Siyasi emrivakiler, kuralsız siyasetçiler!

   Eğitim, iş ve aile yaşamımda kendimi bildim bileli prensipli, planlı ve disiplinliyimdir. Yaptığım her iş de denetimi elden bırakmam. Başka insanların müdahalesine ve yarattıkları krize rağmen, çözüm odaklı düşünmem işlerimin istediğim yönde gitmesini sağlıyor. Yanlış anlamayın katı bir disiplin ve denetim çatısı altında yaşamıyorum. Severek ve keyifle yapıyorum her işimi. Tatlı-sert ayarda bir insanım.

   Önemsediğim insanlarla spontane gelişen zamansız ve plansız anlara(şayet uygunsa zamanım) katılmaya çalışırım.

   Ancak emrivaki yapan insanları sevmem. Emrivaki yapmak iyi niyetin suistimal edilmesidir. Kırılacağını, üzüleceğini bilsem de emrivaki yapılmasına müsaade etmem, uyarırım. Aile, iş ve arkadaşlık ilişkilerimin, saygıya dayalı, karşılıklı iletişimler üzerinden gitmesine dikkat ederim.

   Tepeden inme planlar, mecbur tutulan görüşmeler, ya da konuşmalar insanın varoluşuna saldırıdır. Üstünlük kurma arzusu ve bencil davranışın emrivaki yapan kişinin genel özelliğidir. Hiç kimse bana istemediğim bir işi zorla yaptıramaz.

   Adına ister baskın seçim, ister erken seçim diyelim bu kararı tepeden inme, mecbur tutarak, üstünlük kurmaya dayalı, halka zorla yaptırılmaya çalışılan, bencilce kendi çıkarına uygun planlayanların millete emrivaki yapmasıdır.

   Milletin varoluşuna saldırıdır, iradesine saygısızlıktır.

   Milletin yaşam planını hiçe saymaktır.

   “Ben istedim oldu” düşüncesi siyasi ahlak olarak ne kadar etiktir?

   Hani milletin iradesi?

   Piyasayı allak bullak edici kararlar almak,

   Halkın ekonomisiyle ilgili planlamasına müdahale etmek,

   İşletmeler, esnaf görüş alanını kapatmak,

   Milletin bütün gelecek programlarını bozmak,

   Yaşadığımız havayı sürekli puslandırmak,

   Ortalığı bulandırmak,

   Ekonomiye darbe indirmek,

   Daha düne kadar AKP sözcülerinin ısrarla  “Erken seçim kesinlikle yok”  dedikleri halde, seçim kararını baskın biçimde almak,

   Halkın planlarına müdahale etmek, programlarını bozmakla beraber, piyasalarda şok etkisi yaratmak,

   Üniversiteye giriş sınavına hazırlanan öğrencilerin zaman ayarlarıyla oynamak,

   Vatana, millete haksızlık değilse, nedir?

   Ayıp değil mi kafanıza estiği gibi millete gel-git davranmak?

   Bu siyaset işleri gereksinim duyduğu  zaman, köpeği meşgul etmek için kemik, kediye oyun oynamak için yumak atar gibi, canı istediğinde ortaya bir laf atmaktan ibaret midir?

   Ekonomik krizin eşiğinde olduğumuz doğrudur. İktidar da bunun fena halde farkında! Ve bir kıvılcımın yangını tutuşturabileceğinden korkmaya başladıkları anlaşılıyor. Hayat pahalılığı artıyor, özelleştirmelerle fatura tüm millete kesiliyor. Ekonominin kırılgan yapısı olası bir krizde emekçileri çok daha büyük bir faturayla baş başa bırakılacağını gösteriyor. Erken seçim isteyenler hasta ekonomiyi “ağrı kesicilerle” ancak birkaç ay daha ayakta tutabileceklerini görüp bu kararı almış da(!) olabilirler. Seçim vaatlerine kanmayın.

   Seçimin emrivaki yapılarak erkene alınmasında sadece ekonominin 2019’a kadar dayanamayacağı gerçeği yatmıyor.

   Seçimden önce çıkarılması gereken 2000’den fazla yasada değişiklik yapacaklar. “Uyum yasalarının” çıkarılmasının da yine bir emrivaki yapısı içinde oldubittiye getirilmesi söz konusu…

   Ayrıca 3 Kasım 2019'da yapılması gereken cumhuriyet tarihinin en kritik iki seçimi; cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği genel seçiminde seçim takvimini, 66 günlük bir sürece sığdırmanın altında, muhalefet partilerini "hazırlıksız yakalama" hesabı da yatıyor.

   Siyaset sahasında faul yapan iktidar, karşı takım muhalefetin ittifak ve seçim işbirlikleri konusunda manevra alanını da daraltmaya çalışıyor!

   Seçim sıkışıklığında, seçim güvenliği sorunuyla seçim sonuçlarından hayır gelir mi?

   Bir kez daha anladım siyasetçilerin halkı düşünmediğini,

   Bir kez daha anladım siyasetin tuzaklardan ibaret olduğunu,

   Bir kez daha anladım halkın gözünün içine baka baka yalan söylediklerini,

   Bir kez daha anladım ülkeyi uçurumun kenarına getirenlerin iflah olmayacağını,

   Ortak bir birlik davranışına ihtiyacımız var.

   Bakalım yarattıkları bu şok ekonomik alana neşter olacak mı?

   İktidarını sürekli hale getirmek için siyaset maçında faul yapanların umarım hevesi kursağında kalır…

   Çünkü "emrivaki yapmak" saygısız ve düşüncesiz insanların davranışıdır. Erken seçim kararıyla halka emrivaki, yaşam süreç planına da müdahale yapılmıştır. Halka kimse kafasına estiği gibi davranamaz. Halkın iradesi şahsi çıkar için önemliyse, kimse düzeni bozamaz.

   Demokrasi, adalet ve insan haklarından yoksun bir teokratik yönetim kâğıttan kaplandır! Cahil ve görgüsüzler devlet yönetemez! İnsan toplumlarında dinlerin hiçbir yönetimsel geleceği yoktur. Devlet Allah adına değil, halk adına bilim ve bilgi ile yönetilir.

   Yalan söylemeyi, kıvırtmayı, takıya yapmayı bir savaş hilesi olarak kanıksatmış durumdalar.

   Parlamenter demokrasiyi destekleyen, devrimci Cumhuriyetçiyim. Cumhuriyete ve Atatürk devrimlerine, ilkelerine, çağdaş parlamenter demokrasiye bağlı olan herkes laik dindarlar, ateistler, komünistler, sosyalistler, sağcılar ve solcular vb. Türkiye’ye cumhurbaşkanı olabilirler.

   Devlet sosyal, ekonomik, siyasî veya hukukî temel düzeni din kurallarına dayandıramaz. Siyasî veya kişisel çıkarı için, nüfuz sağlama amacıyla, dini veya din duygularını, dince kutsal sayılan şeyleri istismar edemez ve kötüye kullanamaz.

   Bütün siyasi partilere demem odur ki; ağzınızla kuş tutun, halk kendi özünde dönüşmeden, size ihtiyaç duymadan sizinle kesinlikle buluşmaz.

   Halk siyasallaşmış dinbazlardan, din saplantılarından, üfürük ve hurafelerden, kendini kurtarmalıdır.

   Kinle nefretle dibe doğru çekilen halkımızın arasından, aklı açık, sorgulayanını bulmak her geçen gün zorlaşacak!