Yukarı
120299

Durak'tan 'Aday Adayları' Açıklaması

21 Haziran 2013 16:23

Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak düzenlediği bölge toplantıları ile 9 yılını partililerine anlattı. Farklı bölgelerde gerçekleştirilen 4 bölge toplantısında, partilileriyle bir araya gelen Durak,  Karşıyaka’nın sosyal demokrat belediyeciliğin ışığında 9 yıldır büyük bir dönüşüm yaşadığını vurgularken, önümüzdeki yerel seçimler öncesindeki aday adaylığı sürecine de dikkat çekti. Durak, “Adaylık süreci henüz başlamamıştır. Aday adaylığını düşünen arkadaşların, bu düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmasını doğru bulmuyorum. Bu, sadece ve sadece partiye zarar vermektedir. Ve ben de, bu süreçte bir değerlendirmede bulunmayı doğru bulmuyorum” dedi.

Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak, Bülent Ecevit Kültür Merkezi,  Nikah Sarayı, Ziya Gökalp Kültür Merkezi ve son olarak da Ahmet Piriştina Kültür Merkezi’nde düzenlediği bölge toplantılarında, görevdeki 9 yılını anlattı. “Türkiye’nin yerel yönetim anlayışında, köklü bir değişime ihtiyaç vardır. Bu değişimin, kökü de, sosyal demokrat belediyecilik anlayışındadır” diyen Durak, “Karşıyaka, sosyal demokrasinin ışığında geçen 9 yılda, belki, bazılarınızın bile farkına varamadığı bir hızla, büyük bir değişim yaşıyor. Göreve geldiğimizde, bu kentin 20 yıllık planları, projeleri hazırdı. Kentin ihtiyaçlarını, eksiklerini, taleplerini iyi biliyorduk. Kenti buna göre; bir bütün olarak planladık. Cumhuriyetin 100. Yılına yakışır bir Karşıyaka’yı hedefledik. Belediyecilikte önemli olan, kentin ihtiyaçlarını doğru tespit edebilmek ve bu yönde doğru koordine edebilmektir. Karşıyaka’yı bir bütün olarak planlarken, projeleri, ihtiyaçlara göre, konumlandırdık. Bu vizyon doğrultusunda, kenti bir bütün olarak planlarken, bir amacımız daha vardı. O da, Kent Aidiyeti yaratmak. Karşıyaka’da doğmuş, büyümüş, ya da her ne sebeple olursa olsun, bugün, bu kentte yaşayan herkesin, “Ben Karşıyakalıyım” diyerek, bu kente aidiyetini ortaya koymasını istedik. Mevcut yapı içerisinde, günübirlik çözümlerle, bu kentin daha fazla ilerleme şansının olmadığını biliyorduk. Karşıyaka’yı yeniden planlamak zorundaydık. Öyle de yaptık” diye de ekledi.

Önümüzde bir yerel seçim süreci olduğuna dikkat çeken Başkan Durak, önemli olanın bu sürecin işleyiş şekli olduğuna vurgu yaparak, “Herkesin gönlünde yatan bir aslan elbette vardır. Ve herkes, bir takım makamlara aday adayı olabilir. Bu belediye başkanlığı da olabilir, meclis üyelikleri de… Bunun için gider, başvurusunu yapar, aday adayı olur. Olmalıdır da… Demokrasi de bunu gerektirir.
Önemli olan, bu sürecin nasıl işlediğidir. Aday adaylığından, adaylığa geçiş sürecini, karalama kampanyasına dönüştürmeyi, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşıma yakıştıramam. Bu sadece ve sadece, yakamızda taşıdığımız altıoklu rozete, mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihanettir. Henüz daha, adaylık süreci başlamamıştır. Aday adaylığını düşünen arkadaşlarımın da, bu düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmasını doğru bulmuyorum. Bu, sadece ve sadece partiye zarar vermektedir. Ve ben de bu süreçte bir değerlendirmede bulunmayı doğru bulmuyorum” dedi.


KARŞIYAKA BELEDİYE BAŞKANI CEVAT DURAK’IN BÖLGE TOPLANTILARINDA YAPTIĞI KONUŞMANIN TAM METNİ AŞAĞIDAKİ GİBİDİR:

“Değerli partili yol arkadaşlarım,

4 Haziran’dan bu yana bölge toplantıları düzenliyoruz. Amacım, sosyal demokrasiye, Cumhuriyete, kazanımlarına, Atatürk ilkelerine inanmış, Cumhuriyet Halk Partisi çatısı altında birlikte siyaset yaptığım dostlarıma, Karşıyaka’nın 9 yılını anlatmaktı.

Ancak, olağanüstü günler yaşıyoruz. Ülkemiz, 90 yıllık tarihinin, belki de, en ilginç sürecinden geçiyor. Bu noktada, bir Cumhuriyet çocuğu olarak, duygularımı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bildiğiniz üzere, 31 Mayıs sabahının ilk ışıklarında, Taksim Meydanı’ndaki Gezi Parkı’nda eylem yapan vatandaşlara, polisin bir müdahalesi oldu.

Peki, niye o insanlar eylem yapıyordu?

Şehrin ortasında kalmış, bir avuç yeşil alanı korumak istiyorlardı. Çünkü, İstanbul’un yerel yöneticileri, bölge için bir proje hazırlamışlardı. En azından biz öyle biliyorduk. Yani, projenin yerel yöneticiler tarafından hazırlandığını zannediyorduk.

Ancak, işin gerçeğini, 31 Mayıs’ta öğrendik. Park’ta oturma eylemi yapan, 100-150 kişilik gruba, öyle bir müdahalede bulunuldu ki, toplum olarak, milyonlarca insanın, adeta nutku tutuldu. Ve bir anda, milyonlar sokağa döküldü.

Evet, o 100-150 kişi parklarını korumak istiyordu. Ülkenin dört bir yanında, sokağa dökülenler ise, o bölge insanının iradelerinin, hiçe sayılmasına tepkiliydi. Çünkü, 10 yıldır, küçük küçük başlayan müdahalelerle, onların da hakları, özgürlükleri hiçe sayılıyordu. İçlerinde pek çoğunun da oy verdiği iktidar için, hiçbir anlam ifade etmiyorlardı.

Gezi Parkı’na AVM projesi son damlaydı. Toplumumuzun biriken tepkisinin patlama noktasıydı. Sokağa çıktılar. Ellerinde bayraklarıyla yürüdüler. Tencere tava çaldılar. Onlar çaldıkça, kolluk güçlerinin müdahalesinin şiddeti de arttı. Ama onlar direndiler.

Başbakanları tarafından, anarşist, marjinal, terörist ilan edildiler.
Kuvay-ı Milliye Destanı’nı yazanların torunları olarak, o insanların, ülkelerine sahip çıkma reflekslerini, “terör” olarak nitelemek isteyenlere tavsiyem, Türkiye Cumhuriyeti tarihini iyi okusunlar.

Tüm dünyanın tepki gösterdiği, masumca başlayan bir eylemi bu noktaya getiren, iktidarın “ben yaparım, olur” anlayışıdır.

Bugün, alanları dolduran milyonlar, hiçbir siyasi partiyi, oluşumu, düşünceyi temsil etmiyor. Onlar halk… Hani, her seçimde oylarına talip olduğumuz insanlar…
Siyasi argümanlarımızda, “her şey sizin için” dediğimiz, vaatlerde bulunduğumuz insanlar…

Mevcut iktidar da, 10 yıl önce, aynı argümanı kullandı. Hatta, merkezileşmeye “Sorunlarınız çözülmüyor” diye karşı çıkıp, yerelleşme vaadinde bulunmuştu.
İktidar olduklarında ne yaptılar peki? Çıkardıkları 5216 ve 5393 sayılı yasalarla, yerel yönetimleri adeta kilitlediler. Hani, yerelleşecektik. İlçe belediyelerini, şube müdürlüklerine döndürmeleri yetmiyormuş gibi, şimdide, metropol ilçelerde, en küçük yerel birimimiz muhtarlıkları kapatıyorlar.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, yıllardır, bunu anlatmaya çalışıyoruz. AKP’nin, o çok övündüğü, yerel yönetim anlayışının, yanıltmacadan başka bir şey olmadığını, Gezi Parkı’na AVM projesinde gördük. Orada, çok acı bir şeye daha tanık olduk. Kendi partilerine mensup belediye başkanlarının dahi, söz hakkı yok.

Her şey, başkentte planlanıyor. Sonrada, bizlere dayatılıyor. Bir örnek; Konak Tünelleri… Daha da yakın iki örnek; Örnekköy Stadımız ve marina projesi…
Bu kentte yaşayan, kentin yöneticileri tarafından hazırlanan projeler, başkentte, rafa kaldırılıyor. Yenileri hazırlanıyor. Ve, “bu böyle olacak” deniliyor.
Örnekköy Stadı Projesi, kentin mevcut yapısı, gelişimi, imar planları dikkate alınarak, bu kentte yaşayan bizler tarafında hazırlandı. Bakanlık, şimdi bize diyor ki, orası olmaz, biz kentin göbeğine yapacağız.

Biz de diyoruz ki, yapılaşmanın ve nüfus yoğunluğunun had safhada olduğu, o bölge, bu stadın getireceği yükü kaldıramaz.

Marina… Karşıyaka’ya marina projesi, bize ait… 3 bölgede marina projesi hazırladık ve planlara işledik. Biri Turan’daydı. O şimdi Bayraklı’da kaldı. Diğeri, Yelken Kulübü’nün orada, daha çok küçük bir çekek alanı gibi… Üçüncüsü de, Mavişehir’de, Deniz Kent Restoran’ın bulunduğu sahilin batı tarafıydı.
Onaylanmak üzere gönderdiğimizde, Ulaştırma Bakanlığı bize, bir sürprizle döndü. Marina için, bizim projelendirdiğimiz bölgelerin dışında, yine yoğunluğun çok olduğu bir bölgeyi seçtiler. İşin garip tarafı, stat için seçilen yer ile marina için tercih edilen yerin birbirine yakınlığı… Her iki projeyi hayata geçirdikleri takdirde, o bölgede yaşanacak trafik keşmekeşini, yoğunluğu, o bölge kaldırabilecek mi? İşte bunun hesabı yapılmıyor.


Nasıl yapılabilir ki? O planları yapanlar, bu kentte yaşamıyor ki… Her bir bakanlık, harita üzerinden, plan yapıyor. Sonra kentler “7 Kocalı Hürmüze” dönüyor. Her kafadan ayrı bir ses çıkıyor. Ama sizin, yönetici olarak seçtiğiniz bizlere, kimse bir şey sormuyor.

İşte, AKP’nin yerel yönetim anlayışı budur.

Bu anlayış, şimdi İzmir’e dayatılmaya çalışılıyor. 

Ben inanıyorum ki; itiraz ve sorgulama kültürü, fazlasıyla gelişmiş olan İzmir, bu anlayışı, 10 yıldır olduğu gibi, yine reddedecektir.
Yaşadığımız son olaylar, açık ve net olarak göstermiştir ki; bu anlayış, İzmir’e “dar gelir”…

Sosyal demokrat bir belediye olarak, 9 yıldır, sizlere hizmet getirmeye, Karşıyaka’yı dünya ligine taşımaya çalışırken, böylesi bir anlayışla da mücadele etmek zorunda kaldık.

Değerli yol arkadaşlarım,

Artık yadsınamaz bir gerçek var ki, o da, Türkiye’nin yerel yönetim anlayışında, köklü bir değişime ihtiyaç vardır. Bu değişimin, kökü de, sosyal demokrat belediyecilik anlayışındadır.

Tıpkı, 9 yıldır, Karşıyaka’da olduğu gibi…

Karşıyaka, sosyal demokrasinin ışığında geçen 9 yılda, belki, bazılarınızın bile farkına varamadığı bir hızla, büyük bir değişim yaşıyor.
Göreve geldiğimizde, bu kentin 20 yıllık planları, projeleri hazırdı. Kentin ihtiyaçlarını, eksiklerini, taleplerini iyi biliyorduk.
Kenti buna göre; bir bütün olarak planladık.

Cumhuriyetin 100. Yılına yakışır bir Karşıyaka’yı hedefledik.
Göreve geldiğimizde, bir hizmet binası dahi bulunmayan, şantiyesi mezbelelik tanımına tam anlamıyla uyan, çalışanının maaşını dahi ödemekte zorlanan bir kurum vardı karşımızda…

İşte, biz bu yapıyı aldık ve 9 yılda, sıfır borçla, 550 milyon liralık yatırım yapma kabiliyetine sahip bir belediye yarattık. 300’ün üzerinde projeyi hayata geçirerek, Karşıyaka’yı, dünya kentleriyle yarışır bir noktaya getirdik.
Bu süreçte, bizim için hiçbir şey kolay olmadı. Dirençlerle karşılaştık. Değişen yasalarla, yetkilerimiz elimizden alındı. Eleştirildik. Merkezi iktidarın baskısı hep üzerimizde oldu. Müfettişlerimiz hiç eksik olmadı. Bölündük. Vatandaşlarımızla, çalışanlarımızla karşı karşıya getirilmeye çalışıldık.

Bütün bu zorluklara rağmen, yılmadık. Ve çalışmaya devam ettik. Biz, projeleri hayata geçirdikçe, baskı daha da artmaya başladı. Bizim için bir sakıncası yok. Baskıyı istedikleri kadar arttırabilirler.

Biz, çizdiğimiz yolda yürümeye devam edeceğiz. Yılmadan, doğrularımızdan sapmadan, Karşıyaka için ÇALIŞACAĞIZ… ÇALIŞACAĞIZ. ÇALIŞACAĞIZ. 

Değerli partili arkadaşlarım,

Benim için pek çok şey söyleniyor. Kulağıma geliyor. Ancak, söylenenlerin hepsi, sadece söylemde kalıyor.  Çünkü, sokaktaki vatandaş çok iyi biliyor ki, ben zaten, hep onlarla birlikteyim.

Belki, her gün, onlarla oturup, çay içemiyorum. Ama, mahallesine, sokağına götürdüğüm hizmetle, onların yanındayım. Onlarda zaten, oturup, çay içen değil, çalışan bir başkan istiyor.

Ben de, onu yapıyorum. Hizmet ve etkinliklerle, sorunlarını çözmeye, ihtiyaçlarını karşılamaya çalışıyorum. Onlara hizmetle dokunuyorum.

Gösterişten, şaşaadan uzak, mütevazi yaşantımla, onlara layık olmaya çalışıyorum.
Karşıyakalılar da, bunu çok iyi görüyor. Açılışlarımızda, etkinliklerimizde, memnuniyetlerini dile getiriyor.

Bu yüzden, benim için söylenenleri çok da dikkate almıyorum.
Tek bir hedefim var, Karşıyakalıların ihtiyaçlarının giderilmesi, onların mutlu olmasıdır.

36 yıl önce, siyasete girerken de, 9 yıl önce, bu kentin belediye başkanlığı koltuğuna otururken de, ülkem için, kentim için çalışmaya ant içtim. Bildiğim bu yolda yürümeye de devam ediyorum.

Artık hepinizin çok iyi bildiği, “Yaşamdan alacaklı son yüz gülene dek çalışacağız” sloganı bu felsefenin ürünüdür.

Belediyecilikte önemli olan, kentin ihtiyaçlarını doğru tespit edebilmek ve bu yönde doğru koordine edebilmektir.

Karşıyaka’yı bir bütün olarak planlarken, projeleri, ihtiyaçlara göre, konumlandırdık.
Bu vizyon doğrultusunda, kenti bir bütün olarak planlarken, bir amacımız daha vardı. O da, Kent Aidiyeti yaratmak.

Karşıyaka’da doğmuş, büyümüş, ya da her ne sebeple olursa olsun, bugün, bu kentte yaşayan herkesin, “Ben Karşıyakalıyım” diyerek, bu kente aidiyetini ortaya koymasını istedik.

Toplumun tüm kesimlerini, kültürümüzün tüm renklerini, kentlilik,  “Karşıyakalılık” ruhuyla bütünleştirdik.

Karşıyaka’yı bir bütün olarak planladık. Bina yığını görünümünden sıyrılıp, modern, sağlıklı, güvenli bir kent olabilmesi için kökten çözümler üzerine yoğunlaştık. Kentsel Yenileme ve Dönüşüm projelerine, bu kadar önem vermemizin nedeni de budur.

Mevcut yapı içerisinde, günübirlik çözümlerle, bu kentin daha fazla ilerleme şansının olmadığını biliyorduk. Karşıyaka’yı yeniden planlamak zorundaydık. Öyle de yaptık.

Bir ilçe belediyesi olarak, ilk kentsel dönüşümü gerçekleştirmiş olmamız da, başardığımız ilklerden biridir.

Mavişehir’in, hemen yanı başında, o bölgeye hiç yakışmayan, manzarayı umarım hatırlıyorsunuzdur. Hani, şu modern konutların hemen yanı başındaki, derme çatma barakalar vardı. Çok çabuk unutuldu değil mi? 

O bölge, Karşıyaka için kangren halini almış, ancak, o güne kadar, kimsenin çözüme kavuşturamadığı bir sorundu. Bizim için de kolay olmadı. Ancak, “isteyince, her şey olur” dedik ve yaptık.

Yineliyorum; hiç kolay olmadı. Gün geldi, taşlarla kovalandık, gün geldi tehdit edildik. Ama yılmadık, insanlara anlattık. Ve öyle bir an geldi ki, orada yaşayanlar, evlerini kendileri yıktı.

O barakalarda, çağdışı koşullarda yaşamlarını sürdüren 462 Aileyi, Zübeyde Hanım Mahallesi’nde yaptırdığımız 808 konuta taşıdık. Onlar, şimdi, orada, modern konutlarda, hak ettikleri koşullarda yaşamlarını sürdürüyor.

Üstelik, sadece konutları yapıp, “tamamdır” demedik. İlkokullarını, liselerini, spor sahalarını, kültür merkezlerini de yaparak, onlara sosyal yaşam olanaklarını da sunduk.

Burada, şunun altını özellikle çizmek isterim; tüm maliyeti Karşıyaka Belediyesi tarafından karşılanan bu projede, TOKİ sadece müteahhit firma işlevi görmüştür.
Barakalardan tamamen kurtarılan Yalı Mahallesi de, o günden bugüne, ciddi bir evrim geçirdi. Şimdi, baktığımız zaman, o bölgede, siteler, modern apartmanlar yükseliyor. Sosyal yaşam ve cazibe merkezi haline geldi.

Sosyal demokrat bir belediye olarak, kentsel dönüşüm ve yenilemede, temel ilkemiz, yerinde dönüşüm. Yani, kimseyi, geçmişinden, yerinden yurdundan etmeden dönüşümü sağlamaktır. Bunu yaparken de, orada ortaya çıkan rantı, “başkalarına” değil, hak sahiplerine paylaştırmaktır.

Yalı Mahallesi’nde, geçmişte yapılan hataların ve tavizlerin etkisiyle, zorunluluktan, yerinde dönüşüm yapamadık. Ancak, kimseyi de mağdur etmedik.
Diğer dönüşüm ve yenileme projelerinde ise, ilçe belediyesi olarak, yetkilerimiz doğrultusunda, alt yapıyı hazırladık.

Sıra artık, bu projeleri hayata geçirme yetkisini elinde bulunduran kurumlarda, onların yetkililerindedir.

Karşıyaka’yı fiziki olarak yenilerken, sosyal yaşamı da geri planda bırakmadık. “Emekli Kenti” özelliğiyle öne çıkan Karşıyakamızı, 24 saat yaşayan bir kent yapma çabamız da, bugün karşılık bulmuştur. Müzeleri, benzeri bulunmayan rekreasyon alanları, kültür sanat merkezleri ve sosyal tesisleriyle Karşıyaka artık, “gelip geçilen” değil, “gelip, gezilen, vakit geçirilen” bir kent olmuştur.

Bizim temel görevimiz, bu kentte yaşayan insanların günlük yaşamlarını kolaylaştırmak ve mutluluklarını arttırmaktır. Bu bilinçle; doğumdan ölüme uzanan yaşam yelpazesinde, Karşıyaka’yı, tüm Karşıyakalılar için, yaşanılır bir kent yapmaya çalışıyoruz.

9 yılda, Karşıyaka’nın yaşadığı değişimle mutlu olurken, bizi üzen çok şey de oldu.
Kentimize hizmet etme ayrıcalığını, üst üste iki kez şahsıma tanıyan yüz binleri hiçe sayarcasına, bazı çevrelerin saldırılarına maruz kaldık.

Bu çevreler fısıltı gazeteleriyle kulaktan kulağa başlattıkları çirkin kampanyalarını, yıllar içinde sosyal medyaya taşıdı.

Bugün, burada, sizlerden aldığım güçle bir kez daha tekrarlamak isterim ki; Benim alnım ak, başım dik.

9 yıllık belediye başkanlığım döneminde, onlarca kez denetlendim. Ailem dahil olmak üzere tüm mal varlığım didik didik edildi. Belediye çalışmaları, her yıl onlarca kez denetlendi. Bütün bunlardan alnımızın akıyla çıktık. Akçeli, şaibeli tek bir işimizin dahi olmadığı bizzat müfettiş raporlarına geçirildi.

Gerek iş yaşamım, gerek siyasi yaşamım boyunca, ne kendimin, ne ailemin, ne de yol arkadaşlarımın yüzünü yere eğdirecek bir davranış içinde bulunmadım. Onlardan da böyle bir davranış görmedim.
Bu koltuklarda, onurumuzla ve gururumuzla, sadece ve sadece “hizmet aşkıyla” görev yaptık.

Ancak, ne yazıktır ki; bütün bunlara rağmen, hep, siyasi ikbal “endişesi” yaşayanların hedefinde olduk.

Şimdi yine bir seçim sürecine doğru adım adım ilerliyoruz. Belediye başkanlığı için, meclis üyelikleri için aday adaylarının isimleri telaffuz edilir oldu. Siyaset kulislerindeki bu hareketlilik ile birlikte; kapı arkası dedikodu çarkı da yeniden dönmeye başladı.

Çark döndükçe, dedikoduların dozu, asılsız iftiralara kadar arttı. Bu aslında, yeni bir şey değil. Ne yazık ki; partimizde, kangren haline gelmiş bir sorun.
Ancak, şu noktanın altını özellikle çizmek, önemle hatırlatmak istiyorum. Bizler, Cumhuriyet Halk Partisi sayesinde buradayız.

ANAP, SHP, DYP ve DSP’nin ardından, Karşıyaka’da CHP bayrağını, ilk kez 2004 yılında, biz dalgalandırdık. Yüzde 50 oy alarak, geldik biz… Karşıyakalılar, kent tarihinde, üst üste iki kez belediye başkanlığı yapma ayrıcalığını da, ilk kez şahsıma tanımıştır. 2009 yılında, oylarımızı yüzde 65’e çıkararak, 2. kez seçildik. 2014 yılında da, yüzde 75 oy ile partimizin bayrağını daha da yukarıya taşıyacağız.

Herkesin gönlünde yatan bir aslan elbette vardır. Ve herkes, bir takım makamlara aday adayı olabilir. Bu belediye başkanlığı da olabilir, meclis üyelikleri de… Bunun için gider, başvurusunu yapar, aday adayı olur. Olmalıdır da… Demokrasi de bunu gerektirir.

Önemli olan, bu sürecin nasıl işlediğidir.

Her şeyden önce, şunun altını özellikle çiziyorum: Adaylık süreci henüz başlamamıştır. Aday adaylığını düşünen arkadaşların, bu düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmasını doğru bulmuyorum. Bu, sadece ve sadece partiye zarar vermektedir. Ve ben de, bu süreçte bir değerlendirmede bulunmayı doğru bulmuyorum.
Aday adaylığından, adaylığa geçiş sürecini, karalama kampanyasına dönüştürmeyi, hiçbir Cumhuriyet Halk Partili yol arkadaşıma yakıştıramam. Aday olma uğruna, bir başka partili arkadaşını paçasından çekiştirmeye çalışmak, bir siyaset değildir.
Bu sadece ve sadece, yakamızda taşıdığımız altıoklu rozete, mensubu olmaktan gurur duyduğumuz Cumhuriyet Halk Partisi’ne ihanettir. Çünkü, aday olma uğruna, birbirimize dönük, çoğu zaman çirkinleşen mücadele süreci, bu partiye zarar vermektedir.

Her ne pahasına olursa olsun, aday olmak isteyen arkadaşımız, eğer kendisine, çok güveniyorsa, gidip bağımsız aday olsun. Partiyi yıpratmasın. 
Böylesine küçük hesaplar peşinde koşanlara dün olduğu gibi yarında hep birlikte karşı koyacağız.

Unutmayalım ki,

Ülkemizin içinden geçmekte olduğu süreçte, İzmir, özellikle de Karşıyaka Cumhuriyetimizin de, Cumhuriyet Halk Partisi’nin de sigortasıdır. Böylesine önemli bir süreçte, direnci kırmak üzere akın akın üzerimize gelinirken; küçük hesaplar peşinde koşmak kimseye fayda sağlamaz.

Yapılması gereken tek bir şey vardır. Omuzlarımızda taşıdığımız sorumluluğun bilinciyle, bu yolda omuz omuza yürümek zorundayız.

Ve ben biliyorum ki;
Siz değerli Karşıyakalı sosyal demokratlar, bu zorlu yolda yine benimle birlikte omuz omuza yürüyeceksiniz.

Biz, 9 yıldır bir sevdayı yaşıyor ve yaşatıyoruz. Evet, Karşıyaka bizim için bir sevdadır. Bu sevdanın peşinde geçen her bir gün, güldürdüğümüz yüzlerle, daha da bir anlam kazanmaktadır.

Şunu hiç unutmuyoruz; Biz Karşıyakalıyız…

İzmir’in karşı-yakasının Atatürkçü, demokrasiye inanan, aydınlık yüzlü insanları için, Cumhuriyet’in 100. Yılına yakışır, bir Karşıyaka yaratmak, bizim en büyük sorumluluğumuzdur. 

Bu sorumlulukla, dün olduğu gibi, yarın da, çalışmaya devam edeceğiz.
Gelecek güzel günlerde buluşmak dileğiyle, saygılarımı sunuyor, buradan bir kez daha, Gezi Parkı’ndaki onurlu duruşlarıyla ve direnişleriyle, göğsümüzü kabartan, başta gençlerimiz olmak üzere, milyonlarca kahramana da bir selam yolluyorum.

Yaşasın Gezi Parkı!

Yaşasın demokrasi!

Yaşasın Cumhuriyet!

Yaşasın Cumhuriyet Halk Partisi!!!”



 



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

İmralı Heyeti-CHP Zirvesinde Yeni Tarih Belli OIdu

Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay'ın hayatını kaybetmesi üzerine ertelenen DEM Parti İmralı heyeti ile CHP zirvesinde yeni tarih belli oldu. Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi...

CHP, 'süreç komisyonu' raporunu Meclis'e sundu

CHP, 'Terörsüz Türkiye' ası verilen sürece ilişkin Meclis'te kurulan komisyonun çalışmalarına ilişkin hazırladığı raporu TBMM'ye sundu. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), 'Terörsüz Türkiye' a...


'Kamu görevlisine hakaret' düzenlemesi AYM'nin gündeminde: İmamoğlu'nun davalarını etkileyebilir

Anayasa Mahkemesi (AYM), Türk Ceza Kanunu'ndaki, kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hakaret suçunda cezanın alt sınırının bir yıldan az olamayacağına ilişkin düzenlemenin ip...

Ekrem İmamoğlu 'en çok özlediklerini' paylaştı

Silivri Marmara Cezaevi'nde tutuklu bulunan cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu, sosyal medya hesabından "En çok özlediklerim" başlıklı bir paylaşım yaptı. "Bu mücadele sizlerin daha iyi b...


7 işçinin can verdiği yangının soruşturması... Şüphelilerin kaçış planı ortaya çıktı

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Al...

Bütçe görüşmelerinde sert sözler, barış vurgusu ve gerginlik

TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülürken DEM Parti’den “barış hukuku” çağrısı geldi. AKP’li İbrahim Ethem Taş’ı...


CHP kurmaylarından dikkat çeken 'MHP' açıklaması!

CHP kurmayları, son dönemde MHP’nin yargılama süreçleriyle ve tutuklu yargılamalarla ilgili yaptığı açıklamalara karşın bu konularda MHP’den bir beklentisi olmadığını belirtiyor. CHP’nin ...

Ünlülere Uyuşturucu Operasyonu: Aleyna Tilki, Danla Bilic ve İrem Sak Gözaltına Alındı

Ünlü isimlere yönelik uyuşturucu operasyonunda Aleyna Tilki, Danla Bilic, Mümmine Senna Yıldız ve İrem Sak gözaltına alındı. Melisa Döngel, Yusuf Güney ve Cihan Şensözlü adreslerinde bulu...


AYM, Tayfun Kahraman'ın 'tedbiren tahliye' talebini reddetti!

AYM, gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman'ın sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesi yönündeki tedbir talebini reddetti. Yüksek Mahkeme, başvurucunun yaşamı ile maddi ve manevi bütün...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Yıldız Tilbe'den Hülya Avşar açıklaması: 'O sözler bana ait değil'

Hülya Avşar ile Yıldız Tilbe arasında karşılıklı hakaret edildiği iddiaları, iki ünlü ismin yaptığı açıklamalarla yalanlandı. Son günlerde sosyal medyada, Hülya Avşar’ın Yıldız Tilbe’ye, ...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Karaciğer için en tehlikeli alkol belli oldu!

OECD’nin Sağlığa Bir Bakış 2025 raporu, yüksek alkollü sert içkilerin karaciğer hasarını en hızlı şekilde tetikleyen içecekler olduğunu ortaya koydu. Rapor, özellikle alkol oranı yüzde 35’in üzerindeki berrak içkilerin siroz ve kanser riskini ciddi biçimde artırdığı konusunda uyarırken, raporda liste de paylaştı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR