Yukarı
414771

İstanbul'un unutulmuş hazinesi: Yenibent

07 Kasım 2024 08:39

1839’da Sultan II. Mahmut tarafından Belgrad Ormanları’nda inşa edilen Yenibent, Osmanlı'nın su mühendisliği eserlerinden biri olarak zamana meydan okuyor. Osmanlı döneminin "akan su" yapılarının en önemlilerinden biri olan bu tarihi bent, Belgrad Ormanı’nın huzurlu ortamında ziyaretçilerini bekliyor.

İstanbul'un fethinin ardından Fatih Sultan Mehmet, Sur dışında yeni semtlerin hızla gelişmesine yönelik bir iskan politikası izlerken, kendisinden sonra gelen padişahlarla bu durum devam etti. 

Fetihten önce şehir içi su depolama modeli olan sarnıçların kullanıldığı İstanbul'da, bu kapsamda Osmanlı ile birlikte "durağan su" yerine "akan su" sistemine geçildi ve şehir asırlar boyunca çeşme, bent, galeri, su kemeri gibi yapılarla bezendi. 

Su yollarıyla ihya edilen İstanbul'da, dönemin ünlü mimarlarının imzasını taşıyan eserler şehir sakinlerine hizmet verdi. 

Bentler de bu kapsamda şehre su getirmek üzere kurulan isale hatlarında kilit rol oynarken, temel mantıkta suyun birikmesi için inşa ediliyordu. 

Belgrad Ormanları içerisinde yer alan ve 1839'da inşa ettirilen II. Mahmut Bendi ise Karanlıkbent, Büyükbent, Topuzlubent, Ayvad Bendi, Valide Bendi, Kirazlıbent ve Şamlar Bendi yapılarıyla birlikte kentte bugüne ulaşan 8 eserden biri. 

O dönemki adıyla Bend-i Cedid veya Yenibent olarak da bilinen yapı, Osmanlı döneminde inşa edilenler arasında Büyükbent'ten sonra gövde uzunluğu ve kalınlığıyla en büyük ikinci bent. 

Mimarlık ve mühendislik açısından Osmanlı döneminde inşa edilen bentler içinde özgün bir örnek olan yapı, Avrupa'daki çağdaşlarıyla da benzer teknik özelliklere sahip. 

Belgrad Ormanlarında yer alan ve İSKİ himayesindeki 185 yıllık yapı, kentte Osmanlı döneminden bir imza olarak varlığını sürdürüyor. Bent, o dönemki adının yanı sıra artık banisinin adıyla "II. Mahmut Bendi" olarak da anılıyor. 

"Fatih'in iskan politikası zaten Sur dışında yeni semtlerin ivedi olarak gelişmesine imkan vermiştir" 

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi (MSGSÜ) Sanat Tarihi Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Şükrü Sönmezer yaptığı açıklamada, tarih boyunca İstanbul'un su sorunu olduğunu ve fetihten sonra da artan su ihtiyacına yönelik çeşitli çözümler üretildiğini söyledi. 

Doç. Dr. Sönmezer, II. Mahmut Bendi'ne ilişkin ise "Özellikle Beşiktaş ve Boğaz köylerinin gelişen nüfusunun artan su ihtiyacına cevap verebilmek için inşa edilmiş bir bent yapısıdır. Eğrisel hatlı, kemer biçimli, ağırlık kagir bendidir. Günümüz baraj tekniğine çok yakın teknikte ve formda inşa edilmiştir" bilgisini paylaştı. 

Bendin inşa nedenlerine değinen Sönmezer, "İstanbul'un gerek Bizans gerekse Osmanlı döneminde sürekli artan nüfusu doğrultusunda, buna paralel sürekli büyüyen su ihtiyacına cevap vermek için bazen halktan gelen talepler üzerine bazen de devlet politikası olarak birtakım imar faaliyetleri görülmektedir. İsale hatları yapılmıştır, bu hatlar üzerine çeşitli fonksiyonlardaki su yolu yapıları inşa edilmiştir. Özellikle Osmanlılar döneminde mevcut Roma döneminden kalma isale hatları tamir edilip kullanılmakla birlikte buna çeşitli ilaveler yapılmıştır" diye konuştu. 

Sönmezer, Mimar Sinan dönemindeki Kırkçeşme tesislerini, daha sonra Halkalı su yolları üzerindeki çeşitli yapıları ve Taksim suyu tesislerini bu alandaki üç büyük inşa faaliyeti olarak sıraladı. 

Fetih öncesi İstanbul'a vurgu yapan Sönmezer, "Bizans devletinde daha çok yerel sarnıçlar -bunlar evlerin içinde de olabiliyor- ya da mahallelerde büyük boyutlu sarnıçlar kullanılıyor. Burada biriken sular kullanılıyor çünkü zaten Sur içinde bir yoğunlaşma var, Sur dışında çok fazla yoğunlaşma yok. Bizans devleti işgal konusunda doğudan ve batıdan sürekli tehdit altındadır. O yüzden de Sur dışında çok fazla gelişim sağlayamamıştır. Bu nedenle de güvenlik açısından biriktirilmiş suların kullanılması daha tercih ediliyor o dönem için" ifadelerini kullandı. 

Sönmezer, fetih sonrasıyla ilgili olarak ise "Fatih Sultan Mehmet'in iskan politikası zaten Sur dışında yeni semtlerin ivedi olarak gelişmesine imkan vermiştir. İlk önce Haliç'in derinliklerine doğru bir yerleşim, ondan sonra da Boğaz köylerinden kuzeye doğru gelişen, artan nüfusla birlikte oralarda ciddi yerleşim birimleri oluşmuştur." görüşlerini paylaştı. 

"Günümüze daha yakın ve Avrupa özelliklerini taşımaya başlayan bir bent" 

İstanbul Teknik Üniversitesi'nden emekli öğretim görevlisi ve arkeolog Celal Kolay da eserin teknik özellikleriyle ilgili olarak şu bilgileri verdi: 
 
"Bendin bu kemerde gördüğünüz gibi eğrisel bir planı var, daha öncekiler düz duvar şeklinde. Avrupa'daki örneklerine de benzeyen bir plan, burada Batı etkilerini görüyoruz hem ampir üslubun özelliklerini taşıyor hem barok özellikler var ama bu özellikler yapının bu kütlesel görünüşü ya da görsel büyüklüğünün önüne geçmiyor, çok ölçülü bir şekilde yapılmış. O yukarıda gördüğünüz demir parmaklıklarda ya da kitabesinin üstündeki ışınsal bezemelerde ampir üslubun özelliklerini görüyoruz, çörtenlerinde ona keza barok özellikleri görüyoruz. Günümüze daha yakın ve Avrupa özelliklerini taşımaya başlayan bir bent." 

Kolay, "akan su" için inşa edilen yapıların çalışma mantığını şöyle anlattı: 
 
"Suyu buradan galeriye alıyorsunuz. Galeri dediğimiz 60-70 santim genişliği ve 160-170 santim yüksekliği olan bir tünel. O tünelde su akıyor ve bir vadiye geldiğinde kemerden geçiyor, bir yol üzerinde inşa edilmiş makseme, maslaha ulaşıyor. Oradan ikiye-üçe ayrılabiliyor ve böylece hedef nokta neresiyse -Taksim isale hattının hedef noktası Taksim Meydanı'ndaki su deposudur, maksemdir- oraya kadar bu şekilde gidiyor." 

II. Mahmut Bendi'nin, Taksim isale hattının en son bendi olduğunu aktaran Kolay, buradan elde edilen suların diğer bentlerle birleşerek Maslak'a, Hacıosman'a ulaştığını, oradan Ayazağa, Levent, Zincirlikuyu, Mecidiyeköy, Şişli güzergahını izleyerek Taksim'e kadar gittiğini kaydetti. 

Kolay, fetih sonrası atılan inşa adımlarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle tamamladı: 

"Durgun, durağan su kullanmayız biz. O nedenle de Fatih Sultan Mehmet, İstanbul'u fethettikten sonra ilk iş olarak, önceden Roma döneminde mevcut olan Kırkçeşme isale hattı var ama harap olmuş, o harap olan üç kolu vardır doğu ve batı kolu Kemerburgaz'da, bir de Cebeciköy kolu vardır. O Cebeciköy kolunu tamir ettirerek Bozdoğan Kemeri'nden 150 metre Haliç yönünde olan Kırkçeşme olarak adlandırılmış dört gözlü çeşmenin suyunu akıtmıştır. Yani ilk iş olarak onun bir kolunu tamir ettirmiş ve oradan kaynak suyu geliyor tabii orada bent yok yani kaynak sularını ilk öyle taşımıştır. Daha sonra Fatih'in yaptırdığı isaleler var ve sonra bütün padişahlar yaptırmış."

Sözcü



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Merakla beklenen dizinin yayın tarihi belli oldu

NOW TV'nin merakla beklenen yeni dizisi 'Şakir Paşa Ailesi: Mucizeler ve Skandallar'ın yayın tarihi belli oldu. İlk olarak Disney Plus için dijital proje olarak tasarlanan, daha sonra NOW...

Türkiye’de ilk kez sahneleniyor! Perde açılır: Şarlo!

Türkiye’de ilk kez sahnelenen Charlie Chaplin’in yaşamına odaklanan oyun bu sezon sahnede. Charles S. Chaplin, Londra’nın fakir bölgelerinden birinde doğup büyüyen namıdiğer Şarlo önceki ...


Zeugma Mozaik Müzesi'nde ziyaretçi rekoru

Dünyanın en büyük mozaik müzeleri arasındaki Zeugma Mozaik Müzesi, açıldığı günden beri 3 milyon 150 bin kişiyi ağırladı. Gaziantep ile özdeşleşen 'Çingene Kızı' mozaiği, Mars Heykeli ve ...

‘Çakallarla Dans 7’ 6 Aralık’ta: Ekonomiyi mizahi bir dille ele alıyor

Türk sinemasının en uzun soluklu komedi serilerinden biri olan ‘Çakallarla Dans’, 7. filmiyle 6 Aralık’ta izleyiciyle buluşuyor. Yönetmen koltuğunda Murat Şeker’in oturduğu ve SugarWorkz ...


Mireille Mathieu, 20 yıl sonra Türk dinleyicileriyle buluşuyor

Fransız sanatçı Mireille Mathieu, 60. yıl turnesi kapsamında 20 yıl aradan sonra Türkiye’ye geliyor. İstanbul ve Ankara’da konser verecek olan Mathieu, Türk dinleyicileriyle buluşacağı iç...

Gökçe Eyüpoğlu'ndan samimi 'Annem Ankara' açıklaması

Kanal D’nin gerçek bir yaşam öyküsünü seyirci ile buluşturan Annem Ankara, yeni bölümü ile ekrana gelmeye hazırlanıyor. Dizide ‘Vahide’ karakterine hayat veren Gökçe Eyüpoğlu, gerçek ve g...


İngilizce altyazlı sahnelenecek

Demet Evgar’ın Afife Jale’yi canlandırdığı, Serdar Biliş’in yönetmenliğini üstlendiği oyun Türkiye’de yaşayan yabancı sanatseverlerin isteğiyle her ay 2 oyun İngilizce altyazılı olarak sa...

Kibyra Antik Kenti'nin Medusa mozaiği koruma altına alındı

Burdur'un Gölhisar ilçesinde bulunan ve UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'nde yer alan Kibyra Antik Kenti'nin göz alıcı Medusa mozaiği, iklim koşullarından korunması amacıyla özel bir yö...


Enkaz kaldırma sırasında Geç Antik Çağ'a ait tarihi yapı ortaya çıktı

Hatay'da, depremde yıkılan bir evin enkazında yapılan çalışmalar sırasında Geç Antik Çağ'a ait olduğu değerlendirilen bir yapı bulundu. Arkeologlar kurtarma kazısı yürütüyor ve yapının ta...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Sezercik ile dördüncü eşinin 'kısır sensin' kavgası

Yeşilçam'ın 'Sezercik'i Sezer İnanoğlu dördüncü eşinden boşandı. 29 Kasım'da Beykoz Adliyesi'nde hakim karşısına çıkan çift, karar aşamasında gergin anlar yaşadı ve birbirlerine "Kısır se...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Kalbiniz kışa hazır mı?

Kış mevsimiyle birlikte kalp krizi vakalarında artış görüldüğünü belirten Prof. Dr. Sönmez, "Bu aylarda kalp diyabet hastaları kadar herhangi bir şikayeti olmayan kişiler de dikkatli olmalı" uyarısında bulundu. Soğuk hava koşulları ve ani sıcaklık değişiklikleri kalp sağlığını olumsuz etkileyebiliyor.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR