Yukarı
278614

Kadınlık deneyiminden geçen herkese

23 Mart 2020 09:30

Bade Nosa ile Emre Can Sarısayın, Bodrum'da bir yandan organik sabun üretirken, bir yandan da müzik üretmeyi sürdürüyor. Kendim Abla, onların dinleyicilere yönelik güçlü bir 'merhabası'... Başka şarkılarla buluşmamıza vesile olacak bu merhabayı sevinçle karşılıyoruz ve ikiliden müzikal serüvenlerini dinliyoruz...

Müzikal serüveninizde Gezi Parkı eylemlerinin sizdeki yeri ayrı… Nasıl şekillendi o günlerden bugüne hikaye?

Bade Nosa: Bizim tanışıklığımız üniversite dönemine dayanıyor. Sonra birbirimizin hayatından yok olduk. Tekrar hayat bizi bir araya getirdiği zaman, kısa bir süre sonra Gezi Parkı eylemleri başladı. O kadar güçlüydi ki… Bizim kavuşmamız da çok güçlüydü. Gezi, hepimiz için belli açılardan aşktı. Emre Can Hollanda’da yüksek tezini yazmak zorundaydı ve uzattığı için okulunu buraya gelmesi neredeyse yasaktı.
Emre Can Sarısayın: 3 ay içinde bitirmem gerekiyordu. Gezi patlayınca orada da bizim için hayat durmuştu. Sadece Gezi konuşuluyordu. 2-3 gün orada bir şeyler yaptık, sonra dayanamadım geldim.
Bade Nosa: Müzik günlerimizi bütün o yoğunluk ve kalabalıkla yaşadık.

Sonra nasıl başladınız birlikte müzik üretmeye?
Bade Nosa: Müzik benim hayatımda vardı. Emre Can’ın da hayatında vardı. Benim o sıralarda bir grubum vardı, belli sebeplerden dolayı dağıldı. Sonra Emre Can benim şarkılarımı dinledi. İlk bağı yaptığım şarkılar üzerinden kurduk. Sonra da bir araya gelir gelmez, onun sözünü yazdığı bir şarkıyı ben besteledim. Sonra sözlerini benim yazdığım şarkıları birlikte besteledik. Kendimizi çok hızlı bir şekilde beraber şarkı yaparken bulduk.

Şarkıları nasıl üretiyorsunuz? Beste ve söz yazımında bir rol paylaşımı var mı?
Emre Can Sarısayın: İlk şarkıdan sonra Bade söz yazdı, üzerine oturup beraber bestelemeye başladık.
Bade Nosa: İkisine de esnek durumdayız.

Birçok müzik türüyle de belli zamanlarda ilgilenmişsiniz. Şu anki müziğinizi nasıl etkiledi bu çeşitlilik?
Emre Can Sarısayın: Müziğe dair kurucu şeylerden birisi, ikimiz de sadece belli türleri dinlemiyoruz, kendimizi sınırlamıyoruz. Hoşumuza giden şeyleri dinliyoruz. Beğenilerimiz de çok örtüşüyor. O büyük bir avantaj.
Bade Nosa: Ne kadar çok yerden beslenirsek o kadar kârdır diye bakıyoruz. Müzikal olarak da öyle… Şarkıların düzenlemesini hayal ederken bile kendimizi kısıtlayamıyoruz.

Diğer şarkılarınızın sound’ı nasıl? Kendim Abla’ya gibi mi?
Bade Nosa: Değil… Çok değişik şarkılar var. İsteğimiz de o. Her şey beklenebilir derecesinde… Ortak nokta şu olacak; sözlerin anlattığı mevzular, yazım tarzı, güftenin tarzı…

İkinizin müzik aracılığıyla anlatmak istediklerinizi nasıl özetleyebiliriz?
Emre Can Sarısayın: Müzik yaparken kendi içindeki şeyleri ifade ediyorsun. Başkaları da bir şeyler bulabilirse şarkılarda, onun için de bir ifade yolu oluyor. Şarkılar bu için var.
Bade Nosa: Hayat gerçekten dev bir öğrenme süreci… “Ben bundan bir şey öğrendim” hissini yaşatacağım her şarkı sözü, başkalarına umut ve ilham verebilir. Deneyim aktarımı da aynı şekilde. Giderek şarkı sözlerimiz de ona döndü. “Mahvoldum, bittim, eridim” değil de, “Ben çok kötü çakıldım ama bundan da böyle bir şey oldu” manasında…

Kendim Abla’nın hikayesini nasıl anlatırsınız?
Bade Nosa: Kadınlık deneyiminden geçen bir sürü insanı ortaklaştıran ve kendine, “Aferin, iyi halt ettin” derken, bir yandan da kendine gülebilen ve kendini sevebilen bir hal… Ben bu hali LGBTİ hareketinden bu hali çok öğrendim. Klipte birlikte çalıştığımız arkadaşlarımızın hepsi hem üniversiteden hem de bu hareketten. “Biz böyle de güzeliz, şanımız yürüsün” hali de şarkıya yansıdı. Kolektif bir çaba oldu.
Emre Can Sarısayın: Kendi zamanından ayırıp koşan çok kişi oldu.

“Ağlanabilecek hallerimize gülmeyi” kendi hayatınızda nasıl başarıyorsunuz?
Bade Nosa: Çok tokatlıyor hayat insanı. Emre Can en büyük yoldaşım. Birlikte, “Buradan ne öğrenebiliriz?” diye sorguluyoruz. Öğrenmediğin sürece o kötü durum karşına geliyor.
Emre Can Sarısayın: Olan bitenden bağımsız olarak, o durumlara verdiğimiz tepkiler bizi mutlu ediyor ya da süründürüyor. Onları görmek için fırsat oluyor. Dışarıdan girdiler hep olacak. İyisiyle kötüsüyle olan bitene yapabilecek bazen hiçbir şey olmuyor ama önemli olan o durumla nasıl ilişkilendiğin…
Bade Nosa: Bir şeyleri hırsla isterken, çok keskin yargıların olabiliyor. “Keşke şarkılarımı x kişi yapsa” diyorsun, o kişiden ret yediğinde dibe vuruyorsun. “Kötü müyüm, eksik miyim?” diye sorgulamalar başlıyor. Sonra başka bir şey oluyor ve diyorsun ki, iyi ki o olmamış… İyi ki demek çok temel bir şey. Şarkıları da böyle bir yerden yapıyoruz.

Emre Can (en solda) ve Bade Nosa ile corona virüsü salgını başlamadan önce Kadıköy’de buluşmuştuk.

Şarkının prodüktörlüğünü üstlenen Cihan Mürtezaoğlu ile nasıl buluştunuz?
Bade Nosa: Neyse grubundan Selim Kırılmaz ile konuşurken o yönlendirmişti. Bir araya geldik. Şarkıyı dinledi. Bize Sumru Ağıryürüyen’in bir şarkısını dinletti ve “Sizin sound’ınızda böyle bir şey duyuyorum” dedi. Ben zaten bayılırım Sumru Ağıryürüyen’e… Ondan sonra gönül rahatlığıyla Kendim Abla’yı emanet ettik.
Emre Can Sarısayın: siz Behçet Necatigil’in de torunusunuz. Bade’nin sözlerini nasıl buluyorsunuz?
Emre Can Sarısayın: Objektif olamam (Gülemem). Ben çok beğeniyorum Bade’nin yazdığı sözleri ve yaptığı müziği…

Oya-Bora geyikleriyle de sık sık karşılaşıyorsunuzdur?
Bade Nosa: Biz kendimiz yapıyoruz o geyiği sık sık (Gülüyor). Badecanlar diye başka bir projemiz var. Artık bana da “Badecanlar” diyorlar, Emre Can’a da öyle diyorlar.

Kendim Abla’dan sonra var mı plan?
Emre Can Sarısayın: Elimizde çok şarkı var. Teker teker yayınlayacağız. Bir yük de oluyor. Onları elimizden çıkarmak istiyoruz. Yeni bir şeyler de yapmak istiyoruz. SÖZCÜ



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


Diğer Haberler

Bornova’da sıradışı sergi

Sanat dostu Bornova Belediyesi, özel bir sergiye ev sahipliği yapmaya başladı. Şükran Dursun, karma resimlerden oluşan ilk sergisini Uğur Mumcu Kültür ve Sanat Merkezi’nde sanatseverlerin...

Amy Winehouse kendini anlatıyor

Son yıllarda sinemada müzikal biyografiler çoğalmaya başladı: Freddie Mercury için Bohemian Rhapsody, Judy Garland için Judy, Elvis Presley için Elvis, Whitney Houston için I Wanna Dance ...


Bir ton metal atıkla dev geyik heykeli yaptı

Dicle Üniversitesi (DÜ) Ziya Gökalp Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü'nden mezun olan 3 çocuk babası Nurettin Çakmak, evinin altındaki "Mardin Sanat Merkezi" adını verdiği at...

Doğa Kent Sanat Karma Sergisi İzmirlilerle buluştu

İzmir Büyükşehir Belediyesi Çetin Emeç Sanat Galerisi’nde küratörlüğünü Zehra Çiçek ve Nuri Aslan’ın yaptığı Doğa Kent Sanat Karma Sergisi İzmirli sanatseverlerin beğenisine açıldı. Farkl...


Antik kentler dijital ortamda hayata dönüyor

Antalya'da yaşayan dijital tasarımcı Hüseyin Gazi Gül, çocuklara ve gençlere antik kentleri tanıtabilmek ve sevdirebilmek için tarihi kentleri 3 boyutlu modellemelerle dijital ortamda can...

Doğa, insan ve mitler

Uzun bir yolculuğun ardından, iki heykelin bizi karşıladığı bir kapıdan içeri doğru ilerliyoruz. Büyük heykellerin olduğu bahçenin yanından yuvarlak ama kendi tabiriyle “bokböceği” şeklin...


‘Umut’ dolu bir bienal

Dünyada ve Türkiye’de ilk ve tek olan “İstanbul Çocuk ve Gençlik Sanat Bienali’’ bu yıl 7’nci kez kapılarını açtı. ‘Umut’ konseptiyle düzenlenen bienal kapsamında 5 bin 250 çocuk ve genci...

“Uluslararası Turan Film Festivali” başladı

Uluslararası Turan Film Festivali” Ege Üniversitesinde gerçekleşen açılış töreniyle başladı. Ege Üniversitesi, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) ve...


Anne müzesi kapılarını ziyaretçilere açtı

Türkiye'nin ilk "Anne Müzesi", Ankara'da sanatseverleri ağırlamaya başladı. Müzede, anneliği anlatan ve Anadolu'nun annelik tarihinden izler taşıyan eserler yer alıyor. Şermin Yaşar'ın ku...

SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kızılcık Şerbeti'nin yıldızı Sıla Türkoğlu aşk iddialarına sert çıktı!

'Kızılcık Şerbet'in başrol oyuncularından Sıla Türkoğlu, rol arkadaşı Doğukan Güngör ile hakkında çıkan aşk iddialarını yalanladı. SHOW TV'nin rekortmen dizisi 'Kızılcık Şerbeti'nin başro...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Alzheimer’ı erken yakalayın

Alzheimer genellikle ileri yaşlarda görülen bir bunama türü olarak biliniyor. Oysa hastalığın yıllar öncesinden belirti vermeye başladığını belirten Prof. Dr. Uludüz, ‘’Bu nedenle Alzheimer’ın evrelerini bilmek, erken teşhis edilerek, ilerleme hızını yavaşlatmak için önemlidir’’ dedi.

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR