MİT müsteşarı Hakan Fidan istifanın eşiğinden döndü!..

Savcı Görevden Alınmasaydı Kıyamet Kopacaktı

Özel yetkili savcı, ‘ Teröristlerle işbirliği yaptılar’ iddiasıyla MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve 4 Mit’çiyi ifadeye çağırdı. Fidan ifade verseydi ‘ Sana kim görev verdi’ diye sorulacaktı. Cevap ortadaydı.
Mit Müsteşarı Fidan, ‘Erdoğan’ diyecekti. O zaman da Başbakan çağırılacaktı. Bunu engellemek için 3 yol vardı. 1- Fidan ortadan kaybolacaktı. 2- Fidan istifa edecekti. 3- Savcı görevden alınacaktı.
Savcının ifadeye çağırdığı Fidan, danıştığı hukukçular ’Savcı tutuklanmazı isteyebilir’ deyince hükümete iki öneri sundu: ‘Ya acil çözüm bulunsun ya da ben istifa edeyim’

Sözcü gazetesi yazarı Saygı Öztürk’ün kaleminden:

KCK baskınlarıyla ortaya çıkan ses kayıtları, mektuplar, ‘Devlet terör örgütüyle görüşmez’ iddialarını tümden çürütüyordu. Cumhuriyet Savcısı Sadrettin Sarıkaya, gerek CHP Milletvekili Tanju Özcan’ın Oslo görüşmeleri ile ilgili yaptığı suç duyurusu, gerekse ele geçirilen belgelerle, ilgili soruşturma yürütüyordu. Unutulmasın ki , Mit Müsteşarı’nı bu yasadan istisna tutmayan, hakkında soruşturma yapılmasını yolunu açan da AKP hükümeti döneminde çıkarılan yasadır. Savcının incelediği ,soruşturduğu her konu, sıra numarası verilen bir dosya içinde yürütülür. Dolayısıyla dosyadaki iş ancak ya “görevsizlik” ya “takipsizlik” ya da “iddaname” düzenlenerek sonuçlandırılır. Savcı işi sonuçlandırmak için iddia ile ilgili her türlü belge ve bilgiyi toplar ve bunlara dayanarak ilgililerin ifadesine başvurabilir.

Başbakan’ın adı da geçecekti

İfadeler “şikayetçi”, “tanık” ya da”şüheli” olarak alınır. Alınan ifadeler de mutlaka dosyasına konarak sonuç evrakına eklenir. Yani “görevsizlik”, “takipsizlik” ve “iddianame” düzenlenmesi hallerinin her birinde ifade ve iddiayla ilgili belgeler iddianame ya da fezlekeye eklenir. İfade sırasında tanık, sanık veya şikayetçinin başka kişilerle ilgili söyledikleri varsa, bu durumda o şahısların da ifadelerine başvurulur.
MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın ifadesi alınması halinde kendisine”Oslo’ya niçin gittin, kim görevlendirdi, görevlendirme yazısı var mı?” gibi sorular yöneltilecekti. İşte o ifadelerde mutlaka Başbakanın, dönemin İçişleri Bakanı’nın isimleri de yer alacaktı. Çünkü, Fidan’a ait olduğu öne sürülen ses kaydında, açıkça Başbakan’ın temsilcisi olarak bulunduğu belirtiliyordu.

Fidan için zamanla yarış

Bunun arkasından Cumhuriyet Savcısı, Başbakanı ifadeye çağıracaktı. O zaman da, “ Olur mu, bu savcının görevi değil” denilecek, Anayasa’nın 145. Ve 148. Maddelerini anımsatıldığında birileri de, eski Genelkurmay Başkanı’nın durumunu hatırlatacaktı.
Kuşkusuz MİT Müsteşarı için çok ağır iddialar gündeme getirildi. Savcı Sadrettin Sarıkaya’nın, Fidan, AKP döneminde yaş haddinden emekliliği geldiği halde görev süresi iki kez uzatılan önceki MİT Müsteşarı Emre Taner ve yardımcısı Afet Güneş’i ifadeye çağırmasıyla, Ankara’da hızlı bir trafik başladı. Fidan ve eski MİT yöneticilerinin ifadeye gitmeleri mutlaka engellenmeliydi.

İfade vermesi engellendi

Fidan ifadeye gitmeyince savcı “yakalama kararı” verdi. Fidan’ı ayırıp, onun talimatla Ankara’da ifade vermesini de uygun buldu. Bu da ayrı bir adaletsizlik olarak görüldü. Savcı da, üstlerinden aldığı talimatı istemeye istemeye bu şekilde yapmıştı. Böylece zamandan kazanılacak, yasal düzenleme yapılana kadar Fidan ifadeye gitmeyecek, “Ben Başbakanın talimatıyla görüşmelere gittim” demesinin de yolu kesilecekti.

“Ortalıkta gözükmeyin”

Emre Taner ve Afet Güneş gibi ömürlerini ülkenin güvenliğine adamış insanların emeklilik dönemlerinde “aranan terör örgütü” elemanı gibi çağrılmak istenmesi herkesi üzmüş, savcıların geniş yetkiler herkesi ürkütmüştü. Savcılara AKP döneminde tanınan bu geniş yetkiler, bu kez hükümetin en gözde bürokratı Hakan Fidan’ı içine almıştı. “Bu yasadaki yetkiler daraltılmalıdır” diyenlere aldırmayan AKP, nihayet “haklısınız” demeye başkadı. Fidan’ın  İstanbul’a gönderilmemesinin en önemli nedeni, danıştığı hukukçuların “Bu iddialarla savcı tutuklanma istemiyle sizi mahkemeye sevk edebilir” demesiydi. Yasal düzenleme yapılana kadar Fidan ve hakkında yakalama kararı verilenlerin “ortada gözükmemeleri” istendi. Ancak bu durumdan, Taner ve Güneş rahatsız oldu, “ifadeye gidecekleri” mesajını verdiler.

İstifa seçeneklerden birisiydi

MİT Müsteşarı Hakan Fidan, gelişmeleri hükümet yetkilileriyle değerlendirdi ve acil çözüm bulunmasını, hükümeti rahatlatacaksa istifa da edebileceğini bildirdi. En kestirme yol, Başsavcıya MİT Müsteşarı’nın ifadesinin alınacağını önceden bildirmeyen savcıdan, bu gerekçelerle soruşturmayı almaktı. İşte o yapıldı. İfade engellenerek, Başbakan’ın, Atalay’ın Oslo görüşmelerinin bilgileri dahilinde yapıldığına ilişkin isimlerinin geçmesinin ve diğer iddiaların da soruşturulmasının önü yasayla tamamen kesilmesi amaçlandı.

Yaşasın hukuk devleti…

Haber Kaynağı: Sözcü Gazetesi