Yukarı
41

Halis Koç

Bir dayak arsızı merhabası

19 Eylül, 2016

   İlkokul birinci sınıfa gidiyordum. Sene 1977. İstanbul’un gecekondu mahallelerinin birinde derme çatma bir İlkokul. Öğretmen ışık sözcüğünü heceleyin diye bir soru sordu. Bir kız arkadaş kalktı yanlış yazdı. Parmak kaldırdım tahtaya çıktım, doğrusunu yazdım. Öğretmen yanlış yazan arkadaşa ceza vermek için bana döndü, şimdi dedi bu arkadaşa benim yerime bir tokat at . Bir kıza baktım , bir de elime. Vuramam hocam dedim yanlış olur. Öyle mi dedi öğretmen. Ve kıza döndü ‘ Sen ona tokat at’ dedi. Kız döndü bana okkalı bir tokadı çaktı. Hem doğruydum, hem haklıydım ama hem de tokat yemiştim. Sen dedi öğretmen bana bundan iyi bir ders al. Aldık mı? Almadık. Elbet ki şu hayat denen kavgada insan olmanın, doğru olmanın, dik durmanın bir bedeli var. O bedeli ödeyeceksiniz. Öyle veya böyle bir şekilde ödeyeceksiniz. Dik duramayanlar, dik duranları sevmez. Çünkü onlara baktıkça kendi eğriliklerini görürler. Ve size er ya da geç bu bedeli ödetirler

YAZARSAN DAYAK YEMEYİ GÖZE ALACAKSIN

  Uzun yıllardır yerel basında gazetecilik ve köşe yazarlığı yapıyorum. Bu ülkede aklı başında bir adam yazarlık, hele hele gazetecilik yapar mı? Üstelik benim gibi mühendislik eğitimi almış bir insansanız nasıl bir arızanız olur da , muhalif havalarda  yazılar döktürerek kendinizi ifşa ederseniz.? Bunun psikolojik çözümlemesini uzmanlar nasıl yapar bilemem ama sürekli babasından dayak yiyen, ama yine de ısrarla babasını kızdıran baba figürü sanırım bu durumu güzel anlatır diye düşünüyorum. Ama kendime neden bu işi yapıyorum diye sorduğumda aklıma hep yukarıda yazdığım ilkokulda başımdan geçen anı geliyor. Bu ülkede yazar olmak, gazeteci olmak haklıdan yana olurken haksız yere dayak yemeyi göze almaktır aslında.. Belki de benim yazarlık temelim ilkokulda yediğim o arkadaş tokadıyla atılmış, hala yazıyorsak  dayağa doymadığımızdandır , başka bir açıklaması da yok herhalde.!

SADİST İRADELERİN MAZOŞİST YAZARLARI

Osmanlı’dan bu yana  devlet geleneğinde sola bulaşmış ve rengi hafif kırmızıya vurmaya başlamış her düşünceyi ezme dürtüsü olduğu malum. Orası malum da, bu sadistleşen gelenekte devamlı mazoşist muhalif sol yazarların geometrik dizin olarak artması, tam bir trajikomik vaka. Sonuç olarak bizim muhalif taraf da dayak arsızı oldu desek çok da abartmış olmayız hani. Bakın 15 Temmuz’dan bu yana ortalık toz duman. Hani mahallenin kabadayısı suçlu da olsa, suçsuz da olsa mahallede dayak atmaktan zevk aldığı bir çocuğu her halükarda döver ya, solun da bu 15 Temmuz muammasından dayak yemeden çıkması elbet zordu. Sonuçta kabadayı bildiğimiz kabadayı ..Mahallede bildiğimiz mahalle..

O-HAL’DE YAZALIM DEDİK

  Ege’nin Sesi’nin imtiyaz sahibi Sevgili dost Sinan Kara Ege’nin güçlü ve referans haline gelmiş bu  internet gazetesinde yazma teklifini bana getirince, kafamın içinde yukarıda yazdığım düşünceler uçuştu. Bu bir merhaba yazısı olarak bir yazarın en zor yazısı. Bu ilk yazılarda yeni görücüye çıkmış elinde çikolatayla kapı eşiğinde bekleyen, her an pot kırmaya hazır şapşal damatmışım gibi bir his geliyor klavyeye kuruluyor. Tabi ki size de damada kaş altından bakarak eksik bulmaya çalışan kayınpeder rolü düşüyor ki ; doğrusu sizlere böyle bir benzetme için kıyamam değerli okuyucular..!!!!!!!  Sizlere çok bilmiş kayınpeder rolünü layık göremem ama bugünden itibaren burada ne yazarsak sizde okuyucu olarak bu yazarın suç ortağı rolünü üstlenmiş durumdasınız.Yani baştan anlaşalım ne kadar dayak yersek , yarı yarıya.!!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Çakallarla Dans'ın kadın versiyonu çekilecek

Türk sinemasının uzun solukları serilerinden olan 'Çakallara Dans'ın ilk filmi 2010'da çekildi. Birinci film, çok yüksek gişe elde etmemesine rağmen seri haline getirilen 'Çakallarla Dans...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

E-sigara pıhtılaşmaya neden oluyor

Özellikle gençler arasında yaygınlaşan elektronik sigaraların normal sigara kadar tehlikeli olduğunu belirten Türk Toraks Derneği Tütün Kontrolü Çalışma Grubu Yürütme Kurulu Üyesi Doç. Dr. Seyhan Us Dülger "Bu cihazlar kalpte ritim bozukluğundan pıhtılaşmaya kadar pek çok ciddi sağlık sorununa yol açıyor" dedi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR