‘Dizi sektöründe şizofrenik bir hız var’

Selena’da Hades, Türk Malı’nda Yarcan rolüyle izlediğimiz, şimdilerde ise İlk Buluşma programıyla ekranda olan Sinan Çalışkanoğlu’nun son filmi Görevimiz Tatil vizyonda… Çalışkanoğlu ile televizyonu, filmini ve komediyi konuştuk…

 

Görevimiz Tatil kaçıncı filmin oldu?

Polis, Osmanlı Cumhuriyeti, Beyza’nın Kadınları, Kirpi ve iki tane İncir Reçeli var. Ben sinemayı seviyorum. Çünkü oyunculuk malzemelerini çok daha net şekilde ortaya çıkarabiliyorsun.

Televizyonda bu olmuyor mu?

Dizi çekimlerinde sürekli duyduğumuz ‘Hadi abi, ışık gidiyor, hadi abi’ ısrarı ve ittirmesi. Dizi sektöründe çekimler şizofrenik bir hızla ilerliyor. Sinema bu anlamda daha keyifli oluyor.

 

Senin canlandırdığın Muhtar Murtaza var…

Uzun zamandır tatile çıkmayan bir aile var. Karı koca arasındaki ilişki tamamen tek düze bir hale gelmiş, çocuklar deseniz kendi havalarında. Aile bağları sıfır… Sonunda aile terapistleri tatile çıkmaları gerektiğini söylüyor ve doktor tavsiyesiyle bir karavan kiralayıp tatile çıkıyorlar. Onların gelip konakladıkları yer ise benim muhtarı olduğum Yavaşlar Köyü oluyor.

Nasıl bir muhtar bu?

Sanat hayatımda hem Egeli hem de muhtar rollerini ilk kez oynadım. Muhtar Murtaza ve ailesi, Demet Akbağ ile Zafer Algöz ailesini misafir ediyor. Böylece sürpriz olaylar gelişiyor.

 

Rolünle ilgili sürprizler var mı?

En büyük sürpriz hayatımda ilk kez traktör kullandım. Ödemiş’e bağlı Birgi Köyü’nde çektik filmi. Herkese bu köyü görmelerini tavsiye ederim. Köy hayatına bayıldım. Çünkü köylünün ilişkisinde çıkar yok, tamamen doğal ve organik (gülüyor). Köyde, herkesin motosikleti var ve ona ‘pati pati’ diyorlar. Birgi Köyü’nde yaşayan köylüleri de filmde oynattık, bu çok güzel oldu.

Selena'da Hades, Türk Malı'nda Yarcan rollerindeydin… Var mı yeni bir karakter…

İlk Buluşma adlı televizyon programım devam ediyor. Bu yüzden şimdilik gelen dizilere sıcak bakamıyorum. Dizi konusunda seçiciyim.

Komediyi daha mı çok seviyorsun?

Ben komediyi daha çok seviyorum, çünkü gülmeyi seviyorum.

Ağlatmak mı güldürmek mi, hangisi daha zor?

İnsanları güldürmek daha zordur. Şöyle bir örnek verebilirim. Hamlet’i oynarsınız sahnede, seyirci ‘çıt’ çıkarmadan izler ve sonunda ayağa kalkar sizi alkışlar. Siz de iyi bir oyunculuk gösterdiğinize inanırsınız. Ancak komedide öyle değil… Anında kahkahalar yükseldiği için seyircinin uyumadığını ve sizi beğendiğini anlarsınız.

 

Seyirciyi ağlattın mı hiç?

Kertenkele dizisinde iki üç bölümlük bir dram sergilemiştim.

Şu da bir gerçek ki insanlarımız eskiye göre çok daha az gülüyor… Sence bunun nedeni ya da nedenleri…

Benim misyonum güldürmektir. Sizi izleyen insanlara gerçek hayatındaki sorunlarını düşünmesine fırsat vermezseniz, o andan itibaren de güldürebilirsiniz.

Nelere gülersin?

(Gülüyor) Ben her şeye gülebiliyorum. Gülmek, dünyanın en etkili bulaşıcı hastalığıdır. Birilerinin gülmesini beklemem, ben gülerim ve çevremdekiler de güler. Bu anlamda beni güldürmek kolaydır. Gülümseyerek bütün kapıları açabilirsiniz. Gülmenin zararı yok ve ben faydasını gördüm.

Tiyatro, sinema ve dizi oyuncusu Sinan Çalışkanoğlu, bir sıralama yapabilir mi?

Bir numaram tiyatrodur. O tamamen er meydanıdır. Seyirciyle tam bir iletişim halindesin. Tiyatrodan sonra sinema, ardından da televizyon sunuculuğu geliyor. Canlı yayın sunuculuğu adrenalini yüksek bir iş. O tadı alan bu işi kolay bırakamaz.

 

Gönlünce tiyatro yapabiliyor musun?

Sağlam projelerimiz var, günü gelince açıklayacağım. Tiyatroyu çok özledim.

Dizi oyunculuğu…

Dizi bölümleri 150 dakikayı geçiyor artık. Oynamana gerek yok davran yeter. Yönetmenin, senaristin ve oyuncuların hiçbir kabahati yok, çünkü onlar da öyle davranmak zorundalar.