Karaburun'da hasta olmayın ölebilirsiniz!

Cumhuriyet Halk Partisi'nin bir yıldır sürdürdüğü kırsal alan çalışmaları Karaburun'da devam etti. CHP İzmir Milletvekili Prof. Dr. Hülya Güven  ile CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Dr. Ülkümen Rodoplu, belediye meclis üyesi aday adayı Raife Karabatak, ilçe yöneticisi Hatice Yıldır'ın da eşlik ettiği köy ziyaretlerinde Karaburun’un  Bozköy, Yeni Liman (Tepeboz) ve Haseki köylerinde  sorunları dinlediler.En çok rastladıkları sorunların başında köylünün yakın bir  sağlık kurumu bulamamaları olduğu ortaya çıktı. Yeni Liman’da yaşayan bir yurttaş bir ay boyunca enjeksiyon yapılması gerektiğini, araç parası veremediği için de hergün 5 km lik yolu yaya olarak gidip geldiğini anlattı. Hatta bir film çektirmek gerektiğinde İzmir’e gitmek zorunda kaldıklarını anlattı. Güven, bu durumun hükümetin duymamasını aksi halde hekimlerin reçetelerine de ne yazıp ne yazmamasına ve hangi tetkikleri isteyeceklerine de karışacağını ve  “kırsal kesimde enjeksiyon yazılmasın” diye genelge bile yayınlayabileceklerini söyleyerek meclisin ilk açıldığı dönemde yani iki yıl önce sağlık Bakanlığına verdiği soru önergesiyle , Karaburun'daki sağlık hizmetlerinin yetersizliği nedeniyle  hastane ihtiyacı olduğunu, bu konuda bakanlığın ne düşündüğünü sorduğunu dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın ise ilçeye hem birinci basamak hem yataklı tedavi hizmetleri ile, ağız diş sağlığı hizmetlerinin de birlikte verileceği bir ilçe devlet hastanesi planlandığı cevabını verdiğini, ancak iki yıl geçtiği halde bir hareket olmadığını gördüğümüzü hatırlattı. Yine Güven, sağlık hizmeti konusunda hükümetin özelleştirmeye doğru gittiğini söyleyerek, İzmir'de Bayraklı’da kamu-özel işbirliğiyle yapılacak olan şehir hastanesinin köylüye zaten uzak olan hastaneleri iyice uzaklaştıracağını belirterek bu konuyla ilgili Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun yanıtlaması için de  bir soru önergesi verdiğini söyledi. Güven, Başbakan'ın 15 şehir hastanesinin imza töreninde' köydeki hayvancılıkla uğraşan çoban kardeşim de milyarder de yan yana ameliyatını olabilecek' dediğini hatırlatarak önergesinde şu soruları sorduğunu belirtti: “Milyarder ile çoban 11 yıldır Sağlık Bakanlığı'na bağlı hastanelerde yan yana ameliyat olamıyor muydu? Ameliyat olmamışlarsa sorumlusu kimdir? Sayın Başbakan'nın açıklamalarından milyarderlerin özel hastanelerde para ödeyerek ve çobanın da sadece kamu hastanelerinde tedavi olabileceği anlaşıldığına göre bu Sayın Başbakan’ın düşük gelirli kesimi 'zenci', yüksek gelirli kesimi 'beyaz' olarak gördüğünün kanıtı mıdır? Bugüne kadar sürdürüldüğü anlaşılan bu yaklaşım ayrımcılık değil midir? AKP iktidarı döneminde Sağlık Bakanlığı tarafından hastalara Başbakan’ın 'çoban-milyarder' ayrımıyla mı yaklaşılmıştır?” 

Hekim açığı nasıl karşılanacak?

Sağlık Bakanı'nın cevaplaması istemiyle verdiği önergede, “Sizce şehir hastanelerine ödenecek katkı payları ve ek ücretler 'çoban'ı mı 'milyarderi' mi maddi yönden zorlayacaktır? Katkı payları ve ek ücretler  'milyarderler'in kolayca erişebileceği bir konfor ve standart düzeyindeki şehir hastanelerine 'çobanlar' olarak tanımlanan yoksul yurttaşların da erişebilmesi için ödenen bir şerefiye bedeli mi olacaktır? Bu durumdan 'milyarder' mi 'çobanlar' mı endişelenmelidir? Halen kamu hastanelerinde hekim açığı olduğu belirtilirken, hastane acil servisleri aile hekimleri ile idare edilmeye çalışılırken, İzmir Bayraklı Şehir Hastanesi’nin de yer alacağı şehir hastanelerinde ihtiyaç duyulacak hekimler nasıl karşılanacaktır?” sorularına da yanıt bekleyen Güven, bir sağlık evleri bile olmayan Karaburun'un bu köylerinde acil hastaların muhtemel bir kan kaybı nedeniyle ölmesinin de  önünün iyice açıldığını belirtti.

Hastaneler ihtiyaca göre yapılmıyor

Şehir merkezlerindeki hastanelerin kapatılıp şehir hastanelerinin kurulması halinde Karaburun'daki hastaların da  hastane yüzü göremeyeceğini belirten Güven,  “Karaburun’da bir ilçe devlet hastanesine ihtiyacı olduğu  halde  planlanmadığı gibi hastaların en yakın ulaştıkları hastanelerin de kaldırılması ve uzakta şehir hastanelerinin planlanması söz konusu. Bu insanlar acil hastalarını nasıl yetiştirecek hastaneye? Yarımadada yaşayan yurttaşlarımızın ihtiyaçlarına göre değil bazı çevrelerin çıkarlarına yönelik yatırımlar yapılıyor” dedi. Diğer köy ziyaretlerinde karşılaştığı sorunlarla gezdiği bu üç köyde de karşılaştığını aktaran Prof. Dr. Güven, “Eskiden 3 köy kahvesi dolup taşan köylerde kahve hatta insan kalmamış. Tarımsal sulama olursa tarım, hayvancılık ve çiçekçilik güçlendirilirse köylere dönüş olur. Her yerde rüzgar enerji santrallerinin doğayı tahrip ettiğini gördük. Hükümet İzmir'i ve Karaburun'u koruma altına aldığını söylerken halen Rüzgar enerji santralarının ve balık çiftlikleri yatırımlarının devam ettiğini görüyoruz. Koruma altına alınırken köylerin içine kadar girmiş olan RES’ler de sökülecek mi yoksa mahalleye dönüştürülen bu köyler tamamen haritadan silinecekler mi? Diye konuştu.

Köyler boş ve sahipsiz

CHP İzmir İl Başkan Yardımcısı Dr. Ülkümen Rodoplu  ise gezdikleri köylerin cennetten farkı olmadığını belirterek kaygılarını şu sözlerle dile getirdi: “Karaburun Bozköy cennetin ta kendisi ama boş. Sadece yaşlılar yaşıyor. Zeytinler  toplanmamış ağaçta kalmış. Çünkü zeytin para etmiyor. Bozköy'ün çevresini abluka altına almış olan rüzgar gülleri sanki kopup da gelecek ve bizi parçalayacak gibi duruyor. Rüzgar gülleri doğayı, keçileri, nergizi, zeytini yok etmiş. Hesapsız, kitapsız, plansız yapılan rüzgar gülleri şimdi buralarda tam bir başbelası olmuş. Yeni Liman köyü de cennetten bir köşe. Gelin görün ki sorunlar diz boyu.Tarım burada da yok olmuş. Balıkçılık ile uğraşanlar mutsuz ve umutsuz. Hayvancılık yapmak isteyene Ziraat Bankası kredi bile vermiyor. Sağlık evi yok. Hastaları sahipsiz. Turizm alanı olabilir ama ihmal edilmiş. Haseki köyü boşalmış. Üzüm, zeytin, fıstık, hayvancılık para etmeyince gençler göçmüş. Köydeki okulda artık okuyacak çocuk kalmamış. Buradaki çocuklar taşımalı sistemle Karaburun'a gidiyor. Köy yoksa tarım yok. Tarım yoksa gelecek yok.”