Yukarı
129698

Aydar: Gülen cemaatine kapımız açık

09 Aralık 2013 10:54

Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK) Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar, hükümet ile Gülen cemaati arasında dershane tartışmalarıyla başlayan gerilimi değerlendirdi. Dershane konusunun iddia edildiği gibi Oslo’da konuşulmadığını belirten Aydar, “Türkiye ’de birlikte yaşama arzusundaki herkese kapımız açık” dedi.

Taraf gazetesinden Amberin Zaman’a konuşan Aydar, ateşkesin en azından yerel seçimlerin sonuna kadar süreceğini ve seçimlere silahla girmeyeceklerini de söyledi.

İşte Taraf gazetesinde yer alan röportajdan bir bölüm:

Abdullah Öcalan, “Rojava kırmızı çizgimizdir” dedi. Bu konuyu açar mısınız?
Burada iki taraf birbirini çok fazla etkiliyor. Hem Rojava hem Kuzey (Türkiye). Yani çok iç içedir. Bir taraftan “Birisiyle yani Kuzey’le ben çözüm arıyorum, görüşmeler yapıyorum” diyeceksin öbür taraftan Kürtlerin kendi kaderleri hakkında söz sahibi olma arayışlarının önüne her türlü seti çekeceksin. Bu, sizin her türlü inandırıcılığınızı ortadan kaldırır.

Bu sizin de inandırıcılığınızı ortadan kaldırmaz mı? Yani eğer Türkiye’nin Rojava politikası değişmez ve siz de görüşmeleri buna rağmen sürdürürseniz?
Kuşkusuz birbirini etkiler. Ama biz burada Türkiye ile bir yıl önce bir süreç başlatmışız. Bu süreçte samimiyiz. Bütün aksiliklere rağmen, yerine getirmedikleri sözlere rağmen “Biz acaba bir motivasyon yaratarak bu işi barışçıl biçimde götürebilir miyiz” anlayışıyla devam ediyoruz. Bütün olumsuzluklara rağmen... Onun için Başkan Apo “Bahara kadar bekleyeceğim” dedi. Barışı sonuna kadar zorlarız. Ama “Bu iş bir türlü gitmiyor hükümetin adım atmaya niyeti yok” dediğimiz anda kesilir. Hâlen şimdiye kadar tek taraflı adımlarla götürdük. Rojava’da farklı durumda olmalarına rağmen (hükümeti kastediyor) buraya kadar getirdik. Ama Başkan Apo’nun dediği sürecin sonunda yeni bir değerlendirmeye ihtiyaç var.

“Bahar” ile kastettiğiniz seçim öncesi mi, sonrası mı?
Yani, herhalde kimse çıkıp seçime bir hafta kala farklı kararlar almaz. Biz seçim ortamının rahat geçmesinden yanayız. Derler ya Türkiye kamuoyunda, bunlar seçime silahla girmek istiyorlar öyle bir şey yok. Seçimlerin anlamına uygun biçimde bir ortamda yapılmasından yanayız.

Bu sürecin Oslo’dan farkı nedir? Devletin, hükümetin barış iradesi daha mı güçlü bu kez?
Biz üçüncü bir tarafın, bir devletin hakemliğini istiyoruz çünkü bunun sıkıntısı yaşanıyor. Oslo’da üçüncü taraf vardı. Oslo’da devletin sergilediği ketumluk aynen devam ediyor. Yani hep olacak, yapacağız demelerine rağmen bir yerlerde tıkanıyor.

Ama şöyle önemli bir fark yok mu? Abdullah Öcalan, görüşmelerin merkezine oturtuldu.
Oslo’da da merkezindeydi. Baştan öyle değildi, ama bir süre sonra merkezine oturtuldu. 2009’da merkezindeydi. Bizim talebimizdi o zaman. Fakat bu sürecin farkı şöyle. Oslo tamamen gizliydi. Bu kısmen kamuoyuna açıktır. En azından kamuoyu böyle bir sürecin devam ettiğini biliyor.

Oslo’nun bir ucunu Barzani ile Talabani tutuyordu. Şimdi onlar da dâhiller mi sürece?
Şu anda hiç kimse yok. Oslo hakkında da bilgileri vardı ama direkt taraf olarak görüşmelere katılmadılar. Talabani’nin o ilişkilerin sağlanmasında, zeminin oluşmasında rolü vardı. O kadar. Oslo’da edinilen tecrübenin İmralı sürecine katkısı var. Ancak her şeye rağmen, Biz geri dönülmeyecek noktadayız” diyemiyoruz.

En önemli engel nedir?
Başkan’ın önünün açılması psikolojik olarak bizim cenahı çok rahatlatır. Sürece güven artar. Halk, “Devlet bunu yapıyorsa demek ki gerisi gelecek” der. Geçen senenin başında BDP ’li bir parlamenter heyetinin gitmesi çok önemli etki yaptı. Bu da yoktu Oslo’da.

Hükümet neden bu kadar yavaştan alıyor? Seçimler yüzünden mi?
Seçimle ilgili olduğunu sanmıyorum. Kamuoyundan sürece destek var. “Acaba temel konularda taviz vermeden Kürtleri entegre ve asimile edebilir miyim” anlayışı hâkim sanki.

Öyle diyorsunuz ama Başbakan’ın tabanında dahi bir kuşku var. Tam da görüşmeler şeffaf olmadığından...
Dokuz-on aydır cenaze kalkmıyor, bu çok önemli olay. Başbakan’ı, bütün herkesi çok rahatlanan bir durum. Barış sürecini daha cesaretli bir biçimde savunabilse inanın CHP tabanından da kendine destek bulur. Kendi partisindeki itirazları kat kat aşacak kadar destek bulur. Keşke Türk annelerini, gerilla annelerini biraraya getirip, televizyonlara çıkartıp konuştursalar. Bunların hepsi barış zeminini güçlendirir. Neticede, bize göre ortada bir mutabakat var ve bu mutabakata göre birinci ve ikinci aşamayı bitirmiş olmalıydık. Üçüncü taraf bu tür şeyler için lazım. Ben bir şey söylüyorum, karşı taraf başka bir şey söylüyor (mutabakatın işleyişine ilişkin demek istiyor). Hakemlik şart.

Artık askerin etkisi daha az.
Oslo sürecinde de asker eskisi kadar güçlü değildi ama şu anda etkisi daha da az. Vesayetin kırılması önemlidir. En önemli kazanım karşılıklı ateşkes yaşanması. Bunu kendi tabanımıza da söylüyoruz.

Yeni anayasa çalışmaları başarısızlıkla bitti.
Çok kötü oldu. Burada suç, hata var ise iktidar partisindedir. Demokratik öneriyle gelmedi. Bizim önceliğimiz demokratik anayasa.

GÜLEN CEMAATİNE KAPIMIZ AÇIK

Gülen hareketine yakın medyada dershane meselesinin İmralı mutabakatının bir parçası olduğu iddia ediliyor. Doğru mu?
Diyorlar ya Oslo’da konuşuldu. Bizim işimiz gücümüz yok mu hükümet ile cemaat arasındaki meseleyi tartışacağız. Bunu söylemek, abesle iştigâl etmektir. Bizim hükümetle cemaat üzerinden konuşacak hiçbir şeyimiz yok. Cemaatin politikalarını beğenmiyoruz. Onların bizde oluşturdukları kanaat, sürece karşı oldukları yönünde. KCK operasyonları, yaptıkları açıklamalar. Hepsini yan yana koyduğumuzda bu kanaat oluşuyor.

7 Şubat’ta Hakan Fidan’ın ifade vermek için savcılığa çağırılması da bunun bir parçası mı?
O tarihte süreç zaten kesilmişti. Oradaki mesele süreci sabote etmek değil, suçlu arayışıydı. Yani Hakan Fidan’ı tasfiye etmek, hükümeti zor durumda bırakmak hamlesiydi. Cemaat devlet içinde paralel devlet oluşturdu. Bunu hiçbir iktidar kabul etmez. Mesele dershane olayı değildir. Cemaat’in geldiği nokta itibarıyla hükümet rahatsız. Askerden tutun tüm devlet rahatsız. Hanefi Avcı’nın kitabını okuyunuz, anlarsınız rahatsızlığı.

Kim daha güçlü konumda?
Bence hükümet güçlü konumda.

Cemaat size el uzatsa, o eli alır mısınız?
Biz Türkiye’de yaşayacağız, o ülkede ağırlığı olan her kim varsa herkesle iyi geçinmek isteriz. Kimseyi inkâr etmiyoruz. Cemaat de Türkiye’nin bir gerçeği. Bu konularda kimseye kapıyı kapatmıyoruz. Birisi eli uzatınca elbette birbirimize söyleyecek şeylerimiz olur.

Cemaatle diyalogun barışa katkısı olur mu?
Olurdu, her zaman da olur. Cemaatin her zaman bir gücü var. Nasıl sabote edebiliyorsa o kadar da katkı yapabilir.



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

7 işçinin can verdiği yangının soruşturması... Şüphelilerin kaçış planı ortaya çıktı

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde 7 kişinin hayatını kaybettiği parfüm fabrikası yangınına ilişkin hazırlanan iddianamede, şüphelilerin kaçırılmasına yönelik planlara yer verildi. Şüpheli Al...

Bütçe görüşmelerinde sert sözler, barış vurgusu ve gerginlik

TBMM Genel Kurulu’nda Cumhurbaşkanlığı ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın 2026 yılı bütçeleri görüşülürken DEM Parti’den “barış hukuku” çağrısı geldi. AKP’li İbrahim Ethem Taş’ı...


CHP kurmaylarından dikkat çeken 'MHP' açıklaması!

CHP kurmayları, son dönemde MHP’nin yargılama süreçleriyle ve tutuklu yargılamalarla ilgili yaptığı açıklamalara karşın bu konularda MHP’den bir beklentisi olmadığını belirtiyor. CHP’nin ...

AYM, Tayfun Kahraman'ın 'tedbiren tahliye' talebini reddetti!

AYM, gezi davası hükümlüsü Tayfun Kahraman'ın sağlık sorunları nedeniyle tahliye edilmesi yönündeki tedbir talebini reddetti. Yüksek Mahkeme, başvurucunun yaşamı ile maddi ve manevi bütün...


Şehzadeler'de Olağanüstü Seçim Takvimi Netleşti

Şehzadeler Belediye Başkanı Gülşah Durbay’ın 14 Aralık’ta hayatını kaybetmesinin ardından belediyede yeni başkanın belirlenmesi için yasal süreç başlatıldı. Başkanlık makamının boşalması ...

Murat Çalık: Mücadelemi sürdüreceğim

İki kez kanser atlatan ve cezaevinde sağlık sorunları yaşayan, görevden alınan Beylikdüzü Belediye Başkanı Mehmet Murat Çalık mesaj paylaştı. İki kez kanser atlatan, cezaevinde 21 kilo ve...


Aralarında Soylu'nun 'sağ kolu' da var!

Emniyet Genel Müdürü Mahmut Demirtaş’ın başkanlığında dün toplanan Yüksek Değerlendirme Kurulu, 235 emniyet müdürünü emekliliğe sevk etti. Emekli edilenler arasında eski İçişleri Bakanı S...

DEM Parti, Diyarbakır’da 'Öcalan’a özgürlük' mitingi

DEM Parti öncülüğünde terör örgütü PKK'nin lideri Abdullah Öcalan’a özgürlük talebiyle 4 Ocak'ta Diyarbakır’da miting düzenlenecek. DEM Parti öncülüğündeki Demokratik Toplum Platformu, te...


TBMM Başkanı Kurtulmuş'tan süreç komisyonu toplantısı

TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş'un süreç komisyonu grup koordinatörleriyle saat 16.00'da Meclis'te bir araya geleceği bildirildi. TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, saat 16.00'da 'Terörsüz Türkiy...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Neslihan Atagül organik tarım yapıyor

Organik tarıma yönelen oyuncu Neslihan Atagül, eşi Kadir Doğulu ve oğlu Aziz'in ilaçsız gıdalar tüketmesine büyük özen gösterdiğini söyledi. Neslihan Atagül ile Kadir Doğulu 'Fatih Harbiy...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Karaciğer için en tehlikeli alkol belli oldu!

OECD’nin Sağlığa Bir Bakış 2025 raporu, yüksek alkollü sert içkilerin karaciğer hasarını en hızlı şekilde tetikleyen içecekler olduğunu ortaya koydu. Rapor, özellikle alkol oranı yüzde 35’in üzerindeki berrak içkilerin siroz ve kanser riskini ciddi biçimde artırdığı konusunda uyarırken, raporda liste de paylaştı.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR