Tacettin Bayır :Ön seçim örgütü ayağa kaldıracak

CHP İzmir eski İl Başkanı Tacettin Bayır, “Ön seçim olursa örgütün kantarına çıkacağım ve aday olacağım. Ancak ön seçim örgütü ayağa kaldırır diye düşünüyorum” dedi

“Ön seçim örgütü ayağa kaldıracak”

CHP İzmir eski İl Başkanı Tacettin Bayır, “Ön seçim olursa örgütün kantarına çıkacağım ve aday olacağım. Ancak ön seçim örgütü ayağa kaldırır diye düşünüyorum” dedi

CHP İzmir Eski İl Başkanı Tacettin Bayır Yenigün TV'de Ahmet Özsoy'a önemli açıklamalarda bulundu. Ön seçimin örgütü ayağa kaldıracağını savunan Bayır, “Parlamentoda halkıma daha fazla hizmet edebileceğime inanıyorum. Ön seçim olursa örgütün kantarına çıkacağım ve aday olacağım. Eğer hakim denetiminde bir ön seçim olursa her iki bölgeden 10'ar olmak üzere toplam 20 milletvekilinin çıkacağına inanıyorum. Ancak bu aday yoklaması olursa sayı yarıya kadar düşebilir” diye konuştu.

Türkiye'nin gündeminde yaklaşık 1 haftadır 14 Aralık operasyonu var. Siz neler söyleyeceksiniz?

AKP'nin bugüne kadar Türkiye'de en iyi becerdiği şey algı yaratma politikası. Bugün Cumhurbaşkanlığı sarayına yapılan trilyonluk yatırımların konuşulması gerekirken, o tartışmalardan 48 saat sonra bunun medyada konuşulmasını engellemek için Amerika'yı Müslümanlar buldu dediler, gündemi değiştirdiler. Bugün 14 Aralık operasyonlarını tartışıyoruz. İktidar çok iyi bir algı yaratma uzmanı. Toplumu yandaş basın yoluyla hipnoz ediyorlar. Biraz fazla konuşanlar tehdit ediliyor, mahkemelere veriliyor. İktidardan yana olmayanlar bertaraf ediliyor. Ama bizim gibi insanların susması beklenemez. Çünkü biz Mustafa Kemal ve silah arkadaşlarının torunlarıyız. Cumhuriyet çok kolay kurulmadı. Cumhuriyet değerlerini kolay kolay teslim edemeyiz. Sistemli bir şekilde yok edilmek istenen Cumhuriyet değerlerin yok olmasına CHP olarak asla izin vermeyiz. CHP, Cumhuriyetin sigortasıdır. Bu anlamda biz yolsuzluklar meselesini gündeme getirdikçe engelleniyoruz. Parti binalarımıza astığımız pankartlar bile mahkeme kararları ile indiriliyor. Türk halkının gözü ve ağzı adeta bağlanıyor. Yapılan bu illizyon oyununa kapılmamak gerekiyor.

Yaratılan bu algı karşısında CHP'nin mücadelesi yeterli mi?

Bizim medya ayağımız onlar kadar güçlü değil. Ekonomi ayağımız da onlar kadar güçlü değil. Onlar hükümetin bütün olanaklarından yararlanıyorlar. Yani yarış adaletli değil, bunu görmek lazım. Tek taraflı yayından dolayı birçok kurum RTÜK tarafından cezalandırıldı. Tarafsızlık ilkesini bir kenara bırakan yandaş medyadan dolayı biz ne kadar mücadele de etsek bunu duyan yurttaşlarımızın sayısı az oluyor. Bizde tarafsız kalmayı başaran yerel basında düşüncelerimizi anlatmaya çalışıyoruz.

“Türkiye bütçesi delindi”

Seçim arifesinde Türkiye bütçesi delinmiş durumda. İnanılmaz derecede bir enflasyon var. Ekonomi nereye gidiyor belirsiz. Bununla ilgili hiç kimse bir şey bahsetmiyor. Gündem sürekli değiştiriliyor. Bu hipnozu bozmak çok kolay değil. Genel başkanımız yoğun bir şekilde çalışıyor. Türkiye'yi geziyor ancak ertesi gün basında 20 dakikalık konuşmanın 2 dakikası veriliyor. Dolayısıyla toplumu gerçek anlamda uyaramıyoruz, bir iletişim kopukluğu yaşıyoruz.

Genel başkan geçtiğimiz haftalarda İzmir'de ön seçim olacak dedi ancak buna rağmen birçok partili hala buna inanmıyor?

Bu gerçekten irdelenmesi gereken bir konu. CHP İzmir'de en son 1999 yılında ön seçim yaptı. O zaman benimde ismim listede vardı. Ön seçimin örgütün tamamını ayağa kaldıran çok önemli bir yönü var. Bunu bildiğim için 2011–2012 yıllarında il başkanı olduğum dönemde yapılan tüzük kurultayında diğer il başkanlarıyla da bir araya gelerek genel başkanımıza ön seçimin bir zorunluluk meselesi haline getirilmesi gerektiğini anlattık. Bu anlamda kendisine parti meclisinden yapılacak baskıların azaltılması için parti meclisi sayısının düşürülmesi gerektiği önerisinde bulunmuştuk. Gerçekten genel başkanımız bizi kırmadı ve 80 kişilik parti meclisini 60 kişiye düşürdü. Ayrıca ön seçim yapılması noktasında genel başkanımıza yüzde 15'lik bir kontenjan tanıyarak yüzde 85'lik bölümün ön seçim ile belirlenmesini tüzüğe madde olarak koyduk.

“Genel Başkanıma inanıyorum”

Geçtiğimiz haftalarda Sayın Kılıçdaroğlu İzmir' geldiğinde ön seçim yapılacak ifadesini kullandı. Genel başkan ön seçimin olacağını ifade etmesine rağmen hala parti içinden birilerinin buna karşı bir inançsızlığı varsa burada bir yanlışlık vardır. Ben, genel başkanıma inanıyorum, ön seçim yapılacak dediyse ön seçim yapılacaktır. Parti genel başkanının partililerin gazını almak gibi bir derdi olduğunu düşünmüyorum. Sonuçta İzmir'de ön seçim yapılacaktır.

Ben İzmir'de oturmayan, İzmir'in sorunlarını bilmeyen, İzmir'de siyaset yapmayan arkadaşların İzmir'e parlamentoda bir fayda getireceğine inanmıyorum. Benim inancım, İzmir'de parlamentoya seçilecek arkadaşlarımızın parlamentoda İzmirlilerin sesi, kulağı ve gözü olmasıdır. İzmir'de bu değerlerin fazlası var.

“Kapı kulu milletvekili olmaz”

Milletvekili olarak atanmak için bir adayın kapı kulu gibi Ankara'da beklemesini doğru bulmuyorum. Eğer gerçekten sosyal demokrat bir partiysek, parti içi demokrasinin olduğuna inanıyorsak önce bunu kendi partimiz içinde uygulamalıyız. Bunun da yolu hakim denetiminde ön seçimdir. Genel başkanımızın yüzde 15 gibi bir kontenjan hakkı var. Bu, 1. bölgede 2, 2. bölgede 2 milletvekili demektir. Eğer hakim denetiminde bir ön seçim olursa her iki bölgeden 10'ar olmak üzere 20 milletvekilinin çıkacağına inanıyorum. Ancak bu aday yoklaması olursa sayı yarıya kadar düşebilir. Örgütü ayağa kaldırmanın yolu ön seçim yapmaktan geçiyor. Genel Başkan’a toplamda 4 milletvekilini listeye koyma yetkisini kendisine verdik. Yani bu noktada oyları sürükleyebilecek bir bilim insanı, bir akademisyen listeye girebilir. Ben genel merkezimizin önümüzdeki süreçte iktidarı hedeflediğini düşünüyorum. Bunun en somut örneği önceden genel başkanlık yapmış Murat Karayalçın'ın İstanbul İl Başkanlığı görevini kabul etmesidir. İl başkanlığı noktasında İzmir'de de büyük bir sürpriz bekliyorum.

İl Başkanı Ali Engin Milletvekili adayı olacağını söyledi ve istifası bekleniyor. Siz neler düşünüyorsunuz?

Ali Bey'in en kısa zamanda bu işi tamamlaması gerektiğini düşünüyorum. Üç şey konuşuluyordu, birincisi mevcut yönetimden bir kişinin seçilmesi, ikincisi dışardan birinin atanması, üçüncüsü ise genel merkezin yönetimi düşmüş sayması ve komple yeni bir il başkanı ataması. Böylece yeni il yönetimini, yeni il başkanının oluşturması. Bana göre bu seçeneklerden en mantıklısı üçüncü seçenek. Yeni bir il başkanının kendi çalışacağı yönetimini oluşturması daha mantıklı görünüyor.

Ancak duyduğum kadarıyla mevcut yönetim içerisinden bir arkadaşımızın il başkanı olma olasılığı yüksekmiş. Bence bu çok etik değil çünkü Ali Bey daha ayrılmadan yerine bırakacağı il başkanını kendi seçmiş gibi oluyor. Genel merkezin buna müsaade edeceğini pek sanmıyorum. Genel merkezin ağırlığı olan, popüler bir ismi il başkanlığa getireceğini yani bir atama olacağını düşünüyorum. Dolayısıyla güçlü il başkanlarının olduğu, ön seçimin yapıldığı, örgütün ayağa kalktığı bir partinin ikitidar olmaması için hiçbir engel kalmayacaktır.

İl başkanı olmak gibi bir düşünceniz var mı?

Daha önce bu görevi yaptım. Görevden kaçacak bir insan asla olmadım. Ancak bazı kurallarım var, ben atama ile göreve geldim daha sonra bir seçime çıktım ve o seçimi kaybettim. Kongereyle seçim kaybetmiş bir il başkanının tekrar atama ile göreve gelmesini etik bulmuyoum. Böyle bir felsefem var. Bu nedenle il başkanlığı gibi bir beklentim yok. Parlamentoda halkıma daha fazla hizmet edebileceğime inanıyorum. Ön seçim olursa örgütün kantarına çıkacağım ve aday olacağım. Eğer hakim denetiminde bir ön seçim olursa her iki bölgeden 10'ar olmak üzere 20 milletvekilinin çıkacağına inanıyorum. Ancak bu aday yoklaması olursa sayı yarıya kadar düşebilir. Örgütü ayağa kaldırmanın yolu ön seçim yapmaktan geçiyor.

Doğukan Fikri FİDAN-Yenigün