- 623 dakikada 3 kırmızı kart gördü, 13 maç ceza aldı
- CHP Karabağlar'dan 5 Aralık mesajı: Kadın haklarını korumak ortak görevimiz
- Pamukkale Travertenleri yok olmakla karşı karşıya!
- Bürokratlara 30 bin TL’lik ek zam düzenlemesi iptal edildi
- 3 Televizyon Spikeri 'Uyuşturucu Kullanma' Suçlamasıyla Gözaltına Alındı
Tutuklu aileleri 10 somut talebi kamuoyu ile paylaştı
19 Mart sivil darbesinin mağdurları tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı, 16. buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi. 16. buluşmada, 258 gündür Silivri’de 12 metrekarelik bir hücrede tutulan seçilmiş İBB Başkanı, CHP’nin ve 15,5 milyon vatandaşın cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu, basın açıklamasını okudu. Dilek İmamoğlu, tutuklu yakınlarının 10 somut talebini kamuoyu ile paylaştı.
19 Mart sivil darbesinin mağdur yakınları tarafından kurulan Aile Dayanışma Ağı (ADA), 16. buluşmasını Saraçhane Parkı’nda gerçekleştirdi.
Kalabalık bir vatandaş topluluğunun destek verdiği buluşmaya; CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökan Zeybek, İBB Başkanvekili Nuri Aslan, Sancaktepe Belediye Başkanı Alper Yeğin, milletvekilleri, İmamoğlu’nun kız kardeşi Neslihan Yakupçebioğlu, sanatçı Rutkay Aziz, yazarlar Selçuk Şirin ve Demet Cengiz de destek verdi.
16. buluşmanın basın açıklaması, iktidar kumpasıyla özgürlüğü elinden alınan seçilmiş İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı, CHP’nin ve 15,5 milyon vatandaşın cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun eşi ve sivil toplum gönüllüsü Dr. Dilek Kaya İmamoğlu tarafından okundu.
Dr. İmamoğlu’nun açıklamasının ardından, sırasıyla; İBB Spor Kulübü Başkanı Fatih Keleş’in kızı Zeynep Keleş ve 19 Mart eylemleri sürecinde tutuklanan üniversite öğrencisi Güneş Akşahin söz alarak, kendilerinin ve ailelerinin yaşadıkları hukuksuz süreci kamuoyu ile paylaştı.
DR. İMAMOĞLU: “MİLLETİMİZİN HUZURUNDA 10 NET VE SOMUT TALEBİMİZİ AÇIKLIYORUZ”
“Bugün burada, 1 yılı aşkın süredir ülkemizin üzerine çöken hukuksuzluk düzenine karşı; ailelerimizin, çocuklarımızın ve adalet arayan milyonların sesi olmak için toplandık. Bizler, bir cezalandırma aracına dönüştürülen ‘tutukluluk’ uygulamasıyla siyasetin dizayn edilmeye çalışıldığı bir dönemin tanıkları değil; bu düzeni değiştirecek iradenin sahipleriyiz. Ülkemiz, hukukun üstünlüğünü, çoğulcu demokrasiyi ve vatandaşların eşitlik ilkesini ayaklar altına alan bir sürecin içinden geçiyor.
Başta tüm tutuklular olmak üzere, sağlığı tehlikedeki tutuklular, mallarına el konulan aileler, rehin alınan aile yakınları ve her gün medya linçine uğrayan insanlar… Bu tablo, bir hukuk devletinin kabul edemeyeceği bir tablodur. Biz, bugün burada şahitlik eden değil; ses yükselten, boyun eğen değil; talep eden, bekleyen değil; hesap soran tarafız. Ve milletimizin huzurunda 10 net ve somut talebimizi açıklıyoruz.”
1 — TÜM SEÇİLMİŞLER, ÇALIŞMA ARKADAŞLARI VE REHİN ALINAN AİLE BİREYLERİ İÇİN; TUTUKSUZ YARGILAMA
“Tutuklu yargılama, ceza hukukunun temel ilkesi olan masumiyet karinesinden dolayı istisna olmalıdır Kural, tutuksuz yargılamadır. Ancak siz, onu cezaya çevirdiniz. Bir yıldır tüm deliller toplandı, iddianame yazıldı, süreç ilerledi. Artık hiçbir ‘delil karartma’ bahanesi kalmamıştır. Seçilmişleri, çalışma arkadaşlarını ve rehin alınan aile bireylerini hemen, şimdi tutuksuz yargılayın!”
2 — MASUMİYET KARİNESİNE VE LEKELENMEME HAKKINA SAYGI
“Kamu yayıncısı TRT dahil, iktidarın baskısı altındaki medya her gün yurttaşları yanıltıyor, hedef gösteriyor, montaj videolarla insanları linç ediyor. Bu, açık bir anayasal suçtur. TRT başta olmak üzere tüm medyayı hukuka, objektifliğe ve ahlaka davet ediyoruz.”
3 — ADİL YARGILAMA
“Gizli tanıklarla, cezaevinden alınan baskı altındaki ifadelerle kurulan bir dava adil değildir. Herkesin kabul ettiği bir gerçek şu ki: Bu iddianame, tamamen gizli tanık ifadeleri ve ‘cezaevinden çıkış kartı’ amacıyla yapılmış iftiralardan ibarettir. Bu yöntemler, geçmişin kumpas davalarının aynısıdır. Türkiye, bu karanlık düzenlere geri dönmeyecek! Adalet isteyen herkese çağrımızdır: Bu yöntemlere son verilsin.”
4 — ŞEFFAF, ALENİ YARGILAMA
“Kendine güvenen, adaletten korkmaz! 15,5 milyonun cumhurbaşkanı adayı ve İstanbul’un üç kez seçilmiş Belediye Başkanı yargılanıyorsa, bunu 86 milyon bilmelidir. Duruşmalar canlı yayınlansın!”
5 — AİLELERE SAYGI
“Cumhuriyet tarihimiz boyunca siyasilere baskılar olmuştur, cezaevi günleri çok olmuştur ancak hiçbir zaman siyasilerin ailelerine bugün yapılan zulüm ve baskı yapılmamıştır. Bu davranışlarınızla, ülkemiz tarihinde çok kötü bir ‘ilk’ yaratıyorsunuz, bunu yapmayın. Ailelere uzanan bu zulüm hemen durmalıdır.”
6 — AİHM VE ANAYASA MAHKEMESİ KARARLARI DERHAL UYGULANSIN
“Onlarca muhalif, bugün AİHM ve Anayasa Mahkemesi kararlarına rağmen, halen cezaevinde. Anayasamızın açık hükümlerinin uygulanmadığı bir ülkede kimse güvende değildir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ve Anayasa Mahkemesi kararlarının derhal uygulanmasını talep ediyoruz. Anayasamızın uygulanmasını istiyoruz.”
7 — YARGININ MUHALİFLERİ SUSTURMAK İÇİN KULLANILMASI DERHAL BIRAKILSIN
“Bugün protesto eden gençler, iktidarı eleştiren gazeteciler ve her kesimden muhalifler cezaevinde. Tüm siyasi tutukluların, tüm düşünce suçluların derhal serbest bırakılmasını talep ediyoruz. Gerçek basın ve ifade özgürlüğü istiyoruz, demokrasi istiyoruz.”
8 — TOPLUMSAL BARIŞ VE HUZUR
“Türkiye’nin birinci partisi ile 15,5 milyonun Cumhurbaşkanı adayına ve çalışma arkadaşlarına yapılan yargı tacizi ve adalette çifte standart devam ettikçe ülkemizde ne barış ne de huzur sağlanır, yapılan ve planlanan hiçbir girişimin de inandırıcılığı kalmaz. Toplumsal barış ve huzur ancak kutuplaştırma ve ötekileştirme gayretlerinin son bulmasıyla, adaletin herkese eşit işlemesiyle ve samimi bir demokratik yaklaşımla olabilir. 86 milyon için demokrasi, eşitlik, adalet ve özgürlük istiyoruz!”
9 — FİKİRLERİN VE KİŞİLERİN ÖZGÜRCE, HALK ÖNÜNDE YARIŞMASI, GERÇEK DEMOKRASİ
“Bugün ülkemizde yargı eliyle siyaset dizayn edilmek isteniyor. Adayları yargı yoluyla saf dışı bırakmak, millet iradesine darbedir. Bırakın, fikirler yarışsın, insanlar yarışsın. Kendine güvenen herkes gibi, Ekrem İmamoğlu ile eşit şartlarda yarışın. Bırakın 86 milyon karar versin. Kararı halk versin!”
10 — ADALET OLMAYAN YERDE BEREKET OLMAZ: BİZ MİLLETİMİZ İÇİN BEREKET TALEP EDİYORUZ
“Hukuk devletine güvenin olmadığı yerde ekonomi çöker, yatırım gelmez, işsizlik artar ve insanlar yoksullaşır. Bugün milyonlar geçinemiyor, emekliler açlık sınırında, gençler umutsuz. Ekrem İmamoğlu’nun tutuklanmasının ülkemize doğrudan maliyeti ise 150 milyar dolardır. Bu para yüzbinlerce çocuğun eğitimi, binlerce kreş, yüzlerce metro hattı demektir. Biz şunu soruyoruz: Bir rakibi saf dışı bırakmak için bir millet neden bu kadar ağır bir bedel ödemek zorunda bırakılıyor.”
“BU 10 TALEP, BİR SİYASİ TARAFIN DEĞİL, BU ÜLKENİN VİCDANININ TALEPLERİDİR”
“Bu 10 talep, bir grubun ya da bir siyasi tarafın değil; bu ülkenin vicdanının talepleridir. Bugün herkesin vicdanına sesleniyoruz: Adalete inanıyorsanız, hukukun bir gün size de lazım olacağını biliyorsanız, çocuklarınızın geleceğini düşünüyorsanız; bu mücadele hepimizindir. Tüm siyasi partileri, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, akademisyenleri, gazetecileri ve her bir yurttaşımızı; demokrasiye, adalete ve hürriyete sahip çıkmaya davet ediyoruz.”
“KADINLARA SESLENİYORUM: BİZ BU HAKKI KOLAY ALMADIK”
“Ve bugün, 5 Aralık…Türk kadının seçme ve seçilme hakkını kazandığı gün… Bugün özellikle kadınlara sesleniyorum: Biz bu hakkı kolay almadık. Acıyla, mücadeleyle, direnişle aldık. Bugün, Cumhuriyete sahip çıkma günüdür. Bugün, çocuklarımızın nefes alacağı bir gelecek kurma günüdür. Biz biliyoruz ki: Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz!”
ZEYNEP KELEŞ: “İTİBAR CELLATLARI HİÇ AMA HİÇ DURMADILAR”
Babası Fatih Keleş, abisi Mustafa Keleş, amcası Zafer Keleş ve kuzeni Murat Keleş’in cezaevinde tutulduğunu belirten Zeynep Keleş de “Babam, 19 Mart sabahında şafak operasyonuyla gözaltına alınarak tutuklandı. Tüm mal varlığına el konuldu. Önce Silivri'ye, sonra çok süre geçmeden Kocaeli Kandıra Cezaevi’ne sevk edildi. Kandıra'ya sevkinden sonra, bir gün avukatına dahi haber verilmeden, Çağlayan'a götürüldü. Yetmedi; 63 yaşındaki abisini gözaltına alıp tutukladılar. Amcam da 202 gündür cezaevinde. Bu sıralarda tabii medyadaki itibar cellatları hiç ama hiç durmadılar. ‘120 sayfa etkin pişmanlık ifadesinden yararlandı’ diyen de oldu, ‘Koğuşta ölü bulundu’ diyen de. Bu vicdan yoksunları ne bizden ne de Türk milletinden utanmadılar. Ailesinin yaşayacağı hisleri, hiç hesaba katmadılar. Ya da daha korkuncu, hesaba kattılar ama umursamadılar. 19 Haziran'da, canım abi Mustafa Keleş'i ve kuzenim Murat Keleş'i ifadeye çağırdılar. İkisi de hemen gitti kendi ayaklarıyla. Ancak orada gözaltına alındılar. Ardından abim, yurt dışına bu tarihten birkaç hafta önce çıkıp gelmiş olmasına rağmen, kendi ayaklarıyla gitmiş olmasına rağmen, ‘delil karartma ve kaçma’ şüphesiyle tutukladılar. 5 yaşındaki küçücük kızı için endişelenmekten kendini dahi düşünemeyen kuzenimi tutukladılar. Haziran ayından beri her ikisi de tutuklu,” dedi.
“BUGÜN ‘SUÇLULUĞU KANITLANA KADAR MASUM’ İLKESİ TERK EDİLMİŞ, YERİNİ, ‘MASUMİYETİNİ KANITLAYANA KADAR SUÇLU’ ANLAYIŞI ALMIŞTIR”
“26 yaşındaki abim, gençliğinin baharında, bir hiç uğruna 169 gündür cezaevinde. Peki niye?” diyen Keleş, şöyle konuştu:
“Bir babaya evladıyla zulmetmek için mi? Dostlarına iftira atsın diye mi? Bu süreçte yaşadığımız acının, isyanımızın, attığımız çığlıkların, bir annenin feryadının tarifi yok. Bir annenin yaşadığı zulmün tarifi yok. Peki neye dayanarak? Bırakın bir delili, iddianamede hakkında bir beyan dahi olmayan abim, neye dayanarak tutuklandı? Bu tutuklama hiçbir akla, vicdana, mantığa, hukuka, hiçbir kitaba sığmaz. Masumiyet, kanıtlanması en zor şeydir.
Çünkü olmayan bir şeyi yapmadığını ispatlamak, neredeyse imkansızdır. Masumiyet karinesi bu nedenle vardır. Ancak bugün ‘suçluluğu kanıtlana kadar masum’ ilkesi terk edilmiş, yerini, ‘masumiyetini kanıtlayana kadar suçlu’ anlayışı almıştır. Sevdiklerimiz, işte bu anlayış yüzünden aylardır cezaevinde. Üstelik çok kötü koşullarda tutulmaktadırlar. Marmara Kapalı Cezaevi'nin Avrupa standartlarına uygun olduğu iddia edilse de gerçek, tamamen farklıdır. 5 kişilik koğuşlarda 60-70 kişi kalmakta, insanlar yerde veya dönüşümlü şekilde yatmaktadır. Hijyen yok denecek kadar azdır. Hamam böcekleri, uyuz, verem gibi hastalıklar yaygındır.
Masum insanlar neden bu koşullara mahkûm edilmektedir? Bu insanlar, yasa önünde şu anda masumdur. Hiçbirinin suçluluğu kanıtlanmamıştır. Peki neden peşinen cezalandırılmaktadırlar? F Tipi cezaevlerinde ise tam tecrit uygulanmaktadır. Mahpuslar, günün tamamına yakınını tek başına geçirir, yemeklerini yalnız yer. Sadece haftada bir kez, 10 dakikalık telefon konuşma hakları vardır. Ki bu telefon da suratınıza çok kötü bir şekilde kapanır. Bu, ağır bir psikolojik yük yaratır,” ifadelerini kullandı.
“TANIDIĞIM EN GÜÇLÜ ADAM; OĞLU, ABİSİ, YEĞENİ, ŞOFÖRÜ, DOSTLARI VE KENDİSİ TUTUKLU FATİH KELEŞ'TİR”
İnsan Hakları Derneği’nin, 2005 yılı Nisan-Mayıs-Haziran aylarını kapsayan raporundan alıntılar yapan Keleş, şunları söyledi:
“Ağır psikolojik rahatsızlıkların tedavi edilmemesi, travmalara yönelik destek sağlanmaması, mahremiyeti ihlal eden aramalar, yeme bozukluklarının dikkate alınmaması gibi uygulamalar, kişide ‘öğrenilmiş çaresizlik’ yaratmaktadır. Ve ben de bir klinik psikolog olarak, bu koşulların, haksızlığa uğramışlık duygusuyla birleşince, yıkıcı etkilerinin arttığını biliyorum. İşte bu koşullarda abimin aylardır cezaevinde neler çektiğini size anlatamam. Benim annemin, teyzemlerin aylardır cezaevinde neler çektiğini size anlatamam. Babamın o dört duvar arasında neler çektiğini size anlatamam. Ama bu süreçte ailemle ne kadar gurur duyduğumu da size anlatamam. Tanıdığım en güçlü kadın annemdir.
Tanıdığım en güçlü adam; oğlu, abisi, yeğeni, şoförü, dostları ve kendisi tutuklu Fatih Keleş'tir. Tanıdığım en güçlü genç, içeride adalet savaşı vermek zorunda bırakılan Mustafa Keleş'tir. Babamla, amcamla, abimle, kuzenimle, Hüseyin Abi’yle ve babamın tüm tutuklu dostlarıyla gurur duyuyorum. Babamı, medya algı operasyonlarıyla, ‘suikastçı’ bile ilan etmiş kişileri ciddiye almamakla beraber, sınırlarını çoktan aşmış olduğunu hatırlatmak istiyorum. ‘Parke altında 2 milyon’ yalanını atıp, sonra, ‘Aman canım, insan arada yalan söyler’ diyemezsiniz. Çünkü, iftira suçtur. ‘İnsan arada doğru da söyler’ demekten başka söz bulamıyorum. Babam hakkında bugüne kadar çok sayıda yalan haber yapıldı. Sayısını bile bilmiyorum. Ancak burada asıl önemli olan kimin ne söylediği değil, gerçeklerin kayda geçmesidir.”
“ADALETSİZLİK, BİR DEVLETİ İÇTEN İÇE ÇÜRÜTEN BİR HASTALIKTIR”
Babası Fatih Keleş’in özel iş yaşamı ve kamu yöneticiliği dönemine ilişkin detaylı bilgiler paylaşan Zeynep Keleş, “Şimdi iddianame yazıldı. Bu aşamada, tutuksuz yargılama esas alınmalıdır. Babalarının, annelerinin iş yerinde olduğu için, yoğun olduğunu zannettiği için eve gelemediğini düşünen küçücük çocuklar ailelerine kavuşmalıdır. Annem oğluna, ben babama, tüm evlatlar, anneler, eşler, dostlar, sevdiklerine kavuşmalıdır. Babam, altı aydır sesini dahi duyamadığı oğlu Mustafa'ya kavuşmalıdır. Geç gelen adalet, adalet değildir. Aileler olarak ilk önceliğimiz, sevdiklerimize kavuşmaktır. ‘Adaletsizlik, bir devleti içten içe çürüten bir hastalıktır’ der Plüton. Biz, adaletsizlik karşısında sessiz kalmıyoruz. Biz, Türkiye Cumhuriyeti'nin ilkelerinden uzaklaşmasına izin vermiyoruz. Tutuksuz yargılama istiyoruz. ‘Önce adalet, önce hürriyet’ diyoruz. Ve biz, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifemizin, Türk istiklal ve cumhuriyetini ayakta tutmak olduğunu biliyoruz” şeklinde konuştu.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİSİ AKŞAHİN’NDEN REKTÖRE: “HAK ETMEDİĞİNİZ BİR KOLTUKTA OTURUYORSUNUZ”
19 Mart’ın üzerinden 8,5 ay geçtiğini hatırlatan üniversite öğrencisi Güneş Akşahin ise konuşmasında, “19 Mart sürecinde tutuklanan ve hakkında hukuksuz davalar açılan gençlerle ilgili kullanılan yaygın bir tabir var. Ben bu tabiri hatalı buluyorum. O tabir de ‘19 Mart mağdurları.’ 19 Mart'ın mağduru değiliz, bu büyük mücadeleyi başlatanlarız. Gençleri siyasetten ayrıya kefeye koymayalım. Apolitik olarak görmeyelim. Kendimizi mağdur değil, mücadelenin öznesi olarak görüyoruz. Ve sonuna kadar mücadeleye devam edeceğiz. Geçtiğimiz günlerde İstanbul Üniversitesi kayyım Rektörü Ekrem İmamoğlu'nun diplomasını iptal etmeleri hakkında, ‘Görevimizi yerine getirdik’ dedi. Kayyım rektör ve yönetim, açıkça hukuksuz, görevlerinin yetkilerinin dışında bir karar vermiştir. Ben de İstanbul Üniversitesi öğrencisiyim. Şunu söylemek istiyorum rektöre: O rektör, o koltukta seçilmemiş biri olarak, kayyım olarak oturuyor. Önce siz istifa edin. Hak etmediğiniz bir koltukta oturuyorsunuz” eleştirilerinde bulundu.
“YÖNETEMEMENİN SONUCU, İKTİDARI TERK ETMEKTİR”
“19 Mart günü, İstanbul Üniversitesi'nden başlayarak, demokrasi için siyasal bir mücadele ortamı yarattık” diyen Akşahin, “Önümüze engeller çıkarmaya çalıştılar, hakkımızda hukuksuz davalar açtılar. Ama şu gerçek ortada duruyor: Gençler artık siyaset sahnesine, tarih sahnesine çıktı. Sadece kendi üniversitemizdeki antidemokratik politikaları eleştirmedik. Tüm ülke çapında demokrasi meselesini ortaya koyduk. Hiçbir zaman ‘sadece’ demeyeceğiz. Hem kendi sorunlarımızı hem de tüm ülke çapındaki meseleleri, sorunları konuşacağız. Ülkemizde büyük bir demokrasi meselesi var. Seçme ve seçilme hakkının güvencesi kalmamış durumda. İktidar, kaybedeceği fikriyle, yarışmaktan ve adil bir seçim ortamından kaçıyor. 23 yıldır burada ülkeyi yönetiyorsunuz. Ekonomik kriz ve enflasyon gerçeği ortada. Halkın yönetime, hukuka güveni kalmamış durumda. O zaman seçimle gitmek zorundasınız. Yönetememenin sonucu, iktidarı terk etmektir” şeklinde konuştu.
"PARASIZ EĞİTİM BİR HAKTIR, MESEM PROJESİ KALDIRILMALI"
Eğitim sistemindeki eşitsizliklere de değinen Akşahin, devletin parasız eğitim sunma görevini yerine getirmediğini vurguladı. MESEM projesiyle liseli gençlerin şirketlerin insafına terk edildiğini, bu yıl 85 çocuğun projenin ihmalleri yüzünden hayatını kaybettiğini hatırlatarak, "MESEM projesi kaldırılmak zorunda" çağrısı yaptı.
Ekonomik gidişatın kabul edilemez olduğunu söyleyen Akşahin, "Açlık sınırında yaşayan emekçilerin, açlık sınırının katbekat altında aylık alan emeklilerin mücadelesini vermeliyiz" dedi.
Türkiye'nin dünyanın 17. büyük ekonomisi olmasına rağmen emekçilerin, kadınların ve gençlerin bu büyümeden pay alamadığını belirterek, "Büyüyen bu ekonomiden payımızı almak için mücadele etmeliyiz," dedi.
cumhuriyet
Yorum Ekle
Diğer Haberler
3 Televizyon Spikeri 'Uyuşturucu Kullanma' Suçlamasıyla Gözaltına Alındı
Televizyon spikerleri Ela Rumeysa Cebeci, Meltem Acet ile Hande Sarıoğlu jandarma ekipleri tarafından gözaltına alındı. 3 isim 'uyuşturucu kullanma' suçlamasıyla gözaltına alındı. Show TV...
Futbolda bahis soruşturması genişledi.. Bakan Tunç'tan ilk açıklama
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Trabzon’da katıldığı Of Adliyesi Temel Atma töreni sonrası, gazetecilerin sorusu üzerine, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan ve çok sayıda f...
Beşiktaş Belediyesi'ne 'Ahmet İhsan Aktaş' haczi!
Beşiktaş Belediyesi’nin İBB operasyonlarında 'itirafçı' olan iş insanı Aziz İhsan Aktaş’a olan 465 milyon TL’lik borcu nedeniyle TMSF haciz kararı aldı. Tutuklu bulunan Beşiktaş Belediye ...
Aylin Nazlıaka: Türkiye’nin 185 ülke arasında 126’ncı sırada
CHP Genel Başkan Yardımcısı Aylin Nazlıaka, 5 Aralık Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı'nın tanınmasının 91’inci yılı dolayısıyla yaptığı açıklamada, "91 yılın ardından bugün geldiğimiz nok...
Yavaş TRT'ye ateş püskürdü: Manipülatif haberinizi derhal düzeltiniz!
Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, TRT'nin ASKİ Genel Müdürü Memduh Akçay'ın sözlerini bağlamından kopardığını belirterek, "Manipülatif haberinizi derhal düzeltiniz ve kamuo...
Meteoroloji açıkladı: Çok kuvvetli yağış alarmı!
Meteoroloji Genel Müdürlüğü, 5 Aralık Cuma gününe ilişkin hava durumu raporunu yayımladı. Rapora göre; Ege ve Akdeniz kıyılarında gök gürültülü sağanak, Doğu Anadolu'nun batısının yüksekl...
İBB soruşturmasında beklenmedik gelişme: 11 isim hakkında gözaltı kararı!
İBB soruşturmasında iddianamede yer almayan 21 kişi hakkında tutukluluk incelemesi yapıldı. Hakimlik dün 19 kişi hakkında tahliye kararı verirken, 2 kişinin tutukluluğun devamına hükmetti...
CHP'de büyük MYK değişimi kapıda
Kurultay sonrası CHP’de MYK’nın büyük ölçüde yenileneceği belirtiliyor. Parti Sözcüsü dahil birçok ismin değişmesi beklenirken, PM’de birinci çıkan Polat Şaroğlu’nun yeni yönetimde yer al...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Merve Dizdar'ın evi yıkılıyor: Allah düşmanıma nasip etsin
Oyuncu Merve Dizdar'ın evi kentsel dönüşümden dolayı yıkılıyor. Ünlü oyuncu taşınma sürecine girdi. Yakında final yapacak olacak 'Kral Kaybederse' dizisinin yıldızı Merve Dizdar, tiyatro ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Çocuklarda okul başarısızlığının nedeni belli oldu
Dijital yorgunluğun, tüm ekranlar ve dijital cihazların uzun süreli kullanımına bağlı gelişen bir sorun olduğunu belirten Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Dr. Yazar, “Dijital yorgunluk; dikkat dağınıklığı, uyku bozukluğu ve öğrenme güçlüğü gibi sorunların ortaya çıkmasına neden olur" sözleriyle uyarıda bulundu.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.