Tunç Soyer’in haklı isyanı…

   İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, İzmir’de yaşanan deprem sonrası hasarlı binaların dönüşümü için Dünya Bankası’ndan 340 milyon dolarlık kredi anlaşmasına vardı. Vardı varmasına ancak kredi Ankara bürokrasisine takıldı.

    Soyer geçtiğimiz günlerde konu ile ilgili yaptığı açıklamada "Aylar geçti. Kredi orada duruyor. Bu para Türkiye'ye girecek, 30 yıl vadeli, 0.92 faizli, 5 yıl ödemesiz. İzmir ekonomisini canlandırır. En az 7-8 bin konut yapacağız" dedi.

    Peki, o kredi neden orada duruyor ve neden gereken işlem yapılmıyor?

    Hatırlayanlarınız vardır. Yerel seçimler sonrası bazı AKP’li üst düzey yöneticilerin yaptıkları açıklamayı birçoğumuz okumuş veya duymuştuk. Neydi o açıklama?

    CHP’li Belediyeleri çalıştırmamak!

    O nedenledir ki; "salt CHP’li Belediyeleri kötü göstermek için, bu tür hamleler yapılır mı?" diye düşünmek dahi absürt olur.

   Sadece Soyer’in dile getirdiği konu değil, AKP Hükümeti bunu birçok şeyde yaptı ve yapıyor. Örnek mi?

   -Koronavirüs nedeniyle Belediyelerin başlattığı yardım kampanyalarına el konulması.

   -Halk daha ucuz ekmek yesin diye, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin ekmek dağıtım büfeleri engellenmesi.

   -Ankara Büyükşehir Belediyesi, nisan ayında gelirlerinin azaldığını belirterek borçlanma talebinin reddedilmesi.

   -Adana Büyükşehir Belediyesinin, koronaya yakalanan vatandaşların tedavisi için kurduğu sahra hastanesinin engellenmesi.

   - Mersin Büyükşehir Belediyesi’nin ürettiği ekmekler  vatandaşların evlerine götürülerek bedava dağıtılmaya çalışıldı ama valilik tarafından engellendi.

  -Burdur Belediyesi’nin üretip ücretsiz dağıttığı 200 bin maske için valiliğin inceleme başlatması.

   Hangi birisini sayalım. Halkın sorunlarına çözüm bulması gerekenler asli görevlerini bırakıp, CHP’li Belediyelerin çalışmalarına engel olmakla meşgul.

   Çünkü, Koronavirüs süreci dahil olmak üzere, ekonomiden tutun, yaşanan doğal felaketlere kadar AKP Hükümeti birçok konuda sınıfta kaldı. Son yüzyılın en beceriksiz ve başarısız Hükümetiyle karşı karşıyayız. Bu nedenledir ki, kendi başarısızlıklarının üzerini örtmek için, CHP’li Belediyelere sürekli engel çıkarmaya çalışıyorlar.

   Tunç Soyer bu duruma haklı olarak isyan ediyor.

   Nasıl etmesin ki?

   Çünkü bir an önce o konutların yapılması, onarılması ve depremzedelerin huzur ve güven içerisinde yaşamaları gerekiyor.

   İlginç olan ise bazıları da Soyer’in yaptığı üstteki hayati açıklamaya değil, aynı açıklamanın alt kısmında bulunan sığınmacılarla ilgili "Ben 'flamingoların da başkanıyım' sözüne takılmış durumda.

   Sığınmacılar konusunda unutulmaması gereken en önemli bakış açısı, hırsın vicdanın önüne geçmesine engel olabilmektir. Yani, insanı baz alan davranışlar önceliğimiz olmalıdır.     Unutulmasın ki; Düzensiz göç olayının asıl sorumlusu, pragmatik siyaset anlayışıyla ülkeyi bataklığın içerisine saplayan AKP’den başkası değildir. Bunun faturasını da getirip CHP’li Belediyelere çıkarmaya çalışmak, komik ve zavallıca bir tutum olur.

   O halde, bu sorun nasıl çözülecek?

   Sayın Kılıçdaroğlu’nun sunduğu çözüm gayet insani ve makul;

  " Biz bu sığınmacı sorununu çözeceğiz; ve tabii ki bunu aklıselim ile yapacağız. Davul zurna ile uğurlayacağız misafirlerimizi. Lütfen sakin olun ve bize güvenin…"