Tansiyonu kontrol altına almak, demansı da yavaşlatıyor

Yüksek tansiyonla mücadelede yoğun destek alan bireylerde demans riskinin daha düşük olduğu ortaya çıktı. Çin ve ABD'den bilim insanlarının ortak yürüttüğü geniş çaplı araştırma, kan basıncını kontrol altına almanın bilişsel hastalıklara karşı etkili bir koruma sağlayabileceğini gösterdi.

Nature Medicine dergisinde yayımlanan çalışmada, Çin'in kırsal bölgelerinde yaşayan 33 bin 995 kişi incelendi. Katılımcıların tamamı kontrolsüz yüksek tansiyona sahipti. Araştırmacılar bu kişileri iki gruba ayırdı: Biri yoğun tansiyon kontrolü aldı, diğeri ise standart sağlık hizmetlerinden yararlandı.

Yoğun bakım grubundaki 17 bin 407 kişi, “köy doktorları” olarak bilinen yerel sağlık çalışanlarından bireysel ilaç tedavisi, yaşam tarzı değişikliği (tuz ve alkol azaltımı, kilo verme gibi), düzenli tansiyon takibi ve sağlık danışmanlığı aldı. Ayrıca evde kullanılmak üzere ücretsiz tansiyon ölçüm cihazları sağlandı.

Diğer 16 bin 588 kişilik grup ise yalnızca alışılmış sağlık hizmeti kapsamında tedavi gördü. Bu grupta da yaşam tarzı değişiklikleri önerildi ve bazı katılımcılar ilaç kullandı ancak danışmanlık ve evde takip gibi desteklerden yararlanmadılar.

Dört yıl süren takip sonunda, yoğun destek alan grupta 668 kişi, standart bakım alan grupta ise 734 kişi demansa yakalandı. Analizler, yoğun bakım grubunun demans riskinde yüzde 15 düşüş olduğunu ortaya koydu. Ayrıca bu grupta demans gelişmeden önceki bilişsel bozulma riski de yüzde 16 daha düşüktü.

Araştırmayı yürüten ekipten Prof. Jiang He, “Yüksek tansiyonu kontrol altına almak, demansı önlemede etkili bir yöntem olabilir. Bu uygulama yaygınlaştırılmalı” dedi.

Uzmanlar, araştırmanın bazı sınırlılıkları olduğunu belirtti. Başlangıçta katılımcıların bilişsel durumları değerlendirilmemişti, ancak gruplar arasındaki demografik benzerlikler bu durumu dengeledi. Ayrıca, tansiyon kontrolüyle birlikte yapılan yaşam tarzı değişikliklerinin etkileri ayrı ayrı ölçülemedi.

Edinburgh Üniversitesi’nden Prof. Joanna Wardlaw, elde edilen sonuçların bu iki faktörün birleşik etkisini yansıttığını söyledi. Diğer uzmanlar da bu tür çalışmaların farklı ülkelerde ve daha uzun takip süreleriyle tekrarlanması gerektiğini vurguladı.

sözcü