Bu siyaset kurnazı ekibin şu an uygulayacakları formül ise, sadece İl Başkanının istifası ile yönetim ağırlığı kendilerinde iken yeni İl Başkanını seçmek ve diğer Milletvekili adayı olacakların istifasını sonra vermesi.

Milletvekili adaylığı için istifa edecekler ile İzmir İl Yönetimi kongrede asil listeden ve şimdi de yedeklerden girenlerle kongrede benimle mücadele veren listeden girenlerin ağırlığına geçiyor. Ancak en aşağıya aldığım açıklamamdaki tavrımı sürdürüyorum, önleyici olmayacağım, yönlndirici olmayacağım, hiçbir YK üyesi arkadaşıma saygısızlık yapmayı doğru bulmam ve haddim de bilmem.

Nedir bu kadar korkunun nedeni? Partinin Belediye seçimlerinde İl Başkanının Karşıyaka adaylığı kaprisi nedeni ile aylarca kitlendiği gibi Milletvekili seçimine hazırlanılması gereken şu dönemde de haftalardır Milletvekili adaylığına yönelik kısırlaşmış bir gündeme saplandı şehir.

6 Aralık günü verdiğim demeçte şunları ifade etmiştim ve tavrımı sürdürüyorum: "daha önce de liste delerek giren arkadaşlarımı bir gün bir konuda yönlendirmedim, şimdikileri de yönlendirmem, yönetme çabasına girmem. Hiçbir zaman ‘dar kadro siyaseti’ içinde olmadım, siyaset tabanını daraltanlarla mücadele ettim. Şimdi yeni girecek arkadaşlarım da partinin yararına kararlar için çalışacaklardır. Zaten 8 Aralık itibariyle yönetimleri kongreye gitme zorunluluğu olmayacak şekilde yetki MYK'mıza geçiyor. Kimse bir kurnazlıkla önce il başkanını seçtirip, sonra kalan istifalar ile yedekleri asil yönetime taşımayı deneme çiğliği sergilememeli"

ÇEKİLİN ARTIK,
AÇIN İZMİR’DE CHP’NİN ÖNÜNÜ,
BIRAKIN SİYASET TABANI GENİŞLESİN,
ÜYELER ADİL YARIŞMA HAKKINI KAZANSIN VE SONUÇLARI KABULLENSİN,
DAHA FAZLA DAYATMA İÇİNDE OLMAYIN!