben buradayım demek. İlk çağlardan beri beğenme duygusu var. Ben buradayım yazan bir levha var! Nasıl sabahları makyaj yapıyoruz veya gelen temiz gibi yüzünüzü gözünüzü tarıyoruz saçımızı tarıyoruz temizliyoruz falan koku bence ben buradayım demek. Çünkü uyumayan organlardan birisi burun nefes alıp veriyoruz, üzerini kapatıyoruz. Vücudumuz arasında geçiyor ama burnumuz geçmiyor; mesela bir yangının duman kokusunu duyup uyarıldığımız gibi. Koku hafızası çok kıt olan ama hiç unutulmayan bir algılama şekli. Bir kokuyla çocukluğa gidebiliyoruz bir koku ile de nefret ettiğiniz duygularınız ortaya çıkabiliyor. Koku ben buradayım demek, var olmak demek! Ter kokusu da varlığın göstergesidir… 

   A.Tuncayengin: İnsanlar neden koku kullanmak istiyor?

   Gül Yeniay Daloğlu:  Terk edilme duygusu. Ben çiçek olmak istiyorum, ben şekerli bir koku olmak istiyorum, ben şeker olmak istiyorum diyor aslında. Bilinçaltında ben baharatlı bir koku olmak istiyorum ve istiyoruz dese de ben kimseye bir şey yapamıyorum ama bari kokumla baharatlandırayım. Buradayım beni de istedin demek istiyor bence…

   A.Tuncayengin: Peki koku erotik bir aygıt mıdır?

   Gül Yeniay Daloğlu: Evet, çünkü koku bazı duygularımızı uyandırıyor. Duygularımızın üzerine taşıyor ve tek bir ayrıntı doğru noktaya doğru zamanda sıkıldığında erotik yapar, libidoyu yükseltir, erotik bir aygıttır. Koku sizin ikinci adınızdır, imzanızıdır. Müşterilerden bir tanesi koku benim imzam hadi bana bir imza atın demişti.

   A.Tuncayengin: Her ten bu koku ile ilgili nasıl bir reaksiyon gösteriyor ve bu kokuya o ten nasıl karar veriyorsunuz? Bir kokuyu insanların tercih etmesini nasıl sağlıyorsunuz ya da bununla ilgili nasıl bir eğitim ya da çalışma yaptınız?

   Gül Yeniay Daloğlu: Bu genetik şifre kodlarından size geçiyor. Doğru ise mesela bazı insan karamalize ederek yemek yiyordur baharatlı yiyordur. Vücut asidi yükseliyor düşüyordur. Mesela Avrupalılar çok güzel kokar falan diye, birtakım bilgiler vardır çünkü onlar çok karamelize yemek yemezler. Çok baharatlı yemek yemezler, biz pastırma ile büyüyen bir nesiliz sucuk ile büyüyen bir milletiz. Biraz daha Orta Asyalıyız.  Allah'a şükür dinimiz beş vakit abdest al, temizlen diyor da biz böyle bir alışkanlık yok. Temizlen duş al alışkanlığı tepeden ayağa kadar sabunlanmak gibi geliyor. Boyunun arkasını yıkabilirsin. Suya ve sabuna dokunabilirsin. Bazen de gizlenmek için kartın kullanıldığı her kokusu basımı başka biçimde ben pisim ama başka bir biçimde kokayım. Bir kere bir bey girdi içeri ben dedi öğretmenim dedi bana öyle bir koku verin ki ben alkol komayım dedi. Beyefendi dedim geceden alkol alıyorsunuz ama o bir müddet sonra asetona dönüşüyor. Ağzınızdan nefesinizden gelir alkol seviyenizi düşürürsünüz, o konuşurken bile nefesinden fark ediliyor asetona dönüşmüş. Bazı kokular vardı çok agresiftir... Sesiz sakin bir kadına agresif koku veremezsiniz, agresif derken çapı yüksek koku içeriği baharatların yoğun olduğu her tenin baharatı çiçeği aquası su gibi kokan fresh derken derinlik temizlik duygusunu veren sonra baharda tatlı koku her tenin kokusu farklıdır, koku dizimleri faklıdır. Esmer tenin kokuyu absorbe etmesi kolaydır. Genç nesil daha fresh daha yumuşak kokmasını öneriyoruz. Çok eskiden 13 yaşından önce parfüm kullanılmalılar. İnsanlar sezeryanla doğuyor çok yararlı bakterileri alamıyor alamadıkları için alerjen oluyorlar. Alerjen metebolizmaya sahip çocuklar da parfüm kullanmamak lazım ama çağımız Allaha şükür cep telefonu bile verdikleri için, ben parfüme ergenlikten önce karşıyım hem onların koku merkezlerinin gelişmesi adına hem de çok erken kimyasal malzeme bu kadar çabuk girmemeli hayatlarına daha geç girmeli…

   A.Tuncayengin:  Koku nasıl doğdu? İnsanlar üzerindeki etkileri, gelişimi, insanlar üzeride nasıl etkileri var?

   Gül Yeniay Daloğlu: Koku aslında tuvalet diye başlıyor. İlk çağlarda insanlar çiçekleri ve bitkileri vücutlarına sürmeye başlamışlar. Öbür cinse farklı görünmek adına sonra damıtma yöntemiyle esans çıkarılma öğrenmiş sonra da kötü kokuları bastırmak adına tuvalet suyu olarak bir parfüm çıkmış. Avrupa’da duş yok hamam yok. Fransa da çocuklar vücutları pudralı Aristokratlar için damıtma yöntemiyle tuvalet suyu elde edilmiş. Koku bu şekilde oraya çıkmış. Kıyafetlerini esansa yatırıp kuruttuktan sonra giyiyorlarmış. Parfüm giyim de demek. Eskiden parfüm giyiliyormuş. Anadolu’da gelinlere portakal çiçeği, karanfil dağıtılırdı. Bu iç Anadolu’nun geleneklerinden birisidir. Bildiğimiz karanfil. Aydın bölgesinde portakal ipe dizili ve gelinlerin boyuna takılırmış. Gelinlerin başlarına kokulu çiçekler parfüm hayatımızın her döneminde her çağında var. Kokulu objeler kullanılır.

   A.Tuncayengin: Koku geçmişten bu yana nasıl bir forma girdi ve değişime uğradı?

   Gül Yeniay Daloğlu: Koku sanayileşmeden önce kötü kokuyu bastırmak içindi. Hala daha tuvalet suyu olarak geçiyor. Parfüm ismi olarak değişti. Parfüm olabilmesi için 8 esansın bir araya gelmesi lazım tek bir esans değil 8 seans bir araya geldiği zaman nota gibi birkaç notanın bir araya gelmesi gibi çiçek, baharat dünyada olan yeryüzünde olan her şeyin kokusu vardır. Yeşil osuruk böceğinden, denizin kokusuna kadar damıtma yöntemiyle kokusu çıkarılmıştır. Şimdi bilinçaltı erkeksi duyguyu yakın bir şey olarak algılıyor ve ona doğru gitmeliyim diyor güzel ve seksi her kadın karşı cinsi çağrıştıracak bir nota kesin oluyor… 21 yıldır sektördeyim farklı kokular moda oldu gitti hala devam edenler gözlemlerime göre bunların hepsinde karşı cinse ait notalar var. Yıllarca ben alt notalardan bir tanesi duygusal romantik aktarım kalanlarda devam ediyor. O da erkeği çekiyor. Erkeği çektikçe kadın güzel kompliman alıyor. Aynı kokuya devam ediyor. Parfüm kompliman almazsa değiştiriliyor. Parfüm insanın kendisi için değil aslında başkaları için kullanılır, sonra yanındaki cins için...

   A.Tuncayengin: Bir gerçek parfüm bir de açık parfüm var. Açık parfümcülerin ortaya çıkması ile birlikte gerçek parfümcüler buna nasıl bir tavır aldılar ya da aldılar mı?

   Gül Yeniay Daloğlu: Açık parfüm var bir de replika var replika denilen şey şişesi kokusu rengi her şeyin birebir aynı olması birde açık parfüm var. Şişenin aynı olmaması kutunun aynı olmaması etiketin aynı olmaması ismin aynı olmaması ama içinin içeriğinin aynı olması şöyle diyelim: Parfüm bulundu. Şişeleyeceğiz, buna Gül buna da Aydan diyoruz ama biz açık parfümcüler sadece içeriğini benzetiyoruz. Şişeler farklı birde replikalar var bunlar her şeyiyle taklit edilenler. Mesleğe ilk başladığımda esanslar vardı. Markalara da esans yapan esansçılar vardı Adam bir esans üretiyor gidiyor şu şu ölçekte bir şey yapılacak. Biz önceden oradan alabiliyordun açık parfüm ayrı bir sektör orada… Kot üretici kot üretiyor Vakko’da alıyor, pazarcı da alıyor. Esansçılar var esancılar el altından bize de veriyor. Bir de optik burunlar var artık. Optik burna sıkılıp ayırt ediliyor. İçinde kimyasallar ayrıştırılıyor. Biz açık parfüm satıyoruz.

   A.Tuncayengin: 21 yıldır bu sektördesiniz ve artık müşterilerinizin taleplerini, ne istediklerini, neye karşı duyarlı olduklarını önceden anlıyorsunuz. Gittikçe genişleyen ve büyüyen müşteri çeşitliliğinizde dikkatinizi çeken, sizi farklı bir şekilde yönlendiren neler oldu, neler yaşadınız?

   Gül Yeniay Daloğlu: Rahmetli babamın bir lafı vardı müşteri tezgâha değil tezgâhtara gelir. Bu benim ticari düsturum oldu. Müşteri geldiği zaman adıyla hitap etmek onun ne kullandığını bilmek bir sonra adımında ne kullanacağını bilmek benim paradan daha çok ilgimi çeken şeyler… Üç aşağı beş yukarı biz ondan kopya çekiyoruz. Ne tarz şeyler kullandınız. Ona fark ettirmeden o işi yapamaya çalışıyoruz. Ne sevdiğini öğreniyoruz önce ondan sonra bizim işimiz yüzde elli azalmış oluyor. Ne sevdiğini öğrendikten sonra aynı repatuarda başka parfüm öneriyoruz. Muhakkak birsinden hoşnut kalıyor ama müşteriyi tanımamız gerekir. İlk gördüğümüzde doğru hedefi tutturamayız.  Ama ikinci ve üçüncü kez geldiğinde ne kullanacağını bilmiş oluyoruz. O da neden hayat süreklilikten ibaret aynı repertuarda, aynı notaları icra eden bir kalbin içindeyiz. Siz de nota dizimleri farklı olduğu için aynı parfümleri kullanıyorsunuz. Çok agresif koku sevmezsiniz. Bazı insanlar da öyle koku istiyorum ki evden yayılsın, Ayşe buradan geçti, Mustafa buradan geçti demelerini ister... Bu da kişilikle alakalı bir durum… 

   A.Tuncayengin: Gerçekten kokusunu sevdiğimiz bir parfüm bizi bazı şekillerde yansıtır mı? Bir parfümü parfüm yapan nedir? Parfümün içindeki türlü çeşit kokudan hangisi onu vazgeçilmez kılar? Daha da önemlisi, koklamak eylemi neye yarar?

   Gül Yeniay Daloğlu: Koku almak bizim en temel duyularımızdan biridir. Ayrıca koku eskimez. Bir gün yolda yürürken bir koku gelir burnunuza ve birden hatırlarsınız, mesela bir parfüm esintisiyle aklınız eski sevgilinize gider. Kokunun bellek çalışmalarında kullanılması da bu yüzden ya zaten… Hatta kokularla bellek çalıştırmayı amaçlayan deneyler yapan, gül kokularını akıl hastalarını tedavi etmekte kullanan da ilk olarak İbn-i Sina’ymış. Mevlana, “Koku gönül gözünü açar” demiş, bu sözü dikkate alan doktorlar sonraki yıllarda kokuların insan üzerindeki etkilerini araştırmış. Kimileri de 24 saat yorulmadan çalışan ve rüyalarımızda bile etkili bir rol oynayan koku alma duyusunun yaratıcılığımızı etkilediğini öne sürmüş.

   Koku insanlar için çok yönlendiricidir. 

   Aldığınız bir koku sizi yıllar önceki bir anınıza çok hızlı bir şekilde götürebilir. 

   Veya sevgilinizin kokusunu başka birisinde duyduğunuzda bu sizde o kişiye karşı bir etki yaratabilir.  

   Diğer yandan kullandığımız parfüm vücut kokumuzu da bastırabilir, ya da parfümünüz dolayısıyla bir kişi size aşık da olabilir!.. 

   Öncelikle insan  metabolizmasının bir parfüme ne kadar etki edeceğine bakalım. Vücudun PH oranı kesinlikle parfümün kalıcılığı, farkedilirliği ve kokusunu etkileyen faktörlerden biridir. Sağlıklı bir insan vücudu 6.8 ile 7.4 arasından alkali değere sahip bir PH a sahiptir. Özellikle parfümlerin alt notaları o anki vücudunuzun Ph oranına göre büyük farklılıklar gösterebilir.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Türkan Şoray'dan Kadir İnanır paylaşımı

Türkan Şoray, 24 Mart Pazar günü Beykoz'daki evinde beynine pıhtı atması nedeniyle fenalaşıp hastaneye kaldırılan Kadir İnanır'a geçmiş olsun dileklerinde bulundu. Geçen pazar günü Beykoz...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uykunuzu tam alamıyor musunuz? Daha yaşlı hissetmeniz normal olabilir

Bilim insanları, 1 ay boyunca uykularını tam alan kişilerin oldukları yaştan yaklaşık 6 yaş genç hissettiklerini belirledi. İsveç'teki Karolinska Enstitüsündeki araştırmacılar yeterli uyku almanın ve uykusuzluğun, hissedilen yaşla ilişkisini inceledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR