Yukarı
4

Aydan Tuncayengin

İzmir’in Parlayan Yıldızı Serap Yenici ( II. Bölüm )

25 Aralık, 2019

AddText_12-24-09

   Serap Yenici’nin müzik hayatına, vazgeçilmezlerine, öğrenme ve çalışma aşkına röportajımızın ikinci bölümünde devam ediyoruz. 

   Jazz standartlarından Latin Şarkılara, Fransız Şansonlarından, Napolitenlere, İspanyolca ve İtalyanca seçkin şarkılardan Yunanca’nın en sevilen şarkılarına; Türk Sanat Müziği’nden güncel pop şarkılarına varan geniş bir yelpazede repertuara sahip, çok yönlü bir sanatçı ve yine güçlü bir kadınla beraberiz.  

   A.Tuncayengin:  Müzik hayatınızda karşılaştığınız, yaşadığınız olumlu-olumsuz deneyimlerinizden bahseder misiniz?

   S.Yenici: Benim pek çok yerde önüm kesildi aslında yada fikir ve projelerim kullanıldı. 2010 yılında Yıldızlar gece parlar adlı Cine5 de  yapımcı sunucu olarak nostali programıma başladım. Ben sanata vefa duygusuyla yaklaştığım için Berkant olsun, Metin Ersoy olsun, Erol Büyükburç, konuklarımdan Ayten Alpman, Kayahan da bana sevgiyle yaklaştılar, hiç kırmadılar beni… Hepsini sevgiyle anıyorum. Çok güzel anılarımız oldu programlarım sayesinde. Onların mütevaziliği,  engin repertuarlarının saygın kişiliklerine yansıyan bilge kişiliklerini her zaman takdir ettim. Buna özendim, saygı duydum. Benim programının projesi çok beğeniliyordu bunu TRT ye taşıyabiliriz demişlerdi gönderdim dosyamı benim projenin formatı aynen alınıp Şehnaz Sam’la gerçekleştirildi. Şevval Sam çocukluğundan itibaren  önce anneden sonra eski eşinden kaynaklı bir şansı var. Bütün çevre onu seviyor ve destekliyor. Dizi ,albüm,televizyon kapılar kolay açılıyorç  Kardeşi Şehnaz Sam var. O da sahnede ve isim avantajı çocukluktan tüm iyi isimleri tanıma avantajı var .Sen bu isimlerle aynı masaya konduğunda ünlü değilsen , istediğin kadar iyi ol, işini iyi yap tercih edilebilirliğin çok az.. 

  Kilit noktalarda bana gelecek ama başka yöne kayan çok işler oldu. Bir dönem yorulduğunu da hissediyorsun… Hala koştur koştur çalışıyorum. TRT de kent radyo da başladım daha sonra,Atatürk albümüm çıktığı hafta işime son verildi.

   Aileden ve çevreden destekli değildim çGüneri Civaoğlu’nu tanıyor birisi pat diye programda en iyi müzisyen ona çalıyor en iyi mekânın kapısı ona açılıyor sen teklif götürdüğünde referansın güçlü değilse işi vermiyorlar. Oysa repertuarın daha güçlü olması sahne kaliten önemli değil. Bir kere çıksan o şansı elde edeceksin ama o şansı bile vermiyorlar. Böyle durumlarla da karşılaştım. O dönemde magazinsel olmamamın handikapları gibi olsa…  Magazindeki arkadaşlarım “sen çok başarılı çalışmalar yapıyorsun Varna’ya, Malta’ya gittin 1 lik. 3. lük dereceleri aldın ama bunu ancak 2. sayfa yaparız, arka köşe yaparız. Ama sen şu ünlü adamlardan biri ile çıkıyorum de veya şu sanatçıyla yan yanayız de kapak yaparız seni bizim işimiz bu” dedi. Bu tarz teklifler de çok geldi.

   Gündüzleri cine 5 kanalında “Herkes Güzel Olacak” isimli program yapıyordum. Popüler sanatçıları konuk ediyordum. Gelenlerin çoğu benim arkadaşımdı ama çoğu kıyaslarsam yıllarını vermiş o sanatçılara göre oldukça ukala tavırlarla davranıyorlardı. O yıllar bana büyüdükçe mütevazi olmanın önemini gösterdi.

   A.Tuncayengin: “Egeden aldık biz bu aşkı” albümünüzün çıkışı nasıl oldu?

   S.Yenici: Özkan Turgayla reklam çalışmalarında çalıştık. Özkan abi ile çalışma dönemimiz başladı. “Sen söz yazabilir misin” dedi. Boynumda bir kolye var “deniz kabukları üzerine yazar mısın” dedi “yazarım” dedim. “Git yaz o zaman” deyince bende yazdım. “Bana ezgisi ile birlikte geliyor şiir” dedim.  “Söyle dedi” kaydettik. O piyano çaldı. Ve deniz kabukları diye şarkı oluştu. Yıllar sonra ilk Yıldızlar gece parlar albümü hazırlamıştım. Altınbaş firması sponsor son dakika ortaklık bitti Göztepe marşından bana destek kesilince çok iyi hazırlanmış şarklarım orta da kaldı daha iyi firma ile çalışabilirim diye bekletme kararı aldım. Egeye ait olabilen yine bestelerimden oluşan şarkılardan bir repertuar toparladım ve onun içinde deniz kabukları vardı. Deniz kabuklarını ben belki 5-6 kere arkasından okudum albümü çıkaracağım zaman o ilk kayıttaki duyguyu hiçbir zaman vermediği için, albüme ilk sözleri yazdığım gündeki kaydı koyduk. Bir konuyu aldığım zaman reklam müziği ve reklam müziği seslendirmemden kaynaklanan çabuk bir şekilde yoğunlaşıp onun sözünü yazabilme niteliğine sahibim.

   Özkan Turgayla yola çıktık o şarkıyla başlayan o benim albümüme kadar birlikte desteklediği şarkılara kadar… Sonra birlikte yarışmalara gittik. İdealist oldum çalışmalarda sahnemden kazandığımı sahneme ve kendime yatırdım. İyi fotoğrafçılarla çalıştım. İyi internet siteleri yaptırdım. Başkaları bana sen kendini niye ayrıcalıklı görüyorsun diye mesela bir dönem benle çalışmaya başlayan gitaristim bir dönem havaya girdi ben niye sizinle aynı ücreti almıyorum dedi. Dedim ki; o ücreti alabilmek için zamanında kendime yatırım yaptım sen kendine ne yatırım yaptın? Güzel müzik yapıyor olabilirsin seni çağırdıkları zaman o parayı vermiyorlar. Beni çağırdıkları zaman veriyorlar o parayı eğer istersen yollarımızı ayıralım, sen de kendine yap yatırım seni çağırsınlar dedim. Sen kendine yatırım yapmadıysan bana ben senle neden aynı ücreti almıyorum diye hesap soramazsın dedim.

   A.Tuncayengin: Sosyal sorumluluk projelerinde de sık sık yer alıyorsunuz. Bu durum sizin popülerliğinizi destekliyor mu?

   S.Yenici: Ben birçok dernekte de görev aldım. MSG yönetimde Garo Mafyonun ekibinde yer aldım. Sigara ile savaşanlar derneğinin yönetimindeyim Birçok derneğe destek çalışmaları yaptım. Halkımızın seçiciliği yok. Belediyelerin o ilden çıkan sanatçılarla ilgilenmiyor. Popüler kitleye ve fanlara gruplara bakarak halkla buluşturabilecek biz bunu çıkartırsak bu kadar insan toplarız Sürekli popüler sanatçılara konser yaptırılıyor.. Daha popüler olma bazında ben de neler yapabilirim mi çok düşündüm. Keşke şunu da yapmasa mıydım düşündüm. Çünkü amaç yaptığını 50 bin, 70 bin,  3 milyon insana, hatta dünyaya ulaştırabileceğim projeler için bu mesleği yapıyorum. Al-gülüm ver gülüm ilişkileri çok. Hep aynı kişiler üzerine seçimler yapılıyor. Benim de böyle avantajlarım oluyor tabii. 

   Belediyelerle yaptığım konserlerde biz sizi daha önce niye dinlememişiz diyen çok oldu açıkcası daha fazla kişiye ulaşamamak beni üzüyor. Her projemde insanlara dokunuyorum. Sosyal sorumluluk projelerine önem veriyorum. Golf öğrendim golf’ü çok sevdim. Golf oyununu sevdirmem ve tanıtma gerektiğini düşündüm. Kendi cebimden kendi sahnemden kazandığım paralarla golf programı yaptım. Camiadaki hiçbir isim ve firma televizyon yayını için destek vermedi. Sonra anladım ki  yönetimdeki oynayan belli isimler golf sporunun halka inmesini istemiyorlardı. Golf sosyete ye belli bir zümreye cemiyete özel kalmasını o gurubun içine dışarıdan kişilerin dâhil olmamasını istiyorlar. O nedenle yaptığım programlar destek almadı. 7-8 bölüm çektim ancak kendi bütçemle 3 bölümü yayınlatabildim. Çünkü her yayın bütçe istiyordu. Çok insana ulaşabilmek için “Klasik Müzik Dünyası” programı yaptım. Zorlu Center’a yurtdışından gelen operaları ekrana taşıyan projeydi. Golf öyleydi hep idealist yaklaştım Ben hep farklı projeler yapmaya çalıştım. 

   A.Tuncayengin: İzmirli besteci ve yorumcu olarak yapılmayanı yaptınız. Atatürk’ün en sadık dert ortağı, üvey kuzeni ve onu gönülden seven Fikriye Hanım için yazdığı şiirini besteleyip seslendirdiniz. ‘Ümmid-i Aşkım’ kitabının hikâyesi Eriş Ülger'in anıları ve elindeki belgeler derlenerek yazılan bir eser. Bu eser bir projeye, sahnede  görseller  eşliğinde konserli bir sunuma nasıl dönüştü?

S.Yenici: Atatürk’le ilgili projem de gezginler kulübünün toplantısına gittim. Sokak partisine denk geldik. Erkan Özerman’nın partisiydi. Beni bir masaya oturttu eski Sağlık Bakanı Bülent Akarcalı da vardı. Eriş bey ve eşi Deniz Hanım da oradaydı. Atatürk resimleri olan bir katalog kitap vardı masada hediye getirmiş kendi kitabıymış. Erkan Özarman ortaokula arkadaşıymış. Kitabı inceledim “Benim Atatürk’le ilgili bir sunumum var bir dernekte sunum yapacağım özellikle bu konuyla ilgili detay alabilir miyim” dedim. Yanında başka bir Atatürk kitabını bana hediye etti. Ben de Atatürk’le sunumumla ilgili yaka iğnesi ve çok güzel kutu içinde Atatürk fotoğrafı yaptırmıştım. Ben de onu hediye ettim. Daha sonra evlerinde görüştük, Doğum günüme geldiler.  Latife ve Fikriye adlı kitabını bana hediye getirmişti. Okuduktan sonra konuşalım senle dedi. Şiirleri okudun mu okudum bir daha oku bakalım dedi. Belki beste yaparsın dedi. Tekrar okudum ağlaya ağlaya besteleri yaptım. Eriş beyde dinlediğinde çok duygulandığını söyledi. İzniniz olursa iki şiir iki şarkı albüme de dönüştürmek istiyorum dedim. Neden olmasın dedi. Tüm maliyeti kendim üstlenerek albümü haırladım .Tesadüf matbaacı bir arkadaşım vadeli olarak ödeme alarak projede bana destek oldu. Eriş beye “kitapçık halinde bir çalışma olsun” dedim. Albüm hak ettiğine kavuştu. 19 Mayıs 2016 da piyasaya çıktı. FOX TV İsmail Küçükkaya’nın programında özel görüntülerle yayınlandı. Akşamın da TRT de Kent radyo da benim programım vardı. Hababam sınıfı oyuncusu Melih’i konuk etmiştim. Bana bir gün sonra telefon geldi 26 Mayıs son programınız dediler. TRT de çalınsın diye gönderdik…  Şarkılarımızı dalga geçer gibi TRT sadece içinde kanun taksimi olan kısa enstrümanteli kabul etmiş. Diğer bölümleri kesmiş. Atatürk’e özel çalışma yapmanın boykotunu direkt yaşadım. Bu proje ile ilgili gözdağı vermeye çalışan insanlar da oldu. Onlara rağmen albümü çıkardık. Klibi kamera yeni almış hevesli bir dostum aracılığı ile çektik, nostalji bir sunumla yaptık. Profesyonel klip, yayınlanma söz konusu olmadı. Albüme nostalji klibi yaptık. İnsan lara sunumlarla ulaşmaya başladık… Böyle bir hikâyenin anlatılması ve bilinmesi gerektiğine inandığım için sadece şarkıları vermenin bir anlamı yoktu. Duygusuyla verildiğinde şarkılar anlam kazanıyordu. Günlerce o kitapları tekrardan okudum notlar aldım. Fotoğraflar buldum Albüm esnasında Eriş beyin arşivi benim araştırmalarım sunumlarda çok özel bir aşamaydı. Matbaa da tek tek uğraştım zora koşan bir aşama gibiydi. Albüme başladığım 1. Ayında ajans ekonomik durumlardan dolayı  taşınınca devamlı tuzlaya gittim geldim albüm için. Hep telaş koşturmalar içinde albüm azim ve sevgiyle oluştu. Sunumuyla birlikte çok özel konuma geldi. Her anlatışımda insanların gözlerinden hissettiğim duygu, Atatürk ü gerçekten anlatabilmenin ve aşkı anlamlandırılabilmenin vermiş olduğu husus benim için çok önemliydi. Ben onu anlattıkça insanların Fikriye’ye bakış açısı, insan Atatürk’e olan bakış çok daha başkalaşıyordu. O şarkıları dinlediklerinde anlam kazanıyordu.

   A.Tuncayengin: Uluslar arası sanat festivallerindeki yarışmalarda ülkemizi başarıyla temsil ettiniz. Yarışma deneyimlerinizden bahseder misiniz? 

   S.Yenici: İlk İstanbul’da Kültür Bakanlığının. ortak projesi Otizm derneğine özel çalışmaydı. İtalyanlarla özel düet yaptım. İyi ki doğdun diye bir şarkıydı. Benim sesim daha hissedilebilinir olunca Cemal Reşit Rey salonunda yabancıların katıldığı yarışmaydı. O projelerin Tolga Gürdil Malta’ya Serap hanımla gidelim demiş.  “Aşk Lazım” şarkısı Tolga beyin bestesiydi, ben seslendirdim. ‘En İyi Yorumcu’ dalında ve “En İyi Stil Şarkı” dalında ülkemize üçüncülük getirdim. Bulgaristan Varna’da ki yarışmada onların gönderdiği şarkıyı seslendirdim. En iyi grup ve en iyi solist ve yorumcu ödülünde 1. oldum. Ekim ayında İspanya'nın Kanarya Adaları Tenerife-Santa Ursula'da gerçekleştirilen Universong Festivali’nde ülkemi yorumcu ve besteci kimliğimle temsil ettim.‘Çığlık’ isimli şarkımla 16 ülkenin yarıştığı festivalde Jüri Özel Ödülü olan ‘Tenerife Sesi’ seçildim. İspanyadaki yarışma ortamı özellikle bana karşı keyifli ve güzel ortamdı. İspanyolca okuyacağım bir daha ki sefere.  Repertuarım gelişiyor. Arşiv oluştu. Latinler, jazz, nostalji 80 90 lar günceller… Gezginler kulübünün gecelerinde kore gam gam style jazz olarak söyledim. Bangladeş gecesi için Bangladeşçe şarkı çalışıyorum.Yani müzik aşımın sınırı yok.

   A.Tuncayengin: Serap Yenici ve Aşk… İş aşkından sonra Serap Yenici’nin derinlerinde nasıl bir aşk var?

   S.Yenici: Evliliğe yönelik bir körü körüne evlenmek istiyorum, aman bir ailem olsun bir hedefim hiç söz konusu olmadı. Uzun dönemli arkadaşlıklarım vardı. Bir dönem gelin gibi tanıtılsam da benim babamın vefatından sonraki aşama da hedeflerim doğrultusunda bana müzik hayatım doğrultusunda kapılar açılmış oldu. Babam olduğunda İstanbul’a gitmem yerleşmem ütopik bir şeydi… Evlenirsem ancak İstanbul’a gitmem söz konusuydu. Hedeflerimden şaşmak istemedim. Güven olayından kaynaklanan sorunlar da olunca yönümü tamamen değiştirip ,hayatımı müzikle doldurdum İstanbul’a gidip müzik yapmaya evliliğe uzak, aşka açıktım. Aşkı yaşadığım dolu dolu yaşadığım dönemler oldu. Bana beğenen benden daha fazla artı  katacak insanlar olması gerekiyor. Bilgiye öğrenmeye aç bir insanım. Kısıtlayıcı olmamalı. Ona bağlı plan yapmak zorunda onunla hareket ederken başka bir şeyi kaçırmak istemiyorum. Seçicilikte zorlandığım için aşk bana geliyor ama çok sık gelmiyor. Aşkın yaşanmışlığından fazla aşkın hüznünü seviyorum sanırım ben… 

   A.Tuncayengin: Atatürk Projeniz “Ümmid-i Aşkım” hedefine ulaştı mı?

   S.Yenici: Atatürk albümüm için yepyeni firma yeni bir çıkış klip çekecek hakkını verecek bir firma arıyorum. Doğru firma doğru insanla buluşmak istiyorum. İstanbul’daki iyi müzisyenlerin olduğu albüm başarıya ulaşamadı. Tepedekilere oynuyor iyi firmalar. Belediyelere mail atıyorum. İçeriğine bile bakmıyorlar. Başkana gittim gelen mailleri okusun anlasın size projeleri öyle getirsinler. İlgilenmiyorlar. İçeriği anlamaya çalışmıyor. Kafasına göre sunmaya çalışıyorlar… Prof.Dr Orhan Kural ile birlikte belediyelere ve okullara özel ‘Dünya için bir şey yap’ çevre konulu müzikli projemiz devam ediyor. Türkiye’de seçici bir kesim var kaliteli müzik dinlemeye çalışan. O kaliteli çalışmaların değer verilmesi yanında olması çok kişiye taşınmasına destek olsunlar.. Değer görmediğim hiçbir yerde olmadım. Hedefim de bana değer veren insanlarla çalışmak…

   A.Tuncayengin: Güçlü Kadın nedir? Kadınlar güçlü olmak için ne yapmalıdır?

   S.Yenici: Güçlü kadın benim senin benim gibi sözünü esirgemeyen Duruşundan ödün vermeyen, Yanlış yapıldığı zaman susmayan, Hakkını yedirtmeyen kadın demektir. Kadının dayanağı olmalı. Okumak iş bulmak üretmektir. Oyunculuk yaptım reklam müziği dizi müziği beste sahne yaptım Ters gitti zaman kimseye muhtaç olmadan para kazanmaya çalıştım. Üretken olmalı  yılmayan olmalı. O kadar engel çıktı çoktan vazgeçerdim. Ama yılmadım hedefimden şaşmadım.

   Dişiyle tırnağı ile çalışan, çabalayan, karakteri ve sağlam duruşu ile zirvelere çıkan, müzik sanatının öncüsü duyarlı insan Serap Yenici’ye röportaj için teşekkür ediyorum.

   İzmirli sanatçılara destek vermek zorundayız. İftiharlarımızı da, verdiğimiz desteklerle sağlamalıyız.

   Kurum ve kuruluşlar, belediyeler tüm İzmirliler için, İzmirli sanatçıları dinleme ve dinletme hakkını kullanmalıdır. 

   İzmir’in sanat emekçileri, İzmir’in önceliği olmalıdır!



Yorumlar

Bu haberde yorum bulunmamaktadir.

Yorum Ekle


SOSYAL MEDYA


MAGAZİN

Kerem Bürsin'in paylaşımı sosyal medyayı salladı

Oyuncu Kerem Bürsin'in Instagram hesabında paylaştığı kaslı vücudu sosyal medyayı salladı. 'Şeref Meselesi', 'Güneşi Beklerken', 'Ulan İstanbul', 'Sen Çal Kapımı' ve 'Ya Çok Seversen' gib...

TEKNOLOJİ

EDİTÖR'ÜN SEÇTİKLERİ

Sıcak geçen ilkbahar kabusu erken getirdi

Hava sıcaklığının mevsim normalleri üzerinde seyretmesinden dolayı Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) hastalığını bulaştıran keneler doğada erken görülmeye başladı. Uzmanlar keneler konusunda vatandaşı dikkatli olmaya çağırdı...

ÇOK YORUMLANANLAR

ÇOK OKUNANLAR