Soyer’in bıraktığı borç yüzünden, Seferihisar inim inim inliyor…

   İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı olmadan önce Seferihisar Belediyesinde 2 dönem Başkanlık yapan Tunç Soyer’in bıraktığı borçlar yüzünden işçilerin maaşları ödenemez duruma geldi.

   İlçedeki Başkanlığı döneminde sattığı arsa ve taşınmazlarla bir türlü gündemden düşmeyen Soyer, o dönemde satılan malları Belediye’nin SGK ve Maliye borçlarını kapatmak için yaptığını savunmuştu. Peki, o borçlar kapatıldı mı?

   Hayır kapatılmadı!

   Çünkü kapatılmış olsaydı, bugün ilçeyi yöneten CHP’li Belediye Başkanı İsmail Yetişkin “Geçmiş dönem borçları nedeniyle parayı kullanamıyoruz. Bizim genellikle SGK ve Maliye'ye borcumuz var..” diye sızlanmazdı.

   Bakınız sayın Soyer o dönemlerde arsaları satarken hangi gerekçeye sığınıyordu. Özellikle en alt satırı iyi okuyun;

   Dediğim gibi yeni Başkan Yetişkin’in açıklamaları Soyer’i boşa düşürmüş oluyor. Yani borçların kapatıldığı yok.

   Bu arada sayın Soyer Seferihisar’da sadece iki yer değil, bir sürü Belediye mülkünü sattı. Mülk ile de yetinmedi, Sığacık’ta bulunan koca adayı (Eşek Adası) bile sudan ucuza sattı.

   Bu durumda şöyle bir soru akla geliyor;

   Onca yeri sattı satmasına da, satıştan elde edilen paralar nereye gitti?

    İşte orasını biz bilemiyoruz. İşin o kısmını bir Allah bir de Soyer biliyor.

    Şu an yaşanan gerçek; Soyer’in bıraktığı borçlardan dolayı Seferihisar Belediyesinin zor durumda olduğu. Belediyede çalışan işçilerin dahi maaşlarının ödenemiyor olması.

   Peki, İzmir’de durum farklı mı?

Aziz Kocaoğlu’nun 3 dönem sonucunda bıraktığı borç, 4 Milyar TL civarındaydı. Sayın Soyer sadece 1,5 yıllık süre içerisinde 3 Milyar TL’yi aşkın borçlanmaya gitti. Sadece bu kadar mı?

   Elbette değil. Yine Kocaoğlu döneminde ender olarak rastlanan mal, mülk, taşınmaz satışında da Soyer, tıpkı Seferihisar’da olduğu gibi İzmir’de de rekora koşuyor. Büyükşehir’e ait olan yüzlerce yer satıldı.

  Asıl düşündürücü olan nedir biliyor musunuz?

  Bunca satışa rağmen, Büyükşehir Belediyesinin de ayrıca borçlanmaya gitmesidir. Tıpkı Seferihisar’da yaşananların tekrarı gibi..

Tam da burada “Ne yani Seferihisar’ı batırdı, sıra İzmir’e mi geldi?” sorusu akla düşüyor. Umarız ki yanılırız.

Son olarak şunu da yazmadan geçmeyelim. Biliyorsunuz iyi işler yaptığı zaman sayın Soyer’i övgüyle yazan biriyim ama kötü işler yapıldığını yazmakta bir o kadar bizlerin görevi. O yüzden küsmek ve darılmak yok..