Yukarı
7

Av. Anıl Selek

HUNLYEON-EUN PİLSU-İBNİDA

08 Haziran, 2016

   Uzunca bir süre “ne istedilerse verdik ne dedilerse yaptık” denilen toplulukla işler gayet iyi giderken; taraflar arasındaki ilişkiler Oslo görüşmeleri, 17 Aralık tapeleri gibi konularla doruğa çıkan kriz sonrasında adeta tek taraflı savaşa dönüştü. Bu savaşta güçlü taraf rakibini bir hayli de hırpaladıi. Ne yapılanın ve yaşananların doğruluğunu ya da yanlışlığını  burada tartışacağım ne de birileri gibi “oh olsun” da diyeceğim. Ancak gelinen süreçte öyle şeyler yapılmaya başlandı ki akla mantığa ve vicdana sığdıramıyorum.

   Geçtiğimiz günlerde Ödemiş Ortaokulu’nda Milli Eğitim müfettişleri tarafından enteresan bir uygulama yapıldığını öğrendim. Biraz araştırınca sadece Ödemiş’te değil Afyon Antalya ve birçok ilde de benzer uygulama yapıldığını şaşkınlıkla gördüm.

   Sayın milli eğitim müfettişleri çocuk yaştaki bazı öğrencileri toplayarak tek tek görüşmeye almış(!). Öğrencilere “falanca dersanesine gidiyor musunuz?”, “Sizlere neler anlatıyorlar? Neler öğretiyorlar?” , “Sohbet toplantılarına katılıyor musunuz?” gibi masum sorular ve devamında siyasi baskı hissettiren başkaca sorular sormuşlar daha doğrusu yalnız başlarına sorguya çekmişler. Küçücük çocukları sorguya çekerek onları psikolojik baskı altına almak ne kadar doğru? Bunu yapan eğitimciler çocukların psikolojilerini bozacaklarını hiç düşünmezler mi? Yoksa düşünüyorlar da emir demiri keser diyerek tüm değerlerini (tabii sahiplerse) bir kenara mı bırakıyorlar? Bilemem ama benim düşüncem bu kadar da olmaz! İşte tam da benim gibi düşünen bir veli okula gidip yapılan yanlışın hesabını sorunca da geri adım atmışlar. Bu müfettişlerden hangisi çocuğunu bana ya da bir başkasının yanına bırakıp sorguya çekilmesine razı olur? Buna düpedüz “bel altı vurmak” denir.

   Yaşananların bir de idari yönü var. Ceza yargılamasında bile suç işleyen çocuğun psikolog veya pedagog ile avukat huzurunda ifadesinin alınması hüküm altına alınmış yine mağdur küçüğün de aynı koşullarda ve  kamera ile görüntüsünün alınmasına gerek görülmüştür. Yani çocuğun doğrudan ilgili olduğu durumlarda bile hassas davranıldığı görülmektedir. İdari olarak da Maarif Müfettişleri Görev Standartlarının "İnceleme, Soruşturma ve Ön İnceleme (Uygulama) Süreci" başlığı altındaki "2. İspat Araçlarını (Delil) Toplama"  bölümü "b) İfadelerin/Bilgilerin Alınması" kısmının 16.fıkrasında “Öğrencilerin ifadeleri alınırken, psikolojik açıdan etkilenmemeleri için rehberlik servisi, rehber öğretmen veya psikolog ile işbirliği yapılarak gerekli önlemler alınır." ifadesine yer verilmiştir. Bırakın aklı, mantığı vicdanı yapılan uygulama düpedüz Bakanlık düzenlemelerine aykırı.

   Yazımla ilgili fikir alışverişi yaparken bir arkadaşımın sözü de yenilir yutulur gibi değildi “çocukların ifadelerini almaya çok meraklılarsa başta hükümet partisinin birçok yöneticisi ve halen makam sahibi birçok kişinin çocuklarının da ifadeleri alınsı malum henüz bir sene önce yani çil yavrusu gibi dağılıp söz konusu okuldan ayrılan çocuklar buralarda uzunca yıllar eğitim gördü, bir de onları sorgulasınlar”. Tabii ben arkadaşımın bu sözlerine katılmıyorum; ne benim gibi düşünenlerin ne de iktidara alkış tutanların çocukları böyle bir sorgulamaya maruz kalmasın. Çocukların terör örgütünce ön saflarda kalkan olarak kullanması ne kadar çirkinse siyasi bir amaç uğruna ya da kin gütme saikiyle çocukların baskı altına alınmaları da aynı çirkinliktedir.

   Sıkça dile getiririz “eğitim şart” diye. Ancak Milli Eğitim içinde yaşanan bu olumsuzluklar karşısında bazı eğitimcilerin de ayrıca eğitime ihtiyaç duyduğunu düşünüyorum. Zaman zaman liderlerimizin de gündemine gelen ve beğenmedikleri Kuzey Kore’de bile en yüksek maaşı öğretmenlerin aldığı gerçeği karşısında eğitime daha da önem vermek gerekiyor.

O zaman bir kez de başka bir dilde söylersek belki sözlerimiz anlaşılır  훈련은 필수입니다 (okunuşu hunlyeon-eun pilsu-ibnida) * ...

*Korece eğitim şart, eğitim esastır.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

İbrahim Tatlıses oğluna ‘Yok artık öyle beleşten hayat’ dedi: Mirasını açıkladı

Oğlu Ahmet Tatlıses ve torunu Mert Tatlıses ile davalık olmasıyla gündeme gelen İbrahim Tatlıses miras açıklaması yaptı. İbrahim Tatlıses ‘Aramızda Kalmasın’ isimli magazin programına gön...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Uzmanı uyarı: Grip deyip geçmeyin

Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, "Grip deyip geçmemek gerek. Hafif de olsa altta yatan, eşlik eden hastalığı olan kişilerin bir sağlık kuruluşuna başvurması ve gerekli önlemeleri zamanında alması gerekiyor" dedi. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Farabi Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Gürdal Yılmaz, ilkbahar gelinceye kadar sonbahar ve kış aylarında en çok influenza vakalarıyla karşılaşıldığını söyledi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR