Yukarı
398885

''Parayı kazananlar apartmanlar kurdu''

04 Mart 2024 12:28

Halil Ergün ile Perihan Savaş, Batman Film Günleri'nde sinemaseverlerle buluştu. Usta oyuncular, Türk sinemasına ilişkin merak edilenleri ve anılarını paylaştı.

Tiyatro kökenli olduğunu söyleyen Halil Ergün "İznikliyim ben. Toprağa bağlı ve çok eski bir aile. Annem sefir, babam elektrik mühendisi, abim doktor olmamı istiyordu ama ben doğaya dönüktüm. Müsamereler filan oluyordu. Filmler seyrediyorduk. Sinemamız vardı, babamların işlettiği. Tüm filmleri seyrediyorduk beş yayından itibaren. Kerpiçten yapılmış bir salon ve sinemaydı. Ama hiç öyle artist olmak, meşhur olmak gibi bir düşüncem yoktu. Sadece hoşlandığımı biliyorum" dedi. 

"YILMAZ GÜNEY SENİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR' DEDİLER"

Ergün, yaşamında oyunculuğun rolüne ilişkin, şu bilgileri verdi: 

"Sanatın insan hayatındaki işlevi konusunda bilincimiz, bilgilenmemiz ortaya çıktı ve bir hayat tarzına dönüştü bir süre sonra. İnsan hayatlarını sergilemek, halka bir şey söylemek benim tarzım oldu. Tiyatrolar kurduk. Çok önemli tiyatro hareketlerinin içinde oldum. Şansımıza, Anadolu'da 40 tiyatronun dolaştığı bir dönemdi. Halkımızla sanatın buluştuğu, köylere kentlere kadar uzanan bir tiyatro macerası... Halkın toplumsallaşma kültüründe çok önemli fonksiyonu vardır, başka insan hayatlarına katılma kültürü. Sonra bu, bir hayat tarzına dönüştü. Sinemada 12 Mart'ı yaşadık. Kasabama döndüm. Yılmaz Güney hapse girmişti. Arkadaşlarım dedi ki, 'Yılmaz abi seni göreve çağırıyor. Bir film var, senin oynamanı istiyor.' 1974 yılının eylül, ekim aylarında sette buldum kendimi ve kadere dönüştü. Çok sevdim kamerayı. Kamera sesini sevdim ve kaldım. Hiçbir zaman şöhret olmak, para pul kazanmak, çok büyük aşklar yaşamak gibi bir tarzımız yoktu. Çünkü Türkiye'deki o tartışmalardan etkilenmiştik. Bir şey söylemek, ülkenin sorunlarına, insanların sorunlarına, sanatın diline ilgi duydum ve hayat tarzım haline geldi. Bir kader gibi bugüne geldik." 

Oyunculukta rolünü en iyi biçimde yapmaya çalıştığını kaydeden sanatçı, "Bizler yönetmen oyuncularıyız. Senarist ve yönetmen kurar. Biz de bize sunulan karakteri en iyi şekilde sergilemek durumundayız. Toplumun çözümlenmesi, toplumdaki insan ilişkilerinin tahlil bilgisi ya da sınıfsal meseleler. Hayatın içindeki ayrı ayrı karakterlerin ayrı sosyal konumların, statülerin varlığını fark etmek, size sunulan karakteri de o anlamda yorumlama mecburiyeti ve çözüm bulma çabası getirir" değerlendirmesinde bulundu. 

"ÇOK AĞLAYINCA, ÇOK İYİ OYNAMIŞ OLMAZ"

Usta oyuncu, kariyeri boyunca birbirinden farklı birçok rolü oynadığını vurgulayarak, şöyle devam etti: 

"Ben patronu da, kötüyü de oynadım. 'Jön kötü adam oynamaz.' dediler. Jön dayak yemez, sadece döver. Öyle bir kültür vardır bizim Yeşilçam'da. Ama insan öyle değildir. Siz gösterebilirsiniz bunu. Rolün etkisinde kaldım, eve gittim filan. Ben böyle bir şeye inanmam. Bana verilen rolü sadece yorumlarım. Toplum içinde gözlemlerimiz, bilgimizle günlük hayatımızdaki örnekleri gözlemek, bilmek, tanımak noktasında, bir zenginlik taşımak zorundayız. En iyisini yapmaya çalışırız. Asıl mesele vücudunuzu çözmek. Elinizi, kolunuzu, gözünüzü hangi jestle hangi yansımayla sunabilirsiniz? Bunu çözmek de bir bilim işidir. Aslında sanat da bir bilim işidir bir tarafıyla. Duygusal iş meselesi değildir. Çok ağlayınca, çok iyi oynamış olmaz. Çok gülünce, çok iyi oyuncu olmaz. Mesele o karakterin toplumsal konumu. Köydeki başka, kentli başka, zengin, fakir, yoksul başkadır. Bakışlar bile değişir." 

Oyuncunun senaryoya katkılarına da dikkati çeken sanatçı, "Aslında sinema oyunculuğu gözlerle doğru bakmaktır. Kamera göz ilişkisi çok mühim. Bir karakteri ya da durumu, o sahneyi anlatmada sadece hareketle olacak işler değildir bu. Mesleğinizi sevdiğiniz zaman böyle. Ben hala heyecan duyuyorum. Sokakta yürürken millet bana sarıldığında, 'Beni seviyorlar' diye bakmıyorum. İyi sunmuşum mesleğimi, çabalarımı diye algılıyorum. O beni çok sevindiriyor" diye konuştu. 

Halil Ergün, gerçek sanatçıların ardında iz bıraktığını söyleyerek, şunları kaydetti: 

"Ben Yeşilçamlıyım diyorum artık. Keskin dönemlerimizde çok bilmişliğimiz, gençliğimiz vardır, en doğrusunu biz biliriz diye. Bizde de öyle keskin kararlar vardı, tiyatro da yaparken. Ama hayat size çok şey anlatıyor. Daha başka düşünmeye başlıyorsunuz. Yeşilçam'a girdiğimde biraz tepeden bakma meselesi vardı. Sonra fark ettim ki Türkiye sinemasının adı Yeşilçam'dır. Şimdi Yeşilçamlı olmakla çok övünüyorum ben. 80'e yakın filmde oynadım. Sonra düşünmeye başladım. Yanlışıyla doğrusuyla, eksiği, hatalı olanı vardır ama genel bir süreçten bahsediyorum. Çok önemli bir işlevi yerine getirmiştir. Bugün noktalanmıştır, başka bir mecraya düşmüştür." 

"YEŞİLÇAM İÇİN KASABALARA SİNEMALAR KURULDU"

Yeşilçam'ın Türkiye'de toplumsallaşmanın çok önemli bir işlevini yerine getirdiğini vurgulayan sanatçı, sözlerini şöyle sürdürdü: 

"Bölgeler kurmuşlar; Güneydoğu Anadolu, Doğu, Karadeniz, Marmara bölgesi, Adana, İzmir. Orada bir ekonomi kurulmuş kasabalara kadar giden sinemalar. Babamla hala oğlunun açtığı kerpiç bir sinemaydı. O güne kadar insanların buluşmaları köyde, kasabada hatta kentin belli yerlerinde... Toplumsallaşma diyebileceğimiz, başka insan hayatlarına tanık olma, başka insan hayatlarının sevincini, acısını paylaşma kültürü... Ya cenazelerde acılara ortak olursunuz. Namaz kılar veya cenazesini götürürsünüz ya da düğünlerde mutluluklara ortak olur hediye götürürsünüz. Bir ailenin, komşunun acısına ortak olmaktır. Yeşilçam için kasabalara kadar sinemalar kuruldu, harman yerlerinde filmler gösterildi."

Usta sanatçı, Yeşilçam anılarına da değinerek, "Unutulmuş kahramanlar üç kuruşa oynardı. Gittiğimde heyecan duyuyordum. Hayatımıza girmiş birinci, ikinci, üçüncü derece rollerde oynamış insanlar vardı. Kadir Savun geliyor setime, ellerim titriyordu. O kadar tutkuyla ve mesleklerine bağlı işler yaptılar ki. Bu açıdan çok önemli işlev yerine getirmiştir Yeşilçam. Yeşilçam sinemacısı olmaktan çok şey kazandım, çok şey öğrendim. Bir tek eksikliğimiz şu. Dünya çapında sinema kültürüne sahip başarılarımız var ama Amerikan, İngiliz, Fransız sineması gibi değil. Oradaki eksiklik şudur. 200-300 film çekildiği zamanlar var. Bölgelerde dolup taşıyor sinemalar. Parayı kazananlar tekrar sinemanın teknolojik gelişmesine yatırım yapmadı. Fırınlar yaptı, apartmanlar kurdu, parayı başka yere aktardılar" değerlendirmesini paylaştı.

"İYİ Kİ SUNA ABLA BENİ TİYATROYA KOYMUŞ"

Perihan Savaş da oyunculuğa henüz 5 yaşında tiyatro sahnesinde adım attığını belirterek, "Sinemada da uzun bir zaman oldu. Sevgili Suna Pekuysal’ın annemin arkadaşı olması, 'Ben bu kızı tiyatroya götüreceğim, bu kızda cevher var' demesiyle başlayan bir süreç. Sonra kendimi bulduktan sonra bir baktım ki sanatın içinde, tiyatrodayım. Aynı zamanda okul da başladı. İyi ki beni götürmüş Suna abla, iyi ki tiyatroya koymuş, iyi ki bu mesleğin içinde olmuşum. Herhalde farklı bir meslek düşünemezdim" dedi. 

Sinemaseverlerin gösterdiği ilgiye de değinen sanatçı, şunları kaydetti: 

"İnsanların sevgiyle bakması, kucaklaması, herkese nasip olan bir şey değil. Evde televizyonda ya da sinemada izledikleri zaman, bizi ailelerinden biriymiş gibi kabul etmeleri ve sokakta size baktıklarında gözlerindeki ışıkları gördüğümüz zaman çok mutlu oluyorum. İnsanların yaşadığı olumsuzlukları hem tiyatroyla hem sinemayla birlikte bir yerlere aktarabiliyorsak, bir şeyleri önleyebiliyor ya da 'Bunun böyle yapılması gerekiyor' diyebiliyorsak bu bizim için çok önemli. O yüzden de tarafsız, kimseye ayrım yapmadan sevgiyle kucaklamak ve onların yaşadığı sorunları aktarmak bizim görevimiz diye düşünüyorum." 

Perihan Savaş, Türk sinema ve dizi sektöründeki duruma da dikkati çekerek, "Sinemada bir senaryo geliyor önünüze. Dizide ise ya iki ya da üç senaryo gönderiyorlar. Sonraki hikayelerin bir sinopsisini yani kısa anlatımını çıkarıyorlar. Oynadığım son diziden bahsedeyim. Üç bölüm senaryo okudum. 1980'leri anlatan olağanüstü bir şeydi. 'Bu işin içinde olmak istiyorum.' dedim. Bir baba çocuğun acı hikayesini anlatan, arada aşkı da olan çok güzel bir hikayeydi. Ne yazık ki bu diziler uzadığında, kanallar dizilere, senaryoya müdahale ettiğinde, sizin okuduğunuz şeyin çok daha dışına çıkıyor Biz 1980'ler diye başladığımız bir işi, Adams Ailesi olarak bitirdik. Üç senarist, üç yönetmen değişti" diye konuştu.

Sözcü



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Selin Türkmen'in yeni dizisi belli oldu

Ekranların fenomen dizisi Kızılcık Şerbeti'nden rolü bittiği için ayrılan Selin Türkmen'in yeni projesi merak ediliyordu. Türkmen yeni sezonda Kara Dut dizisi ile izleyicisinin karşısına ...

Afşar Timuçin hayatını kaybetti

Hayal Yayınları sosyal medya hesabından Afşar Timuçin'in vefatına ilişkin yaptığı açıklamada, "Birlikte çalışma imkanına eriştiğimiz değerli ağabeyimiz, yazar, şair, çevirmen ve filozof A...


Altın Portakal Film Festivali'nin jüri başkanı Ferzan Özpetek oldu

Geçtiğimiz yıl sansür nedeniyle iptal edilen Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin bu yılki Ulusal Film Yarışması bölümünün jüri başkanlığını Ferzan Özpetek üstlenecek. Geçtiğimiz yıl...

Sinema salonlarında bu hafta biri yerli dört film vizyona girdi

Shawn Levy'in yönetmen koltuğunda oturduğu Deadpool & Wolverine dün izleyici ile buluştu.  Komedi ve aksiyon unsurlarını içeren bilim kurgu türündeki film, sevdiklerini ve tüm dünyayı teh...


Fransız şarkıcı Pascal Danel hayatını kaybetti

Klimanjaro'nun Karları şarkısıyla tanınan Fransız şarkıcı Pascal Danel, 80 yaşında hayatını kaybetti. 1960'lardan bu yana müzik dünyasında aktif olan ünlü Fransız şarkıcı Pascal Danel, 80...

Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri’ne başvurular başladı

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İzmir'de tarihe duyarlılığın simgesi haline gelen Tarihe Saygı Yerel Koruma Ödülleri için başvurular başladı. Yarışmaya 20 Eylül Cuma günü mesa...


14 milyon ziyaretçi tarihe tanık oldu

Kültür ve Turizm Bakanlığı'na bağlı müze ve ören yerlerinde bu yıl 14 milyon ziyaretçi ağırlandı. Geçen yılın ilk yarısında 12 milyon 381 bin 645 kişinin gezdiği müze ve ören yerlerini, b...

Harbiye'ye Karsu damgası

Karsu önceki akşam Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde verdiği konserde, efsane bir geceye imza attı. Ülkemizde ve dünyada başarılı performanslarıyla adından her geçen gün daha faz...


İstanbul'da Judas Priest rüzgarı

Bonus Park Orman'da konser veren İngiliz heavy metal grubu Judas Priest, müziklerinin yanı sıra sahnede görsel şovlar sergiledi.  Konserde grubun ünlü üyesi 71 yaşında olan Rob Halford, s...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Ünlü oyuncu İlker Aksum baba oluyor

Geçtiğimiz sene haziran ayında Dilay Ekmekçioğlu ile nikah masasına oturan başarılı oyuncu İlker Aksum'un baba olacağı müjdesi geldi. Çarli, Canım Ailem, Ramo ve Teşkilat gibi dizilerdeki...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Ekran maruziyeti çocuklarda otizme sebep oluyor!

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Uzman Dr. İbrahim Zeyrek, yaz aylarında çocukların boş vakitlerini nasıl değerlendirecekleri konusunda ailelere uyarılarda bulunarak, "Çocuğa saatlerce ekran gösterildiği zaman, otizm benzeri tablo sıklıkla karşımıza geliyor" dedi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR