Ataol Behramoğlu Sokağı...
Gün geldi. Foça Belediyesi, Ataol Behramoğlu’nun evinin bulunduğu sokağa sembolik olarak onun adını vererek onu onurlandıracaktı. Yıllardır yaz aylarını Foça’da geçiren bu büyük Türk şairinin, bu yere duyduğu sevgi “Foça Dörtlükleri” adıyla bir dizi şiirin doğmasına neden oldu. Bu dizelerde her şey var: Foça’nın manzarası, özellikleri, halk inanışları, pazarları, hatta Herodot… Ama en çok da binlerce yıldır denizle dağ arasında parıldayan güzelliği. Ataol, yalnızca dört dizede doğru kelimeleri nasıl seçiyor? Bunun için yetenek, gözlem, olayların gerçek anlamını bulma isteği ve en önemlisi büyük bir sevgi, çoğu zaman şairlerin kalbinde bulunan evrensel bir sevgi gerekir.
HİÇ YORULMAYAN RUH
Bu kış onun için hepimiz çok korktuk. Yoğun bakımda olduğunu öğrenince, ölümle yüz yüze, geçmişin bir başka yerel savaşçısı Digenes Akritas gibi gerçek bir mücadele verdiğini anladık. O an 11 yaşındaki kızım bana, “Ataol gidecek mi?” diye sormuştu. Onu yıllardır Foça’da tanıyordu, çünkü komşuyuz. “Bilmiyorum,” dedim, “Ama Ataol bir savaşçı, savaşacaktır!” Onu birkaç yıl önce Foça’da tanıma şansım oldu. Bana, Yunan çalgısı “buzuki” öğrenme isteğini söylemişti. Ben de buzukici olduğum için birlikte zaman geçirip ezgiler çalıştık. O sırada hiç yorulmayan, her zaman yeni şeyler arayan bir ruh keşfettim. Bu enerjisi, yeteneği, çalışkanlığı, hümanizmi ve vatan sevgisiyle Ataol, bir ülkeyi ve tüm dünyayı eserleri ve varlığıyla iz bırakan entelektüel insanların o büyük zincirinin bir halkasıdır.
DUYGU DOLU GECE
Foça Belediye Başkanı Saniye Bora Fıçı, dinamik ve zeki bir kadın olarak, bu büyük insanın hem büyüklüğünün hem de Foça’ya yaptığı sanatsal ve insani katkının farkında olarak onu onurlandırmak istedi. İki tören düzenlendi: Biri öğleden sonra evinin yanında, diğeri akşam Foça merkezinde kapalı bir amfi tiyatroda. İlk törene geldiğimde halkın varlığı beni duygulandırdı. Her yaştan, her sosyal sınıftan, düzgün giyinmiş Foçalılar şairi onurlandırmaya gelmişti. Ataol, eşi Hülya -onun koruyucu meleği- ile birlikte alkışlar arasında geldi ve belediye başkanının yanına oturdu. Belediye başkanı da onu yalnız bırakmadı; ona saygı ve sevgiyle eşlik etti. Bu sevgi, birçok kişinin gözlerine mutluluk yaşları getirdi. Tüm mahalle büyük bir aile olmuştu. Şairin adını taşıyan sokak tabelası ve yanında bir şiiri, Ataol ve başkan tarafından büyük bir duyguyla açıldı.
Akşam olunca herkes, deniz kenarındaki kapalı amfitiyatro Beş Kapılar’a gitti. Mekân doluydu, oturacak yer yoktu. Şair biraz gecikmeli geldi, tesadüfen eşim birkaç metre ona eşlik etti. Alkışlar, gülümsemeler, sevgi…
Uzun zamandır görmediğimiz değerli bir aile üyemizi görmüş gibiydik. On kişilik bir koro, mükemmel Yılmaz Mızrak yönetiminde bir dizi şiir okuyacaktı. Yılmaz aynı zamanda gecenin sunuculuğunu da yaptı. Bu arada, Ataol ve eşi Hülya’ya yakın kimi isimler de şiirler okudu. Yıllardır Ataol’un dostu ve yol arkadaşı olan büyük müzisyen Haluk Çetin, gitarıyla Ataol’un şiirlerinden bestelenmiş şarkılar söyledi. Haluk Çetin, notaları iyi seçmesini bilen, derin ve duygulu sesiyle amfi tiyatroyu dolduran bir sanatçıydı. Bu eski mekânda, koro bana tragedyanın başlangıcını hatırlattı; Atina’da Thespis’in “koros”tan birini ayırıp karşıya koymasıyla tiyatro doğmuştu. Şiirler okunurken, koro üyeleri ayrılıp şiirin bazı bölümlerini okuyarak korodan yanıt aldılar ve o kutsal doğum anını yeniden yaşattılar. Tören uzun sürmesine rağmen, çoğu insan kaldı ve sonunda yorulmak bilmeyen şairi alkışladı.
SÖNMESİNİ İSTEMEDİĞİMİZ IŞIK
Peki, bu Ataol Behramoğlu sevgisi neden? İnsanlar neden onunla fotoğraf çektirmek, birkaç kelime konuşmak, hatta şiir dinlemek için koşturuyor — şiir kendi dünyalarının parçası olmasa bile? Bu kış Ataol bizi korkuttu, gidecek sandık. Ve bence onun neyi temsil ettiğini fark ettik: Çok değerli bir şey, dünyaya, insana ve vatanına dair vizyonuyla bağlantılı kolektif bir bilinç. Ataol bir fenerdir; sönmesini istemediğimiz bir ışık. Direniyor, savaşıyor. Kızım onu gördüğünde, o da çocuk gülümsemesiyle “Gördün mü, henüz gitmedim!” dedi.
Birkaç gün önce Ataol benden, “Sagapo – seni seviyorum” adlı bir buzuki şarkısını birlikte çalmaya başlamamı istedi. Şarkının sözleri şöyle diyor: “Seni seviyorum çünkü güzelsin, seni seviyorum çünkü sensin.” Bu şarkıyı sana adıyorum Ataol, ve bence senin kalbinde derin bir yer tutan Türk halkı da sana adıyor.
Dionysis Goularas
Yeditepe Üniversitesi Öğretim Üyesi
İlgili
Yorum Ekle
Diğer Haberler
Leonardo DiCaprio: 'Titanic’i hiç tekrar izlemedim'
Leonardo DiCaprio, Jennifer Lawrence ile yaptığı söyleşide kariyerinin en unutulmaz filmlerinden Titanic’i hiç tekrar izlemediğini söyledi. Oscar ödüllü oyuncu Leonardo DiCaprio, rol aldı...
Matthew Perry’nin ölümüyle ilgili davada yeni gelişme
Friends dizisinin yıldızı Matthew Perry’nin ölümüne ilişkin davada ikinci doktor da ceza aldı; Dr. Mark Chavez’e yasa dışı ketamin temini nedeniyle 8 ay ev hapsi ve 3 yıl denetimli serbes...
Oscar Ödülleri'nden Kritik Karar: 2029'dan İtibaren...
Oscar Ödülleri törenlerinin, 2029 ile 2033 yılları arasını kapsayan yeni anlaşma kapsamında televizyonda değil, ABD merkezli video paylaşım platformu YouTube'da yayınlanacağı açıklandı. S...
Dünyaca ünlü rock yıldızları İstanbul'a geliyor
Rock dünyasının ünlüleri, 2026 yılında Türkiye'ye geliyor. Tanınmış isimler, İstanbul'da müzikseverlerle buluşacak. Kariyeri boyunca "Because the Night" ve "People Have the Power" gibi şa...
Bilgisayarla Beste Yarışması’nda ödüller sahiplerini buldu
İzmir Büyükşehir Belediyesi, Türkiye Zekâ Vakfı, Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve Halıcı Bilgi İşlem AŞ iş birliği ile düzenlenen 32. TBD-Halıcı Bilgisayarla Beste Yarışması’nın final ve ...
Ünlü piyanist Grinko, Ankara'da konser verdi
Rus müzisyen, piyanist ve davulcu Evgeny Grinko, Ankara'da verdiği konserde hayranlarına unutulmaz bir gece yaşattı. Besteleri milyonlarca kişi tarafından dinlenen, dünyaca ünlü Rus müzis...
2 bin 400 yıl önce batan gemide parmak izi bulundu
Danimarka açıklarında yaklaşık 2 bin 400 yıl önce batan bir deniz akıncıları teknesinde bulunan antik bir parmak izi ve kimyasal bulgular, Demir Çağı’nda bu gizemli saldırganların nereden...
5 bin yıllık iskelet şaşırttı! Taş Devri'nden kalma gizemli bir gömü...
İsveç’in başkenti Stockholm’ün yaklaşık 35 kilometre güneybatısındaki Gerstaberg köyünde yürütülen yüksek hızlı tren hattı inşaatı sırasında arkeologlar, 5 bin yıllık bir köpek iskeletiyl...
'Bak Postacı Geliyor' izleyicilerine film arasında sürpriz
Yüksel Aksu'nun senaryosunu yazıp yönettiği, oyuncu Ozan Akbaba'nın başrolünde yer aldığı 'Bak Postacı Geliyor' filminin akşam seansında izleyiciler bir sürprizle karşılaştı. Dün akşam bi...
SOSYAL MEDYA
MAGAZİN
Yıldız Tilbe'den Hülya Avşar açıklaması: 'O sözler bana ait değil'
Hülya Avşar ile Yıldız Tilbe arasında karşılıklı hakaret edildiği iddiaları, iki ünlü ismin yaptığı açıklamalarla yalanlandı. Son günlerde sosyal medyada, Hülya Avşar’ın Yıldız Tilbe’ye, ...
TEKNOLOJİ
EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ
Karaciğer için en tehlikeli alkol belli oldu!
OECD’nin Sağlığa Bir Bakış 2025 raporu, yüksek alkollü sert içkilerin karaciğer hasarını en hızlı şekilde tetikleyen içecekler olduğunu ortaya koydu. Rapor, özellikle alkol oranı yüzde 35’in üzerindeki berrak içkilerin siroz ve kanser riskini ciddi biçimde artırdığı konusunda uyarırken, raporda liste de paylaştı.





Yorumlar
Bu haberde yorum bulunmamaktadir.