Trump’un büyüğü heybenin dibinde

90’lı yılların başında sadece Berlin Duvarı çökmedi.

Sadece Sosyalist blok yıkılmadı..

Dünyanın dengesi de yıkıldı..

Solun kabesi çöktü..

Sağın ise denge unsuru ortadan kalktı.

Son Amerikan başkanlığı seçimini ve seçilen kovboy kılıklı post modern faşist Trump’u, bu mantık üstünden değerlendirmek gerekir.

Sosyalist blok çökünce batının kapitalist kodamanlarının yönetimindeki ülkeler , sosyal demokrat partiler vasıtasıyla  emekçi kitlelere  verdikleri tavizleri bir daha gözden geçirdiler..

Çalışma saatlerinin düşmesi.

Yıllık izinler..

Sendika üyelikleri..

Enflasyon üstündeki maaş zamları..

Ve emekçilerin yaşamlarına olumlu katkı sunan bir çok kazanım, kapitalizmin vicdanının zonklaması ile verilmemişti onlara. Kapitalizmin tepesinde sallanan sosyalizm kabusu , artı değerden pay olarak geri dönmüştü onlara.

Peki sonra ne oldu.?

Sosyalist blok dağıldı..

Önce küreselleşme adı altında kapitalizm çıldırdı..Ruhundaki sömürgecilik hortladı.

Peşinden Neo-liberalizm adı altında vahşi kar hırsıyla dolu kapitalizm emekçi kitlelerinin üstünden buldozer gibi geçti..

Bunun sonucu yoğun işsizlik,fakirlik olarak emekçi kitlelerin üstüne zulüm olarak yağdı.

İyi de bunun Trump ile ne ilgisi var?

Devam edelim..

Sosyalist blok’un dağılmasının ardından ,kapitalist ülkelerdeki sosyal demokrat tarzı merkez sol partiler adeta kıblesini kaybetti..Bir çoğu entellektüel kitlelerin, endişeli modenlerin, kültür ve sanat duyarlılığı gelişmiş çevreci kitlelerin desteklediği partiler haline geldi..İşçi sınıfıyla organik bağları koptu..Merkez sol partiler mıymıntı, hımbıl, düzenin alternatifi haline gelemeyen bir nevi dernekler haline dönüştü..

Sonuç…?

Doğa boşluğu affetmez..Bir şekilde doldurur..Ve doldurdu da.

Neo-liberalizmin, küreselleşmenin yalnızlaştırdığı emekçi halk sınıfları kendi değerlerinden iyice uzaklaşan merkez sol partiler yerine kuvvetli demogogların olduğu aşırı sağa yöneldiler..

Trump’u zirveye taşıyan Amerikan merkez solu olan demokratların zamanla halka tepeden bakan entelektüel ,seçkinci bir yapıya bürünmesiydi aslında..

Ve Trump’un gelişi Avrupa’dan belliydi aslında..

Fransa’da oyu devamlı artan ırkçı Le Pen..

Macaristan’da diktatörlüğünü ilan eden Cuban..

Ve Avusturya’da iktidara oynayan neo Naziler..

Dünya hızla otoriterleşen despotların salyalı ağızlarıyla kükrediği bir cehenneme doğru hızla ilerliyor..

Çözüm ne..?

Çözüm işçi emekçi sınıfa sahip çıkarak, onu sınıfsal değerler etrafında kenetleyip dünyayı değiştirecek bir güç haline getirebilmekte..İşçi sınıfını zincirlerinden başka kaybedecek bir şeyi olmayan atalarının yolunun ve felsefesinin etrafında kenetleyebilmekte.Aksi halde benim faşistim senin faşistini döver hırlaşması içinde her geçen gün vahşileşen bir dünyada yaşamak zorunda kalacağız..İlerleyen süreçte heybenin dibinden daha büyük Trumplar çıkmayacağının garantisi yok..Galiba artık adını unuttuğumuz ak saçlı bilge dedemiz (!!!) tarihin sonu derken bunu söylemek istemişti.

Kim bilir.?