Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

Çocuk…

02 Mayıs, 2021

    Karşılıklı ikili koltuklarda oturuyorum. Çocuk Konak tramvay durağından bindi. Karşıma oturdu. İkimiz de birbirimize baktık. Ağzımda siyah maske gözümde siyah güneş gözlüklerimle bir çocuk için nasıl görünüyordum bilmiyorum!.. Belki de alışmıştı maskeli insanlara! Yedi – sekiz yaşlarında, ufak tefek bir erkek çocuğuydu. Elinde sımsıkı tuttuğu bir tornavida, ağzında maske vardı. Görevlilere görünmeden, aradan sıvışmış ve tramvaya binmişti. Görevliler görseydi geçmesine izin vermezlerdi. Çocuk kaçmayı başarmıştı!.. 

   Tramvayda annesi, babası veya bir büyüğü var mı diye etrafına bakınmasını, iletişim kurmasını bekledim. O sadece dışarıyı seyrediyordu. Bir durak boyunca onu izledim. Hareketlerinden tramvayda yalnız olduğuna karar verdim. Karşımda oturan bu küçük çocuk, kendinden emin yalnızlığı ve cesareti ile yola çıkmıştı. Masumluğuna elinde sıkı sıkı tuttuğu tornavida şiddeti gölge düşürüyordu. Annesi veya babası tornavidayı “kendini korusun diye vermiş olabilirler miydi” diye düşündüm…

   “Çık git, bak başının çaresine” demişler midir veya “evden biri eksilir” diye de düşünmüş olabilirler miydi? Bir çocuğun elinde tornavida neden olsun ki? 

   Küçüğün yanağının sağ tarafı yara-bere içindeydi. Sürekli camdan dışarıya bakıyordu. “Çocukla iletişim kurmalıyım, hassas ve korkutmadan ona seslenmeliyim” dedim.

-   Düştün mü?

   Bana bakıyor ve tekrar dışarıya çeviriyor başını…

-    Yüzün yaralanmış, düştün mü?

   Başını salladı…

   “Tamam dedim iletişimi kurduk. Bi de konuşursa onu çözeceğim.”

-   Yine başını salladı…

-   Canın çok yandı mı? 

-   Yine başını salladı. 

 -  Türkçe biliyor musun?

-   Evet

-   “Sonunda konuşmaya başlıyoruz!” 

-   Gezmeye mi çıktın?

-    Evet

-   Okula gidiyor musun?

-    Evet

-    Adın ne?

-    İbrahim

-   Tramvayda yolculuk arkadaşım! 

-   Kaçıncı sınıftasın?

-   İbrahim, eliyle 2 yaptı…

-   Derslerin nasıl

-   İyi

-   Nerede oturuyorsunuz?

-   Agora

-   Büyüdüğün de ne olmak istiyorsun?

-   Polis

   Dedi İbrahim ve tramvay Atatürk Lisesi durağında durdu. O esnada ayağa kalktı ve heyecanla bir şeyi işaret ederek bakmamı istedi. Oturduğum yerin önüne ağaç denk gelmişti. Sürekli işaret ediyordu, göstermek istediği bir şey vardı. Ben de kalktım ona doğru eğildim. İbrahim duraktaki bilboard da asılı Türk Polis teşkilatının 176. Yılı için yapılmış dinamik, adanmış, gözüpek sloganlı balık adam afişini gösterdi. Nasıl da heyecanlanmıştı.

   - Balık adam polis mi olmak istiyorsun? 

   Kafasını salladı. 

   - Denize gittin mi, yüzme biliyor musun? 

   - Ben yüzebiliyorum. Balık adam polis olmak istiyorum.

   -Harikasın İbrahim aferim sana…

   İbrahim çözülmüştü. İçindeki sevinç, umut beni de heyecanlandırmıştı. Rol modelini seçmişti. İbrahim’in rol modeline ulaşması için okuması ve sağlıklı yaşam koşullarında yetişmesi gerekiyordu. Gerçek öyle miydi? Oysaki İbrahim sokakta her türlü kötülüğe açık yalnız bir çocuktu. Ebeveynlerinin tramvayda olduklarını umut ederek, yine sordum…

   - Annen, baban burada mı? 

   - Babam öldü. Annem evde… 

   -Yanında kimse yok mu?

   İçindeki acının feryadıyla elindeki tornavidaya daha sıkı sarıldı. 

   Konuyu değiştirmek istedim çünkü balık adam polis İbrahim’i mutlu etmişti.

  İbrahim polis olmak için okumalısın ve çok çalışmalısın değil mi? Sporda yapmalısın. Eğer spor yaparsan daha başarılı olursun. 

   Beni dinliyor ve sürekli başını sallayarak sözlerimi onaylıyordu. Bana güvenmişti ve motive olmuştu… Ah İbrahim ah aklımdan senin için ne güzel düşünceler geçiyor bir bilsen. Bütün çocukların korunması gerektiği yaşlarda sen sokakta yalnız ve kimsesizsin… Çocuk yaşta seni sokağa bırakan annen belli ki o da çaresiz. Tornavidayı eline vermiş, İbrahim’e bir şey de olmasın istiyor, ana yüreği işte… Kimbilir babasız evde daha kaç çocuk var!.. 

   Küçücük bir çocuğun bedeninden dağ olur mu? 

   Ben tramvaydan inince İbrahim’e n’olacak? Atatürk Lisesi durağında ineceğim, annesi gibi onu tembih edip yoluma gideceğim… Öyle mi olmalı, hayır!.. Ya sonra İbrahim nereye gidecek, kimlerle karşılaşacak? Ya İbrahim kötü insanların eline düşüp umutlarına koşamazsa… Heyecanları kirlenirse!

   İbrahim’in yalnızlığı aklıma takıldı…

   İbrahim’i sadece ben mi düşünmeliyim. Sokakta küçük ve yalnız çocuklara hepimiz dikkat etmeliyiz… O yaşta bir çocuğu polis ablası/abisi gördüğünde “sen sokakta niye yalnızsın” diye ilgilenmeliydi!.. Hiç mi gören olmadı mı İbrahim’in yalnızlığını… Oysaki İbrahim polis olmak istiyor. Küçük masum umutlarıyla…

   Aklımda İbrahim ve onu evine teslim etmek gerek… Tramvaydan indim güvenlik personeline “tramvayda İbrahim adında yalnız küçük bir çocuk var ve ailesine teslim edilmeli. Yardımcı olun lütfen” dedim.  

   İbrahim’i tramvaydan dışarı çıkardılar. İbrahim o gün gezemedi diye bana bir daha güvenir mi bilmiyorum ama evine teslim edildiğini biliyorum… 

   Bir daha ki yalnızlığına kadar…



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

'Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin'

Ünlü oyuncu Aslı Enver ile eşi Berkin Gökbudak tatile çıktı. Bir mekanda çekildiği kareleri sosyal medyadan paylaşan Aslı Enver, pozuna "Hayat kısa, daha çok Belçika çikolatası yiyin" not...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Doğada vakit geçirmek cilde olumlu etki ediyor

Araştırmacılar, doğada vakit geçirmenin bağırsak ve cilt sağlığı ile yakından ilişkisini inceleyerek, yeşil alanların insan mikrobiyotasını artırdığı sonucuna ulaştı."Environmental International" isimli dergide yayımlanan makalede, araştırmacılar, ABD ve Avrupa'da kaleme alınan 20 çalışmayı inceleyerek doğa ile insan sağlığı arasındaki yakın bağı ele aldı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR